Nöral terapi!

Nöral terapi!

Nöral terapi (Neural therapy) tanımlaması iyileşme için sinir sistemine etki edilmesi anlamında kullanılmaktadır.Nöral terapi, otonom (nörovejetatif) sinir sistemi üzerinde düzenleyici ve uyarıcı etki yaparak vücudun kendi sinir sistemini kullanıp iyileşmeyi gerçekleştirme yöntemidir.

Hangi hastalara uygulanır?

Geniş bir uygulama alanı mevcuttur. Migren ve uzun süreli geçmeyen baş ağrıları, bel-boyun ağrıları, nevraljiler, eklem rahatsızlıkları, organların çalışmasındaki bozukluklar, spor yaralanmaları, alerji, sinüzit, bademcik iltihabı benzeri geçmeyen, sık tekrarlayan iltihaplanmalar belli başlı kullanıldığı hastalıklardır.

Ne kadar etkilidir? Tedavi süresi nedir?

Migren başta olmak üzere ağrılardan hastayı kurtaran bir tedavidir. İyileşme yaşam boyu kalıcı olmaktadır. Tedavi haftada 2-3 seans halinde yapılır ve yaklaşık 4-6 hafta içinde bitirilir.

Nasıl uygulanmaktadır?

Nöral terapi bir enjeksiyon tedavisidir. Cilde (İntradermal) yapılan enjeksiyonlar yanısıra organlara, vücuttaki tüm yara ve ameliyat izlerine uygulama yapılmaktadır. Eklem rahatsızlıklarında eklem içi uygulamalar gerekebilmektedir. Uygulamalarda genellikle ince, küçük insülin iğne uçları kullanılmaktadır.

Tedavi çok ağrılı mıdır?

Bir miktar ağrı olmaktadır. Ancak ciddi iğne fobisi olan hastaların bu tedaviyi uygulatabildiği göz önüne alınırsa enjeksiyonlar katlanılabilinir düzeydedir.

Tedavinin olumsuz etkisi ve sakıncaları var mıdır?

Doğal bir tedavi olarak kabul edilen Nöral Terapi ilaç tedavisi değildir. Uygulanan enjeksiyonlar %1 oranında procain içermektedir. Enjeksiyonlarla sinir sistemi uyarılmaktadır. Bu nedenle Nöral Terapinin yan etkisi yoktur. Hamilelere dahi uygulanabilen bir tedavidir. Ayrıca procain ısırgan otu ve acıbademden elde edilen doğal bir maddedir.

Kimlere uygulanabilir?

Çocuk ve yaşlılar dahil olmak üzere her yaşta hastaya uygulanabilir. Tansiyon, şeker, kalp vb. hastalıklar, kullandığı ilaçlar tedaviye engel değildir. Sadece kortizon tedavisi alan hastalarda tedavinin etkinliği azalır. Çünkü kortizon vücudu baskılama özelliği olan bir tedavidir. Nöral terapi ise tam tersi etki ile vücudu uyarıp düzenleme tedavisidir.

Nöral terapi ile tedavi edilen hastalıklar nelerdir?

Ağrı tedavisi

Migren ve başağrıları

Bel, sırt ve boyun ağrıları

Fibromyalji

Nevraljiler (trigeminal nevralji, zona ağrıları)

Karpal Tunel sendromu, diğer tuzak nöropatileri

Kronik tonsillit

Sinüzit

Alerjiler

Organ fonksiyon bozuklukları

Premenstrüel sendrom (Adet düzensizlikleri, ağrıları)

Eklem ağrı ve artrozlarında

Sportif yaralanmalarda

Tedavi nasıl yapılmaktadır?

Uygulamalar yüzeyel (cilde), segmental-derin enjeksiyon ve bozucu alan tedavisi olarak üç biçimde yapılmaktadır. Öncelikle lokal tedavi ile rahatsızlığın bulunduğu alanda cilde yapılan quadle (cilt içine az miktarda procain verilmesi) adı verilen küçük iğneler vardır. İkinci aşama olan segmental tedavide ise rahatsızlığın bulunduğu segment ve omurilik (spinal cord) ile bağlantısına uygulama yapılır. Bu bağlantıda da omurilik çevresi cilde quadle yapılmaktadır. Segment tedavisi ile spinal kord yolu ile periferden segmentle asosiye olmuş organa ulaşan (cutivisceral refleks yol), ya da organdan spinal kord yolu ile diğer organa ulaşan (viscerovisceral refleks yol) olumsuz uyarılar düzenlenir ve nöral terapinin iyileştirici etkisi ortaya çıkar. Üçüncü aşamada ise hastaların birçoğunda alınan hastalık öyküsü ile ortaya konulabilen bozucu alan tedavisi yer almaktadır. Hastalığın kaynağı olan bu bölgeye yapılan enjeksiyon ile şikayetlerinde ani düzelme sağlanabilmektedir (Flash Fenomeni=Anında etki).

Nöral terapinin etki mekanizması nedir?

Yaşam sadece madde ile sınırlanmış değil, aynı zamanda enerji ile de bağlantılıdır. Bir hücre zarının normal şartlarda, dinlenme durumunda dış tarafta pozitif, iç tarafında negatif elektriksel yük vardır. Bir uyarılma söz konusu olduğunda bu tablo değişir ve hücre depolarize olur. Depolarize olan hücrenin – 40 ile -90 mVolt arasında olan elektriksel potansiyeli düşer. Ancak hemen ardından hücre repolarize olarak eski elektriksel potansiyeline döner. Dışarıdan gelen uyaran (fiziksel, kimyasal, travmatik vd.) çok kuvvetli ise veya birçok uyaran aynı anda etkilerse (kümülatif stimulus) hücre yeniden repolarize olmayı başaramaz. Sürekli depolarize olmuş ve bu nedenle zayıflamış veya hastalanmış hücre de fonksiyonlarını sürdüremez. Bu durumda nöral terapi için kullanılan procain, içerdiği yaklaşık -290 mVoltluk gücü ile hücreyi hiperpolarize eder. Yapılan her enjeksiyon, hücre normal potansiyeli olan – 40 ile -90 mVoltu depolayana kadar, hücrede bir miktar potansiyel bırakır. Böylece hastalıklı hücre sağlıklı hücreye dönüşür.

Nöral terapi vücudumuzda çok geniş bir elektriksel ağ (network) yapısında olan vejetatif (otonom) sinir sisteminin uyarılması ve regulasyonunu sağlar. Otonom sinir sistemi ve kan damarlarının en uç uzantıları hücreler arası sıvıda sonlanmaktadır. Matriks olarak tanımlanan bu sıvıda metabolik biyokimyasal, biyofiziksel işlemler oluşur. Hastalanma ile matriksin dengesinin bozulduğu, akışkanlığının azalıp ağırlaştığı bilinmektedir. Prof.Dr. Ricker vücudumuza dışarıdan gelen her uyarının (mekanik, termal,kimyasal, fiziksel, elektromagnetik, toksik, mikrobik vd.) öncelikle sinir sisteminde (afferent sempatik nöronlarda) frekans ve amplitüd düşüklüğü yaptığını belirtmiştir. Günümüzde zararlı uyaranın sağlıklı hücreyi hastalandırma etkisini öncelikle matriksteki sinir sonlanmaları üzerinden başlattığı bilinmektedir. Nöral terapi hastalanmanın ilk aşamasında düzelmeyi sağlar. Ayrıca koruyucu hekimlik olarak kabul edilen hastalanma oluşmadan nörovejetatif düzenleme ile hastalıktan korunmayı da sağlamaktadır.

Vücudun herhangi bir yerindeki önceden geçirilmiş veya halen devam eden lokal irritasyon (inflamatuvar, kimyasal, fiziksel veya travmatik olabilir), patolojik bir saha (bozucu alan) haline gelebilir ve nörovejetatif sisteme sürekli olumsuz uyarı verir. Bu uyarı sistemi bozar ve vücut fonksiyonlarının bazılarında rahatsızlığa neden olabilir. Bozucu alandan tamamen farklı bir organdaki şikayetler bozucu alana yapılan nöral terapi sonrası azalır veya kaybolur (Flash fenomeni veya yıldırım etkisi). Bu bozucu alanlar sıklıkla kafa bölgesinde, özellikle de diş, tonsil ve paranasal sinüslerde lokalizedir. Ayrıca geçirilmiş ameliyat alanları özellikle bozucu alan olarak değerlendirilmelidir. Ülkemizde çok sık yapılan sezaryan ameliyatları sonrası sağlığı bozulan başağrıları, hipertansiyon vb. şikayetleri başlayan kadınların sayısı hiç az değildir. Yara izine yapılacak procain enjeksiyonları hastaların hayatlarını değiştirmektedir.

Sonuç olarak; nörovejetatif sistem bağlantılarını uc uca eklersek dünyanın etrafını 12 defa dolaşabilir. Bu geniş ağın fonksiyonları humoral, selüler, neural ve hormonal düzenleyici mekanizmaların birlikte dengeli, sistemdeki reaksiyonlara katılımı ile ilişkilidir. Bu mekanizmaların sadece birinde oluşacak herhangi bir bozukluk bütün sistemin fonksiyonel düzensizliği ile sonuçlanacaktır. Yani hastalık yalnızca bir organı değil, bütün vücudu etkileyecektir. Bozuk segmental dokuya yapılan nöral terapi yalnızca patolojik refleks yolları kesmekle kalmaz, aynı zamanda bozuk hücre membranını doğru potansiyele repolarize ederek, tüm vücut fonksiyonlarını normal hale getirmeye de yarar. Enjeksiyonların tekrarlanması ile organizmanın repolarizasyon kabiliyeti ve kendiliğinden gerekli potansiyelde kalabilme yeteneği gelişmekte ve bu da rahatsızlığın giderilmesinde önemli ölçüde rol oynamaktadır.

TARİHÇE:

Neural therapy (nöral terapi) 1920'lerde Alman iki hekim kardeşin Ferdinand ve Walter HUNEKE'nin dikkatlerini çeken bir olayla başlamıştır. Her iki hekim migrenini bir türlü geçiremedikleri kızkardeşlerine romatizmal hastalıklar için önerilen bir ilaç kompozisyonunu damardan uyguladıklarında kızkardeşlerinin daha ilaç bitmeden ani olarak ağrısının geçtiğini, neşeli ve mutlu bir hale geldiğini gözlemlemişler. Bu durumu araştırdıklarında yanlışlıkla damardan değil kalçadan uygulama için olan preparat formunu enjektöre çektiklerini, bu formun damardan olandan farklı olarak procain içerdiğini fark etmişlerdir. İlaç daha emilmeden olan iyileşmenin ise ilacın damarı çevreleyen sinir ağına olan etkisinden olduğunu keşfetmişlerdir. Huneke kardeşler nöral terapinin temelini atarken basit hata ve tesadüflerin olumlu sonuçlarını geliştirmişlerdir.3 yıllık çalışma ve deneylerini ‘Lokal Anesteziklerin Alışılmamış Uzaktan Etkileri' adı altında tıp dünyasına sunmuşlardır.

1940 yılında Dr.F.Huneke sağ omzunda bir türlü geçmeyen ağrı ve hareket kısıtlılığı olan hastasını omuz bölgesine uyguladığı tedavi ile iyileştirememiştir.. Ancak aynı hasta kısa süre sonra hasta çocuklukta geçirdiği sol ayağındaki kemik iltihabı yarasının tekrar ağrıdığını belirterek başvurmuştur. F.Huneke bu bölgeye procain uygulaması sırasında tam tersi taraf omzunun ağrısının anında geçtiğine şahit olmuştur.. Bu durum ‘flash etki-yıldırım etkisi- olarak tanımlanmaktadır. F.Huneke bundan sonra nöral terapinin babası olarak kabul görmüş ve bozucu alan uygulaması nöral terapide yerini almıştır.

1925 yılında Alman fizyolog Von Hering nörovegetatif sistemin geleceğin tıbbının en önemli öğelerinden olacağını ifade etmiştir. Yıllar içinde de Huneke tedavi yöntemlerinin bilimsel açıklamaları tıp dünyasında yerini almış ve Von Hering'in öngörüsü gerçekleşmiştir. Viyana'da bir grup araştırmacı {Prof Dr F.Hopfer önderliğinde Prof.Harrer, Prof. Fleischacker, Prof.Kellner ve Prof.Pischinger} hastalık oluşumunun temel vegetatif sistemden kaynaklandığını ve hücre-çevresel sistem (cell environment system) etkileşimini ispatlamışlardır. Ricker'in hastalanmada dış uyaranların hücreden önce sempatik sinir sonlanmalarında frekans ve amplitüd değişikliği yaptığı teorisi Nöral terapi Akademisinin klinik deney ve gözlemleri ile yıllar öncesinde ortaya konmuş ancak demir perdenin yıkılması ile bilgiler genel paylaşıma açılmıştır. Bu teori yakın zamanlarda Prof.Pischinger ve Prof.Heine tarafından geliştirilmiş ve ‘Temel sistem-Matriks- teorisi' olarak adlandırılmıştır. Nöral terapi günümüzde başta Avrupa ülkeleri olmak üzere ağrı ile uğraşan hekimlerin ilk tedavi tercihi olarak yaygın kullanılmaktadır. Nöral terapi enstitüsünün yılda iki defa yapılan eğitim programları yanısıra İsviçre Bern Tıp Fakültesinde Dr.Lorenz Fischer yönetiminde Nöral Terapi kürsüsü çalışmalarına devam etmektedir. Ülkemizde de bu tedavinin yaygınlaşması ve daha çok hastanın sağlığına kavuşması dileğiyle… 

Bu makale 12 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Emel Gökmen

Uzm. Dr. Emel GÖKMEN, 1967 yılında Muğla’da doğmuştur. Lisans öncesi öğreniminin ardından Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1990 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı'nda yapmış ve 1999 yılında Nöroloji Uzmanı olmuştur. 2004 yılından beri integratif tıp alanındaki çalışmalarına devam eden Uzm. Dr. Emel GÖKMEN, hastalıkların nedenlerini araştırmaya yönelmişmiş olup İntegratif tıp yani nöral terapi, akupunktur, homeopati, manyetik alan tedavisi yöntemleri ve klasik tıp eğitimini birleştirmiş ve böylece “Gökmen Yaklaşımı” algoritmasını geliştirmiştir. Bu yaklaşım; migren ve baş ağrıları başta olmak üzere bel-boyun ağrıları ve fıtıkları, baş dönmesi, kulak çınlaması, fibromiyalji, huzursuz bacak sendromu gibi bazı hastalıklarda ha ...

Uzm. Dr. Emel Gökmen
Uzm. Dr. Emel Gökmen
İstanbul - Nöroloji (Beyin ve Sinir Hastalıkları)
Facebook Twitter Instagram Youtube