Çocukta dil ve konuşma gelişimi

Çocukta dil ve konuşma gelişimi

Konfiçyus ‘kelimelerin gücünü anlayamadan insanların gücünü anlayamazsınız’ der. Konuşma yetisi insanoğlunu diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğidir. İnsanın anne karnında başlayan çevre ile iletişimi, doğumla birlikte artar. Bu iletişim konuşabilen canlı varlık olan iki insanın bir araya gelmesiyle daha da hızlanır. İletişim araçlarından birisini de konuşma oluşturur. İnsan neslinin sürekliği ile konuşmanın varlığı paralellik arz ederek devam edecektir.

Çocukta dil gelişiminin temelleri annenin hamileliği esnasında, doğum ve doğum sonrasında atılır. Anne karnında yeterli olgunluğa erişen bebek dış çevreden belirli yükseklikteki sesleri almaya başlar. Bu durum konuşma becerisinin ilk basamağı olarak kabul edilebilir. Doğum sonrası süreçte çocuğun dil gelişimi edinimi hayat boyu sürer.

Bebeklerin ilk aylarda iki temel ihtiyacı vardır. Bunlardan birisi; beslenme, diğeri de uykudur. Bebeklerin hayata gözlerini açmalarıyla çevre ile iletişimin başladığı kabul edilir. Bebeklerde sosyal iletişimin karşılıklı olanı, ilk aylarda GÜLÜMSEME olarak tezahür eder.

Bebeğin çevresindekiler de ona gülümseyerek şefkat gösterisinde bulunurlar. Zamanla bebek bu mesajları daha güçlü olarak alır ve karşılık verir. Böylece konuşma olmaksızın bebekle çevre arasında bir iletişim başlar. Bu iletişim süreci bebeğin yaşı ilerledikçe seslerle de pekişir. Bebeklerin ilk aylarda annesine babasına, çevresine ihtiyaç ve isteklerini duyurma aracı AĞLAMADIR. Bebeklerin ağlama şeklinden de aç mı, yoksa kızgın mı olduklarına dair çıkarsamalar yapabiliriz.

Çocukların dil konuşma kazanımı sırasındaki en önemli silahları TAKLİT yeteneğidir. Bu yeteneği geliştirmek desteklemek adına herhangi ek bir müdahaleden bahsetmek söz konusu değildir. Çünkü konuşma temelde otomatik işleyen bir süreçtir.

Ayrıca çocuklar kendi doğallığında otomatik olarak dil gelişimi bileşenlerine sahip olur. Kısaca dil lisan gelişimi doğal seyrinde ve yaşantılar içinde gelişir ve öğrenilir. Ayrıca çocukların dil gelişimi kazanımlarının en hızlı seyrettiği dönem 0-4 yaş aralığıdır.

Dil gelişimi ve edinimi sürecinde çocukların ihtiyaçlarından birisi de İŞİTME yetisidir. Yine çevrede çocukların modelleyebilecekleri konuşan bireylerin varlığı dil konuşma için önemli bileşenlerdir.

SES, konuşma ve dil arasındaki anlamsal farklılığın en önemli ayırt edicisidir. KONUŞMA iletişimin sözel kısmıdır. DİL ise kavram jest mimik sembol sözel iletişim ve sözel olmayan iletişimi içerir.

Çocuklar dil ve konuşma öğrenirken aslında karmaşık bir süreçten de geçerler. Çünkü dilin bileşenleri içinde ses-kelime bilgisi, anlam bilgisi, anlama, algılama, öğrenme ve benzeri bileşenler bulunur. Bir örnek vermek gerekirse; çocukların dili erken kazanımı ile mental durumu arasında uyumlu bir bağ olmalıdır.

Yeni doğan bir bebek hayata konuşma potansiyeli ile gözünü açar. Doğar doğmaz ağlayan bebeğin ilk çığlıkları ilerleyen aylar ve yaşlarda konuşma becerisinin habercisi sayılabilir. Hayatın ilk aylarında ağlama gülme hapşırma gibi tepkiler bebekler için ilk seslerdir.

Daha sonraki günlerde ağlama tepkisini belirli durumlara özel olarak kullanmaya başlar. İkinci aydan itibaren karşılıklı iletişimin en etkili habercisi gülme tepkisidir. Bebeklerin ikili ilişkilerde gülmesi ilk iletişim deneyimleridir. Bu aylarda agulamalarda görülebilir.

4-6. aylardan itibaren ünlü ve ünsüz ses sayısında artışlar görülebilir. Örnek aaaaaaaaaaaa  kııııııııııı v.b.

7-10. aydan itibaren bebekler belirli heceleri üretme becerisi gösterebilirler. Örnek ga-ga ma-ma.

12-18. aylardan sonra bebeklerde anlamlı sözcük kullanımı başlar. Bu kelimelerin sayısı yaş cinsiyet ve diğer etkenlere bağlı olarak 3-20 arasındadır.

18-24. aylarda iki kelimeli cümleler oluşur. Anne mama ve baba top gibi.

24-30. aylarda çocuklarda ben merkezcil davranışlar sıklıkla görülür. Çocuklar isteklerini 2-3 kelimelik cümlelerle ifade ederler.

3-4′lü yaşlarda çocuklar şarkı tekerleme söyleyebilir. Kendi istekleriyle sözel ifadeler üretebilirler. Tekrarı istenen sözel ifadeleri tekrar edebilirler.

4-5′li yaşlarda neden nasıl niçin soru kelimeleriyle olayları anlamaya çalışırlar.

5-6′lı yaşlarda çocuklar basit bir öyküyü bize anlatabilirler.

Çocukların anne karnında, doğum sırasında ve sonrasında karşılaştıkları riskli durumlar konuşma bozukluğuna neden olabilir. Bu duruma en net örneği dudak damak anomalilerini gösterebiliriz.

Hatırdan çıkarılmaması gereken en önemli husus çocuklarda konuşma bozuklukları diğer psiko-motor alanlardaki retardasyonla da ilgilidir. Kalem kullanma becerisi yada renk tanımada zorlanan bir çocuğun iyi bir konuşma becerisi olmayabilir. Konuşma bozukluğu tek parçalı bir spekturum göstermez. Bunun yanında öğrenme, işitme, görme, algılama da önemli rol oynar.

Konuşma bozukluklarını temelde iletişim yetersizliği gibi de tarif edebiliriz. İletişimi aksatan tüm nedenler konuşma gelişimini de olumsuz etkileyebilir. Konuşma normal gelişim gösteren çocuklarda farkına varılmadan öğrenilen bir beceridir.

Gelişim seyri içinde çocuklar yaşadıkları kültürün seslerine yoğunlaşarak kelime üretmeye başlarlar. Ancak bazı çocuklar için her şey yolunda gitmeyebilir. 10-12. ayları tamamlayan çocuklar da hece ve ses üretmekte zorluklar varsa vakit kaybetmeden harekete geçilmelidir. Tam teşekküllü bir hastane veya bir profesyonelden yardım alınmalıdır.

Çocukta konuşma gelişimini engelleyen nedenler şöyle sıralanabilir.

-Doğum öncesi sırası ve sonrası gelişebilen riskler

-İşitme kaybı. Normal işitmeyen bir çocuk hece kelime ve ses üretmekte zorlanır

-Konuşma organlarındaki fiziki engeller

-İletişim kurmakta zorlanma

-Psiko-motor gelişimde gerilik

-Mental zorlukların yaşanması

-Görme kusurları

-Uzun süreli hastalıklar

-Konuşma uyaranı olmayışı

-Duygusal yoksunluk, sevme sevilme kabul

-Ailede çift dil kullanılması

-Baskıcı aile tutumları

-Düşük sosyo-ekonomik düzey

-Çevresel faktörler

Bu makale 20 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dr. Öğr. Üyesi Orhan Çelik

20 yıllık uzmanlık, 15 yıllık muayenehanecilik tecrübesi ile aynı yerde hizmetinizdeyiz . Hem psikoterapi hem de gerektiğinde ilaç tedavisi aynı seans da yapabiliyoruz.   Gri psikiyatri 2001 yılında psikiyatr&psikoterapist Yrd.Doç.Dr. Orhan Çelik tarafından kuruldu. Selçuk Üniversitesi Konya tıp Fakültesini 1991 yılında bitirdi. 1.5 yıllık doğuda zorunlu hizmet sonrasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine Asistan Dr. olarak göreve başladı. 1997 de Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı oldu. İlaçla tedavinin eksik bir çalışma olduğunu düşünerek terapi alanında eğitimler aldı. Psikoanalitik Psikoterapiden danışan olarak geçti. Dinamik Yönelimli Süpervizyon aldı. Aile Terapisi Eğitimi aldı ve Süpervizyondan geçti. Haseki Hastanesinde 13 yıldır Uzman dr. olarak çalışmaktayken Tam Gün Yasası nedeniyle istif ...

Etiketler
Çocuklarla iletişim
Dr. Öğr. Üyesi Orhan Çelik
Dr. Öğr. Üyesi Orhan Çelik
İstanbul - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube