Bel ve bacak ağrıları

Bel ve bacak ağrıları

I- AĞRI , UYUŞUKLUK VE KUVVET KAYBI

II- KRONİK BEL AĞRISIIII-

III- AKUT BEL AĞRISI

A- Radikülopati (Belden bacağa yayılan ağrı)

B- Siyatik ağrısı

C- Belde kas spazmları

D- Belde zorlanma ve burkulma

E- Travma

a-Kırıklar

b- Ligament yaralanmaları

I- AĞRI, UYUŞUKLUK VE KUVVET KAYBI

AĞRI

Bir ağrı duyduğumuzda bu, vücudumuz boyunca taşınan sinyallere cevaben beynimizde oluşan bir algıdır. Bu sinyaller ağrının kaynaklandığı yerden yollanan sinyallerdir. Bu sinyaller, sinirler ve omurilik boyunca beyne iletilir ve orada ağrı olarak algılanır.

Farklı ağrı tipleri

Bazı ağrıların kökeni nöropatik diğerleri ise nosiseptiftir. Bunu bilmek önemlidir, çünkü, her ağrı tipinin tedavisi farklıdır. Nöropatik ağrı sinir dokusundaki hasar sebebiyle oluşur. Bu ağrılar yanma veya bıçak saplanması gibi hissedilir. Bu tip ağrılara örnek sinir sıkışması sonucu oluşan ağrılardır. Nosiseptif ağrılar ise sinir sistemi dışında olan yaralanmalara bağlı ağrılardır. Bu ağrılar künt ağrılardır. Bu ağrılara örnek artirit ağrılardır. Bazı hastalarda bu ağrıların her ikisi de görülebilir.

Kronik ve akut bel ağrısı

Kronik bel ağrısı genellikle belde veya bacağa doğru inen derin, acıyan, künt veya yanıcı ağrı şeklinde tanımlanır. Hastalar bacaklarında uyuşukluk, sızlama veya yanma hissedebilirler. Kronik bel ağrısı olan hastalar günlük aktivitelerini güçlükle yaparlar ya da yapamazlar.  Kronik bel ağrıları çok uzun sürmeye eğilimlidir ve standart tedavilere cevap vermez.  Bu tip ağrılar çok önceden olmuş bir yaralanmaya bağlı olabileceği gibi hala devam eden bir hastalığa da bağlı olabilir.

Akut bel ağrısı genellikle oldukça keskin ağrı veya künt ağrı şeklinde tanımlanır. Genellikle belde derin ağrı şeklinde hissedilir ve bir bölgede daha şiddetli olabilir. Akut ağrı aralıklı olabilir, fakat genellikle süreklidir ve şiddeti değişebilir.

Bazen, akut bel ağrısı yaralanma veya travma sebebiyle olabilir. Fakat sıklıkla bilinen bir sebep olmaz. Akut bel ağrısı, şiddetli bile olsa 6-8 hafta içerisinde iyileşme gösterir veya geçer.

Akut bel ağrısı şiddetli ve bacağa yayılan şekilde ise bel fıtığı sebebiyle olabilir. 

Bel ağrısı olan tüm hastaların yarısında travmaya bağlı akut ağrı vardır. Akut bel ağrısının tedavisi genelde kısa sürelidir ve başarılıdır. Fizik tedavi, takip ve koruyucu önlemlerle bu hastalar birkaç hafta içerisinde tüm fonksiyonlarını kazanırlar. Bir yıl içerisinde üç kereden fazla akut ağrı görülen veya fonksiyonel aktivitelerini belirgin olarak etkileyen uzun süren bel ağrısı atakları olan hastalar, kronik ağrı gelişme eğilimindedirler.

Mekanik bel ağrısı

Akut ağrının bir tipidir. Hareketle artar ve öksürmeyle kötüleşir. Bu tip ağrı genellikle istirahatla rahatlar. Mekanik ağrı bel fıtıkları ve stres kırıklarında görülen ağrılardır. Bu durumdaki hastalarda öne doğru eğilme genellikle ağrıya sebep olur. Ayrıca duruş şekli, öksürük, esneme ve hareket omurga kaynaklı ağrıları etkiler.

UYUŞUKLUK

Uyuşukluk sinir uyarılarının ciltten beyne düzgün olarak taşınamaması durumunda ortaya çıkar. Bel problemi olan hastalar bacaklarında ya da ayaklarında uyuşukluk hissedebilirler. Bu periferik sinir sisteminde veya santral sinir sisteminde herhangi bir sinir hasarı olduğunu gösterir.

Uyuşukluğun en sık görülen spinal (omurilik) sebepleri;

Radikülopati: Bel fıtığı sebebiyle sıkışan sinir.

Stenoz (darlık): Spinal kanalın daralması.

Multiple skleroz

İnme (stroke)

Uyuşukluğun en sık cerebral (beyin) sebepleri;

İnme(stroke)

Nöbet

Konjenital anomaliler

Konküzyon (concussion)

KUVVET KAYBI

Kuvvetsizlik uyarıların beyinden kaslara uygun şekilde iletilememesi durumunda oluşur. Kasın kendisinde problem olması durumunda da kuvvetsizlik görülebilir. Kas kuvvetsizliği şeker hastalığı ve benzeri bir sistemik probleme bağlı değilse, kuvvetsizlik bir sinir veya kas problemi nedeniyle olabilir.

Kişinin genel duruşu, yürüyüşü, adım boyutu ve yürürken kollarını sallama derecesi ve miktarı belde pek çok kası etkiler. Belirgin bir şikayete sebep olmayan küçük bir yaralanma, kişinin bu yaralanmayı yürürken farklı yollarla kompanse etmesine neden olur. Kişinin bu yaralanmayı kompanse etmek için günlük aktivitesinde yaptığı küçük ve büyük düzenlemeler bazen bel ağrısına kadar uzanan ardışık etkilere neden olabilir.

Kas kuvvetsizliğinin sebepleri;

Miyopati (Myopathy)

Miyopati, kasları, genellikle tüm vücut kaslarını etkileyen sistemik bir durumdur. Pek çok miyopati tipi vardır, bunların bazı sebepleri; diyabet, enfeksiyonlardan ve otoimmün hastalıklardan kaynaklanan diğer endokrin bozukluklar, toksik ve herediter sebeplerdir. Miyopatilerin çoğu ilk olarak gövdeye yakın kaslarda, üst ekstremitelerde (kollar), pektoral kasda (omuz kası), ve uyluk kaslarında görülür.

Miyopatisi olan kişiler merdiven çıkmakta zorluk çekebilir, dizleri istemsiz olarak bükülebilir ve rutin günlük işlerini yapmakta güçlük çekebilirler.

Kas kuvvetsizliğinin en sık nörolojik sebepleri;

İnme (stroke)

Omurilik yaralanması

Periferik sinirlerde yaralanma veya hasar

Miyopati

Osteoporoz-osteoartirit

II- KRONİK BEL AĞRISI

Eğer medikal ve/veya cerrahi tedavilere rağmen 6 aydan daha uzun süreden beri ağrınız var ise kronik ağrınız var demektir. Kronik ağrı daha önceden olan ve iyileşen bir yaralanma sebebi ile veya bel ve/veya bacak ağrısı, kanser ağrısı ve nöropatik ağrı gibi halen devam eden bir rahatsızlık nedeni ile olabilir.

Amerika’da toplumun %15-33’ünde veya 70 milyon kişide kronik ağrı görüldüğü tahmin edilmektedir. Kronik ağrı sebebi ile çalışamaz ve/veya bakıma muhtaç hale gelen kişi sayısı, kanser ve kalp hastalıklarına göre daha fazladır. Kronik ağrının sebep olduğu medikal harcamalar da bu iki hastalığın toplamından daha fazladır.

Kronik ağrının nedenleri ve tedavisi

Ağrı bir süreçtir. Derimizdeki ve diğer dokulardaki reseptörler sinirler aracılığı ile omuriliğimize sinyaller yollar. Bu sinyaller daha sonra beyine iletilir. Ağrı duyusunun algılandığı yer, ağrının olduğu yer değil, beynimizdir. Yani eğer sinyallerin beynimize ulaşmasına engel olunur ise ağrı hissetmeyiz. İlaçlar ve diğer yöntemler ile pek çok kişinin ağrısını geçirmek mümkündür. Fakat, bazen ağrıları kesmek mümkün olmaz veya ağrıyı kesen yöntemin yan etkileri sebebi ile bu yöntemi kullanmak mümkün olmaz. Bazen de şu nedenlerden dolayı hasta ağrı çekmeye devam edebilir;

Bazı hastalar ağrıları olduğunu söylediklerinde kötü bir hasta gibi algılanacaklarını düşündüklerinden ağrılarını söyleyemezler.

Bazı hastalar ise ağrıları nedeni ile sürekli ilaç kullandıklarında bağımlı hale geleceklerini düşündüklerinden ağrı kesici kullanmazlar. Fakat uygun şekilde kullanıldığında ilaçlara bağımlılık seyrek görülen bir durumdur.

Bazı hastalarda ağrıdan bahsetmeyi bir zayıflık olarak algıladıkları için ağrılarını söylemezler veya uygun tedaviyi aramazlar.

Unutulmamalıdır ki günümüzde ağrı tedavisi için pek çok yeni yöntem vardır. Geçmeyen bir ağrınız olduğunda mutlaka doktorunuza müracaat edin.

Kronik bel ve bacak ağrısı, araknoidit, dejeneratif disk hastalığı, epidural fibrozis, başarısız bel cerrahisi sendromu, bel fıtığı, osteoporozis (kemik erimesi) ve dar kanal gibi spinal hastalıklardan kaynaklanabilen bel ve /veya bacakta hissedilen ağrı olarak tanımlanır. Ağrı genellikle beldedir, fakat uyluk, baldır veya ayağa yayılabilir. Etkilenen bölge dokunmaya hassas veya ağrılı olabilir ve hareket ile ağrı artabilir. Bu tip ağrı bıçak saplanır gibi, yanma hissi gibi veya künt bir kas acısı gibi olabilir

Kanser ağrısı

Kanser ağrıları genellikle iki guruba ayrılır:

Nosiseptif ağrı: Nosiseptif ağrı dokuda olan hasar sebebi ile olur. Bu ağrılar genellikle, keskin, sızlayıcı veya zonklayıcı tarzda tanımlanır. Bu ağrılar sıklıkla tümör veya kanser hücrelerinin çok büyüyerek kanserli bölgenin çevresindeki bölgeleri doldurması sonucu sebebi ile görülür. Bu ağrılar ayrıca kanserin kemiğe, kaslara veya eklemlere yayılması veya organların veya kan damarlarının tıkanması sonucu da olabilir.

Nöropatik ağrı: Sinirlerde hasarlanma olduğunda görülen ağrıdır. Sinire veya sinirlere basan tümör sebebi ile görülebilir. Bu ağrı genellikle yanıcı olarak tanımlanır, uyuşukluk eşlik edebilir.

Ağrılı nöropatiler

Ağrılı nöropatiler, sinirlerde hasar sonucu şiddetli kronik ağrıya neden olan nörolojik hastalıkların oluşturduğu genel bir gruptur. Ağrılı nöropatiler, beslenme bozukluğu, alkolizm, toksinler, enfeksiyonlar veya otoümmin sebeplerde veya böbrek yetersizliği veya kanser gibi hastalıkların nedeniyle olabilir. Bununla birlikte olguların 1/3’ünde nöropatinin sebebi saptanamaz.

Ağrılı nöropatinin pek çok sebebi olmakla birlikte hepsinde ağrı, yanma, kuvvetsizlik ve uyuşukluk şikayeti geneldir. Bu belirtiler genellikle elde ya da ayakta olur. Tedavi, eğer biliniyor ise, altta yatan nedene yöneliktir. Ağrı, genellikle ağızdan alınan ilaçlarla tedavi edilir. Bununla birlikte, nöropatik ağrıda ağrıyı kesmek için, genelde epilepsi ilacı olarak bilinen, sinir duyarlılığını azaltan bazı ilaçlar kullanılabilir.

III- AKUT BEL AĞRISI

A- Radikülopati (Belden bacağa yayılan ağrı)

Doktorlar radikülopati terimini sinir kökünde olan bir probleme bağlı olarak kolunuzda yada bacağınızda olan ağrı, uyuşukluk, sızlama ve karıncalanmayı tanımlamak için kullanılır. Sinir kökleri, omuriliğin dallarıdır ve sinir iletilerini tüm omurilik seviyelerinde vücuda taşırlar. Radikülopati genellikle bir fıtığın siniri sıkıştırması sonucu olur. Fakat, sinir kökünde irritasyon ve inflamasyona neden olan dejeneratif değişiklikler sonucu da görülebilir. Radikülopatisi olan hastada kolda veya bacakta sıkışan sinir köküne bağlı olarak, değişik bölgelerde uyuşukluk ve kuvvetsizlik görülebilir. Sinir kökleri bir veya birden fazla seviyede; tek taraflı veya çift taraflı bası altında kalabileceği için belirtiler ve bulgular buna göre değişiklik gösterebilir. Her sinir kökü vücudun belli bir bölgesinde yayıldığı için muayenedeki bulgular ile sıkışan sinir kökü veya köklerini saptamak mümkün olabilir.

Belirtiler

Lomber (bel) radikülopatinin en sık belirtisi siyatiktir. Bu belinizden kalçanıza, bacağınıza doğru yayılan bir ağrıdır. Duyu ile ilgili belirtiler, kuvvet kaybı ile ilgili belirtilerden daha sıktır. Kuvvet kaybı olması sinir sıkışmasının daha şiddetli olduğunu gösterir. Ağrının kalitesi ve tipi çok değişken olabilir. Radikülopati bası altında olan sinirin alanında dokunmaya aşırı duyarlılık (hipersensivite) veya hissizlik yaratabilir. Uyuşukluk, sızlama ve karıncalanma gibi belirtiler, özellikle bacakta kuvvetsizliğin bel ağrısı ile birlikte olması probleminizin ciddi olduğunu gösterir ve mutlaka doktora görünmeniz gerekir.

Tanı

Radikülopatinin bir çok sebebi vardır. Radikülopatiye neden olan durumun saptanması için ilk yapılması gereken, bel ve bacak bölgesine ayrı bir özen gösterilerek yapılacak sistemik bir muayenedir. Doktorunuz  muayenede belinizin esnekliğine, hareket açıklığına ve herhangi bir sinirin sıkıştığını gösterecek bulguların olup olmadığına bakacaktır. Bu amaçla kas kuvvetlerinize, duyunuza ve reflekslerinize bakılacaktır.

Bel ağrısı ile doktora müracaat  eden hastalara genellikle ilk olarak direk röntgen grafileri çekilir. İleri tetkikin gerekmesi durumunda Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) veya ve ya Bilgisayarlı Tomografi (BT) çekilebilir. MRG özellikle sinir ve disk gibi yumuşak dokuların değerlendirilmesinde çok faydalı olduğu için, sinir kökünün nerede sıkıştığının saptanmasında çok faydalı bir tetkiktir. BT ise özellikle kemik yapıların değerlendirilmesinde çok faydalı bir tetkiktir. Bu nedenle omuriliğin ve sinir köklerinin çevresini saran kemik yapıların değerlendirilmesinde çok faydalıdır.

Ameliyata gereksinim olabilecek bir durum saptanmadığında, genellikle BT veya MRG çekilmesine gerek duyulmaz. MRG genellikle, tanının tam kesinleştirilemediği medikal tedavilerin şikayetleri geçirmediği ve cerrahi planlamanın yapılması gerektiği durumlarda çekilir.

Tedavi

Tanınız konulduktan sonra doktorunuz sizinle tedavi seçeneklerini görüşecektir. Kas kuvvetsizliğine neden olan sinir sıkışması olamayan hastalarda tedavi, genellikle non-steroid anti-inflamatuar (NSAI) ilaç kullanımı, istirahat ve fizik tedaviyi içerir. Yumuşak bir bel veya boyun korsesi belin veya boynun dinlenmesini sağlamak için kısa süreli olarak verilebilir.

Radikülopatili hastalarda cerrahi, erken dönemde, sadece kas kuvvetsizliğine neden olmuş sinir sıkışması olan hastalarda uygulanır. Çünkü, kas kuvvetsizliğinin olması, sadece ağrının olduğu durumdan çok daha ciddi bir durumdur, sinirin yaralandığını gösterir. Bu nedenle öncelikle sinirin üzerindeki basının kaldırılması gerekir.

B- Siyatik ağrısı

Siyatik ağrısı kalça ve uyluktan başlayan ve bacaktan aşağıya doğru yayılan ağrıya verilen isimdir. Bu ağrıya sıklıkla bel ağrısı da eşlik eder. Bel ağrısı bacak ağrısından daha şiddetli veya az olabilir. Gerçek siyatik ağrısı, siyatik sinirinin oluşumuna katılan sinir köklerinden birinin bel fıtığı sebebi ile sıkıştırılması sonucu oluşur. Bel ağrısının bu tipi diğer bel ağrısı yaratan nedenler ve durumlardan daha seyrek görülür. Örneğin, sportif aktiviteler, eğlence aktiviteleri ve ağır işler bel ve bacak ağrısına neden olabilir ve genellikle yanlışlıkla siyatik tanısı alırlar. Bu iki tip ağrının birbirinden ayrılması önemlidir. Gerçek siyatik ağrısı sinir sıkışmasına bağlı olarak görülür iken ikinci tip ağrı kas-iskelet sistemindeki zorlama ve burkulmalar sonucu görülür.

Bulgu ve Belirtiler

Gerçek bel ağrısının en sık belirtisi, eşlik eden bel ağrısından çok daha şiddetli olabilen, uyluk arkası, baldır ve ayağa yayılan ağrıdır. Hastaların genellikle kalçadan başlayan ve ayağa doğru inen, orta ya da şiddetli ağrıları vardır. Gerçek siyatik ağrısının dizin altına kadar yayıldığını bilmek önemlidir. Hastaların genellikle birkaç gün veya hafta önce başlayan bel ağrıları vardır. Daha sonra bacak ağrıları bel ağrılarından daha şiddetli hale gelir, hatta bazen bel ağrısı tamamen kaybolabilir. Bununla birlikte, uzun süreli siyatik ağrısı olan hastalarda, ağrı kalça ve bacağın arkasına lokalize olabilir.

Sıklıkla siyatik ağrısının başlangıcında bir travma veya zorlayıcı bir hareket yoktur. Ayakta durmak, oturmak, ağır kaldırmak, hapşırmak ağrıyı arttırabilir. Yatmak genellikle en kontrollü pozisyondur.

Tanı ve Tedavi

Tam bir fizik muayene ve hastalık öyküsünün alınması siyatik tanısının konulmasında ilk yapılması gerekendir. Daha sonra siyatik tanısını doğrulayabilmek için sinir kökü germe testleri yapılabilir. Bu amaçla bacağınız düz bir şekilde kaldırılarak siyatik sinir gerilemeye çalışılabilir veya vücut belli pozisyonlara sokularak ağrının tekrarlayıp tekrarlanmadığına veya artıp artmadığına bakılabilir.

Pek çok hastada bu ağrı kendiliğinden geçer, medikal yardım gereken hastalara genellikle kısa süreli istirahat, hareket kısıtlaması ve non-steroid anti-inflamatuar (NSAI) ilaçlar verilir. Fizik tedavi, germe ve kuvvetlendirme egzersizlerinden oluşan bir ev programı hastanın bir an önce günlük aktivitesine dönmesinde oldukça faydalıdır. Çok şiddetli ve dayanılmaz ağrıları olan veya tetkiklerinde bel fıtığı saptanan hastalar için cerrahi seçenekler vardır. İlerleyen nörolojik defisitleri ve ağrısı olan hastalar, kas kuvvetsizliği olmadan sadece ağrısı olan hastalara göre cerrahiden daha çok fayda görürler.

C- Belde kas spazmları

Vücudun doğal ve koruyucu cevap mekanizmalarından biri olan kas spazmı, kas liflerinin yaralanmaya cevaben veya kasın kendisinde veya sinirde olan inflamasyona cevaben olan, istemsiz ve uzamış kasılmasıdır. Beldeki kas spazmları omur, disk ve bağlar gibi alttaki omurga yapılarının hasarı veya yaralanmasının işareti olabilir.

Kas spazmının belirtisi, yaralanmanın yerine bağlı olarak, boyunda veya belde, şiddetli kas gerginliğinin eşlik ettiği, akut boyun ve bel ağrısıdır.

Kas spazmları değişik nedenlerden olabilir: Omurgaya veya omurgayı destekleyen kas ve dokulara ani veya uzamış bir travma veya spinal sinirlerde bası veya irritasyona neden olabilecek diğer tip mekanik rahatsızlıklar nedenler arasındadır.

Kas spazmı nasıl tedavi edilebilir?

Evde Tedavi

Pek çok durumda, eğer altta yatan ciddi bir medikal problem veya omurga rahatsızlığı yok ise kas spazmları konservatif bir tedavi ile birkaç gün veya hafta içerisinde geçebilir. Fakat, eğer aşağıdaki şikayetler var ise hemen doktora müracaat etmeniz gerekir:

İdrar ve /veya büyük abdestini tutamama.

Bacaklarda veya kollarda kas kuvvetsizliği olması. Yürüyüşün bozulması. Yürünebilen mesafenin gittikçe azalması.

Bacaklarınıza veya kollarınıza doğru inen ağrı ve/veya uyuşukluk olması.

Uzandığınızda kötüleşen ağrı olması veya geceleri sizi uyutmayan ağrı olması

Ateş, kilo kaybı veya diğer hastalık belirtileri ile birlikte olan ağrı olması.

Eğer bunlardan hiç biri yok ise ağrılı kaslarınızı gevşetmek için ve probleme sebep olan inflamasyonu azaltmak için kendi kendinize yapabileceğiniz şeyler vardır.

Çoğunlukla böyle bir durumda hemen yatak istirahatı yapılması gerektiği düşünülür. Fakat bu, o kadar doğru bir uygulama değildir. Normal günlük aktiviteye daha düşük bir tempoda ve yaralanmaya sebep olan hareketten kaçınarak devam etmek daha iyidir. Yani uzun süre yatmaktan kaçınmalıdır.

Yaralanmanın olduğu ilk 72 saat içerisinde, yaralanmanın olduğu kas üzerine, gün içerisinde pek çok kez, 20 dakika süre ile soğuk uygulama yapılabilir. Soğuk inflamasyonu ve şişmeyi azaltır, dokuyu uyuşturur ve yaralanan bölgede ki sinir uyarılarını yavaşlatır. Fakat, soğuk uygulamasını 20 dakikadan uzun yapmak doğru değildir. Çünkü kaslardaki gerilmenin ve dokudaki inflamasyonun artmasına neden olabilir.

İlk 72 saatten sonra, kas gerginliğini azaltmak ve kan akımını arttırmak için sıcak uygulama yapılabilir. 72 saat beklemek, başlangıçtaki şişme ve inflamasyonun azalması içindir. Sıcak uygulama dehidratasyon ihtimali olduğu için kuru sıcak ile değil ıslak sıcak ile yapılmalıdır. Yani içerisine sıcak su doldurulmuş bir cismin yaralanan yere uygulanması yerine, sıcak su ile ıslatılmış bir havlunun konması, sıcak duş alınması veya jakuziye girilmesi daha doğrudur.

Aspirin, ibuprofen, acetaminophen veya naproxen sodyum gibi non-steroid anti-inflamatuar ilaçların kullanımı ağrı, şişlik ve sertliği azaltabilir.

Kısa süreli olarak yumuşak kuşak veya korse kullanımı, inflamasyonlu dokuları veya omurga yapılarını hareketsizleştirerek, kas spazmının azalmasına yardım edebilir. Fakat, kuşak ve korseler uzun süre kullanıldıklarında kasları zayıflattıkları için bundan kaçınılmalıdır. Aksi takdirde daha sonra, kas zayıflığı nedeni ile daha kolay yaralanma olur.

Eğer şikayetleriniz ilk 72 saatin sonunda belirgin olarak gerilemediyse mutlaka doktorunuza müracaat edin. Çünkü şikayetlerinizin altta yatan sebebi ciddi bir durum olabilir.

Masaj tedavisi vücudun kas, bağ dokusu, tendon, ligament ve eklemleri gibi yumuşak dokularına basınç veya vibrasyon uygulama yöntemidir. Kasları gevşetmek, ağrıyı rahatlatmak, dolaşımı düzeltmek ve gerilimi azaltmak için uygulanabilir.

Fizik tedavi esnasında, sıcak ve soğuk uygulama, ultrason, hidroterapi ve masaj gibi farklı tedaviler, kas ağrısı ve gerginliğini azaltmak için birlikte kullanılır. Ultrason uygulamasında kasların içerisine düşük ve yüksek frekanslı dalgalar, kasları ısıtmak ve kan dolaşımını arttırmak için yollanır. Tedavi edici ve germe egzersizleri, kas kuvvetini tekrar sağlamak ve hareket açıklığını sağlamak için uygulanabilir.

Tekrar Yaralanmayı Önlemek

Boynunuzun ve belinizin tekrar yaralanmasını engellemek için, omurganızı destekleyen, kas, tendon ve ligamentlerin kuvvetinin ve esnekliğinin sağlanması ve sürdürülmesi önemlidir. Bunu şu yollarla sağlayabilirsiniz;

Düzenli olarak, belinize aşırı yük bindirmeyen ve eklemlerinizi zorlamayan, bisiklet sürme, yüzme ve yürüme gibi, sporlar yapabilirsiniz. Eğer dışarıda spor ve egzersiz yapma şansınız yok ise evde yürüyüş bandı veya kondisyon bisikleti kullanabilirsiniz.

Esnekliği sağlamak ve devam ettirmek için hafif germe egzersizleri yapılabilir. Germe aynı zamanda, kaslara olan kan akımının düzenlenmesine de yardımcı olur.   

D- Belde zorlanma ve burkulma

Zor bir iş gününden, ani bir hareketten veya yaralanmadan sonra ağrıyan bir belde, kaslar ve ligamentlerde zorlanma veya burkulma vardır. Eğilme, bükülme ve ağır yük kaldırma esnasında bele yüklenme olur. Özellikle de bel kasları zayıf olan kişilerde, bu nedenle yaralanma olabilir.

Omurgayı saran kaslar, çok gerildiklerinde, çok ağır yük altında kaldıklarında, bu kaslarda küçük yırtıklar oluşmasına neden olacak şekilde hareket edildiğinde, belde genellikle zorlanma olur. Ligamentlerin ve kasların yırtılması sonucu, genellikle, kaslarda şişme ve ağrılı spazma neden olan, kas içerisine mikroskobik kanamalar olur. Sıklıkla, yaralanan kaslar dokunmaya hassas hale gelirler. Ağrı ve spazm vücudun size, bir kasın yaralandığını ve daha fazla kullanılmaması gerektiğini söyleme şeklidir. Sonuç olarak, akut ağrının bu döneminde yaralı kası kullanmaktan kaçınmalı, istirahat etmeli, soğuk veya sıcak uygulama yapmalı ve spazmı rahatlatmak için hafif masaj yapılmalıdır.

Zorlanmış bir beldeki yaralanma değişik şekillerde olabilir; omurgayı destekleyen ve hareket ettiren kaslar yaralanmış olabilir; omurları birbirine bağlayan ve faset eklemleri etrafında güçlü bir kapsül oluşturan bağlar kısmen yırtılmış veya hafif kaymış bir disk ağrının sebebi olabilir. Bu durumların her birinde, insan vücudu genellikle kendi kendine iyileşebilir.

Bel zorlamaları ve kas spazmları çok sık görülür ve maalesef bu tip yaralanmaları hemen iyileştirecek bit tedavi yoktur. Bununla birlikte, bel zorlanmalarının çoğu non-steroid anti-inflamatuar ilaçlar, kısa süreli istirahat ve yavaş yavaş normal aktiviteye dönme şeklinde bir tedavi ile başarılı olarak tedavi edilebilir. Germe ve kuvvetlendirme egzersizlerinden oluşan bir fizik tedavi programı, hastaların daha çabuk iyileşmelerine yardımcı olur.

Belinizde zorlanma olduğunda aşağıdaki şikayetler gelişir ise hemen bir doktora müracaat etmeniz gerekir:

İdrarınızı veya büyük abdestinizi tutamıyorsanız

Bacak kaslarınızda kuvvetsizlik, yürümenin bozulması, yürüyebildiğiniz mesafenin giderek azalması

Öksürme, hapşırma ve oturma sırasında artan, bacağınızdan aşağıya doğru yayılan ağrı ve uyuşukluk olması

Gece sizi uyandıran veya uzandığınızda artan ağrı

E- Travma

Spinal travmadan bahsedildiğinde, omurganın kemik yapılarında, yumuşak dokularda ve/veya sinir yapılarında bir yaralanmadan bahsedilmektedir. Bir beyin cerrahının spinal travmada en çok ilgilendiği şey, omurgada bir instabilite olup olmadığı, nörolojik bir yaralanmanın varlığı veya olasılığının olup olmadığıdır.

Omurganın stabilitesi kemik yapılarda ve ligamentlerde bozulmalar olduğunda bozulur. Omurgada instabilite gelişmesi, omurganın normal yükleri taşıyamamasına, kalıcı deformitelere, şiddetli ağrıya ve bazı olgularda ciddi sinir yaralanmalarına neden olabilir. Sıklıkla, instabilite omurganın kemik parçalarında oluşan kırıklar sonucu gelişir.

Travma olgularında kırık ve çıkık birlikte olur ve oldukça instabil bir omurganın oluşmasına neden olabilir. Beyin cerrahı daha fazla nörolojik defisitin ve ilerleyici deformitenin oluşmasını engellemek için, instabil bölgeye müdahale ederek mekanik stabiliteyi sağlamaya çalışır.

Travma sonrası görülen yaralanmalar;

Kırıklar

Ligament yaralanmaları

Kas-iskelet yaralanmaları

a-Kırıklar ;

Kompresyon kırıkları

Bel bölgesinde en çok görülen kırıklar, genellikle düşme sonrası gelişen kompresyon kırıklarıdır. Bu kırıklar direk grafiler ile tespit edilebilir. Kompresyon kırıklarının büyük bölümü, istirahat, ilaç tedavisi ve fizik tedavi ile tedavi edilebilir.

Patlama kırıkları

Patlama kırıkları omurganın ön ve orta kolonda yetersizliğe neden olan, güçlü kompresif yüklenme sonucu oluşur. Patlama kırıklarında omurun boyu oldukça azalır.

Bu kırıklar instabildir ve acil müdahale gerektirir.

Fleksiyon-kompresyon kırıkları

Fleksiyon- kompresyon kırıkları genellikle T1 ve L1 seviyesinde olur. Anterior kolonun yetersizlik derecesi, kompresif gücün şiddetine bağlıdır. Bu kırıklarda omur yüksekliğinde biraz azalma olur, fakat orta ve arka kolon sağlamdır. Bu kırıklar stabil kabul edilir.

Fleksiyon-distraksiyon kırıkları

Bu kırıklar genellikle otomobillerdeki emniyet kemerleri sebebi ile olur. Bu kırıklarda omurganın her üç kolonunda da yetersizlik gelişir. Hem kemikte, hem bağlarda, hem de diskte yaralanma olabilir. Bu kırıklar instabil kabul edilir ve acil müdahale gerekir.

Kompresyon- torsiyon- translasyon kırıkları

Kompresyonun etkileri omur cisminin kenarlarında olur iken, torsiyonel ve translasyonel kuvvetler omur cismini veya diski ve ligamentleri etkiler.      

b- Ligament yaralanmaları;

Vücut zayıf durumda iken kaslar aşırı gerilmeye tahammül edemez veya ligamentlerde yırtılma olur. Her iki durumda belde zorlama ve burkulmaya neden olur. Bu olduğunda ligament ve eklemleri daha fazla zarardan korumak için spazm, yaralanan bölgedeki kasları hareketsiz hale getirir.

Ligament yaralanmaları travmatik olaylardan sonra olur ve yaralanmanın şiddetine bağlı olarak iyileşme 6-12 haftayı bulabilir. Yaralanmada ligament zorlanmış, burkulmuş veya yırtılmış olabilir. Bu durumların her birinin tedavisi farklıdır.

Bel eklemlerini kontrol eden ligamentler kaza sonucu düşme veya kayma sonucu hasar görebilir. Bel burkulması pelvis ligamentlerinin gerilme hasarlanmasından kaynaklanır. Beldeki burkulma sebebi, ayak bileği burkulması sebebine çok benzer ve tedavi ve iyileşme süreci benzerdir. Pelvik ligamentlere sert destek uygulanması ligamentleri, onarılırken ve tekrar güçlü hale gelirken, daha fazla zorlamaktan korur.

Bel burkulması olan bir hastanın günlük aktivitesini sürdürme olasılığı, ayak bileğinde burkulma olan bir hastanın yürüyebilmesinden daha olasıdır. Bunun en önemli sebebi ayak bileğinde ligamentlerin sert bir bandaj ile desteklenememesindendir. Fakat, unutulmamalıdır ki beldeki ligament hasarının tehlikesi vücudun herhangi bir yerindekinden çok daha fazladır.

Bel ligament yaralanmalarının en sık sebepleri

Uzun bir süre ayakta kalmak zorunda kaldığımızda sıklıkla vücut ağırlığımızı bir bacağımızın üzerine bindiririz. Bunu yaptığımızda vücut ağılığımızın üçte ikisi pelvisimizin bir tarafındaki ligamentlere biner. Bu basit hareket omurganın şeklinin bozulmasına ve duruş bozukluğuna neden olur. Sonunda bu ligamentler ciddi bir bel yaralanmasındaki kadar zarar görebilir.

Kötü duruş ciddi ligament hasarına sebep olabilecek başka bir basit harekettir. Uzun süre sırada beklemek, bir partide ayakta durmak ve alışveriş yapmak yorucudur. Pek çok kişi böyle bir durumda fark etmeden, bu yorgunluğu telafi etmek için bir yana doğru eğilir. Bunu yaptığımızda tüm vücut ağırlığımız pelvis ve belimizdeki ligamentler çekmeye başlar. Bunu sürekli yapmak yıllar içerisinde zarar verir. Bu ligamentlerin sürekli gerilmesine ve gevşemesine neden olur ve sonunda bu ligamentler eklemlerinizi uygun şekilde kontrol edemez. Bu ayakta durmanın yarattığı basit zorlanmanın rahatsızlık, hatta ağrı oluşturmasına neden olabilir.

İş ortamında yaptığımız kaldırma, eğilme ve dönme hareketleri de ligamentleri sürekli ve tekrarlayan bir zorlanmaya maruz bırakabilir. Eğer ligamentler aşırı gerilir ise bel eklemleri uygun pozisyonda daha uzun süre tutulamaz ve bu ciddi bel burkulması ile sonuçlanabilir.

Egzersiz belimizdeki kasları güçlendirmek ve ligament yaralanmalarını önlemek için iyi bir yol olmasına rağmen, sportif aktiviteler ligament yaralanmalarının ve bel zorlanmalarının en sık sebebidir. Belimiz zorlanmaya karşı hassastır ve güçlenmek için egzersize ihtiyaç duyar, fakat, bu egzersizler eklemlerimiz için zararlı olabilir. Özellikle aşırı hareketler ve zorlamalar gerektiren sporlar zamanla hasar verebilir.

Kilo, belde ligament zorlanmasına neden olan bir diğer etkendir. Özellikle de karın bölgesindeki aşırı kilo zararlıdır ve anormal duruşa neden olur. Yağları yakan aerobik egzersizler, kas oluşturan kuvvet egzersizleri ve yoga gibi egzersizler kilonuzu kontrol etmeye yardımcı olur.

Bu makale 12 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Suat Boyacı

Op. Dr. Suat BOYACI, 15 Mayıs 1968 tarihinde Manisa - Turgutlu'da doğmuştur. Lise öğrenimini 1985 yılında İzmir Atatürk Lisesi'nde bitirdikten sonra Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1992 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise 1992-1998 yılları arasında yine Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapmış ve Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı olmuştur. Uzmanlık eğitimi sonrasında 1998-2002 yılları arasında S.B İnegöl Devlet Hastanesi'nde görev yapmış olan Uzm. Dr. Suat BOYACI, bu kurumdaki görevi esnasında Başhekimlik, Başhekim yardımcılığı, satın alma komisyon başkanlığı ve ameliyathane sorumluluğu gibi görevlerde bulunmuştur. 2002-2006 yılları arasında ise Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görev yapmış olan Dr. BOYACI, mesleki çalışmalarına 2006 yılından beri Acıbad ...

Etiketler
Bel ağrıları
Op. Dr. Suat Boyacı
Op. Dr. Suat Boyacı
Bursa - Beyin ve Sinir Cerrahisi
Facebook Twitter Instagram Youtube