Tekrar eden düşükler (Habitüel abortus)

Bir kadının arka arkaya düşük yapması duygusal açıdan son derece travmatik bir durumdur. Hatta denilebilir ki erken bir gebelik kaybında yaşanan üzüntü neredeyse ölü doğum veya doğduktan sonra kaybedilen bir bebeğinki kadar ağırdır. Bunun dışında birkaç kez düşük yapan bir kadının (ve çevresinin) duyduğu önemli endişelerden biri de ileride çocuk sahibi olup olamayacağıdır.
İlk gebeliliğini yaşayan bir kadının düşük yapma riski yaklaşık %10 civarındadır. Daha önceki gebelik düşükle sonuçlanmışsa mevcut gebeliğin de düşük olması riski % 15'lere çıkar. Daha önce 2'den fazla düşük hikayesi varsa bir sonraki gebeliğin de düşükle sonuçlanma riski %30'lar civarındadır.

Öte yandan bir düşük yapma ihtimali hiç de az olmadığından, her düşük yapan endişeye kapılmamalı, bir sonraki gebelikte düşük yapmama ihtimalinin fazla olduğu akılda tutulmalıdır ve yine hekim tek bir düşük olayından sonra gereksiz ve pahalı tahlillere başvurmamalıdır.

Kaç düşük yaptıktan sonra tekrarlayan düşük tanımı yapılır?

Klasik olarak 3 kez art arda düşük yapılması olarak tanımlanır. Bununla birlikte bu tanımlamalar farklı araştırmacılar arasında farklılık göstermektedir (özellikle hasta yaşını da dikkate alarak 2 ve daha fazla düşük olarak kabul edenler de vardır)

Tekrarlayan düşüklerin sebepleri nelerdir?

Bu konu kadın sağlığı açısından çok önemli olmasına karşın hala birçok bilinmeyeni olan bir konudur. Ne yazık ki, bu sebeple araştırılan kadınların ancak %50′inde bir sebep bulunabilmektedir. Altta yatan sebepler şu şekilde sınıflandırılabilir:

1. Anatomik faktörler (Rahim şekil bozuklukları, miyomlar, polipler, rahim içi yapışıklıklar gibi)
2. İmmünolojik faktörler (bağışıklık sistemiyle ilgili durumlar)
3. Endokrinolojik faktörler (Hormon bozuklukları - Progesteron hormonun yetersizliği, şeker hastalığı, prolaktin yani süt hormonu yüksekliği, polikistik over sendromu, guatr gibi)
4. Genetik faktörler
5. Kan pıhtılaşma bozuklukları
6. Çevresel faktörler

Tekrarlayan düşüklerde yapılan araştırmalar nelerdir?

Yukarıda bahsedilen sebepler doğrultusunda yapılabilecek tetkikler şunlardır.

1. Karyotip incelemesi (anne-babadan alınan kan ile kromozom sayı ve kuruluşunun saptanması)
2. Rahmin değerlendirilmesi (Rahim filmi veya histeroskopi ile)
3. Antikardiyolipin antikor ve lupus antikoagülan araştırması
4. Tiroid fonksiyon testleri

Daha az kullanışlı olmakla birlikte bu tetkiklere ek olarak;
5. yumurtalık rezervlerinin değerlendirilmesi
6. Kan pıhtılaşma durumunun değerlendirilmesi
7. Progesteron seviyeleri
8. Diabet araştırması
9. Endometriyel biyopsi

Tekrarlayan düşüklerde tedavi yöntemleri nelerdir?

Biraz önce de bahsettiğimiz üzere yapılan bütün tetkiklere rağmen hastaların yaklaşık %50′inde bir sebep ortaya konamamaktadır. Bir sebep bulunursa ona yönelik tedavi uygulanacağı açıktır (Örneğin rahimde perde veya miyom varlığı saptandığında cerrahi tedavi, pıhtılaşma bozukluğu saptanırsa kan sulandırıcı tedavi gibi). Burada esas mesele sebebin aydınlatılamadığı hastalara nasıl yaklaşılacağıdır. Bu durumdaki hastalara rutin olarak uygulanan birçok tedavi mevcut olmakla birlikte bunların önemli bir kısmı yeterli bilimsel dayanaktan yoksundur. Bu tedaviler her ne kadar zararsız tedaviler gibi görünse de, hiçbir tedavinin gereksiz kullanılmaması zorunluluğu akılda tutulmalıdır. Hastanın özelliklerine göre, daha düşük riskli ve basitten başlayıp daha karmaşığa doğru giden bir tedavi planı yapılması önerilmektedir.

Tedavi seçenekleri:

1. Progesteron
2. Aspirin
3. Heparin (kan sulandırıcı iğne)
4. HCG (çatlatma iğnesi)
5. HMG (yumurtlama tedavisi)
6. IVF ve PGD (tüp bebek ve genetik tanı)