Bikini diyeti/ sağlığınızı ''sağlıksız'' diyetlerle bozmayın

Bikini diyeti/ sağlığınızı ''sağlıksız'' diyetlerle bozmayın

Her sene gördüğümüz , tanık olduğumuz hatta belki de yaşadığımız üzere yılın bu mevsiminde kilo verme psikolojisi ve kilo verme konusunda insanın üzerindeki baskı yüksek seviyelere tırmanmış oluyor. Çünkü yazın ince kıyafetler giyilecek ve yazın fazla kilolar saklanamayacak. Yazın tatilde bikini giyilecek, erkekler de tabi yazın plajlarda göbeklerini gizleyemeyecekler. Hatta benim bikini sezonu kadar tanık olduğum,diyet talebini şiddetle aldığım bir diğer zayıflama zorunluluğu konusu çoğunlukla yazın yapılan düğünlerdir. Tabi ki fazla kilo ,vücuttaki fazla yağ kütlesi sağlığımız için bir risktir. Her yönü kişiye ve kişinin vücuduna bazen geri dönüşü olmayan zararlar verebilir. Çünkü vücuttaki fazla yağ kütlesi demek ileride bozulmuş glukoz toleransı,yağlı bel çevresi, insülin direnci,yağlı karaciğer demektir. Yine fazla olan yağ kütlesi sağlıksız atan bir kalp, kalbi besleyen damarların yağdan kaynaklı kalbi besleyememesi demektir. Vücuttaki fazla yağ daha erken ölüm demektir. Ortopedik sorunları da her alınan 1 kilogram yağın vücutta dizlere olan 7 kilogramlık bir baskısından kaynaklı düşünebiliriz.Kan basıncının artmasından kaynaklı yüksek basınç eşittir yüksek tansiyon demektir. Yani fazla kilo,şişmanlık her şekilde yaşam kalitesinin düşmesi anlamına gelmektedir.
Şişmanlığın bu kadar çok sağlık sorununu doğurmasına rağmen fazla kilo neden mevsimlik istenir ? Mevsimlik değil de ömürlük kurtulsak ya şu fazla kilolardan.
Bunun yanıtı çok basit, genelde zayıflama işine mevsimlik,düğün sezonu bağıntısı ile bakmadığımızda, onu yani ideal vücut ağırlığını ve bizim için ideal olan yağ yüzdesini ömürlük olacak şekilde değiştirmeye çalıştığımızda, hayatımıza da bu şekilde adapte etmeye başladığımızda bir dahaki yaz sezonuna  veya kimin düğünü olursa olsun, devamlı terziye uğramadan, kıyafet almak için biraz daha beklemeden hatta en kötüsü uygulanan  ölümcül derecede tehlikeli veya vücuda uzun vadede kalıcı hasarlar olarak geri dönebilecek diyetler uyguluyor olmazdık. Asla ve asla unutmayalım ki, hızlı verilen kiloları almak her zaman daha kolaydır. Çünkü kilo verirken hangi yöntemi kullandıysanız kilonuzu muhafaza edebilmek için de aynı yöntemi kullanmalısınız. O yüzden beslenmemizde yaşam tarzı değişikliği sağlayabiliyorsak vücut ağırlığımızı koruma süresinde de buna paralel olarak daha başarılı olacağızdır.
Kısa sürede kilo verdiren,sağlıksız diyetlerde bulunan ortak özellikler;

*Tek Tip Beslenme
Kilo verdirebilmek adına devamlı aynı yiyecekleri yediren bir liste uyguluyorsanız şu andan itibaren uygulamayı durdurmanızı tavsiye ederim. Birincisi zaten sürdürülebilir değildir aynı zamanda da hızlı verilen kilolarda vücuttaki yağ kaybı az, kas ve sıvı kaybı ise yağ kaybına göre daha fazla olmaktadır. Böylece de vücuttaki kas kütlesi düşüşü yüzünden metabolizma hızı da yavaşlayacaktır. Vücudu eski hızına geri getirebilmek için kas ağırlığı kazanımı ise kilo vermekten daha zordur. Eğer bu sağlıksız diyet uygulamasını uzun vadede sürdürürseniz de sıvı kaybına bağlı vücuttaki hayati önem taşıyan minerallerden olan sodyum ve potasyum gibi elektrolit kayıpları yaşanır ve bu da kalp krizlerine sebep olabilmektedir.

*Herhangi birinin veya herhangi bir yerde hızlı kilo kaybettirdiğine inanılan listeyi uygulamak
Ne olursa olsun diyet kişiye özel olsun diyoruz. Çünkü yaş,cinsiyet,hormonal bir rahatsızlıktan tutun da , psikolojik rahatsızlığa veya ortopedik bir rahatsızlığa göre bile kişi herhangi bir kişiden veya internetten bulduğu bir diyet listesini uygulamamalıdır. Vücutta gelişebilecek herhangi bir sağlık problemini hızlandırabilir, diyet düşük kaloride ise hızlı kilo kaybettirip sonra da hızlıca kilo artışına sebep olabilir. Aynı zamanda yine hızlı kilo kaybına bağlı vücutta oluşacak ürik asit taşlarına sebep olabilir. Kalori dengesi kişinin günlük alımından fazla ise kişi doğal olarak kilo veremez. Ne kadar istikrarlı olursa olsun bu kez kişi tartıda kilo veremediğini görünce yaşadığı hayal kırıklığından kaynaklı kendine ve diyet metoduna olan inancını yitirip sağlıksız metodları uygulamaya yönelebilir.

*Sabahtan akşama kadar Aç kalma veya Öğün Atlama
Başlığı çok daha fazla uzatabiliriz.
‘’Sabah kahvaltı yapıp bir de sadece akşam yemek yiyenler’’
‘’Sabah kahvaltı ve öğle yemeği yiyip akşam bir şey yemeyip çay,kahve içenler’’
‘’Sadece sabah yiyenler ‘’ (Yani resmen oruç tutanlar)
Bir de gün içinde dengelediğini sanıp , haddinden de fazlaca eksik beslenip akşam yaşadığı açlıkla
2-3 gün mücadeleden galip gelse de 4.günün sonunda her şeyi tıkınırcasına yemeye başlayanlar.
Acıkmıyorum nasılsa diyip lütfen kendimizi gün içerisinde 5 saatten fazla aç bırakmayalım. Çünkü belki de ilk günlerde bu açlığa tahammülünüz daha kolay olabilir fakat kilo kaybına yani vücuttaki depoların da azalmasına bağlı olarak ve leptin direnci gelişimine bağlı olarak bu uzun açlıklar sonrası normalde almanız gerekenden fazla kalori aldığınız yapılan çalışmalarda kanıtlanmıştır.
Siz aslında gün içerisinde az yiyerek kendinizi kutluyor olabilirsiniz ama akşam ne yapıldığı sorusu da bizim beslenme uzmanları olarak beynimizi hep kurcalar, akşam öğünü bir şekilde danışanımız tarafından kısıtlanıyorsa bu daha ne kadar bu şekilde sürdürülebilir diye ayrıca düşünürüz. Bu yüzden aslında size zor gelen ama yaptığınız takdirde de sizi epey rahatlatacak sağlıklı atıştırmalıklara yönelmenizi hem gün içerisinde iştahınızı kontrol edebilmek hem de ana öğünlerde daha fazla besin almamanız adına ve son olarak da günlük vitamin,mineral ve kalori ihtiyacınızı doğru olarak almanız için gün içinde sağlıklı atıştırmalıklara yönelmenizi şiddetle tavsiye ederim.
 

Bu makale 20 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Zeynep Işıl Küçükgöncü

Dyt. Zeynep Işıl KÜÇÜKGÖNCÜ, 1987 yılında Tarsus - Mersin'de doğmuştur. Lisans eğitimini 2010 yılında Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü'nde tamamlamış ve Diyetisyen unvanı almıştır. Üniversite eğitimi boyunca pek çok kurumda staj yapmış olan Dyt. Zeynep Işıl KÜÇÜKGÖNCÜ, henüz öğrenciyken mesleki deneyim edinmeye başlamıştır. 2009 yılı Eylül-Kasım aylarında Kadıköy Acıbadem Hastanesi'nde Klinik - Poliklinik stajını, 2009 yılı Kasım-Aralık aylarında Ankara Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde kurum beslenmesi stajını, 2010 yılında Ankara Yıldırım Bayezit Eğitim Araştırma Hastanesi, Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde Klinik ve Poliklinik stajını ve 2010 yılında ise Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Klinik ve Poliklinik stajlarını tamamlamıştır. Mezuniyetinin hemen ardından 2010-2015 yılları arasında Kızılay Altıntepe Tı ...

Etiketler
Yaz gelmeden harekete geçin
Dyt. Zeynep Işıl Küçükgöncü
Dyt. Zeynep Işıl Küçükgöncü
İstanbul - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube