Ergenler ne ister?

Ergenler ne ister?

 Ne yazık ki ergenlerin olumsuz bir imajı vardır. Ergenlik dönemine ait kalıpyargılar aslında biraz abartılıdır. Erken çocukluktan itibaren pozitif disiplinle büyütülmemiş, birey yerine tam olarak konulmamış, onu olduğu gibi kabul etmek ve yeteneklerini ön plana çıkarıp takdir etmek yerine ısrarla söz dinlenmesi beklenen bir çocuğun ergenlikte harikalar yaratması! beklenmesi maalesef çok çelişkilidir. Sorunlu ergen değil,  erken çocukluktan itibaren nasıl model olduk diye düşünmeyen ebeveyn vardır. Olumlu yanlarının başkalarının yanında söylenip takdir edildiğini hissetmesi gereken çocuk yerine olumsuz tarafları özellikle öne çıkarılan , şikayet edilen ve elden günden medet umulan ve bir hal çaresi aranan anılarla doludur çocuk yetiştirme süreci...

            Tüm bunlar doğrultusunda ergenlik dönemi bir kaosa dönüşür. Neden? Çünkü artık ailenin karşısında rahat otorite kurulan, zorla da tehditle de olsa söz dinletttirilen çocuk yerine, zihinsel becerileri oldukça gelişmiş, muhakeme ve sorgulama becerisi üst düzeyde olan bir genç adayı vardır. Deli kan olmaya adaydır ki, kapıları çarpabilir ve ağır konuşabilir. Ahlak ve vicdan gelişimi ne kadar erken çocuklukta verildiyse, karşılıksız sevilip sadece davranışları eleştirilip nasıl yapması gerektiği konusunda iyi ve sabırlı rehberler olunduysa, bu kriz döneminin şiddetini belirler işte! Tabi ki hormonel ve fiziksel değişimlerinin ani çıkışlara vb. davranışlara sebep olması doğanın kanunudur.

            İçinde Türkiye'nin de bulunduğu geniş çaplı bir araştırmada ergenlerin benlik imajları ( kendilerini nasıl algıladıkları) değerlendirilmiş ve sonuç beklenenden şaşırtıcı olmuş. Araştırmaya katılan ergenlerin % 73'ü olumlu benlik imajına sahip oldukları sonucu çıkmış. Bu ergenlerin geleceklerine yönelik özgüvenli ve iyimser düşüncelere sahip olduğu, bazı istisnalara rağmen grup olarak ergenlerin, zamanın çoğunda mutlu olduğu, yaşamdan keyif aldıkları, kendi kontrolü sağlama, kendilerini, saygın bir işe ve okula devam etme yeteneğine  sahip olarak algıladıkları, ailelerine karşı olumlu duygular gösterdikleri ve yaşamdaki stresle başa çıkma kapasitesine sahip olduklarını hissettikleri ortaya çıkmıştır. Tüm bu sonuçlar ergenliğin fırtına ve stres tanımlamasıyla aynı değildir.

            Tüm bu olumluları olumsuz yargıya dönüştüren şey, çoğunlukla onları anlamakla ilgili yetersizliklerimiz ve onlarla ilgili korkularımızdır. Bu olumsuz kalıpları yetişkinlerin kişisel deneyimlerinin, medyanın yalanyanlış etkisinin beslediğini söyleyebiliriz. Bunlara ek olarak da her yeni kuşak ergenin bir önceki kuşak ergenlere göre daha sorunlu algılanması da vardır. Bakıldığunda her kuşak ergen bir önceki kuşak tarafından görünüşleri, tavırları, hoşlandıkları müzik ve giyim stilleri açısından sinir bozucu ve ehlikeyf olarak görülmektedir.

            Ergenlerin yeni kimlikler deneme istekliliği, ebeveynlerine ve sosyal standartlara karşı nadiren düşmanca davranışlar göstermeleri karşısında şaşkınlık yaşamak biyük bir hatadır. Onların

dışa vurulan olumsuz davranışları ve sınırları test ediyor olmaları ailelerinin değerlerini  red ediyor olmaları değil, ailelerinin değerlerini kabul etme yolunda ilerlediklerini gösteriyor olmalarıdır.

            Ergenlerin pozitif 5'lisi olarak adlandırılan ( ya da pozitif gençlik gelişimi) gençlerden beklenen 5 önemli özelliği açıklar. Bunlar; yeterlik, kendine güven, ilişkiler, karakter ve yardımseverliktir/merhamet'tir. Bu 5 olumlu özelliğin gelişmesi için gençlerin olumlu sosyal programlara, etkinliklere ve donanımlı kişilere -ilgili öğretmenler, toplum liderleri, mentörler gibi- ihtiyaç duyarlar.

            Ailelere tüm bunları gözeterek bazı önemli detaylara dikkat etmeleri önerilir:

-Farklı görüşte, fikirde olsanız da dinleyin.

-Yanlış davranışını kişiliğine mal etmeyin. Yanlış düşündüğünüz davranışı birlikte tartışın, değerlendirin.

-Eleştirmek yerine rehber ve model olun.

-Olumlu yaptıklarını takdir edin, yaptıklarıyla ilgilenin, önemseyin.

-Kavga etmeyin orta yol bulun, uzlaşmaya liderlik yapın.

-Çocuğunuzun zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimini görmezden gelmeyin, eleştirilmeye siz de hazırlıklı olun.

-Karşınızdakinin sizin evladınız en değerli varlığınız olduğunu unutmadan konuşun ve dinleyin.

-Hormonel değişim ve gelişim içinde olduğunu unutmayın, dengesiz olduğunu düşündüğünüz tavırlar sergileyebilir. Hoşgörülü ve anlayışlı olun.

Ve en önemlisi her çocuk ve ergen “yetkin” ebeveynin kanatlarının altında kendisini gerçekten güvende ve mutlu hisseder.

Ergenler için endişelenmek endişenin büyümesinden başka bir şey getirmez. Sorun odaklı değil çözümlemeye istekli olun. Geleceğin mimarlarına kişiliğinizle, baş etme yöntemlerinizle, mücadeleci ve azimli ruhunuzla örnek ve bir ebeveyn olun..

Bu makale 9 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Klinik Psikolog  Beril Papuççuer Ceylan

1979 Antalya doğumluyum, ilköğretim ve lise eğitimimi Antalya’da tamamladım. İlk üniversitemi SDÜ Harita-Kadastro Bölümünü bitirdim ancak bu mesleği hayatım boyunca yapamayacağımı anladım ve 2. Üniversitem KTÜ’de, severek ve isteyerek girdiğim Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünü bitirdim. Ufuk Üniversitesi Gelişim-Sosyal Psikoloji ve İstanbul Kent Üniversitesi Klinik Psikoloji yüksek lisans öğrenimlerimi gördüm. Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde Psikolojik Danışman / Aile Danışmanı / Eğitimci, Özel Okullarda Psikolojik Danışman, Anaokulu ve Kreşlerde Psikolojik Danışman ve Okul Müdürü olarak çalıştım. Önce kurucusu olduğum Ankara Aile Danışmanlığı ve Eğitim Merkezinde daha sonra Ankara İzana Therapy’de Psikolojk Danışmanlık, Psikoterapi ve kurumlara eğitim ve danışmanlık hizmetleri verdim. Hasan Kalyoncu Üniversitesi  ve A ...

Etiketler
Ergenlik dönemine ait kalıplar
Klinik Psikolog  Beril Papuççuer Ceylan
Klinik Psikolog Beril Papuççuer Ceylan
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube