Normal olarak uykuda kan basıncı uyanıklığa göre % 10- 20 oranında düşer ve bu derin NREM uykusu sırasında daha belirgindir. Uyku apne sendromunda, normalde olması gereken bu düşüş meydana gelemez. Üstelik uyku apnesi olan hastalar derin NREM uykusuna ya hiç girmez ya da çok az girer. Bunun sonucu olarak uyku apne sendromunun başlangıcında sadece geceleri uykuda ortaya çıkan tansiyon yüksekliği, zaman içinde gündüz de devam ederek hipertansiyon hastalığına neden olur.
Hipertansiyonu olan insanlarda uyku apne sendromu %30 oranında bulunurken, uyku apne sendromu olanların yarısında hipertansiyon, hastalık olarak mevcuttur. Son yıllarda tedaviye dirençli yani ikiden fazla ilaca rağmen kontrol altına alınamayan hipertansiyonun en önemli sebebinin uyku apne sendromu olduğu ortaya çıkmıştır. Tedaviye dirençli hipertansiyonu olan hastaların % 83’ünde uyku apne sendromu tespit edilmiş, uyku apne sendromu tedavisi ile tansiyon yüksekliği kontrol altına alınabilmiştir.
Binlerce kişinin 4 yıl boyunca tüm sağlık bilgileri açısından izlendiği bir çalışmada, uyku apne sendromunun varlığının hipertansiyon gelişiminde bağımsız bir risk faktörü olduğu gösterilmiştir. Uyku apne sendromunun, hipertansiyon gelişimine neden olması şiddetli ile ilişkilidir. Uyku apne sendromunun şiddeti arttıkça, hipertansiyon riski de artmaktadır.
1980-2012 yılları arasında, uyku apne sendromu ve hipertansiyonu olan ve hipertansiyon tedavisi gören 1948 hasta izlenmiş, uyku apne sendromu tedavisini kullanan hastalarda, kullanmayanlara göre hem gece hem de gündüz tansiyonlarının normal seyrettiği, uyku apne tedavisi görmeyenlerin ise hipertansiyon ilaçlarına rağmen tansiyonlarının kontrol altına alınamadığı gösterilmiştir.
Bugüne dek yapılan tüm çalışmaların geldiği son nokta, uyku apne sendromunun tedavi edilmediği taktirde hipertansiyona yol açtığıdır. Bununla birlikte, hipertansiyon zaten mevcut ise, uyku apne sendromunun belirtilerinin olması durumunda mutlaka polisomnografik tetkik yapılmalıdır. Uyku apne sendromu tedavi edilmez ise, hipertansiyon tedavisi tam anlamıyla etkin olamaz hatta zaman içinde dirençli hipertansiyon ortaya çıkar.