Makat yırtığı dendiğinde çatlak akla gelir genellikle sert bir kabızlıkla anüs cildinin çizilmesiyle başlar ve giderek derinleşip müzminleşir ancak en sık sebep kabızlık olsa da aşırı ishal, dizanteri gibi hastalıklardan da olabilir.Zamanında doğru ilaçlarla tedaviye başlanırsa müzminleşmeden iyileşebilir.
Makat yırtığı (anal fissür ve makat çatlağı da denir) 2 derecede değerlendirilir
Erken dönem makat yırtığı
Kkronikleşmiş makat yırtığı
Anüste catlama olduktan sonraki 2-3 hafta süresince erken dönem olarak değerlendirilir ve uygun tedavilerle % 40-60 ihtimalle düzelir yaklaşık bu kadarı da kronikleşir. Erken dönemde hasta tuvalette anüsünü cam kırıkları çiziyormuş gibi acı hisseder ancak dışkılama işlemi bittiğinde ağrısı kısa sürede geçer. Kronikleştiğinde ise hasta tuvaletten çıktıktan sonra 1-4 saat boyunca ağrı çekmeye devam eder. Bu ağrı dışkılama sırasındaki cam çiziyormuş gibi değildir daha çok makatta kontrolsüz kasılma şeklinde ağrı gibidir. Kola bacağa giren kramp ağrısına benzer. Hastalık müzminleştiyse tedavi şeklinin gerekir çünkü kremler artık etkisiz kalır.
Makatın yırtılması kronikleştiyse artık iki tedavi seçeneği vardır;
Botox la tedavi;bu tedavi şekli ameliyat değildir yaklaşık 1 dakikada uygulanan basit bir enjeksiyon işlemidir. Kramp giren kas rahatlatılır ve bu sayede % 95 oranında tam iyileşir. Bu başarının elde edilebilmesi için 100 Ünite ilaç yapılması gerekir
Botoxla makat yırtığı tedavisinin bilinen hiçbir yan etkisi yoktur, tecrübeli ellerde kolayca uygulanabilir ve tecrübe başarının anahtarıdır.
Makat yırtığı ameliyatı; L.İ.S
Bilinenin aksine yırtık kesilmez veya kapatmak için dikilmez, iyileşmeyi engelleyen kas krampını düzeltmek için bir gurup kas kesilir, kasın kesilmesiyle makat rahatlar ve rahatsızlık % 99 kalıcı olarak düzelir.
Ameliyattan sonra dışkı kaçırma, gaz kaçırma, kanama, iltihaplanama, ağrı gibi sorunlar görülürken botoxla tedavide bu tür sorunların hiçbiri görülmez, Ameliyat sonrası kalıcı dışkı kaçırma ihtimali binde 1 civarlarındadır ve iç çamaşırı kirletme tarzında olur, genellikle sosyal yaşamı etkileyecek düzeyde değildir.
Op.Dr.Atilla KAYA