Ergenlik ı - beden imgesi

Ergenlik ı - beden imgesi

“Bir gece önceden yine geç yattığından, sabah kahvaltısı için kaldırmaya gittiğimde her zamanki gibi yatağında doğrulmayı bir türlü beceremedi. Zor da olsa yatağından doğrulup, ağır aksak adımlarla elini yüzünü yıkamaya gitti; gitti ama dönmedi. Tekrar çağırmak için peşinden gittiğimde onu yine ayna karşısında buldum. Önce 3-5 farklı duruş sergileyip görünüşünden emin olduktan sonra saçlarını oradan oraya yatırarak son şeklini verdi.  Kahvaltı sofrasına oturması yarım saat sürse de kalkması on dakika bile sürmedi. Hiçbir şey söylemedi, zaten söylediğim hiçbir şeyi de duymamış gibiydi. Telefonu çaldığında yine kapısını kapatıp keyifli bir sohbete başladı. Keyiflenmesi keyfimi yerine getirdi doğrusu… “Kimdi?” dedim. “Kimse!” dedi umursamazca, “Tanımazsın.” diye de ekledi tabii… Akşama kadar pek fazla diyalogumuz olmadı… Bir ara “Acıktım.” bir ara da “ben dışarı çıkıyorum.” dedi. Cevabını bilmeme rağmen yine de sordum; “Kimlerle buluşacaksın?”… Yine beni şaşırtmadı ve “tanımazsın…” dedi.”  

Bu paragraf herhangi bir romandan alıntı değil, sadece ergenlik çağında çocuğu olan birçok ebeveynin günün belli bir kısmında yaşadığını tahmin ettiğim bir sürecin özetidir. Çoğu ebeveyn ergenlik dönemini “kabus gibi bir dönem” olarak adlandırılır.

Ergenlik döneminde ortaya çıkan yoğun hormonsal değişimler, hem çocuğu yetişkinlik dönemine hazırlayacak fiziksel değişimleri beraberinde getirirken aynı zamanda psikolojik dengeleri de alt üst edebilmektedir. Bir anlamda büyüyen, gelişen bir bedenin içerisinde hala halinden memnun bir çocuğun olması gibidir.

Her ne kadar çocuktaki ruhsal değişimler hem çocuk hem de aile için en çok zorlanılan konu olsa da gündelik hayatta takınılan tutum ve davranışlar, özellikle beden imajı konusundaki tutumlar gündemin ilk sırasını alır. Aslına bakarsanız kişinin fiziksel görünüşü yani beden imgesine yönelik olumlu bakışı, kişinin kendisine olan güvenini, hayata bakışını, işindeki verimliliği ve diğer insanlarla kurduğu iletişimi etkileyen faktörlerden biridir. Ancak herhalde hayatımız boyunca, ergenlik çağındaki kadar revaçta olmayan bir konudur. Ergenlik döneminde gündemin en üst sıralarında olan “Boyum kısa mı?”, “Ellerim çok mu büyük?”, “Bu kıllar da nereden çıktı şimdi?”, “Eyvah bir sivilce daha…” gibi pek çok serzeniş zaman içerisinde ilginin farklı konulara dağılmasıyla gündemdeki yerini kaybedecektir ama bu dönemin kişiliğe zarar vermeden atlatılması da tamamen aile ve yakın çevrenin çocuğa yaklaşımlarıyla doğru orantılıdır.

Doğru yaklaşım biçimleri sergilenmediği takdirde, gençlerin fiziksel özellikleri hususundaki olumsuz algıları kompleks haline gelip, sosyal fobi, alınganlık, içe kapanma gibi sorunlara yol açabilir. Özellikle çocukların kendi aralarında oldukça acımasız oldukları unutulmamalıdır. Kendi çocukluğunuzu düşündüğünüzde bile belki siz, belki de size “Dörtgöz”, “Tombik”, “Kepçe Kulak”, “Cüce” gibi tanımlamaların yapıldığını hatırlayacaksınızdır.

Bu konuda ebeveynin takınması gereken en önemli tutum çocuğun olumsuz özellikleri yerine olumlu özelliklerinin ön plana çıkartılmasıdır. Özellikle bu dönemde görüşünüz ne olursa olsun, şaka yollu bile olsa çocuğun beden imajını zedeleyecek tanımlamalardan kaçınmanız ve sabırlı olmanızdır.

Bu makale 19 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Pedagog Hakan Emanetoğlu

Etiketler
Ergenlik dönemi
Uzm. Pedagog Hakan Emanetoğlu
Uzm. Pedagog Hakan Emanetoğlu
İstanbul - Pedagoji
Facebook Twitter Instagram Youtube