Menopoz takip ve desteği

Menopoz takip ve desteği

MENOPOZ
Meno, kanama, Pause kesilme demektir. Menopoz ve kanamanın kesilmesi, demektir. Menopoz dönemi diye bir dönem yoktur. Menopoz cinsel olgunluk dönemiyle yaşlılık arasındaki uzun bir süreç içinde bir noktadır. Yani, bir öncesi ve bir sonrası vardır. Onun için bir menopoz öncesi, bir de menopoz sonrası dönem vardır diyoruz.

TÜRKİYE’DEKİ ORTALAMA MENOPOZA GİRME YAŞI

Türkiye’de menopoza girme yaşı 47, ama 51 yaşına kadar uzayabilmektedir, menopoz öncesi dönem ise, 40’lı yaşlardan başlamaktadır.

Üç türlü menopoz vardır.
1.    Doğal menopoz; kadının normal, kendiliğinden menopoza girmesi.
2.    Cerrahi menopoz; herhangi bir nedenle, hangi yaşta olursa olsun, rahim dursa bile yumurtalığını kaybeden kadının menopoza girmesi
3.    Erken menopoz; 40 yaşından önce menopoza girmesi

MENOPOZUN ERKEN VE UZUN DÖNEMDEKİ BELİRTİLERİ

Menopoz, fizyolojik bir olaydır. Yani bir hastalık hali değildir. İnsan ömrünün uzaması, Türkiye’de ortalama 70’li yılların Amerika’da 80’li yılların üstüne çıkması menopozun nedeni olan östrojen hormonunun yokluğundan kaynaklanan belirtileri daha uzunca bir süreç yaşamamıza neden olmaktadır.

Menopoz hemen öncesi dönem ve menopozdan hemen sonra 3-5 yıl devam eden, bütün kadınlarımızın bildiği, menopoz yakınmaları vardır.
İlk görülen yakınmalar: Sıcak basmaları, birdenbire gelen terlemeler, sinirlilik hali, alınganlık hali, ağlama nöbetleri, unutkanlık, uykusuzluk. Kadınların %75’inde bu psikolojik depresif hal görülmektedir. Yani psikolojik olarak depresif bir hal yaratıyor kadında bunlar % 75 kadında görülüyor. Yüzde 25’inde ise hafif olarak geçmektedir. 3-5 yıl kadar devam eder, sonra kaybolur. Yüzde 10’unda 10 yıla kadar uzamaktadır. Ondan sonra geç semptomlar başlar. En önemlisi ciltte meydana gelen bozukluklar ve kalp kriziyle karşımıza çıkan enfarktüs riskidir. Menopoz döneminde enfarktüs 10 misli bir artış göstermektedir, normalde bir erkek hastalığı olan enfarktüs, bir kadın hastalığı haline gelmektedir. Bugün dünyada kalp krizine bağlı ölüm nedenleri kanserler dahil bütün ölümlerin neredeyse iki misline yakındır. Bir de menopozla başlayıp, sinsi olarak kemiklerde  meydana gelen kayıpla karakterize olan osteoporoz karşımıza çıkmaktadır. En büyük olumsuzluk da kırıklardır. Kalça kırıkları, omur kırıkları çok önemlidir. Aynı zamanda kamburlaşma meydana gelmektedir. Omurlardaki çökme kırıkları sonucunda, felçler meydana gelebilir.

ERKEN MENOPOZ TESBİTİ

Erken menopoz 40 yaşından önce ortaya çıkmaktadır. Hormon testiyle bulguları kolayca teşhis mümkündür. Eğer kadın normal adet görüyorsa zaten menopoz şikayeti olmaz, ama adetlerinde bir bozukluk varsa erken menopoz riski olup olmadığı, kandan alınan basit bir hormon tahliliyle, çok kolay olarak tesbit edilebilir.

MENOPOZ DÖNEMİNDE YAPILAN STANDART TESTLER
Menopozda neler yapılması lazım?

Menopoz dönemindeki kadının bir defa jinekoloğa gitmesi gerekir. Rahim ve rahim ağzı kanserinin en çok görüldüğü döneme girildiği için, jinekolojik muayene, smear testi yapılmalıdır. Vaginal ultrasonografi yumurtalık kanserlerini ve rahim içi kanserlerinin teşhisi açısından çok önemli, patolojileri, bozuklukları en iyi gösteren tanı yöntemlerinden biridir. Meme kanseri, kadında görülen kanserlerin, insanlarda görülen kanserlerde, akciğer kanserinden sonra ikinci sırayı almaktadır. Meme kanserindeki bu artış nedeniyle kadınlarımızın muhakkak 40 (mamografide 35 diye geçiyor) yaşından itibaren mamografi, meme ultrasonografi çektirmeleri gerekmektedir. Bunun dışında kan yağlarına baktırması ve aile öyküsü varsa kemik ölçümü yaptırması gerekmektedir.

HORMON REPLASMAN TEDAVİSİ

Menopoz döneminde yapımı duran östrojen hormonunu yerine koyma tedavisi olarak tanımlanan hormon replasman tedavisinde iki tedavi şekli vardır.
1.    Adet görecek şekilde
2.    Adet görmeyecek şekilde
Hormon replasman tedavisi ağızdan, ciltten yapıştırma şeklinde, cilde sürülen kremlerle veya burundan sprey şekillerinde verilebilir. Vagina içine konulan ovüllür, kremler, progesteron hormonu içeren rahim içi araçları da vardır. Buna östrojen ilave edilmektedir. Bugün en çok kullanılan transfermal ve oral yolla, bir de vagina yoluyla kullanım en yaygın kullanım şeklidir. Hormon replasman tedavisi verildiği zaman %90’ın üzerinde başarı olmaktadır. Biraz evvel söylediğimiz mennopozun erken belirtileri kaybolmaktadır. Geç belirtiler ve osteoporoz da önlenmektedir. Bugünkü konsept, kadın menopoza girer girmez, girmeye yakın, eksikliğin hissedildiği dönemde tedaviye başlanıp, 5-10 yıl devam etmesidir. Zaten bütün kadınlara verilen mesaj, uzun süre kullanılmasıdır.

HORMON TEDAVİSİNİN RİSKLERİ

Meme kanseri ne kadar görülür? Halk arasında bu çok yanlış bilinmektedir. En çok görüldüğü ülkelerden biri olan A.B.D.’nin en son verilerine göre 55-59 yaş arasında meme kanseri 100 bin kadında 300, demek ki binde 3 kadında görülmektedir (bu araştırma 55-59 yaş arasında yapılmış). Zaten meme kanserinin 40 yaşından önce görülme olasılığı % 25’dir. % 75’i 40 yaşından sonra görülüyor. Her artan yılla beraber hormon alsın veya almasın artan bir eğilim içindedir. Nasıl erkeklerde prostat kanseri görülüyorsa, 80 yaşını geçen 9 kadından 1’i meme kanseri olma riski taşımaktadır. Ne kadar geç yaşta kalanırsa yaşama şansı o kadar fazladır.

MENOPOZ DÖNEMİNE YAKLAŞAN KADINLARA MESAJLAR

Yaşam kalitemizi arttırması için kadının mutlaka hormon reslasman tedavisi alması lazım. Almıyorsanız bile, en önemlisi doktora gitmeniz lazım. Kanserlerin önlenmesi açısından çok önemlidir. Hayat alışkanlıklarımızı düzenlemeli, jimnastiğimize önem vermeli, yeşili, beyaz eti yemeliyiz. Diyetimizi çok iyi yapmamız lazım.
1. Meme kanserinin genetik yatkınlık gösterdiği düşünüldüğünden, böyle bir hastanın birinci derece akrabalarına hormon replasman tedavisi verilmemekteydi. Oysa son çalışmalar, bu kişilere de verilebileceğini göstermektedir. Bu hastalar kontrol altında olduğu ve risk de artmadığı için tedavi olabilmektedir. Gözardı edilebilecek minimal bir artış vardır. Ancak ailede hem teyzede hem ablada veya hem annede hem teyzede, ailenin her ferdinde meme kanseri saptanmazsa bunlara hormon replasman tedavisi vermeme eğilimi halen vardır.

JİNEKOLOJİK MUAYENE VE ULTRASONOGRAFİ

Tanı yöntemlerinin belki de en önemlisi, hastadan şikayetlerini detaylı bir şekilde öğrendikten sonra yapılan jinekolojik muayenedir. Çünkü doktor bu muayene sonrasında hastanın muayene öncesi anlattıklarını da göz önüne alarak hastalık hakkında bir grup teşhis düşünecek ve buna göre de hastayı yönlendirecektir. Jinekolojik muayane (yapılış şekli düşünüldüğünde) çok da kolay gelmemekle birlikte, son derece basit, ağrısız, hızlı ve doktor açısından teşhis için anında karar verdiricidir. Bu nedenle de yapılması şarttır. Bu muayenenin üç ana bölümü vardır:Birinci bölümde, doktor ağzını inceler, gerekirse bu dokular ya da salgılarından örnek alır (pap smear, kültür vs.). Sonrasında bu alınan örnekler laboratuvarda incelenir ve hastalık hakkında çok önemli bilgiler elde edilir. Hatta pap smear, bizi (o anda hastanın şikayeti olmasa bile) gelecekte çok geç olabilecek kanser tehlikesine karşı uyarabilir. Vajinanın muayenesi spekulum denen bir yardımcı alet ile gerektiğinde az miktarda kayganlaştırıcı da kullanarak hastaya ağrı ve rahatsızlık vermeksizin yapılır. (Kızlarda ise vajinal muayene yapılmaz ve sadece dış cinsel organlar ve kızlık zarı incelenip, gerekirse rektal muayene ve karından ultrason ile inceleme yapılabilir). Daha sonra vajinal muayene el yardımı ile gerçekleştirlir. Burada amaç hastanın üreme organlarını elle hissederek bilgi almaktır. Bu da yine gerektiğinde kayganlaştırıcı bir krem kullanılarak hastaya ağrı ve rahatsızlık vermeksizin yapılır. Üçüncü bölümde ise geçmişten farklı olarak artık jinekoloğun nerede ise gözü gibi olan vajinal ya da karından yapılan ultrasonografik inceleme vardır. Ultrasonografi, kulağın duymayacağı frekansta ses dalgaları kullanılarak gerçekleştirilen bir muayene yöntemidir, canlıya ya da gebeliğe şu ana kadar karşılaştırmalı klinik çalışmalarla kanıtlanmış herhangi bir kötü etkisi yoktur. Ama buna karşın elle hissedemeyeceğimiz bir çok problemi (yumurtalık kisti, myom, rahim içinde polip, erken gebelik, bebek kalp atışları ve gelişimi vs.) bize çok objektif olarak iletir ve bazen anında teşhise gidilebilmesine yardımcı olur. Jinekolojik muayenenin her etabında doktor mutlaka steril (mikropsuz) tek kullanımlık ve sonrasında atılan eldiven gibi yardımcı materyal kullanır. Bu nedenle hastadan hastaya ya da doktordan hastaya bu muayenede herhangi bir mikrop vs. Geçişi mümkün değildir. Burada muayenenin her etabı çok kritik olup, her anında bize çok değerli bilgiler verebilir. Örneğin bir hastanın elle muayenesi normal olup, ultrasonografide bir yumurtalık kisti tespit edilebilir. Ya da hastanın diğer bütün muyaeneleri normal olup, sadece vajinal akıntısında bir enfeksiyon tespit edilebilir ya da hastanın ultrasonografiyle tespiti mümkün olmayan bir vajinal kisti ancak elle muayenede anlaşılabilir.

Obstetrik (gebe) muayenede ise bundan farklı olarak ilerleyen gebelik aylarında vajinal ultrasonografi ya da muayeneyi gerektirecek bir durum olmadığı sürece sadece doktor ilk muayenede erken gebelik döneminde bir vajinal muayene ve ultrasonografi yapar, sonrasında sadece karından yapılan ultrasonografi ve muayene ile gebeliği takip eder. Gebeliğin son haftalarına doğru iç yapısını, bebeğin başının konumunu, rahim ağzının doğuma uygun olupl, olmadığını yine muayene ile anlayabilmekteyiz.

KEMİK DANSİTOMETRESİ

Menopoz veya başka bir sebeple östrojen eksikliğinde  kalsiyumun az alınması, hareketsizlik, kahve, sigara, alkol tüketimi, zayıflık ve bazı ilaçlarla osteoporozun daha da hazlandığını biliyoruz.

Osteroporoz tedavisinde kalsiyum miktarını ayarlamak veya kalsiyumun emilimini arttırmak, bazen de hormon destekleyici tedaviler kullanmak ve egzersiz ile bu tedaviye desteklemek gerekmektedir.

Testesteron, TSH, T3, T4 hormonlarını içerir.

Bu makale 7 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Cahit Bozyel

Op. Dr. Cahit BOZYEL, 1981 yılında Ankara Atatürk Lisesi'nden mezun olmuştur. 1987 yılında, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'ni bitirerek Tıp Doktoru olmuştur. Mecburi hizmetini Burdur'da yaptıktan sonra Şırnak'ta askerliğini yapmış daha sonra Tekirdağ Devlet Hastanesi acil servisinde çalışmıştır. İhtisasını, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapmış ve 2000 yılında Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmuştur. Ardından Adıyaman ve Diyarbakır Devlet Hastanelerinde çalışmıştır. 2005 yılında Antalya Özel Konyaaltı Tıp Merkezini eşi Özge ABACI BOZYEL ile birlikte kurmuş ve bu merkezde 7 yıl Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak çalışmıştır. 2013 yılından bu yana Antalya'da özel muayenehanesi'nde çalışmalarına devam etmektedir.  Op. Dr. Cahit BOZYEL, mesleki kariyeri süresince Tüp Bebek, İnfertilite, Gebelik Takibi, Doğ ...

Etiketler
Menopazda ilaç kullanımı
Op. Dr. Cahit Bozyel
Op. Dr. Cahit Bozyel
Antalya - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube