Psikoterapi nedir, ne işe yarar?

Psikoterapi nedir, ne işe yarar?

Psikoterapi ruhsal ve duygusal sorunların çözümünde kullanılan yöntemlerin bütünüdür. Psikoterapi ile kişi sorunun kaynağını ve nedenlerini fark eder, kendisini tanır, duygu ve düşüncelerinin farkına varır ve çözüme ulaşmada sorumluluk almayı öğrenir. Terapi kişinin sorunlarının çözümünde oldukça etkili bir yoldur, ancak tabii ki bu yolda ona rehberlik edecek terapistin seçimi de çok önemlidir. İyi bir terapist nasıl dinlemesi gerektiğini bilir, kişinin ona zarar veren düşünce ve davranışlarının farkına varmasını ve anlamasını sağlar, onu olumlu davranış değişikliklerinde bulunması için cesaretlendirir ve kişinin öğrenmesi ve kendini geliştirmesi için onu motive eder. Tabii ki terapist bunları tek başına yapmaz, danışanın da terapide aktif rol oynaması, değişmeye istekli olması çok önemidir.

Duygu ve düşüncelerini onu gerçekten dinleyen ve destekleyen biri ile paylaşmak kişi için çok rahatlatıcıdır. Çünkü her insan anlaşılmak ve dinlenilmek ister. Onu eleştirmeden, yargılamadan, sadece yardım etmek amacıyla dinleyen bir uzman kişi iyileştirici bir etkide bulunur. Sorunların çözümünde sosyal destek her zaman çok önemlidir, kişi sorunlarını aile bireyleri, akrabaları ya da yakın arkadaşları ile de paylaşabilir, ancak çoğu zaman onları yardımı yetersiz gelebilir. Bazen kişi dışardan uzman bir kişinin görüşüne ve desteğine ihtiyaç duyar. Terapi arkadaş sohbetinden çok daha farklıdır. Terapistler sorunların kaynağına inme, duygusal zorlukların üstesinden gelme ve kişinin yaşamında olumlu değişiklikler yapma konusunda kişiye destek olmak için özel eğitimler almış uzman kişilerdir.

Her insan zaman zaman hayatının bir döneminde duygusal ve ruhsal sıkıntılar ya da zorlanmalar yaşayabilir. Kimi zaman kişi bununla kendisi baş etmeye çalışır ya da sorunu kabul etmez, bazen de sorunu kabul etse bile nereye başvuracağını bilemez. Bir sorun kişinin günlük hayatını etkiler duruma geldiyse artık bir uzmana başvurma zamanı da gelmiş demektir. Ancak hala çoğu kişi için bir terapiste başvurmak çok da kolay değil, çünkü toplumda bu konuda bazı olumsuz inanışlar var. İnsanlar çeşitli nedenlerden dolayı terapiye başvurma konusunda çekingen davranabiliyorlar. Bir terapiste başvurmayı engelleyen ya da geciktiren düşüncelerden bazıları şu şekilde olabiliyor. Bunlara terapi hakındaki mitler de diyebiliriz.

Benim bir terapiste ihtiyacım yok, kendi sorunlarımı kendi başıma çözebilecek kadar akıllıyım. Çoğu zaman duygusal ve ruhsal sorunların çözümünün zeka ile bir ilgisi yoktur. İnsan kendine karşı objektif olamaz. Çoğu zaman çevremizdeki yakınlarımız da bize karşı objektif olamayabilir. Bu nedenle bir terapistin bakış açısı çok daha farklı olacaktır. İyi bir terapist kişiye ne yapacağını ya da hayatını nasıl yaşaması gerektiğini söylemez. Kişinin sorununa farklı bir açıdan bakması, kendi iç dünyasının farkına varması ve kendisi için daha iyi seçimler yapabilmesi için ona destek olur.

Terapiste sadece deliler gider, ben deli değilim. Terapi herkes içindir, herkesin zaman zaman sorunlarını ya da iç dünyasını uzman bir kişiyle paylaşmak ve destek almaya ihtiyacı vardır. Aslında terapi bir sorunu olduğunu ve kendi başına bunun üstesinden gelemeyeceğini hisseden kişiler içindir, bunun için de kişisel farkındalık gereklidir.  

Terapistler hep geçmiş hakkında konuşma ister. Geçmiş yaşantılar, aile ve çocukluk yaşantıları kişinin bugününü doğrudan etkiler. Kişinin çocukluktan itibaren öğrediği davranışlar ya da sorunlarla başetme biçimi, kullandığı savunma mekanizmaları bugünkü hayatına da ışık tutar. Ancak terapinin amacı geçmişe odaklanmak değildir, terapinin ilk ve en önemli amacı kişinin sağlıksız düşünce biçimini değiştirmesine yardımcı olmak ve şu anki yaşamında yaşadığı ve sorun olarak görüp çözüm aradığı şeylere odaklanmaktır.

Terapi sürekli şikayet eden, zayıf insanlar içindir. Terapi herkes içindir. Terapi süreci kolay bir süreç değildir. Gelişim ve iyileşme kişi davranışlarının sorumluluğunu aldığı zaman gerçekleşir.

Birçok farklı terapi tekniği vardır ve terapistler de uzmanlaştıkları konular açısından birbirinden ayrılırlar. Bir terapi tekniği diğerine göre daha üstün değildir, her tekniğin farklı yönleri vardır, hangi tekniğin kullanılacağı danışanın bireysel ihtiyaçlarına göre belirlenir. Teknikler tabii ki çok önemlidir ancak terapinin başarısındaki en önemli unsur terapist ve danışan arasında kurulan güvene dayalı terapötik ilişkidir.

Terapinin bir kaç çeşidir vardır, bunlar; bireysel terapi, çift terapisi, aile terapisi ve grup terapisidir.

Bireysel terapi, kişinin kendisine zarar veren ya da hayatını zorlaştıran olumsuz duygu ve düşüncelerinin farkına varmasına yardımcı olur. Kişinin sorunlarının farkına varması, bunları çözecek gerekli becerileri kazanması, kendine güveninin arttırılması ve kendine, başkalarına ve olaylara karşı bakış açısının değiştirilmesi amaçlanır. Çoğu zaman eşle ya da işyerinde yaşanan sorunlar da bireysel sorunlara dayanabilir. Ya da geçmişte yaşanılan travmatik deneyimler bugünü etkileyebilir. Bunların hepsi bireysel terapide masaya yatırılır ve kişiye problem çözme becerisi kazandırılmak amaçlanır.

Aile terapisi, aile içindeki iletişim sorunlarının ve çatışmaların çözümlenmesi için aile bireyleriyle birlikte yürütülür. Aileyi bir sistem olarak görüp, o sistemdeki çatışmaların çözülmesi amaçlanır.

Grup terapisi, aynı ya da benzer sorunları yaşayan bir grup danışanla yürütülen terapi çeşididir. Bu sorunlar anksiyete, depresyon, madde kullanımı, çeşitli bağımlılıklar, vb. olabilir. Grup terapisi güvenli bir ortamda sosyal iletişimin gelişmesi için  ve aynı sorunu yaşayan bireylerin deneyimlerini birbirleriyle paylaşmaları açısından faydalıdır. Grup terapisinin kendi içinde kuralları ve teknikleri vardır.

Çift terapisi- Evlilik terapisi, çift terapisi evlilik ya da duygusal ilişki içersindeki çiftlerle yürütülen terapidir. Çift terapisinde amaç kadın ve erkek arasındaki farkları kabul etmelerini, daha iyi iletişim kurmalarını, birbirlerini daha iyi anlamalarını sağlamak ve problem çözme becerilerini arttırmada destek olmaktır.

Terapi, terapist ve danışan arasındaki bir nevi ortaklık ilişkisidir. Danışan iyileşmeye giden yolda üzerine düşen sorumluluğu alır, terapist de ona rehberlik eder. Herkes üzerine düşeni yaptığında olumlu değişimler gerçekleşecektir.

Bu makale 14 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Gülüm Bacanak

Etiketler
Çift terapisi
Psk. Gülüm Bacanak
Psk. Gülüm Bacanak
Ankara - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube