Göderilmemiş mektup

Göderilmemiş mektup

Keşke duyabilseydiniz sesimi, size anlatmak istediğim ama duyuramadığım öyle duygularım var ki… Farkında mısınız bilmiyorum ama ben sürekli bir büyüme ve gelişme içerisindeyim. Biliyorum ben sizin bir parçanızım ama siz de şunu bilin ki ben her geçen gün daha farklı bir kişiliğe bürünüyorum. Yani anlayacağınız sizden farklıyım…

Bir şeyi öğrenmek için size defalarca soru sorabilirim. Ya da yürümek için defalarca düşebilirim. Ne olur bana kızmayın. Biliyorum tüm bunlar size çok basit geliyor ama ne yaparsın size ayak uydurmakta güçlük çekiyorum.
             
Belki henüz sizin kadar sağlıklı düşünemiyorum, küçük de olsa hatalar yapabiliyorum. Bunun farkındayım. Ama siz bana düşünme fırsatı vermezseniz daha ne kadar benim yerime siz düşünebilirsiniz? Bazen izin verin davranışlarımın sorumluluklarını ben alayım. Küçük alanlar içinde bırakın özgür olayım. Çünkü ben ancak deneyerek öğrenebiliyorum. Hem böylece büyüdüğümü de anlar buna sevinirim. Siz büyükler için büyümek çok önemli değil belki ama benim tek arzum bu anne ve babacığım.
           
Biliyorum beni çok seviyorsunuz ve biliyorum bu yüzden her işimi yapıyor, her ihtiyacımı siz karşılıyorsunuz. İzin verirseniz biraz da ben yapayım. Etrafı dağıtırsam bırakın ben toplayayım. Belki böylece etrafı dağıtmama da izin verirsiniz. Çünkü sizi hiç üzmeyeceğim. Size çok güveniyorum. Ve sizinle gurur duyuyorum. Ama bana her konuda yerli yersiz söz verip de tutmadığınız zamanlar size biraz kırılıyorum. Ve istemeden de olsa güvenimin azaldığını düşünüyorum. Ne olur bana yapamayacağınız hususlarda söz vermeyin. Çünkü ben her istediğimin benim olmayacağını biliyorum.
           
Bazen sizi anlamakta çok güçlük çekiyorum. Neden mi? Çünkü babam bir konuda bana kızarken anne sen gülüyorsun. Ya da sen bana bir şeyleri yasakladıktan sonra bir de bakıyorum ki sen yapıyorsun. Ve inanır mısın ne yapacağımı şaşırıyor, bocalayıp kalıyorum. Sizden ricam ne olur kararlı davranın. Çünkü ben henüz neyin doğru ya da neyin yanlış olduğunu ayıramıyorum. Hatta öyle ki siz bana şaka yaptığınızı düşünüp gülerken, ben ağlıyorum.
           
Bir de komşumuzun çocuğu Kemal var ya işte o, ona kızıyorum. Aslında aramız gayet iyi ama siz her seferinde bana onu örnek verdiğinizde ben üzülerek de olsa onu rakip görüyorum. Çünkü beni beğenmediğinizi düşünmek, beni sevmediğinizi hissetmek gerçekten çok üzücü.
           
Yaptığım her küçük hatayı hemen fark ediyorsunuz. Bu çok sevindirici. Çünkü benimle yakından ilgilendiğinizi biliyorum. Ama ara sırada olsa bana yanılma payı bırakın. Hemen ceza da vermeyin. Bazı şeyleri çok çabuk anlayamıyorum. Çünkü henüz ben bir çocuğum. Bunu bazen unuttuğunuzu düşünüyorum.
           
Beni her zaman dinleyin. Sorularıma kulak verin. Hatalarımda bir büyükmüşüm gibi beni suçlayıp cezalandırırken soru sorduğumda “çocuk işte” deyip geçmeyin. Soru sorduğum zaman bilin ki bir şeyleri öğrenmek istiyorum. Soruma lütfen doğru cevap verin. Gazetenizi sonra da okursunuz, bırakın önce beni dinleyin.
           
Bir de ne olur benden yapabileceklerimin üstünde düşünce ve davranışlar beklemeyin. İlgilerime ve yeteneklerime dikkat edin. Belki sizi üzecek ama şunu bilin, ben mühendis veya doktor olmayacağım. Ne olacağımı ben de bilmiyorum. Ama isterseniz bunu zamana bırakalım. 
           
Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkışmayın; bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce bana kızmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu ne olur kırmayın. Çünkü unutmayın biz bir aileyiz ve ben sizin çocuğunuzum.
           
Satırları okumaktan belki sıkılmışınızdır. Size de hak veriyorum. Eğer bu isteklerim size zor geldiyse birçoğundan vazgeçebilirim. Yeter ki beni hep ben olduğum için seveceğinizi ve hep benim yanımda olacağınızı bileyim.
    
Sevgili anneciğim ve babacığım sizi çoğu zaman üzdüğüm doğru. Ama sizin çocuğunuz olmak benim elimde değildi. Ama eğer bu benim elimde olsaydı yine sizin çocuğunuz olmayı seçerdim. Çünkü sizi çok seviyorum.
   
Sevgiler…
Çocuğunuz...
 
Bu hafta böyle bir mektupla size seslenmek istedim. Mutlu bir hafta geçirmeniz dileğiyle…
 
Klinik Psikolog & Yaşam Koçu Pınar Özgüner

Bu makale 19 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Pınar Or

1979 yılı İzmir doğumludur. İzmir Amerikan Koleji’ni bitirdikten sonra ODTÜ Psikoloji bölümünde öğrenimini tamamladı. Daha sonra ODTÜ’de Klinik Psikoloji alanında yüksek lisansını almıştır. Çeşitli özel okullarda ve terapi merkezlerinde çalışmıştır. The Coaching Institute’tan yaşam koçluğu eğitimi alarak İzmir’in ilk yaşam koçlarından olmuştur.  Çocuklarla, ergenlerle ve yetişkinlerle yaptığı seaslarda Transaksiyonel Analiz, Bilişsel Davranışçı Teknikler, Sanat ve Oyun Terapisi tekniklerinden faydalanmaktadır. Integratif Psikoterapi’nin kurucusu Richard Erskine’den Integratif Psikoterapi eğitimi almaktadır ve bu alanda supervizyon çalışmalarına devam etmektedir.  Klinik Psikolog olan Pınar Or, EFT (Duygusal Özgürleşme Tekniği), Nefes Terapisi ve farklı enerji çalışmalarından da faydalanmaktadır. Danışanlarıyla düşünce yapısı, fiziks ...

Etiketler
Çocuk
Psk. Pınar Or
Psk. Pınar Or
İzmir - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube