Yenidoğan enfeksiyonlarının önemli bir nedeni olan pnömoni,özellikle gelişmekte olan ülkelerde ciddi kayıplara yol açabilmektedir.
Yenidoğan pnömonisi akciğer dokusunun iltahaplanması olarak tanımlanabilir. Başlangıç bazen doğumu takip eden saatler içinde ortaya çıkar ki bu vakalar bebekteki sepsisin bir kompenenti olarak gelişebilir.İlk 48 saatte ortaya çıkan bu vakalar erken başlangıçlı pnömoniler olarak tanımlanmaktadırlar.Geç başlangıçlı pnömonide tablo başlangıçta belirgin olmayıp ilk 7 ile 14 gün içinde gelişebilir.Genellikle bu bebekler yoğun bakım ünitelerinde takip edilen ve uzun süreli endotrakeal entübasyon uygulanan yenidoğanlardır. Enfeksiyon plasenta yolu ile bulaşabildiği gibi enfekte amnion sıvısı da bulaşıma neden olabilir.Doğum eylemi sırasında annenin doğum kanalında bulunan mikroorganizmalarda pnömoniye yol açabilir.Unutulmaması gereken önemli bir nokta,amniotik sıvı ve vaginal salgıları soluyan her bebekte pnömoninin gelişmediğidir.
Transplasental geçen enfeksiyonlarda etkenler genellikle virusler iken,doğum eylemi sırasında enfekte olan bebekler annenin vajinal florasında bulunan gram negatif bakteriler,gram pozitif bakteri ve mantarlar ile enfekte olurlar.
Viral ve bakteriyel ajanların neden olduğu klinik tablo bronkopnömoni özelliği gösterir.Viral pnömoniler sporadik olabildiği gibi hastane kaynaklı olabilir.RSV (respiratuvar sinsitiyal virus) bebeklerdeki en önemli viral pnömoni nedenleridir.Parainfluenza ve adenoviruslarda,RSV virusları gibi pnömoni ve bronşiolite neden olurlar.Özellikle prematüre ve doğumsal kalp hastalığı olan bebeklerde klinik tablo ağır seyretmektedir.
Yenidoğan dönemindeki pnömoninin klinik bulguları başlangıçta belirgin değildir.
-Isı değişikliği(hipotermi veya ateş)
-Beslenme güçlüğü
-Sarılık
-Siyanoz
-Öksürük
-Burun kanatlarının solunuma iştiraki
-Göğüste çekilmeler izlenir.
-Solunumun sık ve zorlu oluşu görülür.
-Solunum sayısı artmıştır.
-Solunum sayısının 1 dakikada 60 ve/veya üstünde olduğu gözlenir.
Bu bebeklerde solunum sayısının takibi son derecede önemlidir.Hastalığın şiddetini belirlemede kriter olarak kullanılmaktadır.
Muayenede akciğer bulgularını titizlikle değerlendirmek gerekir. Akciğer seslerinde azalma, hışıltı ve raller saptanabilir.
Akciğer grafisi her vakada mutlaka incelenmelidir.Kan örnekleri alınmalı ve trakeal aspirat kültürleri yapılmalıdır.
Tedavi etkene göre planlanmalı, antibiotik veya antiviral tedavi uygulanmalıdır. Antibiotik tedavisi kombine antibiotik tedavisi olarak başlanmalı ve hastanın kliniğine göre tedavi planlanması yapılmalıdır.Bebeklerin sıvı ve elektrolit dengesi yakından takip edilmelidir.Destekleyici tedavi titizlikle uygulanmalıdır.
YENİDOĞAN PNÖMONİLERİ AĞIR SEYRETMEKTE VE CİDDİ KAYIPLARA NEDEN OLMAKTADIR.
Korunmada; Anne adaylarının yakından takibi son derecede önemlidir. Daha önceki doğumlarda enfeksiyon ve prematüre bebek öyküsü olan annelerin enfeksiyon yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir.Korunmada erken membran rüptürü tedavisi önemlidir.
Hastane kaynaklı pnömonilerin önlenmesinde ise hastane enfeksiyonlarının kontrolü son derece önem taşımaktadır. Özellikle preterm doğan bebeklerde anneden yeteri kadar koruyucu antikor geçmemiş olması ve yenidoğanın bağışıklık sisteminin az çalışması yenidoğan pnömonisinin ağır seyretmesine yol açmaktadır.Anne sütü ile beslenme vurgulanmalıdır.Bilindiği gibi annenin geçirdiği enfeksiyonlar koruyucu düzeyde antikor oluşturmaktadır.Anne sütü ile bebeğin beslenmesi ile bu antikorlar bebeği hastalıklardan koruyabilmektedir.
Önemle üzerinde durulan bir noktada anne adaylarını gebelik öncesi bağışıklayarak yenidoğan enfeksiyonlarının kontrol altına alınmasıdır.Bu konuda yoğun bir şekilde yapılan çalışmalar yenidoğan enfeksiyonlarından korunmanın mümkün olabileceğine işaret etmektedir.