Cilt hassasiyeti

Cilt hassasiyeti

Cilt Hassasiyeti Nedir?

Cilt hassasiyeti, klinik olarak duyusal gerginlik, anormal karıncalanma, yanma, batma, ağrı ve kaşıntı duyularıyla karakterize bir tablodur. Sıklıkla geçici olmasına karşın, birçok kişide görsel dermatolojik yanıt eşlik ederek, kişinin yaşam kalitesini etkileyebilir. Bununla birlikte bazen kızarıklık eşlik eder ve bu tablo yüz, saçlı deri ve ellerde gözlenebilir. Avrupa’da sıklığı nisbeten yüksek olup, toplumun %40 kadarını cilt hassasiyetli bireyler oluştururken, kadınlarda erkeklerden daha sık gözlenebilmektedir. Sıklığı genellikle yaz aylarında arttığı için, güneş ışınlarının hassas cilt yapısına neden olabileceği düşünülmektedir. Bu bulguyu destekleyecek şekilde güneş yanığına meyilli kişilerde koyu derililere nazaran cilt hassasiyeti daha fazla gözlenebilmektedir. Güneş ışığının yanı sıra, hava kirliliği, ısı, soğuk, rüzgar, ayrıca kozmetik kullanımı, diyet ve alkol tüketimi gibi yaşam tarzları, stress veya hormonlar gibi fizyolojik faktörler hassas cilt belirtilerini uyarabilir veya kötüleştirebilir.

Cilt hassasiyeti ile atopik cilt aynı anlama mı gelir?

Cilt hassasiyeti normal bireylerde oluşabileceği gibi, cilt bariyer bozukluğu olabilen atopik dermatit, psoriasis ve rozasea gibi yüz tutulumu yapan cilt hastalıklarında da ortaya çıkabilmektedir. Bazı çalışmalarda cilt hassasiyeti ile epidermis bariyer fonksiyon bozukluğunun ilişkili olduğu saptanmıştır. Deri bariyer bütünlüğü yağ içeriğine bağlı olup, hücreler arası yağlarda düzensizlik deri bariyerinde bozulmayla sonuçlanmaktadır. Hassas ciltlerde nötral yağ düzeyleri ciltte azalıp, sfingolipit seviyeleri artarak bariyer stabilitesi bozulur. Zayıf cit bariyeri tahriş edici veya allerjen maddelerin geçişine neden olup, serbest sinir uçlarına dokunmalarına ve deriden su kaybına yol açar. Bpzulmuş cilt bariyeri atopik dermatitle de ilişkilidir. Bazı çalışmalarda cilt hassasiyeti olan bireylerde atopi sıklığının arttığı, cilt hassasiyeti olanların normal insanlardan 5 kat daha fazla allerji geliştirme kapasitesi olduğu saptanmıştır. Bu veriler ışığında atopik kişilerin cilt hassasiyeti riskinin arttığı ve atopik ekzemalılarda %80 oranında cilt hassasiyeti olduğu ve control grubunda ise %64 cilt hassasiyeti saptandığı saptanmıştır. Yani sonuç olarak cilt hassasiyeti atopik dermatit riskinin arttığını gösteren bir belirti olabilirken, deri bariyer bozukluğuna neden olabilen cilt hassasiyeti tedavi edilmezse atopi gelişimine katkıda da bulunabilmektedir.

Cilt hassasiyeti ve atopik cilt farkları:

Genellikle insane derisinde bakteri, mantar, mite ve virusler olmak üzere her santimetrekaresinde 1 milyon üzeri mikroorganizma bulunmaktadır. Bu mikroorganizmalar cilt sağlığını devam etirmek için, deride hastalık yapıcı mikroplardan koruyucu antimikrobiyal peptitler veya serbest yağ asitleri salgılamaktadır. Bununla birlikte atopik kişilerde bariyer bozukluğu ile birlikte deride yaşayan bu faydalı mikroorganizmalar azalıp, stafilokokus aureus artışıyla antimikrobiyal peptitlerin eksikliği, tahriş edici veya allerjen maddelere karşı geçirgenlik ve sonuçta konak bağışıklık sisteminde düzensizlik ortaya çıkar. Cilt mikrobiyomunun dağılım bozukluğu ve stafilokokların artışı atopik cilt hassasiyetinde de rol oynayabilmektedir. Sadece hassas cilt yapısı olanların önkol, çene, dirsek iç yüzü, sırtından alınan kültürlerde ise bu bozukluklar saptanamamıştır. Bu bulgular sonucunda fenotipik veya klinik atopic dermatit benzerliğine rağmen, cilt mikrobiyota bozukluğunun, sadece cilt hassasiyetinde rol oynamadığı düşünülmektedir. Üstelik atopiklerde eşlik eden şiddetli eczema lezyonları, burun, göz ve solunum yolu allerjileri, ayrıca kan ve deri testlerinde pozitif bulgular da saptanmaktadır.

Cilt hassasiyeti nasıl tedavi edilmelidir ve nelere dikkat edilmelidir?

Cilt hassasiyeti olan kişilerde genellikle görülebilir deri lezyonları bulunmaz. Rahatsızlık yaratan bulgular arasında kaşınma, karıncalanma, yanma ve ağrı yer alır ve bunlar yaşama kalitesini oldukça bozar. Nöroduyusal belirtileri, sıklıkla nöropatik ağrı belirtileri ile uyumludur. Cilt hassasiyeti belirtileri, kozmetikler, güneş, ısı ve rüzgar gibi çevresel faktörler ve adet dönemi gibi hormonal faktörlerle tetiklenebilmektedir. Çoğu hastada belirtiler tetikleyici faktöre temastan 1 saat sonra başlarken, dakikalarca veya hatta saatlerce sürebilmektedir. Belirtiler sıklıkla yüzde olurken, bazen gövde ve cinsel bölgelerde ortaya çıkabilir. Bazı hastalarda başlangıç belirtilerinden sonra yaygın kızarıklık olabilmektedir. Bazılarında ise yama tarzı kzarıklık, kuru deri yapısı ve soyulma gelişir. Bu bulguları olan hastaların sedef hastalığı, atopik ekzema, seboreik yağlı eczema, rozasea gibi diğer deri hastalıklarından ayrımı önemlidir. Hassas cilt yapsının tedavi temelinde yerel olarak hafif ve tahriş edici olmayan bileşiklerin kullanılması yatar. Ayrıca tetikleyici faktörlerden de uzaklaşılması önemlidir.

Hassas cilt tedavisinde nemlenddirici ve rahatlatıcı kremlerin birlikte kullanılması tavsiye edilmektedir. Japon hastalarda hafif akne ve hassas cilt yapısı olanlarda hafif cilt temizleyicileri ve yoğun nemlendirici kullanımının tahriş etmeden akneyi ve hassas cilt yapısını gerilettiği saptanmıştır. Üstelik ticari olarak irritasyon yapmayan kozmetiklerin faydalı nemlendirici özellikleriyle hassas cilt yapısı olan bireylerde kullanımı önerilmiştir. Tüm yukardaki önlemler yeterli iyileşme sağlamazsa, profesyonel dermatologlar tarafından hastanın değerlendirilmesi ve daha güçlü tedavi ve ileri tetkikler yapılması gerekir. Yerel kortizonlu kremlerden kaçınılması gerekir. Çünkü hassasiyeti arttırmaktadır. Hassas cilt yapısından TRPV1 özelliğe sahip kremler de kullanılabilir.

Yeni yerel TRPV1 agonisti 30 hasta içeren bir çalışmada hassas cilt yapısında başarılı bir şekilde kullanılabilmektedir. Kalsinörin baskılayıcı pimekrolimus kremler aslında atopic ekzemada kullanılmasına karşın, TRPV1 hedeflediğinden dolayı %1 krem formunda sürüldüğünde Çin’ de cilt hassasiyeti olan kadınlarda başarılı şekilde kullanılmıştır. Diğer bir çalışmada ise düşük dereceli lazer ve ışık tedavileri de cilt hassasiyetinde başarılı bir şekilde kullanılmıştır. Bazı ağızdan alınan probiyotik özellikli laktobasillerin (Laktobaslius paracasei/NCC2461=ST11) deri bariyer fonksiyonunu düzenleyerek cilt hassasiyetini azalttığı da gösterilmiştir.

Bu makale 20 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Ümit Türsen

Prof. Dr. Ümit Türsen, 8 Ağustos 1972’ de Mersin'de doğdu. Tıp eğitimini Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi' nde1995 yılında dönem 4. sü olarak tamamlamasının ardından aynı yıl tıpta uzmanlık sınavında Türkiye 3. sü oldu ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim dalında ihtisasını sürdürdü. 1999 yılında “Behçet Merkezinde izlenen 2313 Behçet hastasında yaş ve cinsin hastalığın klinik seyri üzerine etkinliklerinin incelenmesi” isimli tezi ile uzman unvanını aldı. Dr. Türsen,  askerlik hizmetini 2000 yılında tamamladı ve Mersin Üniversitesi Dermatoloji Anabilim dalında Yrd. Doç. Dr olarak hizmet vermeye başladı. 2002 yılında Amsterdam Üniversitesi Tıp Fakültesi  Dermatoloji Anabilim Dalında sedef hastalığı patolojisi ve tedavisi üzerinde çalışmalarda bulunup, lazer ve deri cerrahisi konusunda tecrübe edindi. Doçent unvanını ...

Etiketler
Cilt hassasiyeti ve atopik cilt farkları
Prof. Dr. Ümit Türsen
Prof. Dr. Ümit Türsen
Mersin - Dermatoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube