Evlilik kadın ve erkeğin yasaların öngördüğü çerçevede sevgiye saygıya anlayışa dayalı kurdukları, sürdürülebilir bir kurumdur. Bu kurum toplulukların yapı taşı olduğundan bu kurumun sağlıklı sürdürülebilmesi, yeni nesilleri sağlıklı yetiştirebilmeleri açısından da çok önemlidir.
Doğar doğmaz toplum kadına ve erkeğe kendi kültürü gereğince bir rol verir. Bu rol kültürlere göre değişse de temel dinamikleri aynıdır. İlk insandan beri çevresel şartlar değişse de, dikkatlice bakıldığında kadında şefkate olan ihtiyaç erkekte de kollayıcı koruyucu yapılar gibi temel rol değerlerin değişmediği görülür.
Bu iki ayrı cinse sahip bireylerin iletişimlerinin sağlıklı olabilmesi için gözden kaçırılmaması gereken temel dinamik kadının kadın, erkeğin erkek olduğudur. Cinsel farklılık aynı konuya verilen anlamı tamamen farklı kılmaktadır.
Doğa erkeklere dölleme yeteneği vermiştir. Bunu göz ardı edersek bir erkeğin neden bir kadına göre daha fazla cinsel birleşme ihtiyacı içinde olduğunu anlayamayız.
Erkekler kadınları sırf kadın oldukları için kadınsal duygulara sahip olduklarını anlayamasalar dahi, bu olguyu kabul etmelidirler ki birlikte yaşam sürdürülebilsin.
Bu temel değer kabulu çerçevesinde çiftler birbirlerine yaklaşım gösterdiklerinde evlilik içinde sevgi, saygı, destekleme ve onaylama kendiliğinden doğacaktır.
Evlilik içersinde bu iki ayrı cinsin sağlıklı iletişim kurabilmesi ve birçok sorun karşısında sarsılmadan ayakta kalabilmesi için kullanabilecekleri en sağlıklı birleştirici aktivite cinsel ilişkidir. Bu temel değeri göz ardı eden veya evlilik içerisinde cinsel rolünün farkında olmayan bireyler, ellerindeki bu imkanı kullanamamanın sıkıntısını yaşamaktadırlar. Aile içi bir çok sorunun giderilmesi sağlıklı cinsel iletişimi sağlamakla mümkün olabilmektedir.
Eğer aile içi cinsel ilişki birçok surunu sorun olmaktan çıkarabiliyorsa bu ilişkinin de sağlıklı yapılandırılması bir o kadar önem arz etmektedir.
Aile içinde sağlıklı cinsel ilişki kurulabilmesinin temel değerleri malesef ki bir eğitim kurumu tarafından verilmiyor. İnsanlar bu çok önemli konuyu mahrem şeklinde gizledikçe bu çok değerli çözüm olgusu çözüm olmaktan çıkmakta hatta kendisi sorun haline gelmektedir.
Eşler cinselliği öncelikle sorun çözen bir olgu olarak görmeliler sonrasında bu olguyu en güzel bir şekilde kullanabilmenin yollarını araştırmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki çok düzeyli yaşanan cinsel birliktelik bir aileyi bir arada tutan en değeli bağlayıcıdır.
Eşler cinsel ilişkinin sınırlarını karşılıklı izin verdikleri ölçüde görmelidirler. Eşlerden birinin cinsel sınırı diğerinin sınırı olarak görülmemeli ve hatta ısrarcı olunmamalıdır. Cinsellik haz alındıkça gelişen bir olgudur ve keyif aldıkça sınır aşılırken en küçük bir ısrar sürecin tersine işlemesine sebep olmakta, cinsel isteksizlik ve değersizlik oluşturmaktadır. Cinsellik paylaşımında güven son derece önemlidir ki bu ihmal edildiğinde kadın ya da erkek kendini güvensiz ve değersiz hissetmektedir.