İNTRAPERITONEAL HIPERTERMIK KEMOTERAPI
Sitoredüktif cerrahiden sonra uygulanan intraperitoneal kemoterapi, yüksek konsantrasyonlu kemoterapötiklerin malignite bölgesine homojen dağılmasını sağlar. Böylelikle kemoterapötiklerin dokulara yaklaşık 2 mm penetrasyonu ile olabildiğinde fazla tümör hücresinin ortadan kaldırılması mümkün oluyor. İntraperitoneal kemoterapide kullanılan ilaçların çoğu, temasta bulunduğu kanser nodülünün ancak 2 mm’ lik katmanına etki edebilmektedir. Uygun hasta seçildiği taktirde tam sitoredüksiyon ve intraperitoneal kemoterapi ile hastalarda sağ kalım oranları oldukça artabilmektedir.
Peritoneal kempterapi doğrudan tümör hücreleri yok ettiği için peritoneal kavitedeki canlı trombositleri, beyaz küreleri ve monositleri de ortadan kaldırıyor. Böylelikle yara iyileşme sürecinin yol açtığı “tümör büyüme” sorunu en aza indirilmiş oluyor.
Günümüzde tedavi yaklaşımının üç temel bileşeni vardır:
1- Sitoredüktif cerrahi
2- Peroperatif hipertermik intraperitoneal kemoterapi veya erken postoperatif intraperitoneal kemoterapi
3- Sistemik kemoterapi
İntraperitoneal Kemoterapi hakkında kısaca bilgi vermemiz gerekirse; bu uygulamada kemoterapötiklerin karın içinde uzun süre kalması farmakolojik olarak aktif moleküllerin periton yüzeyleriyle yeterince temas etmesine olanak tanır. Bazı ajanların peritoneal karsinomatosiz ya da sarkomatozis tedavisinde intravenöz yoldan daha etkin bir şekilde intraperitoneal olarak kullanılabileceği farmakokinetik çalışmalarla gösterilmiştir. İntraperitoneal kemoterapi farklı yöntemlerle uygulanabilmektedir. Karın kapatılarak ya da açık olarak uygulama, kullanılan kemoterapötikler, ısı, perfüzyon hacmi, taşıyıcı solüsyon, akım hızı, perfüzyon süresi gibi parametreler uygulayan hekime göre farklılık göstermektedir.
İntraperitoneal kemoterapi ile uygulanan kemoterapötiklerin peritoneal boşluk içerisindeki konsantrasyonu sistemik dolaşımdan daha yüksektir. Bu da sistemik yolla uygulanan ilacın peritoneal boşlukta tedavi avantajı sağlayacak doza ulaşmasına göre daha düşük yan etki ve toksisite oluşumu anlamına geliyor.
Isı etkisi ile vazodilatasyon ve peritoneal kan akımında artma oluşmaktadır. Bu da uygulanan kemoterapötiklerin farmakolojik açıdan avantajını arttırıyor. Isının diğer bir etkisi ise tümör hücrelerinin radyoterapi ve kemoterapötik ajanlara karşı duyarlılıklarının artmasına neden olmasıdır. Isı etkisi ile DNA baz hasarı onarım sisteminin inhibasyonu ve yine ısının tümörün mikro çevresinde, hücre döngüsü regülasyonunda yaptığı karmaşık değişimler tümör hücrelerini inhibe edici etkilere neden olmaktadır. Solüsyon sıcaklığı peritonda 42.5 - 43.0 °C , plevrada 40.5 - 41.0 °C.
Teknik hakkında kısaca bilgi vermemiz gerekirse; sitoredüksiyon bittikten sonra karın içerisine iki adet ısı probu, 4 adet geniş kalibrasyonlu slikon dren erleştirilir. Kemoterapötikleri içeren 3-5 liste hacmindeki ısıtılmış sıvı (periton diyaliz solüsyonu) özel bir cihaz aracılığı ile yerleştirilen 2 adet silikon drenin de yardımı ile karın boşluğuna verilir. Eş zamanlı olarak karın boşluğuna yerleştirilmiş olan benzer özellikteki diğer iki diren ile tekrar alınıp filtre edilerek ayarlanan ısı (39 - 43 °C) korunarak 90-10 dk boyunca devir daim sağlanır.
HIPEC uygulama aşamaları şu şekilde sıralanabilir:
1- Doldurma ve ön ısıtma fazı
2- Yükleme ve sirkülasyon
3- Boşaltma
Isıtılmış intraperitoneal kemoterapi temel olarak iki şekilde yapılır:
1- AÇIK HIPEC: Sitoredüksiyon işlemi bittikten sonra drenler yerleştirilir, karın cilt ya da faysa kenarlarına geçici olarak tutturulan bir sentetik materyal ile örtülür ve HIPEC uygulanır. İşme bitiminde anastomozlar yapılır ve karın kapatılır.
2- KAPALI HIPEC: Sitoredüksiyon işlemi bittikten sonra cilt kapatılır, drenler ve ısı probları yerleştirilir ve HIPEC uygulanır. HIPEC işlemi bittikten sonra anastomozlar yapılır ve karın kapatılır.
90’lı yılların başlarından itibaren HIPEC standart intraperitoneal kemoterapi yöntemi olarak kullanıma girmiştir. Konu ile ilgili oldukça fazla yayın bulunmaktadır.
Sitoredüktif cerrahi ve intraperitonal kemoterapi yaklaşımının kullanıldığı durumlar:
1- Gastrointestinal kanserlere bağlı peritoneal karsinomatozis
Apandiks kanseri ve psödomiksoma peritonei
Kolorektal kanserler
Mide kanseri
2- Over kanserine bağlı peritoneal karsinomatozisi
3- Abdominopelvik sarkomların peritoneal sarkomatozisi
4- Primer periton maligniteleri
Peritoneal mezotelyoma
Papiller seröz kanser
Primer peritoneal adenokarsinom
5- Malign asit
6- Plevrik mezotelyoma
PERFORMER HT, aşağıdaki metodolojilerde onkolojik tedavileri destekleyen ve tamamlayan en gelişmiş, en kolay ve en güvenli hipertermik perfüzyon tedavi sistemidir.
PERFORMER HT
En Daha yenilikçi dizaynı, hiperterminin özel kontrol ve izlenmesindeki yüksek performansı ve özellikle hasta ve kullanıcı güvenliğini riske atmadan operasyon yönetiminin son derece kolay olması, performer platformunda uzun dönemde elde edilen tecrübenin sonucu olan HT versiyonunun yeni karakteristik özellikleridir.
Yeni grafiksel arayüz, tüm ana fonksiyonel parametrelerin ve hasta parametrelerinin netliği ve komple görselliği ile, kullanıcıyı tedavinin her aşamasında yönlendirir ve kullanıcıya yardımcı olur.
Önceden birleştirilmiş tek kullanımlık devre Performer HT ‘nin kurulum zamanını minimize eder ve kolaylaştırır, bu yüzden kullanıma hazır sistem olarak adlandırılabilir.