Akalazya nedir ?

Akalazya nedir ?

Akalazya yemek borusunun bir çeşit hareket bozukluğudur. Yemek borusunun alt ucunda yer alan kapakçık sisteminin gevşeyememesi ve bu nedenle yiyeceklerin mideye doğru olan hareketin durması olarak tanımlanır.

Akalazya neden olur?
Akalazya hiç bir neden olmadan veya çeşitli hastalık/durumlardan sonra yemek borusundaki kapakçık sistemini besleyen sinir ağındaki hücrelerin ölmesini sebep olduğu gösterilmiştir. Akalazya hastaların büyük bir kısımda alta yattan başka bir hastalık bulunmamaktadır. Bir kısmı hastada ise virüslere bağlı enfeksiyonlar , şeker hastalığı, skleroderma, mide borusunun kanseri, Chagas hastalığı gibi çeşitli hastalıkların yol açabileceği gösterilmiştir.

Ne kadar sıklıkta görülür?
Her yılda yaklaşık 100,000 kişiden biri akalazya hastalığını olmaktadır. Hastalık nadir görüldüğü için tanı koymak zor ve geç olabilir. 20-30 yaşlarında başlayan bu hastalık yavaş yavaş artan şikayetleri ile kendini gösterir.

Belirtiler:

1. Yutma güçlüğü: Hastalık genellikle yavaş bir seyir izler.  Normalde yenilen bir şey yutulduğunda 6-10 saniye içerisinde mideye geçmesi gerekirken, akalazya hastaları yediklerinin midelerine çok zor geçtiğini ve yemeklerin göğsün ortasında kaldığını tarif ederler.  Bazen yedikleri bir şeyin günlerce yemek borularında kaldığını ifade ederler.  Hastalığın ilerlemiş dönemlerinde hem katı, hem de sıvı gıdalara karşı yutma güçlüğü gelişir. Erken dönemde elma, muz, et, taze ekmek, bazen de soğuk içecekler hastalığı başlatıcı nedenler olarak hasta tarafından ifade edilir. 

2. Sindirilmemiş besinlerin tekrar ağza gelmesi ve bulantı şikayeti dikkat çekicidir. 

3. Öksürük: özellikle düz pozisyonda yatarken besinlerin nefes borusuna kaçması ile akciğer üşütmesine bağlı olabilir.

4. Göğüs ortasında yanma, dolgunluk veya baskı hissi. 

5. Kilo kaybı: Hastaların bir çoğu yetersiz beslenmeye bağlı ileri dönemde önemli miktarlarda kilo kaybeder.

Dikkat: Genç yaşlarda başlayan yutma güçlüklerinde akalazya tanısı düşünülmesi gerekir. İleri yaslardaki yutma güçlüğü yemek borusu kanseri işareti olabilir. Hemen göğüs cerrahisi doktorunuza danışın.

Akalazya tanısı nasıl konur?

Benzer şikayetler nedeniyle hastalara yanlışlıkla reflü, fıtık veya psikosomatik hastalık tanısı konulabilir. Akalazya tek bir yöntemle teşhis edilemez.  Hasta hikayesinin yanı sıra, kişisel özelliklerde önemlidir.  Şikayetler genellikle yıllardır vardır ve gittikçe kötüleşmektedir. Akalazya tanısında en sık kullanılan doğru yol göstere iki yöntem vardır. Birisinde hastaya baryum denilen kontrast madde içirilerek çekilen üst barsak sistemi filmleri akalazyanın tipik görüntüsünü olan “kuş gagası” veya “tavşan kuyruğu”na benzeyen görüntü ortaya çıkar ve bu da teşhis için çok önemli bir bulgudur.  İkincisi ise akalazyanın kesin teşhisi için yemek borusunun basınç ölçülmesidir. Hastanın burundan ince boru yerleştirilir ve hasta birkaç kez yutkunur. Yutkunma sırasında yemek borusundaki basınç ve hareketi ölçülür. Yemek borusunun alt kapakçığında normalden yüksek basınç, gevşeme hareketinin olmaması ve yemek borusunun duvarındaki hareket eksikliği akalazya tanısını koydurur. 

Bunların dışında tanıya yardımcı ve ayırıcı tanı için kullanılan çeşitli yöntemler vardır:

1. Endoskopi: yemek borusunun kamera ile görüntülenmesi. özellikle alta yattan kanseri atlamamak için yapılır. İşlemde hastalık kısımda parça alınabilir. Kas aşırı büyümesi ve sinir kaybı görülür.

2. Akciğer filmi ve tomografi: Hastalığın ilerlemiş olduğu durumlarda akciğer filminde mediasten denilen orta bölgede genişleme görülebilir.

Tedavi
Akalazyada yapılan tedaviler yutma güçlüğü hissinin en uzun süreyle ortadan kaldırılmasına ve yol açabileceği problemleri önlemeye yöneliktir. 

İlaçlarla tedavi: ameliyatı bekleyen hastalara ve hafif akalazya hastalara uygulanabilir. Yiyecekler iyi çiğnenmeli ve yavaş yenmelidir. Çok sıcak ve soğuk gıdalar alınmamalıdır. Yemek borusunun alt ucunda yer alan kapakçık sisteminin gevşemeye sağlayan ilaçlar yemek öncesinde kullanabilir. Bu amaçla en çok kullanılan ilaç nidilattır. Dil altı alındıktan 1 saat sonra kapakçık basıncını %50 azaltır. İzosorbitdinitrat ve nitrogliserin gibi ilaçlar da kullanılabilir. Bu ilaçlar yemek borusuna has olmadıkları için hastalar baş ağrısı ve ayak şişliği gibi yan etkilerden yakınır. İlaçların etkisi kısa sürelidir.

Botoks iğnesi: Yemek borusu duvarına ilaç verilerek yemek borusundaki kasların geçici olarak gevşetilmesi işlemidir. Endoskopik olarak yapılır. Bir süre sonra yakınmalar tekrar oluştuğu için sık olarak tekrarlanması gerekir. Genel olarak ileri yaşta olup, dilatasyon veya ameliyat ile tedavinin sorun yaratacağı düşünülen hastalar dışında  önerilmemektedir.

Dilatasyon Tedavisi: Bu yöntemi yemek borusunun alt kısmındaki darlık bölgesini genişletmeyi hedef alır. Yemek borusundaki kasların içi hava dolu balonlar yardımı ile yırtılması işlemidir. Gaye besinlerin  geçişine karşı var olan direnci kırmak ve yüksek basınç alanını ortadan kaldırmaktır. Basınçlı bir genişletmeden sonra hastanın yakınmaları tamamen geçer. İki dilatasyondan fazla denenmemelidir. Sırtta, omuzlara veya kollara doğru yayılan şiddetli inatçı göğüs ortası ağrı, yemek borusunun delinmesi veya yırtılması, ağızda kan gelmesi, besinlerin nefes borusuna kaçması gibi komplikasyonlar görülebilir. Balon dilatasyon ile başarı sağlanabilir. Bu yöntem ilerlemiş akalazyalarda uygulanmamalıdır.

Ameliyat: Yukarıda bahsedilen yöntemlerde en önemli sıkıntı  birçok hastada yakınmaların bir süre sonra tekrar oluşmasıdır. Hastalığın kesin tedavisi sadece ameliyat ile sağlanabilir. Bu ameliyatta yemek borusundaki kaslar belli bir derecede kesilerek yemek borusu gevşetilir. Eskiden bu işlem açık ameliyatlarla yapılırdı. Günümüzde ise bu gevşetme işlemi kapalı olarak yapılabilmektedir. Hastaların %90 üzerinde fayda görmektedir. Ameliyat sonrası hasta yumuşak yiyeceklerle bir kaç hafta beslenir ve reflüyü artıran yiyeceklerden uzak durmalı.

Hayat tarzı değişikliği
Hastalar yemeklerini yavaş yemeli, iyi çiğnemeli, yemeklerle birlikte bol miktarda su içilmesi ve sos, çikolata, nane, alkol ve kahve gibi reflüyü artıran yiyeceklerden uzak durmalı. Gece yemek yenmemeli, yastık yükseltilmelidir. Proton pompa inhibitör ilaçları kullanılabilir.

Takip
Başarı bir tedavi sonrasında bile zamanla hastalık tekrarlanabilir. Yıllık barium grafisi çekilmesi, yemek borusu asit veya endoskopi takibi önerilir. Reflüye bağlı yemek borusu hasarlanması ve daha sonra yemek borusu kanser oluşma riski olabilir.

Bu makale 9 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Gökhan Hacıibrahimoğlu

Prof. Dr. Gökhan HACIİBRAHİMOĞLU 31 Ağustos 1966 yılında Trabzon'da doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından 1983 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1989 yılında başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, 1993 - 1999 yılları arasında Heybeliada Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahi Merkezi'nde yapmıştır.  1999 - 2000 Yılları arasında Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahi Merkezi'nde, 2000 yılında Allegemania Krankenhause, Viyatan Tıp Fakültesi'nde, 2000 - 2001 yılında Paris - Sud Üniversitesi, Marie Lennelongue Hastanesi'nde, 2001 - 2004 yılında Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahi Merkezi'nde, 2004 - 2009 yılları arasında Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahi Merkezi'nde, görev almış aynı zamanda 2008 yılında ''Doçent Doktor'' unvanı a ...

Etiketler
Akalazya teşhisi
Prof. Dr. Gökhan Hacıibrahimoğlu
Prof. Dr. Gökhan Hacıibrahimoğlu
İstanbul - Göğüs Cerrahisi
Facebook Twitter Instagram Youtube