Güçlü bir bağışıklık sistemi için nöralterapi

Güçlü bir bağışıklık sistemi için nöralterapi

 
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ:

Bağışıklık sistemi organizmanın en karmaşık ve büyüleyici prensipleri olan sistemdir. Ana görevi vücudu enfeksiyon ve kanser oluşumuna karşı korumaktır. Klasik tıpta genellikle önemi dikkate alınmaz. Klasik tıp bağışıklık sistemini güçlendirmeye odaklanmak yerine, enfeksiyon ve kanser oluştuktan sonra devreye girmeye odaklanmıştır. Yılda 2 den fazla grip nezle olunuyorsa, kronik bir enfeksiyon taşıyıcısı iseniz, sık sık aft ve genital herpes lezyonu oluyorsanız, lenf bezleriniz arada şişiyor ve ağrıyorsa. … Bağışıklık sistemi alarm veriyor demektir.

Bağışıklık sistemi:

1-    Lenf , lenf damarları ve lenf bezleri

2-    Timus

3-    Dalak

4-    Lökositler

5-    Lenfositler

6-    Doku hücreler

7-    Plazma ve serum elemanlarından oluşur

1-LENF,  LENF DAMARLARI VE LENF BEZLERİ:

İnsan vücudunun altıda biri doku aralığı (interstisiyel) alandan oluşur.  Bu alandaki sıvı interstisiyel sıvıdır. Pschinger bu alanı ve burada sonlanan sinir, damar, kas, tendon, kemik,organ bağlantılı sistemleri ve doku aralığı fibronektin, glikoprotein, Proteoglikanlar ve tüm yapıyı temel madde olarak tanımlamıştır. Buradaki sıvı lenfatik sistem tarafından taşınır, temizlenir, toksinler  elimine edilir ve venöz sisteme dahil edilir.

Lenf sistemine taşınan metabolik atıkler ve enfeksiyon etkenleri lenf nodüllerinde  detoksifiye edilir ve filtrelenir. Filtreleme işleminde önemli görev sahibi makrofajlardır.  Lenf  bezlerinde yer alan B-Lenfositler, virus, bakteri, maya gibi yabancı organizmaların varlığına karşı antikor üretmekten sorumludurlar.

2-TİMUS:

Timus çocukluk döneminde oldukça büyüktür. Tiroid bezinin hemen altında yer alır. Yaşla birlikle anatomik büyüklüğünde önemli küçülme olur.Sık enfeksiyon geçiren ve genelde kronik bir hastalığı olanlarda timus fonksiyonları zayıftır.

Timus, hücresel bağışıklıktan ve  T-Lenfositlerin üretiminden sorumludur.

Hücresel bağışıklık:

Mantarların, mayaların( Candida Albicans v.s), bakterilerin, parazit ve viruslerin neden olduğu enfeksiyonlara karşı direnç göstermekten sorumludur. Ayrıca hücresel bağışıklık, kanser, romatoid  artrit gibi hastalıklar  ve alerjilerde   kritik sorumluluk taşır.  Timus bezi ,  timozin, timopoetin ve serum timik faktör gibi önemli bağışıklık sistemi düzenleyicileri olan hormonları salgılar. Timik hormon düzeyleri yaşlılarda, enfeksiyona yatkın olanlarda ve kanser hastalarında düşüktür.

3-DALAK:

Vücuttaki en geniş lenfatik doku kütlesidir. Yaklaşık 200 gr ağırlığında ve yumruk büyüklüğündedir. Asıl görevi lökositleri üretmek, bakteri ve hücresel atıkları parçalayıp yutmak, işlevi bitmiş eritrosit ve trombositleri yok etmektir. Dalak diğer taraftan kan deposudur. Ani bir şokta depoladığı kanı sisteme vererek şoku önler. Tuftsin ve splenopentin dalağın salgıladığı iki proteindir.

4-LÖKOSİTLER:

Nötrofil, Eozinofil, Bazofil, Lenfosit, Monositler organizmanın savunmasından sorumlu, önemli lökositlerdir.

Nötrofiller: Bakteri, kanser hücresi ve tanecikli ölü maddelerin aktif olarak fagositozundan sorumludurlar. Özellikle bakteriyel enfeksiyonların önlenmesinde aktif görev sahiibdirler.

Eozinofil ve Bazofiller: Özellikle alerjik durumlarda antijen-antikor kompleksini parçalayan histaminleri ve diğer inflamatuar bileşikleri salgılarlar. Alerjik mekanizmaları desteklerler.

LENFOSİTLER:

T-lenfositler: pek çok bağışıklık işleminde önemli rol oynarlar. Yardımcı T lenfositler diğer bağışıklık sistemi hücrelerine yardım ederler.  Supresör T lenfositler, diğer  lökositlerin işlevlerini baskılarlar. Sitotoksik T-lenfositler ise kanser hücrelerine,  metabolik atıklara ve mikroorganizmalara saldırıp onları yok ederler. AIDS de yardımcı hücrelerin supresör hücrelere oranının azalması ciddi bir bulgudur.  Eğer yardımcı hücrelerin supresörlere oranı yüksekse alerji, romatoid artrit ve otoimmun bir patoloji vardır.

B-lenfositler:  Antikor üretiminden ve alerjiye karşı doku cevabından sorumludurlar.

Doğal öldürücü lenfositler: Kansere karşı vücudun ilk savunma hattıdır.  Kronik yorgunluk sendromu,  kanser ve kronik viral hastalıklarda  doğal öldürücü t-lenfositlerin oranları ve aktiviteleri azalmıştır.

Monositler:  Vücutta çöp toplama işini üstlenmişlerdir. Pek çok savunma reaksiyonunu tetikleme görevleri vardır.

Makrofajlar: Lenf sıvısı makrofaj denilen bu özel hücrelerce filtrelenir.  Makrofajlar aslında karaciğer, dalak ve lenf bezlerine yerleşik özel monositlerdir.  Bu büyük hücreler fagositoz yaparak kanser hücrelerini, mikropları, metabolik atık zararlılarını yutarlar.

Mast hücreleri: Kan damarları boyunca yerleşirler.  Bazofiller gibi mast hücreleri de histamin ve alerjik reaksiyonlarda yer alan diğer bileşenlerin salgılanmasından sorumludurlar.

Özel Serum salgıları:

Bağışıklık sistemini güçlü kılan pek çok serum faktörü salgılanmaktadır. İnterferon, İnterlökin 2 ve kompleman fraksiyonları gibi bileşenler, lökositler tarafından üretilirler.  İnterferon T lenfositler tarafından, İnterlökinler makrofajlar ve T lenfositlerce üretilir. Kompleman fraksiyonları karaciğer ve dalak tarafından üretilir. Serum faktörleri lokösitleri ve savunma sistemini harekete geçirici  önemli rollere sahiptirler.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ NASIL GÜÇLÜ KILABİLİRİZ:

Güçlü bir bağışıklık sistemi organizma için , sağlıklı bir yaşam için zorunludur.  Ancak bunu hemen bir günde başaracak sihirli bir formül yoktur.  Yaşam tarzı, stresle başa çıkma, egzersiz, beslenme, besin destekleri, glandüler terapi, Nöralterapi, ozon tedavisi, detoks uygulamaları, kolohidroterapi ve manyetik alan tedavileri ve elektrosmog un elimine edilmesi v.s yöntemlerle bağışıklık sistemi güçlendirilebilinir.

Psikonöroimmünoloji: (PNİ)

 Duygusal durum, sinir sistemi ve bağışıklık sistemi arasında önemli bir ilişki vardır. Hayata karşı duruşumuz, ruh halimiz bağışıklık sistemimiz üzerinde, hormonal sistemimiz üzerinde önemli etkiye sahiptir. (1)  1-Vollhardt L.T. “Psychoneuroimmunology: A literature Review”   Am J. Orthopsychiatry, 61, page 35-47 (1991) 

Mutlu ve olumlu iken bağışıklık sitemimiz güçlü çalışır.  Depresif  ve stresliyken, bağışıklık sistemi, tiroid bezi, böbrek üstü bezi, adrenalin salınımı patolojiktir.  Sağlıklı bir bağışıklık sistemi için sık sık gülmeli, olumlu düşünmeli ve stresten uzak durmalıyız.

Sağlıklı bir sistem varsa, güçlü bir bağışıklık sistemi zaten vardır. Bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda ( kronik hastalıklara yatkınlık, sık enfeksiyona yakalanma, halsizlik, yorgunluk, aft ve mukozal alanlarda ülserlerin olması v.s…) :

1-VSS ye aşırı yük binmektedir.

2-VSS enformasyon ve regülasyon  görevini yapamamaktadır.

3-Kronik bir uyaran VSS de olumsuz mekanizmaları harekete geçirmektedir.(Bozucu alan etkisi)

4-Sağlıklı bir enterik sistem yoktur. ( Kabızlık, Barsakta Kronik Candidiasiz , Kronik bir barsak hastalığı, Chron, Ülseratif kolit, Atonik barsak hastalığı v.s…)

5-Ağır metal yüklenmesi vardır.

6-Mineral, vitamin eksikliği vardır.

Hangi segmentte bozucu alan olduğunu Kibler kaydırma testiyle anlayabiliriz. Adler noktalarının muayenesi baş boyun bölgesi bozucu alanlarını tanımamızda ve tedavi etmemizde bize yol gösterir. Head’in citteki yansıma noktalarının muayenesi, organ düzeyinde patolojilere hakim olmamızı sağlar.

Stres:

Stres, adrenalin ve kortizon gibi böbreküstü bezinin hormonlarının fazla salınmasına neden olur.  Bu hormonlar lökosit üremesini ve fonksiyonlarını olumsuz etkilerler. Timus üzerinde baskılayıcı etkileri vardır.

Stres sempatik sinir sitemini uyarır . Sempatik sinir sistemi uyarılınca bağışıklık sistemini baskılar. Parasempatik sinir sistemi, dinlenme, rahatlama, uyku, rejenerasyon ve tamir (regülasyon) gibi bağışıklık sistemini destekleyici faliyetleri denetler. Bu denge sempatik sistem lehine bozulursa bağışıklık sistemi sürekli bir tahrik ve alarm durumunda duracağından yıpranır ve işlev zaafına uğrar. Bağışıklık sistemi güçlenmesinde uyku, dinlenme ve huzurlu bir hayat çok önemlidir.

Huzurlu ve bilinçli bir yaşam tarzı:

Beslenme durumu çok önemlidir. Beslenme açısından ,bağışıklık sistemini baskılayan durumlar:

1-Besin yetersizliği

2-Aşırı şeker tüketimi

3-Alerjiye neden olan gıdalar

4-Kolesterolün kanda yüksek kalmasına sebeb olan beslenme şekli

Bağışıklık sistemini destekleyenler:

1-Sigarayı bırakmak

2-Yeşil yapraklı sebzeyi bol yemek

3-Düzenli öğünlerle beslemek

4-Kilosunu idealde tutmak, 

5-Düzenli sağlıklı huzurlu en az 7 saat uyumak

6-Düzenli spor yapmak

7-Et ve hayvansal gıdadan ziyade bitkisel beslenme tarzını benimsemek 

NÖRalterAPİ İLE BAĞIŞIKLIK  SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRMEK:

1-Hormonal Aks uygulaması ( Tonsiller, retromolar alanlar ve Gang. Çölyak mutlaka hormonal aksa dahil edilmelidir.)

2-Sağlıklı çalışan bir barsak sistemi mutlaka sağlanmalı. (Gıda intoleransı, barsak flora taraması, yapılmalı. ( Candida diyeti, 3 ay Probiyotik kullanımı, )

3-Rektal ozon uygulaması

4- Kolonhidroterapi uygulaması (5 gün arayla 3 defa )

5- Ağrı Metal yüklenmesi ve sağlıklı bir lenfatik sistem  bağışıklık sistemi için önemlidir. ( Şelasyon tedavileri önemlidir)

6- Kronik bir uyaranın varlığı ( kronik hastalık, latent bir enfeksiyon, bir bozucu alanın varlığı) elimine edilmeli.

Bu makale 11 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Hasan Doğan

Op.Dr.Hasan Doğan,1962 yılında doğmuştur.Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak tıp doktoru ünvanı almıştır. İhtisasını ise Ankara Numune Hastanesi'nde yapmış ve Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı olmuştur.

Uzmanlık eğitimi sonrasında Bilimsel Nöralterapi derneğinin ikinci başkanlığı ve yönetim kurulu üyeliği, IGNH(Almanyan Uluslararası Nöralterapi Cemiyeti)eğitmenliği,BNR(Bilimsel Nöralterapi Derneği)eğitmenliği gibi birçok kurumda görev yapmış olan Op.Dr.Hasan Doğan,mesleki çalışmalarına şu anda Proloterapi-Ozon Tedavisi-Nöralterapi-Homeopati-Antiaging Merkezi Denizli'de devam etmektedir.

Etiketler
Lenf bezleri
Op. Dr. Hasan Doğan
Op. Dr. Hasan Doğan
Denizli - Ortopedi ve Travmatoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube