Çocuklara cezanın sınırları

Çocuklara cezanın sınırları

Çocuk yetiştirirken anne babaları belki de en çok zorlayan konu ceza konusudur. Çocuklarına ceza verme taraftarı olan ebeveynler, ne zaman, nasıl bir ceza vereceklerini bilemiyorlar. Aslında durum daha en başından karışıyor. 

Zira bazı aileler çocuklara ceza vermenin doğru olmadığına ve ceza verilmemesi gerektiğine inanıyorlar. Bazı aileler ise ceza vermenin çocuk eğitimin bir parçası olduğunu ve gerektiği zaman ceza verilmesini savunuyorlar. 

Her iki tarafın da kendisine göre doğruları ve yanlışları var elbette. Ancak asıl sorun ceza verildiğinde sınırın ne olduğu veya ceza verilmez ise sınırsızlığının nereye kadar olduğudur. Zira son yıllarda son derece rahatsız edici bir aile tutumu ortaya çıktı. 

Çocuklarını özgür ve kendine güvenli yetiştirdiği iddiası ile bazı ebeveynlerin çocuklarına asla sınır koymadıklarını, yanlış davranışlarında ve çevresine ya da akranlarına zarar verici eylemlerde bulunduklarında dahi engellemediklerini görüyoruz. 

Çocuk eğitiminde belki de en yanlış tutum budur. Çocuklar sınırları bilmek isterler. Toplumumuzda ve pek çok diğer toplumda ceza sınırı anne babaların tahammül sınırıyla doğru orantılı. 

Bu şu demek; anne babaların kendi yapılarına ve karakterlerine göre ailede uygulanan ceza kavramı değişiyor.
Bir aile için yanlış olarak görülen davranış, bir diğer aile için olağan ve normal karşılanabiliyor.
Disiplin o nedenle çok önemlidir. 

Disiplin maalesef hala ceza kavramıyla bir olarak görülüyor. Oysa disiplin çocuğu uygun davranışları kazanması yönünde olumlu öğeleri kullanarak eğitmek demektir. Ceza ise olumsuz pek çok durumu içerir. Üstelik ceza kavramı sınırsızdır. Hangi davranışı, hangi kurala göre cezalandıracağınızın hiçbir net açıklaması yoktur. Ayrıca hangi cezayı vereceğinizin de açık bir tanımını bulamazsınız. 

Kısacası ceza göreceli bir kavramdır. Sınırını çok iyi bilemeyeceğiniz için amacınızı aşarak ciddi psikolojik problemlere yol açabilirsiniz.

Disiplinde ise temel amaç olumlu öğeleri öne çıkararak teşvik etmek, desteklemek ve bu yolla olumsuz davranışların yerleşmesini önlemektir. Bu nedenle disiplin, cezadan çok daha önemlidir. Cezanın caydırıcı bir etkisi genellikle yoktur ama disipline bağlı sorumluluk çocuğa öz disiplin ve oto kontrol duygusunu kazandırır.
Dolayısıyla çocuğa kurallar koyulmalı, çocuğun bu kurallara uymasını beklerken doğru yönlendirilmelerde bulunulmalı. Önce görmezden geldiğiniz bir davranışı tekrar eden çocuğa aşırı tepki göstermek ve ciddi cezalara başvurmak, çocuğun kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramaz. 

Çocuklar yapıları itibarıyla hemen sonuç almak isterler. Olumsuz bir davranış yapan çocuğa ‘akşama baban gelsin, görürsün’ demek hem içerdiği tehdit açısından hem de yanlış davranışın sonucunun ne olduğunu açıklayıcı olmadığı için çözüme yönelik bir tutum değildir. Sadece çocuğu korkutur, o kadar. Üstelik akşama kadar çocuk davranışını, neden yaptığını, o davranışın sonucunda ne olduğunu ve kendisine neden bu kadar çok kızıldığını da unutur.

Dikkat edilmesi gereken en önemli nokta şudur: Herhangi bir olumsuzluk yapan çocuk, bu davranışıyla ilgili olarak anında geri bildirim almalı, uyarılmalı ve davranışın yol açtığı sorunlar açıklanmalı. Bundan sonra da durup durup çocuğa yaptığı yanlış davranışlar hatırlatılmamalı.
Özellikle ceza verme konusunda asla çocuğun kişiliğine yönelik hakaretler ve aşağılamalar yapılmamalı. Çocuğunuza kızmanız son derece doğal ancak bu kızgınlığınızı ifade ederken onu yaralayan, kendine güvenini yok eden, aşağılayan ifadeler kullanmanız gelecekte telafisi imkansız sorunlara yol açabilir. Ayrıca çocuk yetiştirirken kullanılan yöntemlerin hiç birisinde dayağa ve şiddete yer yoktur. 

Ne sözel olarak ne psikolojik olarak ne de fiziksel olarak şiddet uygulama hakkınız yok. Artık çocuğunuza uyguladığınız şiddet yasal olarak da suç oluşturuyor. Çocuğunuzu elinizden alabilirler.

Çocukların yaptıkları ve sonucu ne olursa olsun önce bu davranışın ardındaki nedenleri doğru saptayıp değerlendirmek ve kızıp bağırmadan önce bu konuda çocuğa açıklama fırsatı vermek gerekir. Bize göre yaramazlık olan pek çok davranışın ardında aslında çocuktaki merak, araştırma ve keşfetme duygusu yatar. Üstelik çocuk bir çok olayda haklı olduğunu, takdir edileceğini düşünürken beklediğinin tam tersi bir tepki alırsa ve bir de ceza görürse inanılmaz bir kırgınlık ve öfke yaşar. Unutulmaması gereken bir diğer şey onların hayata bizim pencerelerimizden bakmadığıdır.
O nedenle cezalandırma yerine çocuğa farklı seçenekler sunulabilir. Olumsuz davranışlar gerçekleşmeden önlem alınarak sorumluluk duygusu oluşturulabilir.

Bu makale 20 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Serap Duygulu

Psk. Serap DUYGULU, İstanbul'da doğmuştur.  Psikoloji dalında gerçekleştirdiği çalışmalarına önemli ölçüde katkılar sağlayan, Sosyoloji, Edebiyat, Kamu Yönetimi alanlarında da Lisans  düzeyinde akademik eğitimler alan Serap Duygulu İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘Uygulamalı Psikoloji’ üzerine Yüksek Lisans yapmış ve  "Afazi Hastası Yakınlarında Depresyon ve Olumsuz Otomatik Düşünceler" başlıklı tezi ile lisansüstü derecesini almıştır.  Ayrıca bu çalışma bu alanda yapılmış ilk ve tek psikolojik araştırma olarak önemini halen korumaktadır.  2009- 2011 yılları arasında Bakırköy Halk Eğitim Merkezi ile yürütülen ortak bir çalışma sonucunda her hafta Perşembe günleri, Bakırköy Halk Eğitim Merkezi'nde Bakırköy halkına kişisel gelişim seminerleri vermiştir. 2012 yılında Cine5'te her gün canlı olarak yayınlanan ‘ ...

Etiketler
Çocuk
Psk. Serap Duygulu
Psk. Serap Duygulu
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube