14 şubat

14 şubat

Sevginin varlığını sadece 14 Şubat Sevgililer Gününde hatırlıyor olmamız, aslında sevgisizlik ve hoşgörüsüzlük iklimi içinde yaşadığımız tüm çatışmaların, çözümünden ne kadar uzakta olduğumuzun da bir kanıtıdır. Aziz Valentine Günü adıyla tüm dünyada kutlanan bu günün, sevgilerin bir hediye ambalajı içine sıkıştırılarak sunulmasına neden olmuştur. Sevgilerini söylemeyi zayıflık olarak gören bir bilinçaltına sahip bizim gibi toplumlarda, bir kurtarıcı gibi bu güne sarılmaktadır.

Kendini sevmeyen okulunu sevmeyen işini sevmeyen bireyler, aile olmaya ilk adım attıkları dönemleri de bilgisiz belgesiz karşıladıkları için çaresiz kalmaktadırlar. Sonrasında çatırdayan evlilikler ve bu evliliklerin ürünü olan çocuklar topluma dahil olmaktadır.

Kendi içinde kurduğu iletişim şekli ile yetiştirdikleri farklı düşünen bireyleri, topluma sunan aile kurumumuz tehlike sinyalleri vermektedir.

İlişkilerinizi Sevgi Saygı ve sadakat üzerine kurun.

Mevlana’nın, Hacı Bektaş’ın Yunus’un yetiştiği bu toprakların nasıl ve kim tarafından bu kadar sevgisizleştirildiğini düşünmek ve tartışmak yerine, hiç değilse böyle günlerde tıpkı suya düşen bir damlanın oluşturduğu dalgalar gibi, farkındalık yaratacak etkinlikler düzenlenmesi, çözüm için yapılması gerekenleri düşünerek geçirmekte fayda olduğu bir gerçektir.

Sevgisizlikle yeşerttiğimiz yeni fidanların birbirlerine tahammülsüz oluşlarının nedeni ailede ki sevgi saygı ve sadakat noksanlığıdır. Bu noksanlığı yılda bir günle tamamlamaya çalışmak gaflet içindeki uyuyuşumuzu derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır.

Hayatımızın içine hiçte hazır olmadığımız bir zamanda giren teknoloji ve ayrıştırılmamış bilgi, yetişmekte olan neslin kafasını daha fazla karıştırırken bu yeni kültürle hazırlıksız beyinler bir kaosa sürüklenmektedir. Tüketen bir toplum olduk nidalarıyla bilinçaltlarımıza kazınan bu yoğun telkinin ne yazık ki sevgi konusundaki başarısı da ortadadır. Sevgiyi de tıpkı diğer tükettiklerimiz gibi tüketerek yok etmekteyiz. Kötü olan bu tükenişin çekirdek kısmımız olan ailede de yansımalar yarattığıdır.

Evlilik öncesi aile ve iletişim konusunda hiçbir eğitimin sunulmadığı bireyler bir araya getirildiğinde sadece kendilerinin evlendiğini ve yaşamlarına dahil ettikleri yeni bireyle, çok mutlu anlar paylaşacaklarını hayal ederken bu hayallerinin kısa zamanda kabusa dönüştürebilmektedirler. Bunun önemli bir nedeni, birbirleriyle kurmaları gereken iletişim hakkında kimsenin onlara eğitim sunmamış olmasıdır. İletişim kurallarının yerine getirilemediği toplumun bu en küçük biriminde, dünyaya gelen çocuklar gördükleriyle şekillenip sokağa çıktıklarında çatışmalar başlamakta, evde öğrendikleri iletişim türünün sokakta da kullanıldığını varsayarak kurdukları tüm ilişkilerinde kimsenin onları anlamadığı düşüncesine kapılmaktadırlar.

Okuldan kopmaların hedefsiz bir yaşamın eşiğine sürüklediği çocuklarımız için bugün yapmamız gerekenlerin farkına varmadığımızda yarın çok geç olacaktır.

Bu makale 14 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dr. Gökhan Ürkmez

Etiketler
İlişki
Dr. Gökhan Ürkmez
Dr. Gökhan Ürkmez
Gaziantep - Pratisyen Hekimlik
Facebook Twitter Instagram Youtube