Kulak ameliyatları

Kulak ameliyatları

Kulak ameliyatları vücudun diğer bölgelerinde yapılan ameliyatlar gibi dünyada ve ülkemizde yapılan cerrahi müdahalelerdendirler. Ancak halk arasında vücudun diğer bölgelerindeki ameliyatların aksine kulak ameliyatlarına karşı bir isteksizlik ya da korku vardır. Bu korku ve isteksizliğin çeşitli nedenleri vardır. 

Bunların yanında kulak ameliyatlarında başarı oranlarının %100 olmayışı da etkileyen faktörlerden biridir. Ancak bazı kulak hastalıklarının tedavisinin sadece cerrahi olarak yapılabilmesi bu ameliyatları mutlak gerekli kılmaktadır. Kulak ameliyatlarında başarı oranları %100 değilse de tecrübeli ekipler tarafından yapıldığı takdirde %90’ların üstündedir. Bu da küçümsenecek bir oran değildir. Bunun için korkuya gerek yoktur. Ameliyat öncesi iyi hazırlık yapılmış olgularda başarı oranları daha da yükselir.
Hangi patolojilerde cerrahi tedavi gereklidir
1-Kronik kulak sıvıları: Kulak havalandırma tüpü takılması
2-Kulak zarı delikleri: Timpanoplastiler (Kulak zarı onarımı)
3-Kolesteatom ve kronik otitler: Timpanomastoidektomiler
4-Otoskleroz (Kireçlenmeler): Stapedotomi + T. Piston uygulaması
5-Kepçe kulak anomalisi: Otoplasti (Kulak kepçe estetiği)
6- Doğumsal kulak kepçesi ve yolu anomalileri: Anomalilerin tamiri
7-İleri derecede işitme kaybı: Biyonik kulak takılması
8-Kulak tümörleri: Tümör ameliyatları
9-Menier Sendromu; Denge siniri ameliyatları

1-Kulak havalandırma tüpü takılması:
Kulak havalandırma tüpü takılması uzun süren kulak sıvıların tedavisinde uygulanan bir metottur. Oldukça etkilidir. Özellikle okul öncesi ve okul çağı çocuklarında oluşan kulak sıvılarının giderilmesinde başvurulan bir cerrahidir. Uzun süreli bir ameliyat değildir. Ameliyat dış kulak yolundan yapılır. Kulak zarına küçük bir kesi yapılarak içerideki sıvı boşaltılır ve tekrar sıvı toplamasın diye zara çok küçük ortası delik havalanma tüpleri takılır. Bunlar ortalama 4-6 ay arasında zarda kalırlar ve sonra kulak onları dış kulak yoluna atar. Dış kulak yolundan atılmış tüpleri muayene odasında alırız.
Genellikle tek tüp uygulaması ile bu hastalık düzelir. Ancak bazen birkaç kez tüp takılmasına ihtiyaç olabilir. Bunlar genelde inatçı vakalardır. Bazı aileler ikinci kez tüp takılmasını istemezler. Birden fazla tüp takmanın çocuğa hiçbir zararı yoktur. Bu nedenle isteksiz davranılmamalıdır. Çünkü havalanma tüpü takılmadığı zaman kulakta biriken sıvı işitme kaybı gibi pek çok kalıcı hasarlara neden olabilmektedir.
2-Timpanoplastiler (Kulak zarı onarımı ya da nakilleri)
Timpanoplasti ya da kulak zarı onarımları kulak ameliyatları içinde en sık yapılanlardan birisidir. Geçirilmiş çeşitli hastalıklar nedeni ile kulak zarında kalıcı delikler (Perforasyonlar) oluşabilir. Bu zar delikleri bir yandan işitme kaybına yol açarken, diğer yandan da kulağa su kaçmasına neden olurlar. Kulağa giren sular enfeksiyona ve kulak akıntılarına neden olurlar. Kulak zarında delik olan kişilerin yaşam kaliteleri de olumsuz yönde etkilenir. Rahatlıkla denize ya da havuza giremezler. Banyo yaparken kulaklarını sudan korumak zorunda kalırlar.
Bu olumsuzlukları gidermek ve işitmeyi normal hale getirmek için hastalara zar onarım ya da nakil ameliyatları yani timpanolplastiler yapılır. Ameliyatlara genellikle kulak arkasından girilir. Ancak bazı hafif olgularda kulak yolu veya önünden girilebilir. Kulağın üstünden deri altında bulunan temporal adele zarı (fasiyası) alınarak yeni kulak zarı yapılır ve kulağa nakledilir. Bu ameliyatlar ortalama 2 saat kadar sürerler. Ameliyat başarıları hastanın ameliyat öncesi iyi hazırlanması ve cerrahın tecrübesine göre değişir. Ancak tecrübeli ellerde başarı oranları çok yükselir. Bu ameliyatlar sayesinde hastanın hem işitmesi normalleşir ve hem de yaşam kalitesi yükselir.
3-Timpanomastoidektomiler
Özellikle kolesteatomlu kronik otitlerde tercih edilen bir ameliyattır. Kolesteatom kronik orta kulak hastalıkları içerisinde en sıkıntılı olan hastalıktır. İlaç tedavisinin etkisiz olması ve komplikasyonlarının çok fazla görülmesi hastalığın önemini artırmaktadır. Kolesteatom bulunan hastaların en sık görülen iki şikâyetleri vardır. Bunlardan birincisi hastalıklı kulakta çok kötü kokulu akıntı, ikincisi ise işitme kaybıdır. Kötü kokulu akıntı hastaların sosyal ve psikolojik durumlarını negatif yönde etkiler. Bu nedenle mutlaka tedavi edilmelidir.
Kolesteatomlu kronik otitin tek tedavisi cerrahidir. Yapılacak ameliyatların genel adı da timpanomastoidektomi olarak ifade edilir. Timpanomastoidektomilerde genelde kulak arkası insizyon ile girilerek temporal kemik ortaya konur. Turlar ile kemik oyularak hastalıklı bölgeye ulaşılır. Hastalık tamamen kulak kemiğinin içinden temizlenir ve işitmeyi tamir eden ameliyatlardan biri ile kombine edilir. Böylece hastalar bir yandan hastalıklarından kurtulurken diğer yandan azalan işitmeleri de tamir edilmiş olur.
4-Otoskleroz: Kulak kemikçiklerinin kireçlenmesi
Otoskleroz hastalığında işitme kemikçiklerinde üçüncüsü olan üzengi kemiği ile oval pencere arasında bir kireçlenme olayı vardır. Hastalık genellikle 20-25 yaşlarında başlar ve oldukça yavaş ilerler. Daha çok hanımlarda görülür. Çoğunlukla her iki kulakta olur ancak birinde daha hızlı ilerler. Diğer kulakta çok yavaş ilerlediği için uzun süre farkına varılmaz. İki önemli belirtisi gittikçe artan işitme kaybı ve kulak çınlamasıdır.
Tedavisinde başlangıçta sodyum florid gibi ilaçlar verilebilir. Bu ilaçların hastalığı tedavi etmedikleri ancak ilerlemeyi yavaşlattıkları üzerine görüşler vardır. Tedavisinde iki seçenek vardır. Bunlardan birincisi kireçlenme olan üzengi kemiğinin büyük bir kısmı çıkarılarak onun yerine yapay bir piston takılır. Bu pistonun ucu oval pencereye bir delik açılarak oradan içeri sokulur. Böylece ses dalgaları iç kulağa iletilmiş olur ve hastanın işitmesi düzelir. Ameliyatı kabul etmeyen hastalara ise işitme cihazları verilerek işitmeleri düzeltilebilir. Yapılan ameliyatların hastaların çınlamalarına pek fazla faydası olmaz.
5-Kepçe kulak anomalisi: Otoplasti (Kulak kepçe estetiği)
Kepçe kulak anomalisi kulak kepçesinin anatomik bozukluğudur. Mutlak düzeltilmesinde yarar vardır. Özellikle çocuklar bu konuda çok sıkıntı çekerler. Çocukların düşünce seviyeleri büyükler gibi olmadığı için arkadaşlarının psikolojik durumunu pek düşünemezler. Bu nedenle arkadaşları ile kepçe kulak diye alay ederler. Bu da çocukların psikolojilerini bozar, onların oyun ortamlarından ve hatta okuldan bile uzaklaşmalarına neden olabilir.
Kepçe kulak patolojisi olan çocuklar okula başlamadan önce ameliyat edilmelidirler. Bu ameliyatların başarı oranları yüksektir. Çok fazla komplikasyonu da yoktur. Bu ameliyatları estetik ameliyatlar gurubuna girer. Kulak arkasından açılarak ya da hiç açılmadan ameliyatlar gerçekleştirilir. Düzensiz olan kıkırdak yapı düzeltilerek kalıcı sütürler yerleştirilir ve ameliyat sonlandırılır. 10 gün süreyle kulak sargıya alınır. 10 günden sonra ise sadece geceleri kulak sargısı uygulanır. Bu da genelde koruyucu amaçlıdır.
6- Doğumsal kulak kepçesi ve yolu anomalileri:
Anomaliler kulak kepçesinin ve yolunun hiç olmaması olabildiği gibi, küçük de olabilir. Klinik olarak estetik görünümde bozukluğun yanında, özellikle kulak yolunun hiç olmadığı olgularda işitme kaybı da görülmektedir.
Bu anomalilerin tedavisi tamamen cerrahidir. Bu hastalara tomografi çektirerek orta ve iç kulaklarının varlığı tespit edilir. Orta ve iç kulağı olan çocuklara kulak kepçesi, dış kulak yolu ve kulak zarı yapılarak işitmeleri ve estetik görünümleri düzeltilir. Dış kulak yolu dar olanlar ise genişletilir.
7-İleri derecede işitme kaybı: Biyonik kulak takılması
İleri derecede işitme kaybı doğumsal olabildiği gibi geçirilen menejit gibi bir takım enfeksiyon hastalıklarına da bağlı olabilir. Özellikle doğumsal yada geçirilen hastalıklara bağlı ileri derecede işitme kayıplı 5 yaşına kadar olan çocuklara koklear implant denilen biyonik kulak uygulamaları yapılabilmektedir.
Ameliyat sonrası eğitimler ile bütünleştirilmesi sonucunda işitme ve konuşma açısından başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Bu ameliyatların tek sorunu ekonomik olarak oldukça yüksek meblağlara mal olmalarıdır. Bu açıdan ameliyatı sosyal güvence ile yaptırmak isteyenler devletin belirli merkezlerdeki hastanelerinden biyonik kulak uygulaması için kurul raporu alması gerekmektedir. Bu raporu alanlara ameliyat devlet kurumlarında ücretsiz yapılmaktadır.
8-Kulak tümörleri: Tümör ameliyatları
Vücudun diğer bölgelerinde olduğu gibi kulakta da iyi ya da kötü huylu tümörler olabilmektedir. Bu tümörlerin belirtileri diğer kulak hastalıklarının belirtileri ile karışabilir. Özellikle kronik kulak iltihaplarında olduğu gibi burada da kötü kokulu kulak akıntıları görülebilmektedir. İşitme kaybı da bu akıntıya eşlik etmektedir. Bunların yanında kulak ağrısı ve özellikle kötü huylu tümörlerde kulağa yakın bölgelerdeki lenf bezlerinde şişmeler olabilmektedir.
Kulak kanserlerinin cerrahi tedavisi vücudun diğer bölgelerindeki cerrahilerden biraz daha zor cerrahi yaklaşımlardır. Çünkü bir taraftan tümörün tamamını çıkarmak gibi bir zorunluluk vardır. Diğer taraftan da yüzümüzü hareket ettiren siniri ve işitmemizi korumak gibi durumla karşı karşıyayız. Ayrıca beyne giden ana damarlarda bölgeye yakın geçmesi nedeniyle cerrahinin hassasiyeti daha da artmaktadır. Her şeye rağmen korunması gereken yapılar korunarak tümör çıkarılır ve gerekirse hastanın boyun lenf bezi temizlenmesi de ameliyata ilave edilir. Tümörün cinsine ve yayılımına bağlı olarak gerekirse Radyoterapi de ameliyata ilave edilir.

9-Menier Sendromu; Denge siniri ameliyatları
Menier hastalığı ya da Sendromu baş dönmesi, işitme azlığı ve bulantı kusma nöbetleri ile seyreden kronik bir iç kulak hastalığıdır. Öldürücü değildir ancak klinik seyri nedeniyle yaşam kalitesini oldukça etkileyen bir hastalıktır. Özellikle nöbetlerin geldiği dönemlerde hastayı 5-6 gün yatmak mecburiyetinde bırakır. Atakların geliş sıklığı kişiden kişiye değişse de ortalama 5-6 aylık aralıklar ile gelebilir. Başlangıçta atakların arası süre uzun ise de eğer hastalık tedavi edilmez ise ataklar arası süre gittikçe kısalır.
Hastalığın temel tedavisi medikal tedavidir. İlaç tedavisi ile nöbetler kontrol altına alınır ve geliş süreleri de azaltılır. Nöbetler gelse de eskisi gibi çok şiddetli olmazlar. Uzun süreli ilaç tedavisi alan hastalar zamanla hastalığın üstesinde gelirler ve ilaç almadan da hayatlarını sürdürebilirler. Bazen bu hasta gurubunda ilaç tedavisinin yanında denge rehabilitasyonu dediğimiz bir uygulama da yapılabilmektedir.

