Gut hastalığı ve beslenme: hastalıkların kralı

Gut hastalığı ve beslenme: hastalıkların kralı

Gut hastalığı Hipokrat zamanından beri bilinmektedir. Gut’un, Hipokrat zamanından beri bilinmesine rağmen, modern anlamda tanımı 1683 yılında Syndenham tarafından yapılmış, 19. yüzyılda da ürik asit ile olan ilişkisi
ortaya konulmuştur.Bu hastalık eskiden kralların hastalığı olarak bilinirdi. Eski Yunan ve Romalılardan beri gut hastalığının aşırı yeme ve içme ile bağlantılı olduğu bilinmekteydi. 
Gut kelimesi Latince olan ‘gutta’ dan gelir ve damla anlamı taşır. Vücutta zehirli bir maddenin eklemlerde damla damla biriktiğini belirtmek için  kullanılmıştır.
Gut, hiperürisemi, tekrarlayan artrit atakları ve eklem içinde ve çevre dokuda monosodyum ürat kristallerinin depolanması ile karakterize bir hastalıktır.
Ürik asit değerleri kanınızda sürekli olarak yüksek ise bu şu anlama gelir; fazla ürik asit üretilmektedir veya vücuttan az atılmaktadır veya besinlerle birlikte fazla alınmıştır. Ürik asit, protein katabolizmasının son ürünüdür ve insanda pürinin yıkılması sonucu meydana gelir. Pürin en fazla et, sakatat ve baklagillerde (nohut, mercimek, fasulye) bulunmaktadır.
Kanda ürik asit yüksekliği bir hastalık değil, sadece bir risk faktörüdür. Ancak ürik asit kristallari eklemlerde ortaya çıkmaya başlarsa gut atakları da ortaya çıkmaya başlar. Gut atakları genellikle monoartiküler (ayak baş parmağı eklemi ve diğer küçük ayak, ayak bileği, parmak, dirsek ve diz eklemleri) ve düşük dereceli enflamasyon ile görülür.
Gut hastalığının genetik olmakla birlikte hastanın yaşam ve beslenme şekli de bu hastalığın oluşmasında büyük rol oynamaktadır. Özellikle gereğinden fazla besin tüketenlerde, protein ağırlıklı beslenenlerde ve aşırı alkol tüketimi olan kişilerde risk artmaktadır.
Toplumda genellikle 40 yaş üstü erkeklerde görülür ve hastaların çoğunda diğer metabolik hastalıklarla birlikte (hipertrigliseridemi, düşük HDL-kolesterol, insülin direnci, hipertansiyon gibi) seyreder. Kadınlarda ise çok nadir de olsa  menapoz sonrası gelişebilmektedir.
Gut atakları genellikle gece, aniden başlar; şiddetli ağrı (özellikle ayak baş parmağı ekleminde) ile birlikte etkilenen eklemlerde kızarıklık, şişlik, ısı artışı ve hassasiyet gözlenir.
Gut tedavisinde amaç; ataklara neden olan faktörleri belirleyerek en aza indirmek ve sonraki atakları önlemektir. Serum ürik asit seviyesini referans değerler arasına getirmek hastanın yaşam kalitesini arttırmaktır. Ürik asit seviyesini azaltmak için; hastada aşırı kilo varsa ideal kiloya gelmeli, alkol alımı azaltılmalı, yüksek pürin içerikli yiyecek ve içeceklerden kaçınılmalı ve su tüketimi artırılmalıdır.
Uygunsuz bir beslenme  programı, obezite, metabolik sendrom, ilaçlar (aspirin, diüretik gibi), organ transplantasyonu ve onunla ilişkili ilaç kullanımları gut insidansını artırmaktadır.
Gut hastalarına öneriler:
-Beslenme programında pürin içeriği yüksek besinler çıkarılmalıdır. Et ve et ürünleri yüksek oranda pürin içermektedir.
-Hızlı kilo vermenin ve stresin kandaki ürik asit konsantrasyonunu artırdığı unutulmamalıdır.
- Mantar, karnabahar, kuşkonmaz ve ıspanak ürik asit seviyesini yükseltmektedir.
-Alkol gut ataklarını tetiklediği için tüketilmemelidir ve özellikle de biradan kaçınılmalıdır.
-Yeterli miktarda su tüketilmelidir.
-Yapılan bir araştırmaya  göre C vitamininin ürik asit seviyesini düşürdüğü görülmüştür.  Limon, portakal, kivi,  frenk üzümü, domates, kuşburnu en iyi C vitamini kaynaklarıdır.
-Başka bir araştırmada da kiraz tüketiminin ürik asit seviyelerinde anlamlı düşüş sağladığı görülmüştür.
-Zencefil ve zerdeçal ağrı kesici ve anti-enflamatuar etki gösterdikleri için tüketilebilir.
-Kahve tüketiminin ürik asit seviyesini düşürdüğü yapılan son araştırmalarda gösterilmiştir.  Kahvenin bu etkisinin içerdiği fenolik madde klorejenik asitle ilişkili olduğu bildirilmiştir.
Gut hastalığı tedavi edilmezse tekrarlayan gut atakları eklemde hasar oluşturmaya başlar ve eklem hareketliliğinde kısıtlanmaya yol açabilmektedir. Bu yüzden eklem dostu bir beslenme programına uymak büyük önem taşımaktadır.

Kaynakça

- Puig JG, Martínez MA. Hyperuricemia, gout, and the metabolic
syndrome. Curr Opin Rheumatol 2008;20(2):187-191.
- Schumacher HR, Chen LX. The practical management of
gout. Cleveland Clinical Journal of Medicine 2008;75 (Supp
5): 22-25.
- Johnson RJ, Rideout BA. Uric acid and diet - insights into the epidemic of cardiovascular disease. N Engl J Med 2004; 350:1071-3.
- Fam AG. Gout, diet and the insulin resistance syndrome [editorial]. J Rheumatol 2002;29:1350–5.

 

Bu makale 19 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Tuğba Cici

Dyt. Tuğba CİCİ, lisans öncesi öğrenimini Neuenmarkt-Wirsberg Grund und Hauptschule'de (Almanya), Markgraf Georg Friedrich Gymnasium'de (Almanya) ve Hamdi Bozbağ Anadolu Lisesi'nde tamamlamştır. Ardından İstanbul Bilim Üniversitesi Beslennme ve Diyetetik başlamış olduğu lisans eğitimini 2014 yılında tamamlayarak Diyetisyen unvanı almıştır. Lisans eğitimini tamamladıktan sonra başlamış olduğu Acıbadem Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik yüksek lisans eğitimine hala devam etmektedir. Mesleki çalışmalarına Vital Fulya Plaza'da bulunan özel merkezinde devam eden Dyt. Tuğba CİCİ, üniversite eğitimi süresince ve sonrasında pek çok mesleki kongre, eğitim ve seminere katılmıştır. Ayrıca kendisi iyi derecede Almanca, İspanyolca ve İngilizce bilmektedir. Dyt. Tuğba CİCİ'nin katılmış olduğu eğitim, konferans ve seminerlerden bazıları şöyledir; ...

Etiketler
Gut hastalığı
Dyt. Tuğba Cici
Dyt. Tuğba Cici
İstanbul - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube