Gebelik takibi!

Gebelik takibi!

Gebelik Takibi
Adet düzeni normal olan ama beklenen adet tarihinde adet görmeyen bir kadında öncelikle gebelikten şüphelenilir. Gebelik tanısı; kandan ölçülen βhCG hormon düzeyi ve vajinal ultrasonografi sonucu konulabilir. Doğal yoldan gebe kalan kadının gebelik haftası, son adet tarihinin ilk gününden itibaren geçen takvim süresi kadar olup, yaklaşık olarak 40 haftadır. 6-7. gebelik haftasında yüksek rezolüsyonlu bir vajinal doppler utrasonografi cihazı ile gebelik kesesi hatta bebek kalp atımları saptanabilir.
Normal gebelik tanısı konduğunda aylık muayeneler başlar. Gebelik tanısı sonrası gebelik kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından izlenmelidir. Ayrıntılara girmeden önce gebelik takibinde yapılacak takibi ve testleri özetlersek;
Gebeliğin ilk vizitinde; ultrasonografi, kan grubu ve Rh saptanması, tam kan sayımı, rutin kan biyokimya testleri, TORCH (Toxoplazma, Rubella-kızamıkçık, CMV) taraması, tam idrar tetkiki, idrar kültürü (her 3 ayda bir), hepatit B,C ve AIDS taraması, TSH.
11-13. hafta
Ultrasonografi ile ense kalınlığı (NT), I. Trimester (ikili) tarama testi.
16-18. Hafta
II. Trimester (Üçlü-Triple Test) tarama testi
Ultrasonografi ile anomali taraması (16-20 hafta) ve gerekirse amniyosentez.
24-28. hafta
Ultrasonografi, tam kan sayımı, tam idrar tetkiki, 50 gram glukoz yükleme testi (anormal çıkarsa 100 gr oral glikoz tolerans testi), idrar kültürü, 28. haftada indirekt Coombs testi (kan uyuşmazlığında).
32. hafta
Ultrasonografi, tam kan sayımı, tam idrar tetkiki.
36. hafta
Ultrasonografi, tam kan sayımı, tam idrar tetkiki, idrar kültürü.
38. hafta
Ultrasonografi ve riskli durumlarda biyofizik profil ve doppler ultrasonografi, haftalık NST (Non-Stres Test).
39-42. haftalar arası izlem
Ultrasonografi ve riskli durumlarda biyofizik profil ve doppler ultrasonografi, NST (haftalık-40.haftadan sonra 3 günde bir). 40. haftadan sonra gebeliğin doğuma dek haftada iki kez değerlendirilmesi daha uygundur.
Gebelik takibindeki bazı önemli testleri daha ayrıntılı olarak incelersek;
Gebelik tanısının konulması sonrası, periyodik aralıklarla ultrasonografi yapılarak gebeliğin seyri takip edilir.
12-14. gebelik haftalarında ultrasonografi ile bebek ense kalınlığı ve burun kemikleşmesi değerlendirilmeli, ve  anne kanındaki PAPP-A ve β-hCG düzeyleri ile yapılan 1. trimester ( İKİLİ TEST) tarama testi istenmelidir. Bu testte hormon değerleri ve bebeğin ense kalınlığı birlikte değerlendirilerek bir risk  belirlenir. İkili testin yaklaşık % 85-90 civarında belirleyicilik oranı vardır. 12-14 gebelik haftaları arası ikili tarama testi yapılamamış veya yapılsa dahi ikinci bir inceleme testi olarak; 16-18 haftalar arasında anne kanındaki alfa-fetoprotein,  β-hCG ve uE3-östriol değerlerine  bakılarak yapılan ÜÇLÜ TEST(2.trimester tarama testi) yapılır. Üçlü testin sonucunda risk artışı varsa (genellikle 1/270 den yüksek olasılık) amniosentez önerilmelidir. Günümüzde dörtlü, beşli gibi başka testler de geliştirilse de halen bu testlerde rutin klinik pratiğe girecek kadar bilgi ve tecrübe oluşmamıştır.
Tarama testi ve ultrasonografi sonucunda bebekte kromozomal bir anormallikten şüphelenilirse, bebekten hücre veya doku alınması gereği doğar. Bebekten hücre veya doku alınması; koryon villüs örneklemesi veya amniosentez yapılması demektir.  Yapılan ikili veya üçlü  tarama testleri sonucunun riskli çıkması, bebekte % 100 kromozomal anormalliği var anlamına gelmemektedir. Örneğin risk artışı nedeniyle amniosentez yapılan olguların yaklaşık 30-35' de 1'inde bir kromozomal anomali saptanmaktadır.
Koryon villus örneklemesi (CVS) veya biyopsisi
9-14. haftalar arasında anne karnından veya rahim ağzından ince bir iğne ile girilmesi ve plasenta (eş) dokusundan aspirasyon ile doku elde edilmesidir. Genel amaç; bebeğin kromozomlarının belirlenmesi veya genetik bir hastalığa tanı konulmasıdır. CVS ile 10-15 mikro gram doku alınarak hücre kültürü yapılır. Bu hücre kültürü ile kromozomal veya genetik hastalıklar saptanabilir. Test süresi yaklaşık 15-20 gün olup, kromozom yapısı % 100' e yakın güvenirlikte belirlenebilmektedir. Çok hızlı sonuç alınmasını gerektirir durumlarda; FISH veya QF-PCR yöntemi ile birkaç günde sonuç alınabilir. Koryon villus örneklemesi, ameliyathane şatları gerektirmez. Seyrek olarak kültürde üreme olmaması veya mozaisizm denen, hücrelerde birkaç değişik kromozom serisinin olması gibi durumlarda ikinci bir girişime gereksinim olabilir.  CVS işlemi çoğul gebelik durumunda da uygulanabilir. Koryon villus örneklemesi sonrası, Rh uyuşmazlığı olan gebelere işlem sonrası 72 saat içinde Anti-D uygulaması yapılmalıdır.
Amniosentez (A/S)
16-20. haftaları arasında anne karnından ultrasonografi eşliğinde ince bir iğne ile girilerek, bebeğin bulunduğu amnion sıvısından 15-20 ml sıvı alınarak bebeğin bu sıvıya dökülen hücrelerin alınmasıdır. En erken 16. haftada yapılabilinir. Daha erken yapılması (13-14. hafta) mümkünse de, erken amniosentez sonrası düşük oranı % 3-5 dir. Amniyosentez çoğul gebeliklerde de uygulanabilir. Bir iğne girişimi ile iki bebekten de  amniyon sıvısının alınması; gelişebilecek olası komplikasyonları azaltabilmektedir. Amaç genellikle bebeğin kromozomlarının belirlenmesi veya genetik bir hastalığın saptanmasıdır. İşlem için ameliyathane şatlarına gereksinim olmaz. İşlem öncesi dezenfektan bir ajanla işlem yapılacak bölgenin temizlenmesi gerekir. İşlem yerine anestezi yapılması gerekmez. Alınan amniyon sıvısından hücre kültürü ile kromozom tayini yapılır. Kromozom analizi sonucu; % 100' e yakın güvenilirlikte 20-25 gün içinde belirlenebilmektedir. Hızlı sonuç alınması gereken durumlarda sonuç belli kromozomlar için FISH veya QF-PCR gibi yöntemlerle birkaç günde de alınabilmektedir. FISH veya QF-PCR normal çıkıp, tam kromozom analizinin anormal çıkma olasılığı 1/1000 den azdır . Kültürde üreme olmazsa ikinci bir işleme gereksinim duyulur. Amniyosentez sonrası en sık görülen komplikasyonlar infeksiyon ve su gelmesidir. Ortalama düşük oranı 1/100-300 olup, olacaksa amniosentezi takip eden 2-3 hafta içinde gerçekleşir. Amniosentezin koryon villus örneklemesine (CVS) göre geç haftalarda (16. haftadan sonra) yapılıyor olması en önemli dezavantajıdır. Bu nedenle gebeliğin sonlandırılması gereken durumlarda, gebeliğin sonlandırma süreci yirminci haftaya kadar uzayabilmektedir. Yine amniosentez işlemi sonrasında da; koryon villus örneklemesi sonrası gibi Rh uyuşmazlığı varsa, 72 saat içinde Anti-D uygulaması yapılmalıdır.
PRENATAL TANI
Amaç gebelik sırasında gelişebilecek riskleri belirlemek ve buna özgü planlamayı yapmaktır.
Gebelikteki riski artışını; yaş (<18 ve >35), önceki gebeliklerin öyküsü (düşük, erken doğum, diyabet, anomalili bebek doğurma, hipertansiyon vb.), özgeçmişte hastalık, operasyon, ailesel genetik hastalık vb. olması gibi parametrelere bakarak, önceden belirlemek gerekir.
Fetüste Anomali Taraması
Ultrasonografik değerlendirmede; cinsiyet belirlenmesi, gebeliğin gelişim haftası (BPD, FL, AC, HC vb. ölçümleri ile), amnion sıvısının miktarı, rahim ağzı açıklığı olup olmaması, gebelik kesesi içerisinde olabilecek kanama, plasenta-eşte olabilecek anormallikler gibi birçok konudan bilgi sahibi olunabilir. Riski olmayan bir gebelikte, gelişmekte olan bebeğin tüm organ ve oluşumları, doğumsal anormallikler açısından ultrasonografi ile genelikle 16-22. haftalar arasında değerlendirilir. Bu incelemede tüm bulgular normal bulunursa sonrasında yapılacak olan, gebeliğin ultrasonografik olarak aylık gelişiminin izlenmesidir. Fetal anomali taramasında problem saptanması durumunda, bebekteki olası durum ve riskler aile ile birlikte değerlendirilip, en uygun teşhis ve tedavi yöntemlerine karar verilmelidir. Ultrasonografik incelemede fetusdaki tüm organ anormalliklerini saptayabilmek olasıdır. Bu tip saptanabilen anormalliklere örnekler verebiliriz: Anne karnındaki fetusun sağlık durumu periyodik ultrasonografi ile aylık olarak incelenmelidir. Son ayda ise (> 37 hafta); eğer gebede ekstra risk yok ise, haftalık elektrokardiotokografik test (Non-Stres Test- NST) ile bebeğin sağlık durumu hakkında bilgi edinilebilir. NST; anne bebek hareketlerini her zamankinden daha az hissediyorsa zamanını beklemeden hemen yapılmalıdır. NST ile bebek kalp atımlarının çizelgesi yazdırılır ve ultrasonografi ile; bebek gelişimi, amnion sıvısı, bebek hareketleri ve tonusu, solunum hareketlerinin olup olmadığı değerlendirilerek, bebeğin streste olmadığı belirlenebilir. Bebek streste ise ki bu;  bebeğe giden oksijen miktarının azalması demektir, bebek en kısa zamanda doğurtulmalıdır.
GEBELİKTE EN SIK GÖRÜLEN RİSKLİ DURUMLAR
GEBELİKTE HİPERTANSİYON-PREEKLAMPSİ
Gebelikte ortaya çıkan hipertansiyon (preeklampsi) hem anne hem de bebeğin sağlığını olumsuz etkiler. Genellikle gebeliğin ikinci döneminde ortaya çıkar. Tansiyon yüksekliği, idrarda  protein atılımı ve vücutta ödem-şişme görülür. Tansiyon yükseldikçe ve  idrardaki protein kaybı arttıkça hastalığın derecesi ilerler. Ağır preeklampsi hastanede takibi gerektirir.  Hastane takibinde; tansiyon düşürücü ve eklampsi (vücutta genel kasılma) ataklarını önleyici ilaçlar başlanır. Eğer tablo kontrol altına alınamazsa; eklampsi denilen, genel kasılma ve kısa süreli bilinç kaybnın görüldüğü epilepsiye benzer bir tablo gelişebilir. Ağır preeklampsi ve eklampside hemen doğum gerçekleştirilmelidir.  Doğum zamanlamasına karar vermek çoğunlukla zordur. Bazı olgularda patolojinin ağırlığı hemen doğumu gerektirse de, bebeğin haftası yaşatılabilir sınırın altında olabilir. Bu olgularda doğum, yoğun bakım şartları çok iyi olan merkezlerde yapılmalıdır ve çoğunlukla sezeryan gerekir.
GEBELİKTE ŞEKER TARAMASI VE DİABET
Gebelikte 24-28. haftalar arası yapılan 50  gr glikoz yükleme testi ile, gebelikte görülen glikoz intoleransı veya diabet hastalığı varlığı araştırılmalıdır. Bu test sonucunda 1. saatteki kan şeker düzeyi 140 mg ‘ın üzerinde çıkarsa,  100 gr oral glikoz tolerans testi yapılır. Birer saat aralarla alınan 3 kan şekeri sonucundan 2'si limitlerin üzerinde ise, gebeliğin ortaya çıkardığı  diabet (gestasyonel diabet)  tanısı koyulabilir. Bu tanı sonrası; kan şekeri kontrolü için öncelikle hastaya diyet programı uygulanır ve hasta tokluk kan şekeri düzeyleriyle takip edilir. Eğer diyet uygulamasından yanıt alınamazsa insülin tedavisine başlamak gerekecektir. Günümüzde gebelikteki şeker taramasının 75 gr. glikoz yükleme testi ile yapılması ve bu testte çıkan anormallikler sonrası yukarıda söz ettiğimiz takibin yapılması giderek daha çok yaygınlık kazanmaktadır.  Gebelik öncesi diabet tanısı olan ve insülin kullanmakta olan gebeler, gerekirse bir endokrinoloji ve metabolizma uzmanı ile birlikte takip edilir, ve gebelik haftası ilerledikçe artan insülin dozajı birlikte ayarlanır.
Rh/rh UYUŞMAZLIĞI – KAN UYUŞMAZLIĞI
Normal gebelikte; bebek ve anne kanı birbirine karışmaz.  Bebeğin yaşam fonksiyonları için gerekli oksijen, karbondiyoksit, aminoasit gibi bir çok maddenin değişimi plasenta yolu ile olur. Annenin kan grubu Rh(-), babanın kan grubu Rh(+); ise yaklaşık % 50 oranında bebek kan grubu Rh (+) olacaktır. Daha önceki gebeliklerdeki; düşük, küretaj, doğum sırasında veya halen devam eden gebelikte, Rh(+) bebek kanı anne kan dolaşımına geçerse, annede kendisi için yabancı olan Rh(+) kan grubuna karşı antikor gelişir ve bu antikorlar plasenta yolu ile bebeğe geçerek, bebeğin kan hücrelerini yıkmaya başlarlar. Bebekte kansızlık (anemi) ve sonuçta bebek ölümü görülebilir. Kesin tedavi doğum olsa da, doğuma kadar geçecek sürede aralıklı olarak bebeğe kordonu yolu ile kan verilmesi zaman kazandırır.

 

Bu makale 7 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Doç. Dr. Muammer Doğan

Doç. Dr. Muammer DOĞAN, 21 Ocak 1963 yılında Elazığ'da doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından 1980 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1986 yılında başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. 1987 - 1991 yılları arasında Ankara Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde uzmanlık eğitimini yaparak Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmuştur. 1999 Yılında ''Doçent'' unvanı almıştır. 1993 - 2004 Yılları arasında Ankara Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Başasistan, 2004 - 2006 Yılları arasında Klinik Şef Muavini, 2006-2011 yılları arasında Klinik Şefi olarak çalışmıştır.  2004 yılından itibaren  Tüp Bebek Merkezi merkez sorumluluğu görevini de yapan Doç. Dr. Muammer DOĞAN, 2011 yılın da hastaneden emekli olduktan sonra, mes ...

Doç. Dr. Muammer Doğan
Doç. Dr. Muammer Doğan
Ankara - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube