Dünyaya geldiğimiz andan itibaren birçok acı ve kayıp yaşarız. Bizim için zor olsa da hayatımıza sağlıklı olarak devam edebilmemiz için kayıplarımızı kabullenerek, duygularımızla yüzleşerek ve kayıplarımızı geçmişte bırakarak yolumuza devam edebilmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Kaybedilen kişinin ardından yas tutmak doğal bir süreçtir. Bu kaybedilen kişiyi unutmak ya da artık onu sevmediğimiz anlamına gelmez. Önemli olan kaybı ve bununla ilgili duyguları kabullenmek ve bu duygularla yaşamı sürdürmeyi öğrenmektir.
Bazı kişilerin yas süreleri kısa sürebilirken bazı kişilerin yas süreleri uzun sürebilir. Burada kişisel faktörlerin etkisi büyüktür. Yas sürecini belirleyen en büyük etkenler kaybedilen kişinin kim olduğu ve nasıl öldüğüdür. Ağır yas tepkilerini veren ve çok uzun yas süreci yaşayan kişiler çok küçük ve ergen yaştaki çocuklarını kaybeden anneler ve babalar oldukları bilinmektedir.
Çocuğunu kaybeden anne ve babalar sürekli kendilerini sorgular ve eksik bir şey yapıp yapmadıklarına ilişkin ipucu ararlar. Aynı durum annesini ya da babasını kaybeden bir çocuk içinde geçerlidir. Acaba ben üzdüğüm için mi annem ya da babam öldü diye düşünerek kendini suçlar.
Yas tepkileri olarak kişide oluşan aşamalar;
Şok, inkar, çaresizlik-pazarlık ve kabullenme süreçleridir.
Kişinin yas dönemini daha sağlıklı bir şekilde geçirmesi için öncelikle kaybına tek başına yaşamaması gerekir. Acısını yakınlarıyla paylaşması bu anlamda önemlidir. Tabi ki burada dikkat edilmesi gereken bir nokta yası her kişi farklı yaşayacağı için karşınızdaki yakınınızı eleştirmemeniz ya da suçlamamanızdır. Yas süreci gidenin ardından konuşmamak değil konuşmaktır, fotoğraflarını kaldırmak değil, fotoğrafını görebilmeye dayanmaktır. Yas sürecinde kaybı olan insanın kaybı hakkında yapılan hatalardan biri de yakınları tarafından sık sık konuşmasına ve kaybettiği kişiyi hatırlatan eşyalarla temasına izin verilmemesidir.
Önemli olan bir diğer nokta da yası sürekli erteleyen (inkar etme ya da sürekli olarak antidepresan ilaç alınması) kişilerde bir süre sonra ortaya fiziksel ve ruhsal rahatsızlıklar çıkabilir. Patolojik (hastalıklı) yas; süresi ve kişinin gündelik yaşam işlevselliğine etkisinden çok ölenle ilgili aşırı uğraşın yoğunluğu ile bağlantılıdır. Sürekli, rahatsız edici aşırı uğraşın(sürekli ağır temizlik yapmak gibi), eşlik eden yoğun üzüntüyle bir yılı aşkın sürmesi tedavi gerektirir. Burada önemli olan kişi kaybedilen kişinin acısını ilk günlerdeki gibi yoğun ve ağır yaşıyorsa (ağlama krizleri vs), sürekli olarak kaybı hatırlatan kişi ve olaylardan kaçınıyorsa, inkar aşaması hala devam ediyorsa psikolojik destek alması şarttır. Bu durumda bir psikiyatrist eşliğinde bir psikologdan psikolojik desteğin alınması yararlı olabilir.
KANAMAYAN YARA KABUK TUTMAZ.
Uzman Klinik Psikolog İlayda Çevirici