Bacakta istenmeyen kılcal damarların görülme oranı kadınlarda %20 – 40, erkeklerde ise %6 – 15 arasında değişmektedir. Genellikle bu küçük, göze hoş görünmeyen ve bazen de ağrılı olan damarlar daha büyük “besleyici” bir damar ile bağlantılı olabilmektedir.
Her ne kadar bacakta kılcal damar belirginleşmesi nedeniyle başvuran hastaların %50’sinde altta yatan bir sorun saptansa da en sık karşılaşılan başvuru nedeni “kozmetik – estetik” tir.
Bacaktaki kılcal damarların ideal tedavisi ağrısız ve damarı tek seferde yan etkilere sebeb olmadan %100 ortadan kaldıracak bir tedavi olmalıdır.
Damar çap, akım derinlik ve tip değişiklikleri nedeniyle tek bir tedavi yönteminin üstünlüğünden bahsetmek mümkün değildir. Sistematik yaklaşım ile soruna neden olan damarın cerrahi yada endovenöz tekniklerle tedavisinden sonra kalan daha büyük toplardamarlar için skleroterapi hala en iyi tedavi yöntemidir. Ancak, daha küçük, yüzeyel damarlar ve iğne korkusu bulunan hastalar için transkütan lazer tedavisi 4 milimetre çapa ulaşan damarlarda etkili bir tedavi yöntemidir.
Bacaktaki kılcal damarların tedavisi için lazer 1970’li yıllardan beri kullanılmaktadır. Teknolojik gelişmelere paralel olarak, lazerlerin özellikleri de değişmektedir. Günümüzde, bacaktaki kılcal damarların tedavisinde tercih edilen ve en çok kullanılan lazerler; diode, KTP ve Nd:YAG lazerlerdir. Uygulama sırasında tek bir lazer ile tedaviyi sınırlamak, toplardamarların çeşitliliği ve tedaviye farklı yanıt vermesinden dolayı pek mümkün olamamaktadır. Tedavi seçenekleri içerisinde 3 lazerin bulunması tedavi başarısını ve hasta memnuniyetini doğrudan etkileyen en önemli faktörlerdendir.
Kılcal damarların lazer ile tedavisine başlanmadan önce mutlaka hastanın venöz doppler ultrasonografik muayenesi yapılmalıdır. Bu sayede; uygulanacak kişiye özel tedavinin planlanması kolayca yapılabilmektedir. Doppler sonucunda, kasık bölgesinde ciddi bir sorunu bulunan hastalara skleroterapi yada transkütan lazer tedavisi uygulamanın rasyonel bir tarafı yoktur. Mutlaka hastalar; geçmişte ve şu anda kullandıkları ilaçlar açısından detaylı olarak sorgulanmalıdırlar. Doğum kontrol hapı tedavisi yada kadın hormon tedavisi alan hastaların kılcal damarlarının tedavilerinin başarısı çok değişkenlik gösterir ve güçtür.
Kılcal damarların lazer ile tedavisi mutlaka; konunun uzmanı hekimler tarafından değerlendirme sornasında yapılmalıdır. Deri tiplemesinin ardından; test dozu verilerek tedaviye başlanılmalı ve değerlendirme yapılmalıdır. Deri tiplemesi sayesinde uygulanacak lazer kişisel değerleri belirlenmektedir. Tedavinin başarısı bu aşamaların özenle yapılması, doğru ekipman ve uygulama tekniği ile gerçekleşebilmektedir.
Kılcal damarların lazer ile tedavisi sırasında değişik derecelerde ağrı yada iğne batması, huzursuzluk duyulabileceğinden dolayı mutlaka işlem sırasında cilt soğutması sağlıyan, cildi koruyan ağrı azaltan sistemler tercih edilmelidir.
Nd:YAG lazer ve üstün özellikleri nedeniyle hemen her cilt tipine ve rengine lazer uygulanabilmektedir. Uygulama sırasında aynı bölgedeki kılcal damarları ortadan kaldırmak için aynı seans sırasında çok ısrarcı olmamak gerekmektedir.
Dinamik tedavi modalitesi tercih edilmeli, değişik lazer çeşitleri ile (KTP, Nd:YAG ve gerekirse Diode) farklı tedavi parametreleri kullanılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, uygulanan bu tedavi parametreleri her hasta için standart değildir. Aynı hastada bile, farklı zamanlarda (yaz-kış) değişkenlik göstermektedir.
Son olarak; kılcal damarların lazer ile tedavisi sabır ve tecrübe gerektirmektedir. Alt yapının yeterli olması, farklı lazerler ile tedaviye yaklaşım başarı şansını arttırmaktadır.