Orucun sağlığa etkileri:
Sağlıklı kişilerde yapılan çalışmalar, doğru şekilde tutulan orucun yararlı olabileceğini gösteriyor. Oruç tutanlarda damar sertliğinin daha az olduğunu, insülin duyarlılığının arttığını, oruç sayesinde kalp damar sistemindeki pıhtılaşma mekanizmaları, kolesterol ve homosistein gibi maddeler üzerinde olumlu yönde değişimler olduğunu, strese dayanmanın kolaylaştığını ve hatta orucun ömrü uzatabileceğini bile düşündüren veriler mevcut.
Diğer yandan, müslümanlar ramazan ayında oruç tutarken fiziki isteklere karşı disiplinli olmanın yanı sıra, olumsuz duygu ve davranışlardan uzak durarak, ibadet ederek ruh dinginliğine de ulaşmaya çalışırlar. Bu çabaların etkileri hakkında elde bir veri olmasa da, daha sağlıklı bir hayata katkı yaptıkları elbette düşünülebilir.
Oruç ama nasıl bir oruç?
Ancak bu araştırmaları değerlendirirken oruç ve iftarın şekline bakmak, İslam kaynaklarında önerilen şekildeki oruç ile bugünün kuş sütü eksik masalarındaki çatlayana kadar yemek yenilen oruç anlayışı arasındaki farklara dikkat etmek gerek. Orucun manasındaki nefsi terbiye anlayışı, sadece düşünce ve davranışlarda değil iftarda da ölçülü olmayı gerektirir. Zira iftarda tıka basa yenilen ağır yemeklere dayanan bir oruç anlayışının, sağlığa yararlı olmak bir yana, kalp krizi ve felç riskini artıracağına şüphe yoktur. Oruç sırasında hiçbir sıkıntı yaşamayan ama yemeğe aşırı yüklendikleri bir iftardan sonra acil ünitelerine kalp krizi, felç, tansiyon veya şeker koması ile başvuran hastalar bunun en canlı örneğidir.
Kalp hastası oruç tutabilir mi sorusunun belirli bir cevabı yoktur, hastalığın türüne, derecesine, kişinin durumuna, kişinin oruçtan ve iftardan ne anladığına göre değişir. Yani acaba nasıl bir hasta hakkında konuşuyoruz; hiçbir yakınması olmayan bir kalp hastası hakkında mı, yoksa oturduğu yerde bile nefesi tıkanan, tansiyonu ikide bir fırlayan veya çok düşen bir kalp hastası hakkında mı? Odasındaki püfür püfür klimanın altında masa başında görev yapan bir kalp hastası için mi, yoksa işi gereği güneşin altında tarlada veya inşaatta çalışmak zorunda olan bir kalp hastası için mi konuşuyoruz? Bir de acaba nasıl bir oruçtan bahsediyoruz, İslam kaynaklarında da önerildiği üzere yemekle midenin sadece üçte biri doldurulan ve doymadan kalkılan mütevazı bir iftar sofralı oruçtan mı, yoksa tıka basa yemekten dolayı yerinden kalkılamayan, ter bastıran, gazdan şişkinlikten dolayı kemer çözdüren türde iftarlı bir oruçtan mı bahsediyoruz?
Ramazanda oruç tutabilecek kalp hastaları da vardır, kesinlikle tutmaması gerekenler de.
Ramazanda oruç tutamayacak kalp hastaları şunlardır:
Durduğu yerde veya günlük sıradan işlerde bile göğüs ağrısı, nefes daralması, çarpıntı, baş dönmesi-göz kararması yaşayan, tansiyonda aşırı düşme veya yükselmelerin sık yaşandığı ve bundan dolayı gün içinde çok sayıda ilaç kullanması gereken hastalar,
Son birkaç ay içinde kalp sorunu nedeniyle acil ünitesine başvurmuş veya hastaneye yatırılarak tedavi görmüş olanlar,
Son 3 ay içinde kalp ameliyatı geçirmiş olanlar
Yakın zamanda iki veya daha fazla bayılma atağı veya buna yakın tablo yaşamış olan hastalar
Tansiyon düşürücü ve idrar söktürücü etkili çok sayıda ilaç kullanmak zorunda olan, düzenli tedaviye rağmen hastalık belirtilerinin sık nüksettiği, tansiyondaki aşırı düşme veya yükselmelerin henüz kontrol altına alınamamış olduğu hastalar,
Kalp hastalığına ciddi böbrek yetersizliği veya insülin gerektiren şeker hastalığının eşlik ettiği hastalar
Üstteki durumlar söz konusu değilse, takip eden doktorun da onay vermesi kaydıyla kalp hastaları pekala oruç tutabilir. Ancak oruç tutmasına müsaade edilen kalp hastalarının yine de dikkat etmesi gereken şeyler vardır, bunlar aslında herkes için geçerlidir.
Oruç tutan kalp hastalarının dikkat etmesi gereken hususlar:
İftarda tokluk oluşana kadar yemek önemli hatalardan biridir. Doymaya meydan vermeden, yavaş yiyerek ve sadece açlığı yatıştırıp sofradan kalkılmalıdır. İstenen şeyler daha sonra mideyi doldurmadan ve 2 saat aralıklarla yenebilir.
İftardan sonra en azından her saat başı bir bardak su içilmelidir.
Aşırı yağlı yemekler ve tatlılar yerine daha hafif gıdalar tercih edilmelidir.
Sahura kalkmadan oruç tutmak önemli bir hatadır. Uyku bölünse bile sahura kesinlikle kalkılmalı ve az da olsa bir şeyler yenilmelidir. Sahur yemeği kahvaltı gibi hazırlanmalı ve sahurda çok yemek uzun süre tok tutar inancından vazgeçilmelidir. Çünkü sahurda ne kadar çok yenirse ve kan şekerini yükselten tatlılar ne kadar fazla tüketilirse, gün içinde o kadar çabuk acıkılır.
Öğlen saatlerindeki uyku, son derece dinlendiricidir ve vücuttaki bütün stresi alır. Öğle uykusu uyuyanların, uyumayanlara göre kalp krizi geçirme riski önemli ölçüde düşmektedir.
Gündüz içilemeyen sigaraların iftar sonrası ardı ardına içilmesi diğer büyük yanlışlardan biridir. Sigara içmemek en iyisi olmakla beraber, içilecekse de olabildiğince az tutmak lazımdır.