Ancak denge rehabilitasyonu ve her türlü ilaç tedavilerine rağmen rahatlatılamayan hastalar azda olsa olmaktadır. İşte bu gurup hastada özellikle de bu hasta genç ise bunlarda ameliyat mutlak gerekli olmaktadır. Bu hastalara eğer işitmeleri çok fazla kayıp ise iç kulağı tahrip edici ameliyatlar yapılabilmektedir. Ancak işitmeleri iyi olan hastalara ise denge sinirinin kesildiği ameliyatlar yapılabilmektedir. Böylece hastanın denge bozukluğu ve baş dönmesi şikayeti ortadan kalkmakta ve hastanın yaşam kalitesi yükselmektedir.

Bu makale 8 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Orhan Gedikli

Prof. Dr. Orhan GEDİKLİ, 10 Aralık 1955 yılında Trabzon'da doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından 1973 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1979 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapmış ve 1988 yılında Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı olmuştur. Uzmanlık eğitiminin ardından Kırklareli Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu, Acıbadem Bakırköy Hastanesi, Medicalpark Hospital ve Bakü Klinika Özel Hastanesi gibi pek çok kurumda görev yapmış olan Prof. Dr. Orhan GEDİKLİ, mesleki çalışmalarına 1998 yılından beri Fatih'te bulunan özel muayenehanesi'nde devam etmektedir. Ayrıca kendisi, Türk Tabipler Birliği, Türk K.B.B. ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği, Türk Kulak Burun Boğaz Vakfı, Türk Rinoloji Derneği, Rinolojik Alerji Der ...

Etiketler
Menier sendromu denge siniri ameliyatları
Prof. Dr. Orhan Gedikli
Prof. Dr. Orhan Gedikli
İstanbul - Kulak Burun Boğaz hastalıkları - KBB
Facebook Twitter Instagram Youtube