Göz fırlaklığı kaderiniz olmasın

Göz fırlaklığı kaderiniz olmasın

Türkiye’de yaşayan her 100 kişiden 30’u guatr hastalığı riski altında. Toplumdaki her 100 kişiden 60’ında ise, başlangıç halinde guatr hastalığı var. Cinsiyet oranı ise yine kadınların aleyhinde ne yazık ki. Guatr hastası kadınların erkeklere oranı 5 kat fazla... Göz fırlaklığı nedir, neden olur ve nasıl tedavi edilir. 

Tiroit nedir?

Tiroit, vücudun metabolizma ayarını yapan en önemli endokrin (kana hormon salgılayan) bezlerden birisi. Yani tiroit, metabolizmamızdan sorumlu. Eğer bir görev paylaşımı varsa ve tiroidi kim yönetiyor diye düşünürsek, doğru cevap beyin olacaktır. Peki, idareyi beynin neresi yapıyor? Orkestra şefimiz hipofiz bezi ve baş kemancımız ise tiroit. Eğer bu orkestranın sesten sorumlu mühendisi varsa o da hipotalamus oluyor. Emir komuta zinciri gibi işleyen bu döngüde, hipotalamus tiroit bezini “hormon çıkart” diye uyarıyor. Bu iletinin alınıp gerekenin yapılmasından ise en tepede yer alan hipofiz bezi sorumlu...


Tiroit hastalıkları hangileri?

Tiroit bezinin 3 ana hastalık grubu var. Bunlardan ilki ve en sık görüleni tiroit bezinin büyümesi yani halk arasındaki adıyla Guatr hastalığı. İkinci ana hastalık grubu tiroit iltihaplanması ve üçüncü sırada ise tiroit kanseri var. Tiroit hacim olarak süngerin su çekmesi gibi içinde bir veya birden fazla yumrular şeklinde de büyüyebiliyor. Buna tıp dilinde “Nodüler Guatr” adı veriliyor. Guatr oluşmasına iyot eksikliği yol açıyor. İyot eksikliği yüzünden yeterince hormon üretemeyen tiroit bezi, büyüme ihtiyacı duyuyor. Hipofiz bezi, tiroide “büyü ve bana hormon üret” emrini veriyor. İşte bu emrin yerine getirilmesi, kişiyi guatr hastası yapmaya yetiyor da artıyor bile.
 


Tiroit rahatsızlığı göz fırlaklığına mı sebep oluyor?

Tiroid rahatsızlığını en sık izlenen ek bulgusu gözde ileri doğru çıkma/fırlamadır. Gözde çıkıklık, çift görme ve körlüğe kadar gidebilen guatra bağlı göz tutulumu tiroidoftalmopati (Gravesoftalmopati) olarak tanımlanır. Tiroid bezinin fazla çalışması (zehirli guatr), daha nadiren tiroid bezinin az çalışması (hipotiroidi) veya Haşimato tiroiditi nedeniyle göz tutulumu olabilir. Gözde bulgular üst göz kapağında açılma, göz çıkıklığı (ekzoftalmus), çift görme, göz siniri tutulumu ve körlük izlenebilir.

Kimler risk altındadır?


Her yaştan kadın ve erkekte görülebilir. Ancak gebelik, doğum ve hormon dengelerinin sık sık değişmesi nedenleri ile kadınlarda daha yaygındır. Bazı bölgeler ve yörelerde daha sık görülebilir. Örneğin; Doğu Karadeniz ve İç Anadolu’da daha sıktır. (Sularında kireç oranı yüksek olan yerleşim bölgelerinde daha sık görülür)

Gözlerde ortaya çıkan bulgular nelerdir?

Başlıca belirti olan göz fırlaklığı, hastanın yüzüne asık bir görünüm verir. Bu görünümün sonradan yerleştiği, hastanın eski fotoğraflarıyla karşılaştırma yapılırsa doğrulanır. Göz yuvarlarında gerçek bir öne çıkma söz konusudur. Ayrıca yüzde hayret etmiş, sinirlenmiş ifadesi oluşturan fırlak göz görüntüsü, hasta için estetik açıdan rahatsız edicidir.  Kişinin sosyal hayatını olumsuz etkiler.

Sosyal yaşamı etkilemesi dışında fiziksel olarak ne gibi olumsuz durumlar yaratabilir?

Bu hastalıkta erken dönemde gözlerde kızarıklık, sabahları kapak şişliği ve kapak ödemi izlenirken, daha geç dönemde gece uyurken ve daha da ileri dönemlerde gün içinde de gözün kapanamaması nedeniyle gözde kuruma ve korneada erimeler izlenebilir. Gözün bu tablosunda sebep gözün arkasında orbitada (göz çukuru) ödem, gözü hareket ettiren kaslarda şişlik ve göz sinirinde ezilmedir.

Diğer bulguları nelerdir?

Bu hastalığın göz tutulumunda ekzoftalmusun dışındaki diğer belirtiler, ağrı, lakrimasyon, kuru göz, irritasyon, fotofobi, diplopiye neden olan oküler kas zayıflığı ve kalıcı görme kaybıyla sonuçlanan optik sinir basısıdır. Sistemik semptomlar ise, sinirlilik, çarpıntı, iştah artışına rağmen kilo kaybı ve uykusuzluktur. Bununların dışında “ Kaval kemiğin ön yüzünde miksödem” daha ender görülen bulunduğunda teşhis açısından çok değerli olan bir belirtidir. Her iki bacağın yan yüzlerinde, alt bölümde (ayak bileğinin üstünde) yerleşir. Derinin kalınlaşması ve sertleşmesiyle yansır. Hafifçe duyarlı, pembe ya da kırmızımsı renkte olabilir. Özellikle ayakta sonlanan alt sınırı çok belirgindir.

Klinik değerlendirme nasıl olmalı?

Klinik muayene:  Klinik muayenede önce, bozuklukların başlama biçimini, eşlik eden belirtileri (görme keskinliğinin azalması, çift görme, v.b.) ve genel belirtileri (ateş, genel durumun bozulması, v.b.) ortaya koyacak bir sorgu yapılmalıdır.

Gözle muayene:  Bozuklukların tek ya da çift yanlı oluşunun saptanması, ekzoftalmometre (perimetre) yardımıyla göz çukuru dış kenarı ile saydam tabaka tepesi arasındaki uzaklığı ölçerek göz fırlaklığının ölçülmesi; ayrıca kapakların durumu, bir iltihap öğesi bulunup bulunmadığı, gözün yalnızca öne değil, aynı biçimde yanlara, yukarı ya da aşağıya doğru itilme olasılığını değerlendirmeye olanak verir.

Elle muayene:   Kapakların üstünden gözyuvarı göz çukuru arası uzaklığın durumunu (normalde serbesttir), göz fırlaklığının nabız gibi vurumlu olup göz fırlaklığının geri itilemez olması, çoğunlukla göz çukuru içinde bir ur belirtisidir.

Tam göz muayenesi:  Hastalığa eşlik eden bütün göz yuvarı anormalliklerinin belirlenmesini sağlar; görme keskinliğinin azalması, görüş alanının daralması, saydam tabaka duyarlığında anormallik, göz içi basıncı artışı, iç ya da dış nedenli gözyuvarı hareket felci, görme alanı anormalliği; v.b.

Tamamlayıcı muayeneler: Teşhisi doğrulamak ve altta yatan hastalığın tespiti için BT veya MR gibi ileri görüntüleme yöntemlerine ya da laboratuar testlerine başvurulur. Klinik muayene verileri ışığında seçilen bu muayeneler, çoğunlukla nedenin teşhisini ve bu teşhise yaklaşmayı sağlarlar.

Göz fırlaklığı nasıl tedavi edilir?

Gözlerinizde tiroide bağlı bulgular kapak açıklığı, gözde çıkıklık, çift görme ve görme azalması olabilir. Bunların her biri tek tek ilgilenilmesi gereken, gözde farklı dokuları tutan bir tablodur. Örneğin göz kapağındaki açılma göz kapak tutulumunu, gözdeki çıkıklık orbitada ödemi, çift görme gözü hareket ettiren kaslarda kalınlaşmayı düşündürür. Bu olgularda erken tedavi gözün ileri doğru çıkmasını engelleyebilir. Erken dönemde tiroid testlerinin düzeltilmesi, sigaranın bırakılması ve basit göz damlaları önerilirken, ciddi olgularda kortizon tedavisi gerekebilir. Geç dönemde gözün ileri doğru çıkması engellenemez ise gözün tekrar içeri alınması için transpalpebral dekompresyon uygulanır. Geç dönemde verilen kortizon gözü yerine oturtmakta faydasız ve kullanımı da gereksiz olup, kortizonun yan etkilerinden başka bir getirisi yoktur. Bunun tedavisinde transpalpebral dekompresyon cerrahisi gereklidir.

Transpalpebral dekompresyon cerrahisi nedir?

Transpalpebral dekompresyon genel anestezi altında yapılan bir cerrahidir. Gözün etrafındaki ve orbita içindeki artmış yağ dokusunun alınmasını içeren bir cerrahidir. Göz çukuru (orbita), göz küresi ve çevresindeki kaslar ile sinirleri içerisinde barındıran kemik yapıdır. Kemik duvarların sert olması nedeni ile, bu duvarlar esneyemezler. Göz ve çevresinde hacim artışına neden olan tümör veya tiroide bağlı oftalmopati (Graves) gibi durumlarda, kemik duvarlar esneyemediği için, göz küresi ve göz siniri basınç altında kalacaktır. Bu hastalarda, göz çevresindeki kas ve yağ dokularında artış meydana gelir. Orbita duvarlarının kemik yapısı nedeniyle, bu hastalarda göz öne doğru itilir ve arkada görme siniri (optik sinir) sıkışmaya başlar. Bu durumun uzun sürmesi halide, görme siniri hasar görecektir. Ayrıca bu hastalar göz ve çevresinde belirgin basınç artışı ve ağrıdan şikayet ederler. Bu tür olgularda, transpalpebral dekompresyon ameliyatı göz ve optik sinir çevresindeki basınç artışı normale indirilmiş olur.

Bu tedavi ile gözler doğal bir görünüme kavuşur mu?

Cerrahi işlem genel anestezi ile yapılır. İşlem esnasında göz çukurunun (orbitanın) etrafındaki genişlemiş intraorbital yağ dokusu alınır. Bu işlemler bittiğinde, öne doğru itilmiş olan göz küresi tekrar geriye gelecektir ve daha doğal bir görünüme kavuşacaktır. 

Göz fırlaklığı ameliyatı zorlu bir süreç mi gerektirir?

Transpalpebral dekompresyon cerrahisi uzun süren gözün en zor ameliyatlarından birdir. Bu hastaya uzun süre anestezi vermemek ve göz işlemden sonra 3 gün kapalı tutulacağı için gözler aynı anda ameliyat edilmezler. Ancak her iki gözde çok ciddi şikayetler var ve bunun için beklemeye zaman yoksa şartlar tıbbi anlamda zorlanır. Bunun dışında 3-4 gün ara ile gözler ameliyat edilmesi uygundur. Bu nedenle yaklaşık 1 hafta hastanede yatış süresi öngörülür. Gözdeki şişliklerin 15 gün ve dikişlerin 1 hafta sonra alınacağı planlanırsa yaklaşık 20-25 gün hasta evinde istirahat edecektir.

 

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Evrim Uçkunkaya

Op.Dr Evrim Uçkunkaya, 1978 yılında İstanbul’da doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 2002 yılında başarıyla tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, Dreifaltigkeits Hastanesi'nde tamamlayarak 2010 yılında Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi uzmanı olmuştur.  2004-2006 yılları arasında Almanya Köln’de “Praxisklinik in Haubrichforum”da Dr. Med. Winfried Gutbrod ve Dr. Med. Savaş Uçkunkaya’nın yanında Genel Cerrahi ve Plastik Cerrahi alanında; 2006-2009 yılları arasında ise Almanya Köln’de “Dreifaltigkeits Hastanesinde” Dr. Med. Dirk F. Richter ile Plastik ve Estetik Cerrahi alanında çalıştı. Bu dönemde Post Bariatrik cerrahi konusunda eğitim ve araştırmalarına yoğunluk verdi. Almanya, Amerika ve Avrupa’nın diğer şehirlerinde bir çok Post Bar ...

Etiketler
Göz fırlaklığı ameliyatı zorlu bir süreç mi gerektirir?
Op. Dr. Evrim Uçkunkaya
Op. Dr. Evrim Uçkunkaya
İstanbul - Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube