Ergen cinsel eğitimi

Ergen cinsel eğitimi

Cinselliğin konuşulmadığı, tabu olarak görüldüğü , konuşulsa da bu eylemin ayıp, günah olduğunun varsayıldığı bir toplumda sanki OrtaÇağ’da yaşıyormuşuz gibi hissetmek de sanıyorum son derece normaldir. Cinsellik her ne kadar toplumumuzda konuşulmasa da anne-baba olarak çocuklarınızın cinsel davranışlarındaki sorumluluğunuz azalmaz. Bu alanda bilgi edinmeye, kaynak taramaya, okumaya devam etmelisiniz ki çocuklarınızın cinsel konulardaki davranışlarını doğru bir şekilde yönlendirebilesiniz. Çocuklarla genellikle cinsellik üzerine konuşulmuyor ve bu konuda konuşulsa da cümlenin devamı ayıp ve günah kelimeleri ile gidiyor. Toplumuzda genel olarak kız çocuklarının üzerinde baskılar ile beraber bir ilgilenilme vardır. Birçok kişi için kız çocukları namusun teminatıdır. Bu nedenle daha çok korunur ve kollanırlar.. Hatta kızlık zarına zarar gelmesin diye bisiklete binmesi bile engellenebiliyor. Oysa kızlık zarı ya da vajen sadece vajendir. Burun da burundur. Her organın ayrı bir işlevi vardır. Herhangi bir organa kendi işlevinin dışında anlamlar katmak o organı hasta haline getirmekten başka bir işe yaramaz.

20.yüzyılda,günümüzde hala bazı kızların koitus fobisi ( vajinismus) içinde olabilmeleri de ayrı bir gerçektir. Çocukluk çağlarında verilen yanlış eğitimler nedeniyle yetişkinlik döneminde birçok kadın ve erkeğin çeşitli ruhsal ve cinsel sorunlar içine girdiğini görebiliyoruz. Özellikle ergenlik döneminde birçok ergenin cinsel bilgileri ailesinden edinmeyip internetteki porno sitelerinden, uygunsuz arkadaş ilişkilerinden edindiğini varsayarsak durumun endişe verici yönünü daha iyi anlayabiliriz.

Okuyacağınız bu bölüm ergenlik dönemi cinsel eğitimini anlatmaktadır. Elbette bu süreçleri anlamak için önce ergenlik döneminin fiziksel,bilişsel, ve duygusal süreçlerini bilmek de son derece önemlidir. Bu nedenle ilk önce ergenlik dönemi özelliklerini kısaca ele alacağım. Tanım olarak normal ergenlik; fizyolojik değişiklikler ve artan cinsel hormonlarla belirlenen çocukluk ve yetişkinlik arasındaki dönemdir. Bu tanıma göre belirleyici olan fizyolojik değişiklikler , artan cinsel hormonlardır. İşte bu değişiklikler nedeniyle ergenin cinsel eğitimi önem kazanmaktadır. Genel olarak bilimsel kaynaklar ergenlik döneminin 11- 12 yaşlar ile 19-20 yaşlar arasında kabul eder. Aşağı yukarı birkaç yaş oynayabilir. Ergenlik uzun ve çalkantılı bir dönemdir. Genel olarak 12-14 yaşarası döneme erken ergenlik , 14-16 yaş arası döneme orta ergenlik,17-19 yaş arası döneme ise geç ergenlik dönemleri denilir. Ve yaşlarla belirtilen her bir dönem birbirinden farklı özellikleri içerir. Ergenliğin dönemleri

Erken ergenlik …bedendeki hızlı değişim ve denge sorunu.. Erken ergenlik dönemi yani 12-14 yaş arasındaki dönemde ilk çarpıcı değişim bedensel değişimdir. Bedenindeki bu hızlı değişim kimi zaman zaman birçok sorunu da beraberinde getirir. Ergen bedeniyle uğraşmaya başlar. Zayıflığı,şişmanlığı,kısa olması,uzun olması,yüzünde yeni yeni oluşmaya başlayan sivilceler,saçının şekli ergenin dikkatini çekmeye başlar ve bir anda ergen için yaşamındaki en önemli olay haline gelir. Zamanının büyük bir bölümünü ayna karşısında kendisini didikleyerek geçirmeye başlayınca bu durum ailesinin de dikkatini çeker. Ergen ailesi çocuğunun neden ayna karşısında bunca zamanı harcadığını anlayamaz ve genellikle bu nedenle ergen ve ailesi arasında çatışmalar başlar. Yine bu dönemde ergen bedeniyle savaş halinde olduğu ve kendi dış görünüşünü beğenmediği için özellikle kızlarda sağlıksız dietler, yeme bozuklukları da bu dönemde görülmeye başlanabilir. Aile ile olan ilişkiler.. Erken ergenliğin bu döneminde ergen daha fazla bağımsız olmak ister, gece sinemaya arkadaşlarıyla birlikte gitmek ister,harçlığına daha fazla zam ister, daha fazla marka giyinme ya da tüketme isteği artar.Arkadaşlarıyla geçirdiği zaman gittikçe artmaya başlar, dinledikleri müziğin tarzı değişir,telefonda harcanan zaman artmaya başlar , anne-babasının cümlelerine itirazlar başlar hatta bu itirazların sıklığı nedeniyle anne-baba ile çatışmalar artar. Ergen anne ve babası bu dönemde ‘’ sanki çocuğu kendinden uzaklaşıyormuş ‘’gibi hissedebildiğinden paniğe kapılabilir. Hissettiği bu endişe nedeniyle de çoğu zaman ergene karşı anlayışlı davranamayabilir. Oysa ergenin bu davranışı bir terbiyesizlik, şımarıklık değildir ,ergenin içinde bulunduğu dönemin etkisiyle böylesi iletişim sorunları yaşanabilir. Anne-babaların ergenlik dönemiyle ilgili makaleler ,kitaplar okuyup süreci anlamaları çocuklarıyla olan ilişkilerinin daha sağlıklı olması için önemlidir. Otorite figürlerine karşı isyan.. Belki de bu dönemin en önemli sloganı ‘’ karşıyım karşı herşeye karşı’’ olabilir. Erken ergenlerin kendini kontrol edebilmeyle ilgili ciddi sıkıntıları olabilir. Bu nedenle okulda öğretmenlerle-okul idaresiyle arasında çatışmalar çıkabilir.. Sınıfta arkadaşlarının arasında azarlanan bir ergende yoğun utanç duygusu ve asice davranışlar görülebilir. Kurallara uymak bu yaştaki bir ergen için anlaşılabilir bir durum değildir, tam tersine kuralsızlık ve bağımsızlık ister. Ve zaman zaman da okulda başını belaya sokabilir. Denge.. Yine de bu dönem ergenin hızlı değişime karşı kendi dengesini bulmaya çalışma dönemidir. Görünürde aile ile ve tüm otorite figürleriyle ,isyan ve bağımsızlık savaşı yaşansa da aslında bu dönemde aile ile bağlarını koparmamaya çalışır. Bu hızlı değişimlerden dolayı alt üst olur, öfkelenebilir ama asıl amaç yeniden dengeyi bulmaktır. Elbette ailelerin ve eğitimcilerin bu yaştaki çocukları ile inatlaşmaları doğru değildir.anne baba ve eğitimciler ergen’e onu anladıklarını,bu zor süreçte ona yardımcı olmak istediklerini hissettirebilmelidir. . Anlaşıldığını hisseden ergen bazen derin bir rahatlama duygusu hissederek dengesini yeniden bulma mücadelesine girişse de bazen de içinde bulunduğu olumsuz ruhsal durum nedeniyle çatışmaya devam edebilir.

Orta Ergenlik..(15-17) Ailenin yerini arkadaşları alır..Fırtınalı dönem..Kimlik karmaşası.. Dönemin en önemli özelliği ergenin bağımsızlık duygusu artmaya başlamasıdır. Erken ergenlik döneminde ergen bağımsızlık ve bağlılık duygusu arasında sıkışmıştır. Önceleri amaç dengeyi bulmak olmuşken oysa orta ergenlik döneminde amaç bağımsızlıktır. Ergen ailesiyle birey olma mücadelesini başlatır. Ve ailesine karşı gelmeye başlar. Ailesinin hiçbir şey bilmediklerine, sürekli ona engel olduklarına dair cümleler kurmaya başlar. Telefonda arkadaşlarıyla konuşma süresi gittikçe artar, ödevlerini yapmak, ders çalışmaktansa ergen bazen 3-4 saat telefonda arkadaşlarıyla konuşabilir. Ailesinin yerini arkadaşları almaya başlar, arkadaşları tarafından kabul görmek,bir gruba ait olma isteği ergen’in en büyük arzusudur. Hatta ergen bir gruba ait olmak için pek çok şeyi göze alabildiği için bu dönem kritik derecede hassas bir dönemdir. Eğer gruptaki arkadaşları sigara içiyor ,alkol –madde kullanıyor ise o da bu maddelere yönelebilir. Gelişigüzel cinsel ilişkiler grupta yaşanıyor ise o da sadece grup tarafından kabul görmek için bu tarz ilişkilere yönelebilir. Bu dönem aynı zamanda ergen’in yaşam felsefesini, değer yargılarını, dini ve ahlaki değerlerini sorgulama dönemidir. Bu sorgulama döneminde ergen için belirleyici olan içinde yaşadığı kültür ve arkadaş ilişkileridir. Öz-saygı ise anne-baba ile olan ilişkisinden kazandıklarıyla şekillenir. Eğer anne baba ergen’e ‘’ sen değerlisin ve biz senin yanındayız’’ mesajı veriyor ise ergen’in kendisine olan saygısı olumlu bir şekilde gelişir. Ancak bazen ergen davranışlarıyla ebeveynlerini o kadar çok kızdırır ve kışkırtır ki aileler ergenin bu davranışlarından bıkarlar ve ona ‘ sen değersizsin , bir işe yaramazsın ‘’ mesajı verebilirler. Kendisiyle ilgili bu mesajı alan ergen içinde bulunduğu çevrede hem ailesine hem de arkadaşlarına kendini kanıtlamak için olumsuz davranışlarda bulunabilir ya da uygun olmayan alışkanlıklar edinebilir. Anne babaların bu süreci iyi yönetmeleri çocuklarıyla arkadaş olmaktansa onlar için birer ebeveyn olmaları, sığınacak liman, otorite figürü olmaları daha önemlidir. Ergen için önemli olan başı derde girdiğinde ya da bir sıkıntısı olduğunda anlaşılma ve yardım alma ihtiyacıdır. Aileler bu dönemde fırtınaya karşı sağlam durabilmeyi becerebilmeliler. Ergenin ihtiyacına, gelişimine göre aileler de kendilerini yenilemeliler. Ergen ailesi tarafından fikirlerine saygı duyulmasını ve kabul görmeyi ister. Bunu başarabilen ailelerin çocukları da daha olgun bir kimlik geliştirebilirler. Geç Ergenlik Dönemi (18-21) Meslek seçimi…gerçekçi hayaller…. Bu dönem gencin kimlik gelişimini tamamladığı dönem olarak bilinir. Orta ergenlik döneminde ergen bir kimlik arayışına girmiş ve bu uğurda gerekirse hem kendi iç dünyasında hem de ailesi ve öğretmenleriyle çatışmalar yaşamıştı. İşte geç ergenlik döneminde artık bu çatışmaların yavaş yavaş azalmaya başlar ve genç kendi kimliğini oluşturur. Artık mesleki ilgiler, gelecekle ilgili gerçekçi hayaller ön plana çıkmaya başlar. Orta ergenlik döneminin sonunda ergen eğer olumlu bir kimlik geliştirmişse geç ergenlik döneminde de geleceğiyle ilgili daha olumlu, daha akıllıca seçimler yapabilir. Çünkü ergen bu dönemde ne istediğini daha iyi bilir ve istediğini elde etmek için mücadele etmeye başlar. Bu mücadele artık diğerleri ve genç arasında değildir. Bu içsel mücadeledir. Genç gelecekle ilgili kurduğu gerçekçi hayallere ulaşmak için ders çalışır, sosyal ortamlarda daha uyumlu ve akılcı davranır. Orta ergenliğin fırtınalı ruh hali bu dönemde eğer ruhsal bir sorun yok ise pek görülmez.

CİNSEL DAVRANIŞLAR

Ergen cinsel davranışında ailenin rolü… Hem kızlarda hem de erkeklerde cinsel ilgi ve deneyimler ergenlik sürecinin doğal bir parçasıdır..Ergenlik dönemi cinsel hormonların ve dolayısıyla cinsel davranışların ayağa kalktığı dönemdir. Cinsel denemeler veya tam bir cinsel ilişki birçok kişide ilk defa ergenlik döneminde yaşanır. Hatta ilk cinsel ilişkisini erken ergenlik döneminde yaşayanlar hiç de az değildir. Fantazilerin en yoğun olduğu dönemdir. Birçok ergen adeta bir hayal dünyasında yaşar gibidir. Genellikle masturbasyona bu dönemde başlanır. Ergenlerin cinsel davranışlarını;cinsiyeti,kişiliği,kültürel ve dinsel kökeni ile ailesi büyük oranda etkiler. Özellikle aile ve kültürel çevre çok daha önemlidir. Kız ve erkek çocukları arasında farklar vardır. Aile ve toplumun da kız ve erkek çocuklarına yaklaşımı aynı değildir. Erkekleri egemen sınıf olarak gören feodal değer yargılarının geçerli olduğu toplumlarda kız ve erkek çocuklarının cinsel ilgileri farklı bir bakış açısıyla değerlendirilir. Erkek çocuklarının cinsel ilgilerine,kızlar ile flört etmesine ve hatta bir kadın ile cinsel beraberlik yaşamasına aileler pek ses çıkarmaz. Hatta böylesi durumlarda özellikle babalar birazcık da övünürler. Toplum erkeklerin evlenmeden önce cinsel deneyim sahibi olmasını bekler. Ancak kız çocuklarına genel yaklaşım tam tersidir. ‘’Aman kızım dikkat et..erkekler kötüdür..erkeklere güven olmaz..bir erkek seninle çıkıyorsa mutlaka seni kullanmak istiyordur..kendini kullandırıp kötü kız olma..’’telkinleri çok yaygındır. Bu telkinlerin etkisinde kalan genç kızların ilerde erkekler ile ne derece sağlıklı ilişki kurabileceğini tahmin edebilirsiniz. Bazen de bu telkinler genç kızın tam tersini yapması için bir teşvik gibi de olabilir. Anne babaların cinselliği ayıp,günah yani olumsuz bir şey olarak tanımlamaları elbette birçok genç kızın cinsel ilişkisine engel olamaz. Ama yanlış değer yargılarına ve sağlıksız ilişkilere neden olabilir. ‘’ Ortaokula giden bir kızı annesi getirdi. Annesinin ilk cümlesi ‘’ Kızımın bilgisayarında porno görüntüleri gördüm. Kızım cinsel ilişkiye girmiş midir? ‘’ Anne çok gergindi, kız ise hiç oralı değildi. Ona cinselliğin ne olduğunu sorduğumda ‘’iğrenç bir şey pornoda izledim ‘’dedi. Annesi veya babasıyla cinselliği hiç konuşmamıştı ve izlediği filmlerden cinselliğin iğrenç bir aktivite olduğu yargısına varmıştı. Bir sonraki seans bunu annesinin yanında söylediğinde annesinin yüzündeki rahatlamayı bugün bile hatırlıyorum…’’ Bana her zaman annelerin, babaların kızlarının cinsel konulardaki olumsuz düşüncelerini rahatlatıcı bulmaları ilginç gelmiştir.

Cinsel konularda olumsuz düşüncelere sahip olan kızlar ya da erkekler ileride nasıl karşı cinsle sağlıklı ilişkiler kuracaklar ki? Sanırım bazı anne-babalar için bunun çok da önemi yok. Oysa insan evladının mutlu olmasını istemez mi? Ama işte demek ki istemeyebiliyor bunun başka açıklaması yok.. Birçok ruhsal rahatsızlık ilk defa ergenlik döneminde ortaya çıkabiliyor. Özellikle şizofreni veya bipolar bozukluk gibi rahatsızlıkların ilk ortaya çıkışı bazen cinsel davranış sorunları şeklinde olabiliyor. Örneğin manik durum gibi bir rahatsızlık döneminde aşırı bir libido artışı ile beraber fren sistemi de olmadığı için genç çok fazla cinsel ilişki isteğine girebiliyor. Aniden ortaya çıkan bu aşırı ve rasgele cinsel isteklik kötü niyetli yetişkinler tarafından suiistimal edilebilir. Ailesi tarafından yetiştirilirken bir dediği iki edilmemiş ,aşırı şımartılmış yani almaya koşullanmış ergenlerde eğer dürtü kontrol bozukluğu da varsa haz alıcı aktivitelere daha bir eğilimli olurlar. Cinsellikte de yoğun haz olduğu için böylesi ergenlerin rasgele ilişkilerine de çok sık rastlanabiliyor. Genç kızımız bipolar bozukluk nedeniyle tedavimiz altındaydı. Hastalığı stabil dönemdeydi. En önemli sıkıntısı hiçbir erkeğin ona çıkma teklif etmemesiydi. Bu durum onun için öyle büyük bir sıkıntıydı ki güzel kız olmasına rağmen kimse ona çıkma teklif etmediği için kendini çok çirkin hissediyordu. Hissettiği bu olumsuz duygular ile ilgili bir süre çalıştıkça her görüşmede aynı sıkıntıyı dile getiriyordu. Ancak bir gün muayenehaneye sevinçle geldi. Okulda sınıf arkadaşı bir erkek çocuğu ona iltifat etmiş ve sinemaya davet etmiş. ilgi görmek ve beğenilmek bu kız için en az 10 psikoterapi seansına bedel olmuştu.

Bir ergen için güzel veya yakışıklı olduğunu hissetmek veya duymak yani egosunun okşanması çok fazla önemlidir. İlk aşk../Kız-erkek arkadaşlığı / flört İlk aşk deneyimimizi annemizle yaşarız. 0-36 ay anne ve bebek arasında yoğun bir bağlanma yaşanır ve bebek eğer annesine karşı sağlıklı bir bağlanma yaşamışsa annesine duyduğu olumlu duyguların etkisiyle annesi dışındaki diğer insanlara karşı da olumlu duygular hissedebilir. Yani anne, bebeğinin diğerlerine olan hissedebileceği olumlu duygularda bir nevi köprü görevi üstlenir. Zaman geçtikçe kız çocuklarının ilk aşkı babaları olurken erkek çocuklarının ilk aşkı da anneleri olur. Bu aşk o kadar derin ve büyüktür ki bir dönem hem kız hem de erkek çocukları bu aşkı elde etmek için savaş verirler. Yaşımız büyüdükçe sevilmeye ve anlaşılmaya dair daha çok beklentiler içine gireriz ve anne, babamızın aşkı bize yetmemeye başlar. İstenilen sevgiyi ,ilgiyi elde edebilmek için arkadaşlıklar kurar, kurduğumuz ilişkilerde tatmin olmaya çalışırız. Arkadaş ilişkilerinin de yetmediği noktada kendimiz için özel olan bir insandan sevgiyi ve ilgiyi bekler ve flört etmeye başlarız. Flört etmeye başladığımızda karşımızdaki insanı daha özel bir yere koyarız ve sadece ilgilenmek, ilgilenilmek yetmediğinde de cinsellik de bu sürecin bir parçası olmaya başlar. Anne-babanın çocuklarının sosyalleşmesi için karşı cinsle ilişkisini cesaretlendirmesi özgüven duygularının artmasını sağlar. Kendisini daha iyi tanıyarak karşısındaki partnerinden neler bekleyebileceğini daha iyi bilir. Gençlerin ‘’çıkma’’diye isimlendirdikleri flört ilişkileri genel olarak kişiliğin gelişimine olumlu etki yapar. Aslında bu beraber çıkmalar adeta bir merdivenin basamaklarını çıkmaya benzer. Her bir basamağa uygun ilişki düzeyi vardır. Örneğin birinci basamakta sadece yanyana gezilirken ikinci basamakta el ele gezilebilir. Beşinci basamakta öpüşürken yedinci veya sekizinci basamakta yüzeysel sevişmeler olabilir. Diyelim ki tam cinsel birleşme de onuncu basamak olsun. Önemli olan bu basamakları acele etmeden hazmede hazmede çıkmaktır. Genellikle erkek çocuklarında bu basamakları olabildiğince hızlı çıkma eğilimi vardır. Laf aramızda bu basamakların hızlı çıkılması birçok erkek için pek fazla sorun çıkarmaz. Diğer yandan erkekler dünyasından geri kalmadığını kanıtlamaya hevesli bazı genç kızlarda da benzer davranışları görebiliyoruz. Karşısındaki erkeği doğru dürüst tanımadan tam cinsel beraberlik gerçekleşebiliyor. Bu tür davranışların sonrasında çok sıklıkla pişmanlık ve suçluluk duygularına rastlayabiliyoruz. Sonuç olarak bu basamakları yavaş yavaş hazmederek çıkmanın önemi kavranmalıdır. Yani genç kızların birileri tarafından onaylanıp değerli bulunmak için acele ile cinsel beraberlik yaşamasının olumsuzluğu anlaşılmalıdır. Genç kızların flört ilişkisine ailelerin gösterdiği tepkiler birçok yanlış evliliğe neden olabiliyor. Diyelim ki 18-19 yaşlarında daha yeni liseyi bitirmiş genç kızımız bir delikanlı ile çıkıyor. Kızın ailesi bu durumu öğrenir öğrenmez kızlarına kritik soruyu soruyor. Bu da ‘’oğlanın niyeti ne,ciddi mi?’’oluyor. aslında daha henüz birbirlerini hiç tanımıyorlar ama bu aşamada hangi genç ‘’daha henüz pek de ciddi değiliz’’diyebilir. Daha sonra da anne kızına ‘’eh artık bu oğlanın ailesi ile de tanışalım’’diyor. Yani hayırlısıyla söz nişan yapalım diyor. Aileler ile didişme içinde olan gençler öfke ile ani verebiliyor. Bu yaşlarda gençlerin gözü biraz kara olur. (aslında her zaman kara olur) Sonunda aileler ile mücadele başlıyor ve gençler kendilerini evlenmiş bulabiliyor. Daha henüz birbirlerini yeterince tanımadan sırf ailelere inat yüzünden belki de hiç anlaşamayacağı birisi ile evlenebiliyorlar. Bu inatlaşmanın farklı bir uygulamasına da çok sık şahit oluyoruz.

Diyelim ki üniversite öğrencisi genç kızımız bir delikanlı ile çıkıyor. Genç kızımız ilk cinsel ilişkisini bu delikanlı ile yaşayabiliyor. Diğer yandan aile bu delikanlıyı hiç onaylamıyor. Delikanlının ne bir eğitimi ne de mesleği var. Aile delikanlıdan hoşlanmadığı için kızlarına baskı yapmaya başlıyor. Genç kıza bu ilişkinin yanlış olduğu anlatıldıkça genç kızımız o delikanlıya daha bir sarılıyor. Veya bekareti beraberce hallettikleri için mutlaka o delikanlı ile evlenmek zorunda olduğunu sanıyor. Ailenin ayrılma yönünde baskı yapması ne yazık ki olumsuz bir evliliği tetikleyebiliyor. Oysa genel bir kural,kızınızın veya oğlunuzun çıktığı kişiyi ne kadar eleştirirseniz onların birbirlerine sarılmasını o kadar teşvik etmiş olursunuz. Unutmayalım ki ergenlik dönemi anne-baba ile inatlaşma dönemidir. Kızınız veya oğlunuzun çıktığı kişinin olumsuzluğunu herkes söyleyebilir ama siz,siz olun fazla konuşmayın ve karışmayın.

Bu makale 7 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Armağan Adanar

Psk. Armağan ADANAR, 1998 Yılında Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü başarıyla tamamlamıştır. Mezuniyetinin ardından bir süre Abilene Christian University'de eğitim almıştır.

Psk. Armağan ADANAR, mesleki çalışmalarına İzmir'de bulunan özel muayenehanesi'nde devam etmektedir.

Etiketler
Ergenlerde cinsellik nasıl yaşanır
Psk. Armağan Adanar
Psk. Armağan Adanar
İzmir - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube