Kendine güvensizliğin nedenleri ve kendine güven için öneriler

Kendine güvensizliğin nedenleri ve kendine güven için öneriler

Hepimizin kendimizi inandığımız ve güvendiğimiz yaşam alanları olduğu kadar kendimize inancımızın az olduğu aslında güvenmediğimiz yaşam alanları vardır. Kimimiz akedemik yaşamda kendimizi daha rahat hissederken kimimiz dış görünüşümüze güveniriz. Peki nedir bu kendine güven meselesi, kendime güveniyorum demek ne demektir ? Kişinin kendine güvenmesi, kendisi hakkında pozitif ve gerçekci bir inanca sahip olmasıdır.Bir kişi gerçekten kendine güveniyorsa kendi yaşamının üzerinde denetim sahibi olduğunu hisseder. Bu denetim duygusu, kişinin her alanda kusursuz olacağı, her beklentiyi gerçekleştireceği anlamına gelmez hatta güvenli olan kişi, hata ve yanlış yapsa bile kendilerini olduğu gibi kabul ederek kendileri hakkında pozitif düşünmeye devam ederler. Ancak güven problemi olan insanlar, aynı tutarlı ve huzurlu duyguyu yaşayamazlar. Genellikle kendine güveni olamyan kişilerin kendileri hakkındaki düşünceleri başkalarından alacakları onaya bağlıdır. İyi oldukları konuda bile herzaman başarısız olacaklarını düşünürler bu yüzden kendilerine olumlu geribildirim bile yapılsa bunların doğru olduğuna inanmaz ve bu yüzden yaşam karşısında risk almaktan kaçınırlar. Güvenli bir davranış ise kendilerine olumlu ya da olumsuz geri bildirim yapılsa bile başka insanların onayına ihtiyaç duymadan kendi kararlarını verebilir, haklarını savunabilir ve içinde olduğu durum ve koşullarda kendisi ve yaptıkları ile huzurlu ve barış içinde olmayı başarır.
Güven duygusu çocuklığın ilk dönemlerinde ebeveynlerin davranışları ile şekillenmektedir. Ebeveynlerin her ikisinin Ya da birinin eleştirel yaklaşımı, mükkemeliyetçi yapısı gereğinden fazla korumacı kaygılı dolayısı ile engelleyeci ve baskıcı olduğunda çocuklar değersizlik başarısızlık duygusu geliştirerek yetersiz oldukları duygusuna kapılabilirler. Güvenli bir davranış geliştiren çocukların ailelerin daha çok destekleyici, onaylayan ve hatalar kaarşısında yardım eden bir yapıda olduğu görülmektedir. Böylelikle çocuklar kendilerini olduğu gibi kabul ederek sevmeyi hatalar yanlışlar karşısında sevilmeyeceği onaylanmayacağı duygusuna kapılmazlar. Yapılan araştırmalar kendisine güvenmeyen insaların en az kendine güvenen insanlar kadar yetenekli, becerikli olduklarını göstermektedir. Dolayısı ile kendisine güvenmeyen kişi yetersiz değildir ancak yetersiz olduğunu hissettiği bir çevrede yetişmiştir.
Bu yetersizlik duygusu genellikle aile içerisinde ebeveynlerin tutumu ile şekillenir ebeveynlerin çocuğa yönelik olarak gerçek dışı beklentileri vardır ancak çocuk bu beklentileri karşılayamaz karşılayamadıkça aileden eşelştiri alır ve sevilmediğine inanır sevilmenin ve ilgi görmenin tek yolu çok iyi olmak ya da çok başarılı olabilmektir. Ailenin beklentilerini karşılayamayan çocuk kendisi ile ilgili negatif zihinsel şemalar geliştirir ve bunlar yaşla birlikte artarak çoğalır. Yetişkinlik döneminde ise artık kişinin zihninde gerçek dışı olumsuz şemlar zihinsel inanışlar şekillenmiştir.
Örneğin En tipik yıkıcı inançlardan biri 'Herkes beni sevmeli ve onaylamalı'dır. Oysaki böyle bir durum söz konusu bile değildir bu mantığa uymayan gerçek dışı ulaşılamaz bir amaçtır. Bu inanışta olan kişi hayatının denetimini başkalarının onayına bırakır ki bu da oldukça sağlıksız yaşam deneyimlerini beraberinde getirir. Bir diğer yıkıcı inanış ise 'Toplum tarafından önemli görülen alanlarda başarılı ve yetenekli olmalıyım'dır. Bu inanışta bir önceki yıkıcı inanışta olduğu gibi ulaşılamaz ve gerçek dışı bir hedeftir.Böyle kişiler başarılı olsalar bile kendi başarılarından tatmin olamaz ve kendini yeterince iyi ve değerli hissedemezler. En olumsuz ve yaygın olan negtif inanışlardan biri ise kişinin yaşamını geçmiş deneyimlerin belirleyeceğine inanması ve değişime inanmıyor olmasıdır. Çocukluk döneminde güven duygusunun şekillendiğinden söz etmiştik, kişi güven duygusu , hayatını nasıl etkilediği ve daha pek çok psikolojik yapı hakkında bilgi sahibi olarak hayatına yön verebilir. Şu an bu yazıyı okuyor olmanız bile güvenli bir insan olmak için bir adım olabilir.
Bu olumsuz inanışlar kişinin farkında olmadan zihninde dolaşır ve yaşamını etkiler. Ancak birde kişiyi olumsuz etkileyen olumsuz düşünce kalıpları vardır ki bunlar kültürün ya da kişinin içinde yaşadığı toplumun etkisi ile kişilere empoze edilerek hayat yükünü arttırmaya katkıda bulunurlar. Bu düşünce kalıpları kişinin kendisine olan güvenini yıkarak stres veren yaşam olaylarına karşı daha savunmasız hale getirmektedir. Bunlardan bazıları şöyledir;
-Genellemeler- olumsuz bir bakış açısı ile her an kötü bir tecrübe yaşamayı beklemek, 'Matemetik sınavından kötü aldım asla Mühendis olamayacağım' gibi .
-Ya hep ya hiç- Kişi herzaman herşeyi kusursuz bir şekilde yapmayı ister, dolayısı ile ya kendini devamlı olarak kötü yetersiz hisseder Ya da risk almadan o işten vazgeçer.' Matemetiği asla yapamam, öyle ise sözel bölüm okumalıyım'. Gibi.
-Etiketlemek-kişinin sürekli olarak yargılayıcı ve suçlayıcı tutumda olması. 'Eşim beni aldattı ama bu benim hatam' gibi.
-Duygularını gerçekliğini değerlendirmeden kabullenmek- çevrenin ya da başkalrının etkisi altından kalarak gerçek dışı olan duygulara öyle olmadığı halde inanmak 'Çirkin olduğumu hissediyorum demekki çirkinim' gibi. Kişi o anki duygularını gerçek bir olgu algılar ve buna inanır.
-Olumsuz seçici dikkat-sürekli olarak negatif olana odaklanmak, insanlar olumlu bir feedbackte bulunsalar bile bunun yerine olumsuz olana odaklanarak ona inanmak. 'Bütün sınavlarımı geçtiğim halde son sınavdaki başarısızlığım moralimi çok bozdu' gibi
olmalı- yapmalı – meli-malı- kipi ile düşünmek, bu tarz cümle yapıları genellikle mükemmeliyetçilik ile ilgilidir.Kişinin beklentilere yönelik dülündüğünü ifade eder. Sürekli olarak olması gereken şeylere takınılır. 'Çok güzel olmalıyım, yoksa kimse benimle evlenmez'.
Kendine olan güven nasıl geliştirilir ?
Olumlu yanlarınızı görün. ( Neleri iyi yaparsınız? )
Risk alın. ( Deneyin, olmasa da olur demeye çalışın.)
Kendinizle konuşun. ( içinizdeki negatif düşünceler ortaya çıktığında onları susturup, yerine mantıklı olumlu düşünceler geliştirin.)
Bu yazıyı hatırlayın, Artık neden kendinize güveniniz olmadığını biliyorsunuz. Kendiniz hakkında olumlu düşünmeye çalışın.
Çocukluk döneminde ailemizin ya da çevremizin bize olan etkisini kontrol edebilmemiz mümkün değildir. Gençlik döneminde Arkadaların etkisi artar ailemizin ki azalır onların düşünceleri zihnimizi şekillendirmeye devam eder. Daha ileriki yıllarda bizi etkileyen çevre yaşam koşulları hakkında daha bilinçli oluruz ve kendi yaşamımıza şekil vermeye başlarız. Dolayısı ile kendimizi olumsuz hissetmemize sebep olan kişi durum ya da ortamlardan uzak durmayı deneyerek daha olumlu deneyimler yaşamayı ve sağlıklı ilişkiler edinmeyi deneyebilirsiniz.

Bu makale 17 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Aylin Aydemir

Uzman klinik psikolog Aylin AYDEMİR 2005 yılında temel lisans eğitimini psikolojide tamamlamasının ardından Gelişim ve klinik psikolojide uzmanlığını almıştır. 2007-2010 yılları arasında çocuk ve ergenler ile çalışmış ve bu dönemde aleksitimi ve obezite üzerinde araştırma yaparak tezini tamamlamıştır.  Amerika’da Akıl Sağlığı Danışmanlığı (Mental Health Counseling) ve (Brain Spoting) Zihin Odaklama Eğitimleri ile EMDR (eye movement desensitization and reprocessing), Göz Haraketleri ile Sistematik Duyarsızlaştırma ve Yeniden işlemleme, EMDR ile fibromiyoloji ,ağrı, fobi, korku, anksiyete tedavisi, travma çözümleme eğitimi, Bilişsel Davranışçı terapi (Cognitive Behaviroal Therapy), Stratejik Aile Terapisi, Aile danışmanlığı, Boşanma ve çift danışmanlığı gibi alt uzmanlık alanları da yer almaktadır. Bunun yanı sıra dünyada alanındaki geli ...

Etiketler
Güvensizlik
Uzm. Kl. Psk. Aylin Aydemir
Uzm. Kl. Psk. Aylin Aydemir
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube