Diyette doğru bilinen 5 yanlış -peki doğrusu nedir?

Diyette doğru bilinen 5 yanlış -peki doğrusu nedir?

Fazla kilolarından kurtulmak isteyen birçok kişi, uzmanların tüm uyarılarına rağmen kulaktan doğma bilgiler veya çevresinden aldıkları diyet listeleriyle zayıflamaya çalışıyor. Fakat diyet hakkında bilinen çoğu efsane, hem sağlığı riske atıyor hem de verilen kiloların tekrar fazlasıyla alınmasına neden oluyor.

1) Yanlış: Ekmek yersem kilo alırım

Doğrusu: Ekmek bizim için en önemli ve en doğru karbonhidrat kaynağı. Ekmeksiz bir beslenme programı düşünülemez. Tam buğday, çavdar ve tam tahıllı ekmekler hem glisemik kontrolü sağlamaya, hem de enerji ihtiyacımızı karşılamaya yardımcı oluyor. Alınması gereken enerjiye göre, miktarlarına dikkat ederek ekmek tüketmeniz kilo  almanıza değil, sağlıklı beslenmenize katkıda bulunacaktır.

2)  Yanlış: Limonlu/ sirkeli su içmek zayıflatır.

Doğrusu: ”Bunu yersen kilo verirsin, bunu yersen vücudun yağ yakar” diyebileceğimiz bir besin maalesef yok. Limonlu/ sirkeli su içmek bazik etki gösterdiği için vücuttaki asitleri temizlemeye yardımcı oluyor. Asitleri nötralize etmek yağların serbest kalmasını sağlıyor. Ancak bu yağlar, sadece diyet ve egzersiz yaparak yakılabiliyor

3) Yanlış: Sınırsız meyve yiyebilirim.

Doğrusu: Diyet süresince bol meyve ve çiğ sebze tüketebileceğimizi düşünürüz. “Ne de olsa kalorisi yoktur” deriz. Çiğ sebze için sınırlama yokken meyve için aynısı geçerli değil. Çünkü meyveler şeker oranı yüksek besinlerdir ve basit şeker (fruktoz) içerirler. Almanız gereken kaloriye bağlı olarak değişmekle beraber, günde ortalama 3-4 porsiyon meyve tüketebilirsiniz.

1 porsiyon meyve; 1 küçük boy elma, 1 orta boy mandalina, 1 orta boy ayvanın 1/3’ü, 3 adet kuru kayısı veya 1 adet kuru incire tekabül ediyor. Özellikle glisemik indeksi düşük olan meyveleri ana öğünler yerine, ara öğünlerde miktarlarına dikkat ederek tüketmeniz en uygun olanı

4) - Yanlış: Yağı tamamen kesmeliyim.

Doğrusu: Diyet sırasında yağı, karbonhidratı ya da proteini tamamen kesmek doğru olmaz. Yağı tamamen kesmek, vücudun onu depolamaya başlamasına neden oluyor. Beslenmemizden yağı çıkarırsak, vücudumuz yağ stoklarını kullanmak yerine onları korumaya alıyor. Tabii ki bu durum bizim, çok yağlı, kızartma ya da fast food türü besinleri tüketmemiz anlamına gelmez. Fakat yağın bizim için gerekli olduğunu da unutmamak gerekiyor.

Yemekleri, miktarına dikkat ederek zeytinyağı ile pişirmek; ara öğünlerde fındık, badem ve ceviz gibi kuruyemişleri tüketmek faydalı yağ almamızı sağlayarak diyetimizin örüntüsünü tamamlıyor

5) Yanlış: Şekersiz olduğu sürece sınırsız çay ve kahve içilebilirim.

Doğrusu: Şekersiz çay, kahve içmek bize kalori aldırmaz. Ancak fazla çay ve kahve içerek sıvı ihtiyacımızı karşılıyor gibi düşünmemiz su içmeyi aksatmamıza neden oluyor. Oysa bu içecekler suyun yerini kesinlikle tutmazlar. Aksine çay ve kahve, kafein içerdikleri için fazla miktar tüketildiklerinde diüretik etki göstererek vücuttan sıvı kaybına yol açıyor.

Sıvı ile birlikte elektrolitlerin, özellikle de sodyum, potasyum ve klorun kandaki seviyelerinin azalması durumu da ciddi sağlık problemleri oluşturabiliyor. Ayrıca çay ve kahve vücutta asitlenmeyi de arttırıyor. Asitlerin vücutta birikmesi de bağışıklık sisteminde rol alan hücreleri yok ederek hastalıklara çabuk yakalanılmasına neden olan serbest radikallerin oluşmasına yol açıyor. Hücre zarındaki proteinleri yıkarak hücreleri işlev yapamaz hale getirmek gibi ciddi sorunlar da yaratabiliyor. Bu yüzden vücudumuzda asit yapan içeceklere (başta çay, kahve ve asitli içecekler geliyor.) dikkat etmemiz gerekiyor. Ayrıca çay ve kahveyi yemeklerin hemen üzerine içmek, içerdikleri tanenler nedeniyle demir emilimini de engelliyor. Bunların hepsi göz önünde bulundurularak çay ve kahveyi; yemeklerden 1.5-2 saat sonra ve toplamı 5-8 fincanı geçmeyecek şekilde tüketmek doğru olacaktır.

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Eliza Sabancı

Dyt. Eliza Gözüyılmaz Sabancı, 1990 yılında Adana'da doğmuştur. Özel Bilfen Koleji'nde lisans öncesi eğitimini tamamlamıştır. Lisan öncesi eğitiminin ardından Yakın Doğu Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünü kazanmıştır ve 2013 yılında buradan mezun olarak Dyt. unvanı almıştır. Üniversite eğitimi devam ederken Adana Başkent Hastanesi'nde ve kendi üniversitesi olan Yakın Doğu Üniversitesi'nde klinik ve diyet mutfağı stajlarını tamamlamıştır. Toplu beslenme sistemlerini ise 5 yıldızlı bir otelde deneyimledikten sonra lisans eğitimini başarıyla tamamladı.      "Spss Veri Tabanı Kursu (2013), II. Ulusal Sağlıklı Yaşam Sempozyumu (Başkent Üniversitesi- 2012), İş Yaşamında Etkili İletişim (Educan-2010), Onkoloji Diyetisyenliği, Sporcu Beslenmesi ( Nisan-2015), Obezite ve Beslenme, Kanserde Tıbbi Beslenme Tedavisi  ve Anne-Çocuk Besl ...

Etiketler
Beslenme programı
Dyt. Eliza Sabancı
Dyt. Eliza Sabancı
Adana - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube