1 yaş çocuğu özgürlük savaşları

1 yaş çocuğu özgürlük savaşları

Doğduğunda nasıl tutacağınızı bilemediğiniz bebeğiniz büyüdü ve ilk yılı hatta ikinci yılını geride bıraktı. Artık minik bir insan haline gelen yavrunuzun bu hızlı gelişimine tanık olmak çok şaşırtıcı gelebilir ama asıl şaşırtıcı olan değişimlerin yeni başladığını bilmelisiniz. Minik yavrunuz bir bebek olmaktan çıkıp, bir birey olmanın ve başkalarından bağımsız olarak hareket edebilmenin tadını çıkarmaya, küçük bir karıştırıcı olarak ortalıkta dolaşmaya ve kendi  ayakları üzerinde durmaya başladı. Bu özel ve önemli bir dönem olduğu kadar tehlikelerle de dolu bir dönemdir. Bütün çocuklar için 1 yaş sihirli bir yaştır ve pek çok şeyi kendi kendine yapabilmek ve istediği yere gidebileceğini fark etmek heyecan vericidir. Bebeğiniz ayakta durmaktadır, eğilmektedir, enerji doludur ve çok hareketlidir. Üstüne üstlük keşfedilmesi gereken bir çevre vardır.

Artık ilk adımlarını atarak çevreyi keşfe çıkan minik yaramaz, sadece çevredeki eşyaların değil, insanların üzerinde kurduğu yaptırım gücünü de fark etmiştir.
Bu dönemde çocuklardaki en dikkat çekici özellik belirgin kişilik yapısı ve duygusal eğilimlerin ortaya çıkmasıdır. Gerçekten de 1 yaşını bitirmiş bir çocuğun nelere tepki gösterdiği ya da nelerden hoşlanıp hoşlanmadığı artık belirginleşmiştir. Bu dönem pek çok bakımdan önemlidir. Öncelikle bağımsızlık evresi olarak tanımladığımız bir dönemdir. Çocuk anneye olan bağımlılığından uzaklaşıp, kendi ayakları üzerinde durmaya başlar. Doğal olarak da çok hareketlidir. Ayakları üzerinde durabilmesi, fiziksel olgunluk göstergesidir. Bu olgunluğa bağlı olarak da kişisel açıdan bağımsızlığı gelişir. Yapabildiklerini fark edip yeni şeyler yapmanın yollarını araştırmaya başlar ki bu bakımdan çocuğun tehlikelere en açık olduğu dönemdir.

Gözle görünen fiziksel gelişiminin dışında çocuğun, asıl psikolojik ve sosyal gelişimi bu 1-2 yaşlarda ön plana çıkar. Bilindiği gibi bu evre aynı zamanda çocukların keşif dönemleridir. Keşfederken de bağımsız hareket edebiliyor olması gereken çocuk, eğer bu dönemde sürekli olarak aşırı kontrol altında kalırsa ve hareketleri kısıtlanırsa önce çekingen ürkek tepkiler vermeye başlayacak ama daha sonra saldırgan ve öfkeli bir tutum takınacaktır. Özellikle anneye olan aşırı bağımlılık duyguları anne ve çevre tarafından da pekiştirilirse ve çocuğa kendi başına hareket etme özgürlüğü tanınmazsa, özgüveni düşük, korkak ve içe kapanık bir kişilik oluşturması beklenmelidir.

Bebeklerin yürümesi hevesle beklenen bir dönemdir ama yakın çevre ve özellikle anne için en yorucu dönemdir. Yaş olarak tehlikenin henüz farkına varamadığı ama hareketlilikte zirvede olduğu 1 yaş çocuğu her tür tehlikeye açıktır.

İter, çeker, kırar, döker, çekmeceleri karıştırmaktan büyük zevk alır, ulaşabildiği her şeyi karıştırır. Bu da doğaldır çünkü en yoğun öğrendiği dönem başlamıştır. Ailenin görevi onu durdurmak ya da yasak koymak değil, tehlikelerden korumaktır. Bu nedenle evin güvenli hale getirilmesi gerekir.

Bebeğin keşif yolculuğu sırasında ona eşlik etmek, yorucu olsa da her şeyi açıklamak zeka gelişimi açısından büyük önem taşır. Çünkü beyin, uyaranlar ne kadar bol olursa o kadar fazla yeni bağlantı oluşturarak zihinsel gelişimini sürdürür. 
1 yaşındaki çocuğun anlamadığını düşünmek yanlıştır. Aksine o, bu dönemde bütün bilgileri almakta ve hafızasına kaydetmektedir. İlk bilinçli kelimelerin başladığı yaş da bu yaştır. Çocuk olduğu düşüncesiyle kelimeler yarım yarım çocuk ağzıyla değil, tam olarak söylenmeli ve basit cümlelerle her şey anlatılmalıdır. Bağımsızlığını kazanmaya başlayan bebeğe bir birey olarak davranmak ve onunla konuşmak çok önemlidir. Onu dinleyen ve onunla konuşan insanların olduğu bir ortamda büyüyen bir çocuğun daha uyumlu ve ılımlı olacağı bilinmelidir.

Çocuk çevresini keşfederken aslında her şeyi karıştıracak, döküp, dağıtacaktır. Bu süreç boyunca çocuk elini her uzattığı ve dağıttığı eşya için tepki görür ve yasaklamayla karşılaşırsa, karşı tepki olarak hırçınlaşacak, inat edecek ve uyarılara aldırmayacaktır. Ancak gerçekten tehlikeli durumlarda çocuğa yasak koymak ve sebebini açıklamak olumlu bir etki yapar. Birkaç denemeden sonra yasaklanan şeyi yapmaktan vazgeçer. Burada önemli olan nokta tehlike oluşturan durumların hepsinde sabırla anlatmaktır. Ailelerin yanılgıya düştüğü konu da budur. Çünkü genel kanı şudur: Çocuktur anlamaz. 
Geçerli olan kural bunun tam tersidir; o her şeyi anlar. Ama anlatmazsanız gerçekten anlamaz.

1 yaşındaki çocuğunuza keşif yolculuğunda fırsatlar yaratmalısınız. Suyla ve hamurla oynamak onu sakinleştirir, rahatlatır, parmak kaslarının gelişmesine yardımcı olur. Çevresine karşı artan ilgisi nedeniyle dikkatini uzun sürelerle belli bir şeye toplamaya başlayan bebeğinizle çizgi filmler izlemek, kitap okumak onu mutlu edecek faaliyetler arasındadır. 
Hareketli görüntüleri nedeniyle çocuğun sevdiğini düşünerek televizyonda reklamları seyretmesine çok fazla izin vermek sağlıklı bir tutum değildir. Çocuklar için uzmanlar tarafından hazırlanmış eğitici DVD ler izletmek de harika sonuçlar doğurur.  Unutulmamalıdır ki çocuk boş bir kasete benzer; ne kaydederseniz onu izlersiniz.

Dış dünyayı keşfe çıkan çocuğunuza gerçekten keşfedeceği alanlar yaratmalısınız. O hayatı tanımaya çalışırken en büyük yardımcısı sizsiniz. Sınırlar koymak, yasaklamak sadece sorunlar yaratır, bir kaşif değil. 
Bırakın size yardım etsin, bundan büyük zevk alacaktır. Kırılmaz tabak ve bardakları eline vererek masaya götürmesine izin verebilir ve başardığında onu alkışlayabilirsiniz. Silinebilen boya kalemleri ve kağıtlar hem kas gelişimi hem de zeka gelişimi açısından çok yararlı olur ve sorun çıkarmadan dakikalarca oynamasını sağlar. 
Bu süreçte eşyaları ve duvarları boyaması da mümkündür. Silinebilen boyalar bu açıdan büyük kolaylıktır.

Unutmayın her şey eski haline döner ama siz çocuğunuzun bu yıllarına tekrar dönemezsiniz. O minik bebek dünyayı ve hayatı keşfederken aslında siz de bir bebeğin büyüme mucizesine tanıklık ediyorsunuz.
Tadını çıkarın ve her saniyesini onunla paylaşın.

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Serap Duygulu

Psk. Serap DUYGULU, İstanbul'da doğmuştur.  Psikoloji dalında gerçekleştirdiği çalışmalarına önemli ölçüde katkılar sağlayan, Sosyoloji, Edebiyat, Kamu Yönetimi alanlarında da Lisans  düzeyinde akademik eğitimler alan Serap Duygulu İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘Uygulamalı Psikoloji’ üzerine Yüksek Lisans yapmış ve  "Afazi Hastası Yakınlarında Depresyon ve Olumsuz Otomatik Düşünceler" başlıklı tezi ile lisansüstü derecesini almıştır.  Ayrıca bu çalışma bu alanda yapılmış ilk ve tek psikolojik araştırma olarak önemini halen korumaktadır.  2009- 2011 yılları arasında Bakırköy Halk Eğitim Merkezi ile yürütülen ortak bir çalışma sonucunda her hafta Perşembe günleri, Bakırköy Halk Eğitim Merkezi'nde Bakırköy halkına kişisel gelişim seminerleri vermiştir. 2012 yılında Cine5'te her gün canlı olarak yayınlanan ‘ ...

Etiketler
Merak
Psk. Serap Duygulu
Psk. Serap Duygulu
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube