Epitelial over kanserleri (yumurtalık kanseri )

Epitelial over kanserleri (yumurtalık kanseri )

Epitelial over kanserleri (yumurtalıkkanseri)gelişmiş ve gelişmekde olan ülkelerde halen jinekolojik kanserler içinde en önemli mortalite nedeni olmaya devam etmektedir. Amerikan Kanser Derneği 1999 yılında 25.200 yeni over kanseri vakası tespit edildiğini ve bunların 14.200'nün hastalıkları nedeniyle öldüğünü rapor etmiştir (1). Geçen dekadda, yeni tanı konan over kanseri vakaları %30, over kanserine bağlı ölümler ise %18 oranında artmıştır. 

Over kanserinde (yumurtalık kanseri), kliniğin sinsi seyretmesi nedeniyle vakaların erken tanı alması nadiren mümkündür. Hastaların büyük bir kısmı ileri evrelerde tanı almaktadır. Hastalık tespit edildiğinde tedavi yaklaşımı tüm hastaların cerrahi olarak evrelendirilmesi ve gerekiyorsa sitoredüktif cerrahi girişimlerin aynı seansda yapılmasıdır. İleri evre olan hastalarda cerrahi ardından kombine kemoterapi uygulanması bugün için standart tedavi yaklaşımı olarak kabul edilmektedir.

Over kanserinin prognozu genel olarak kötüdür. Bununla birlikte, hepatik metastazı olan bir grup epitelial over kanseri vakası cerrahi ve kemoterapiden fayda görmektedir. Ayrıca, daha az toksik kombine kemoterapi rejimlerinin geliştirilmiş olması hastaların kür sağlanmasada hastaların klinik durumlarının daha iyi seyretmesini sağlamıştır.

Over kanseri şüphesi veya tanısı olan bir hastanın tedavisi mutlaka bu konuda deneyimli bir ekip (jinekolog onkolog, medikal onkolog, radyasyon onkoloğu, psikiatrist, onkoloji hemşiresi,) tarafından yürütülmelidir.

Over kanserinde cerrahi ve medikal tedavi Ankara'da Prof Dr Polat Dursun tarafından dünya standartlarında yıllardır başarı ile yapılmaktadır. 

İnsidans

Over kanseri jinekolojik kanser ölümlerinin en sık sebebi olması nedeni ile jinekolojik onkolojide çok önemli bir yer tutar. Kadınlarda görülen kanserlerde en sık5'inci kanserdir. Kadınlarda kanser ölümlerinde ise4'üncü sırada yer alır. En sık kadın genital sistem kanserlerindeikincisıradadır. Epitelyal over kanserlerinin %1'i 20 yaş altındadır. Over kanserleri kadınlarda görülen kanserlerin%4'ünü kadın genital kanserlerinin ise %25'ini oluşturur. Hayat boyunca bir kadının over kanseri geliştirme riski1/70'dir (%1.5). Ölen her100 kadından 1'inde sebep over kanseridir. Epitelyal over kanserleri aynı zamanda en sık görülen over malignitesidir.

Epidemiyoloji

Over kanseri median yaşı63'dür.Yaşla birlikte epitelyal over kanserlerinin görülme sıklığı artar. En yüksek görülme sıklığına75-79yaş grubunda (54/100,000) ulaşır.30 yaş altındaepitelyalover kanseri riski çok azdır. Gelişmiş, endüstriyel ülkelerde daha sık görülmektedir. Ailelerinde over kanseri olanlar over kanseri yönünden en yüksek riskli grubu oluşturur. Postmenopozal hastalarda görülen ovaryan neoplazilerin %30'u malign iken perimenapozal dönemdeki ovaryan neoplazilerde bu sayı %7'dir.

Tablo. Epitelyal over tümörlerinin histopatolojik sınıflandırması

Histolojik tip

Benzediği hücre tipi

1. Seröz tümörler

1. Seröz kistadenomlar

2. Borderline seröz tümörler

3. Seröz kistadenokarsinomlar

Tubal (endosalpinks)

2. Müsinöz tümörler

1. Müsinöz kistadenomlar

2. Borderline müsinöz tümörler

3. Müsinöz kistadenokarsinomlar

Endoservikal

3. Endometrioid tümörler

1. Endometrioid basit kistler

2. Borderline endometrioid tümörler

3. Endometrioid adenokarsinom

Endometrial

4. Brenner tümörü

1. Borderline Brenner tümörü

2. Malign Brenner tümörü

3. Tranzisyonel hücreli kanser

Müllerian

5. Clear Cell “Mesonefroid)

1. Benign

2. Borderline

3. Malign

Tranzisyonel

6. İndiferansiye karsinom/Anaplastik

Mixt

7. Mikst tümör

 

8. Peritoneal yüzeylerin kanseri

 

9. Sınıflandırılmamış

1. Mezotelyoma dahil

 

Risk Faktörleri

Birçok diğer kanserde olduğu gibi over kanserlerinde deileri yaş,en önemli risk faktörlerinde biri kabul edilmektedir. Risk 40 yaşında 15.7/100.000 iken 79 yaşında 54/100.000 olmaktadır (3).Tanıda ortalama yaş 59'dur. ABD'de ortalama 70 kadından birinde over kanseri gelişeceği tahmin edilmektedir.

Yaşdan bağımsız diğer önemli bir risk faktörü isepozitif aile öyküsününolmasıdır. Tüm epitelial over kanserleri içinde %5-10'nun otosomal dominant kalıtılan genlerde mutasyon sonucu oluştuğu tahmin edilmektedir (5-7). Ailesel özellik gösteren over kanserlerinin tespit yaşı 10 yaş daha düşüktür (7,8).

Over kanseri olan ailelerin soy ağacı incelemeleri ve diğer epidemiyolojik çalışmalar sonucunda en az üç farklı kalıtsal özellik gösteren ailesel over kanseri tespit edilmiştir. Jinekolojik onkoloji ile ilgilenen hekimlerin bu üç kalıtsal sendromun özelliklerini mutlaka bilmeleri ve bu hastalara ve ailelerine danışma ve tarama hizmeti vermeleri gereklidir. Bu kalıtsal sendromlar;

I. 1)Meme Over Kanseri Sendromu, bu kanser sendromunda hem over hemde meme kanseri insidansı genel popülasyona oranla çok daha yüksek oranda görülmektedir.

II. 2)Herediter Nonpolipozis Kolorektal Kanser Sendromu, bu sendrom ise daha yüksek oranda endometrium ve kolorektal kanser riski ile beraber seyretmektedir.

III. 3)Site Spesifik Ovarian Kanser

Site-spesifik over kanseri tüm kalıtsal over kanserlerinin %10-15'ni, meme over kanser sendromu ise %65-75'ni oluşturmaktadır. Herediter Nonpolipozis Kolorektal Kanser Sendromunun ise kalıtsal over kanserleri içinde %10-15 oranında görüldüğü tahmin edilmektedir.

Meme Over Kanseri Sendromu, vakalarının çok büyük bir kısmıBRCA1geni ile ilişkilidir. BRCA1 geni ile ilişkili olmayanlar ise muhtemelenBRCA2gen mutasyonu ile ilişkilidir. Site spesifik over kanseri olan vakaların BRCA1 gen mutasyonu ile ilişkili olduğu ileri sürülmüştür.

BRCA1 geninin penetransının %95 olduğu tahmin edilmektedir ve 70 yaşına kadar BRCA1 mutasyonu olan bir kadındaki kümülatif over kanseri gelişme riski %63 olarak hesaplanmıştır (8). Yeni yapılan bir çalışmada ise prenetransın düşünüldüğü kadar önemli olmadığı ileri sürülmüştür. Yeni yapılan tahminlerde ise BRAC1 veya BRCA2 mutastonu taşıyıcılarında yaşam boyu kümülatif over kanseri gelişme riskinin %16 olduğu ileri sürülmüştür (20).

Diğer bir önemli risk faktörü isenulliparitedir, her bir gebeliğin over kanseri gelişme riskini %10 azaltığı tahmin edilmektedir (21). Gebeliğin over kanseri üzerindeki koruyucu etkisinin nasıl gerçekleştiği tam olarak bilinmemektedir fakat değişik mekanizmalarla (Tablo) bu koruyucu etkinin gerçekleştiği düşünülmektedir.Bunlardan en popüler olanı gebelikde ovülasyonun engellenmesi suretiyle over yüzeyinde neoplaziye yol açacak alanların gelişmesinin önlenmesi görüşüdür. Son zamanlarda, retrograd menstrüasyon sonucu gelişen endometriozis alanlarından epitelial özelliklede endometrioid ve clear cell over kanseri gelişiminin arttığı yönünde değişik görüşler ileri sürülmektedir. Gebelik, oral kontraseptifler,laktasyon vd. nedenlerle azaltılan retrograd menstrüasyon endometriozis ve dolayısıyla da clear cell ve endometrioid kanser gelişimini önlediği düşünülmektedir. Erken menarş ve geç menapoz over kanseri riskini arttırdığı bilinen diğer risk faktörleridir(22).

Tablo : Gebeliğin Over Kanseri Gelişimini Önlemedeki Muhtemel Etki Mekanizmaları

-Sürekli ovülasyonun önlenmesi

-Yüksek progesteron seviyelerinin prekanseröz hücreleri apoptozise yönlendirmesi

-Fetal antijenlere maruz kalma

-Gebelikde retrograd menstrüasyonun önlenmesi

-Hipofizden gonadotropin hormonlarının sekresyonunun önlenmesi

Oral kontraseptiflerinover kanseri gelişim riskini %30-60 oranında azalttığı bilinmektedir . Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan bir çalışmada oral kontraseptif kullanımının süresi ile risk azalması arasında yakın bir ilişki bulunduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, 5 yıl ve üzerinde oral kontraseptif kullanan kadınlarda over kanseri gelişme riski %50 oranında azalmaktadır(23). Oral kontraseptiflerin, over kanseri üzerindeki koruyucu etkisinin nasıl gerçekleştiği de tam olarak bilinmemektedir fakat değişik mekanizmalarla (Tablo) bu koruyucu etkinin gerçekleştiği düşünülmektedir.

Tablo:Oral Kontraseptiflerin Over Kanseri Gelişimini Önlemedeki Muhtemel Etki Mekanizmaları

-Ovülasyonun önlenmesi/azaltılması

-Kullanım süresince gonadotropinlerin salgılanmasının azaltılması

-Progestin içeriğinin over yüzeyindeki apoptozisi arttırması

-Ovarian stromal aktivitenin baskılanması (gebelik,laktasyon da olduğu gibi)

-Mensrüasyonun azalması

Laktasyon, gebelik ve oral kontraseptifler over kanseri gelişme riskini azalttığı ve erken menarş ve geç menapozda over kanseri gelişme riskinin artması nedenleriyle çok sayıda ovülasyon olmasının over yüzeyinde aşırı zedelenme ve tamire neden olduğu, uygun olmayan ve defektif onarımın ise karsinogenezise yol açtığı ileri sürülmüştür.Tüp ligasyonu ve histerektomininover kanseri gelişme riskini azaltması bu görüşü destekleyen diğer bulgulardır. Bu azalma muhtemelen vajinal yolla gelen ko-karsinojenlerin overlere ulaşmasını önleyerek veya hormonal etkileri önleyerek olduğu düşünülmektedir.

Over kanseri gelişiminde risk artışına yol açtığı düşünülen diğer bir tartışmalı konu isefertilite ilaçlarınınkullanımıdır. Vaka kontrol çalışmalarında fertilite ilaçlarının özelliklede 1 yıldan uzun süre kullanıldığında over kanseri gelişme riskini arttırabileceği gösterilmiştir . Gonadotropinlerin veya gonadotropinleri arttıran ilaçların ovülasyonu arttırarak over kanseri gelişimine yol açacağı yönünde görüşler ileri sürülmekle birlikte bu kesin olarak ispatlanamamıştır. Bazı yazarlar ise infertil grupdaki artmış riskin fertilite ialçlarının kullanımından değil nullipariteden kaynaklanan bir artış olduğunu ileri sürmektedir.Bu konu literatürde halen sıcak tartışma konularından birisidir.

Tablo :Over Kanserlerinde Risk Faktörleri

 

Relatif Risk

Over kanseri riski artışı ile seyreden durumlar

 

Aile hikayesi

5-7

BRCA1 mutasyonu

18-29

BRCA2 mutasyonu

16-19

Lynch II/HNPCC

6-7

İnfertilite

2-5

Nulliparite

2-3

Geç menopoz

1.5-2

Erken menarş

1-1.5

Artmış CA-125 seviyesi

1.5

Sigara kullanımı

1.5

Over kanseri riski azalması ile seyreden durumlar

 

Multiparite

0.4-0.6

Oral kontraseptif kullanımı
4 yıllık kullanım

8 yıllık kullanım

12 yıllık kullanım

0.6

0.5

0.4

Histerektomi ve tüp ligasyonu

0.4-0.6

Laktasyon

0.5

Normal populasyonda bazal risk

1.4-1.8

 

 

MolekülerDeğişiklikler ve Over Kanserleri

Epitelyal over kanserlerinde genetik faktörler ve moleküler patogenez konusunda çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Bir çok proto-onkogen ve tümör supresör gen üzerinde over kanseri gelişimi ve prognozu konusunda çalışmalar vardır. Bu moleküler genlerin üzerinde en fazla durulanlarıTablodaözetlenmiştir.

Tablo : Over Kanserlerindeki genetik değişmeler

SınıfAktivasyon%

Herediter

BRCA1Tümör supresör genMutasyon/delesyon 5

BRCA2Tümör supresör genMutasyon/delesyon3

MSH2/MLH1DNA TamirMutasyon 1

Sporadik

HER-2/neuTirozin KinazAmplifikasyon/overekspresyon20

K-rasG-proteinMutasyon5

AKT2KinazAmplifikasyon10

PIK3CAKinazAmplifikasyon10-20

c-mycTranskripsiyon faktörüOverekspresyon20-30

p53Tümör supresör genMutasyon/delesyon60

Transkripsiyon faktörüoverekspresyon

p16Tümör supresörHomozigot delesyon15

cdk inhibitör

Önleme

İlerleyen yaş önemli over kanseri gelişimi için önemli fakat maalesef değiştirilemeyen bir risk faktörüdür. Etkili bir tarama yönteminin olmaması nedeniyle şu anda en etkili yaklaşım risk faktörlerinin modifiye edilmesine yönelik olanlardır.

Oral kontraseptiflerin over kanseri gelişme riskini azaltıcı etkisi iyi bilindiği için özellikle yüksek riskli gruplardaki kadınlara doğum kontrol yöntemi olarak önerilmesi uygun bir yaklaşımdır. Kalıcı sterilizasyon istendiğinde ise tubal ligasyon veya histerektomi riskli grupdaki kadınlara önerilebilir.

Profilaktik ooferektomi, kalıtsal over kanseri sendromlarından birini taşıyan kadınlara önerilebilir. Erken çalışmalarda profilaktik ooferektomi yapılan kadınlarda seröz yüzeylerden gelişen kansere sekonder peritoneal karsinomatozis %10 oranında bildirilmesine rağmen yeni yapılan çalışmalarda bu oran %%1.8 olarak rapor edilmiştir (25,26). 1995 yılında yapılan bir çalışmada riskli grupdaki kadınlarda profilaktik ooferektomi yapılmadığında over kanseri/seröz yüzeylerin papiller kanseri gelişme riski normal popülasyona göre 24 kat artmış iken profilaktik ooferektomi yapıldığında bu risk 13 kat artmaktadır (27). Ailesinde toplam 5 veya üzerinde birinci derecede akrabasında meme veya over kanseri olan kadınlar veya en az üç tane erken başlangıçlı meme veya over kanseri olan kadınların yüksek riskli grupda kabul edilmesi önerilmektedir. Bu tür ailelerde genetik testlerin yapılması önerilmektedir.

ACOG 1994 yılında yayınnladığı bir guideline'da şu durumlarda profilaktik ooferektominin hastayla tartışılmasını önermektedir;

I. 1)İki veya daha fazla birinci dereceden akrabada epitelial over kanseri olması

II. 2)Aile ağacında birden fazla kişide endometrium, kolon ve over kanseri olması

III. 3)Ailede birden çok kişide meme ve over kanseri öyküsünün olması.

Tablo: Ovarian Neoplastik Sendromlar

Sendromİlişkili Neoplazm

Gonadal DisgenesisGonadoblastoma, disgerminom

Multiple nevoid bazal hücreli karsinomaOvarian fibroma

Peutz-Jeghers sendromuGranüloza hücreli tumor

Herediter site spesific ovarian cancerEpithelial ovarian carcinoma

Herediter meme/over kanseriMeme ve epitelial over kanseri

Lynch II(Hereditary Nonpoliposis Colocrectal cancer)Kolorektal,endometrial,meme,epithelial over kanserleri

Tarama

Evre 1a over kanserinde 5 yıllık yaşam oranı %87.8 iken evre IV'de bu oran %18'dir. Bu oranlarda erken tanı alan hastaların yaşam sürelerinin uzadığını düşündürtmektedir.

Erken tanı güvenilir bir tarama testini gerektirmektedir. Optimum bir tarama testi yüksek oranda spesifite ve sensitiviteye sahip olmalı, ayrıca ucuz ve hasta tarafından kabul edilebilir olmalıdır. Şu anda over kanseri taramasında kullanılan başlıca 3 tarama yöntemi vardır (Pelvik Muayene, TV USG, CA-125). Bu 3 yöntem kesin olarak over kanseri tanısı koyamamaktadır fakat over kanseri varlığına işaret etmektedir. Kesin tanı laparatomi ile konur. Over kanserinin toplumda görülme sıklığı gözönüne alındığında spesifitesi %99 olan bir test kullanıldığında 45-75 yaş arasındaki kadınların %4'de over kanseri tespit edilebileceği tahmin edilmektedir. Bu test ile tespit edilen her over kanseri hastası için 24 adet negatif laparatomi gerekeceği tahmin edilmektedir. Tek başına hiçbir test bu spesifiteye ulaşamamaktadır.

Pelvik Muayene

Over kanseri taramasında kullanılan pelvik muayenenin 4-6 cm çapındaki kitlelerin saptanmasındaki sensitivitesi sadece %67'dir. 15 yıllık bir araştırmada 1319 kadın 18753 kez pelvik muayene ile değerlendirilmiş ve sadece 6 over kanseri vakası tespit edilebilmiştir. Bu çalışmada tek başına pelvik muayenenin yetersiz bir tarama testi olduğunu göstermektedir.

CA-125

Over kanseri taramasında en çok çalışılmış olan tümör belirteci glikoprotein yapıda bir molekül olan CA-125'dir. CA-125'in normal seviyesi 35 IU/ml'dir. CA-125 seviyeleri epitelial over kanserlerinin %85'de artmaktadır fakat evre 1'deki hastaların %50'de yükselmektedir.

Diğer tarafdan CA-125 seviyeleri over kanseri haricinde çeşitli benign durumlarda da (endometriozis, PID, Adenomyozis, Karaciğer hastalıkları, peritonit, pankreatit, vd. ) artabilmektedir. Ayrıca CA-125 çeşitli over dışı malignitelerde de artabilmektedir (endometrial adenokarsinoma, bilier sistem tümörleri, hepatik, pankreatik, kolon kanserleri ve meme kanserleri) .Yeni yapılan geniş bir meta analizi sonucunda CA-125'in efektif bir tarama metodu olmadığı sonucuna varılmıştır (29). CA-125'e diğer yeni tümör markerlarının eklenmesi testin sentitivite, spesifite ve pozitif prediktif değerini arttırmaktadır. Fakat bu testler geniş vaka serileri üzerinde henüz araştırılmamış ve pahalı olması nedeniyle cost-efektif olmayan tarama yöntemleridir.

Seri CA-125 seviyesi tespit edilmesi testin sensitivite, spesifite ve pozitif prediktif değerini arttırmaktadır. Fakat bu yöntem hastalığın erken tespit edilmesini geciktirmektedir.

Tablo: Over kanserlerinde bazı serolojik tümör markerları

-CA 125

-CEA

-CA 15-3

-TAG-72

-HMFG2(Human milk fat globuler)

-PLAP (Placental Alkaline phosphatase)

-NB70K

-Uriner gonadotropinlerin çekirdek peptide

-LASA (Lipid associated sialic acid)

-Tissue peptide antigen

-Lizofosfatidik asit

TV-USG

Over kanseri taramasında abdominal ve vaginal USG kullanılabilmesine rağmen overleri daha iyi gösterebilen TV-USG tarama yöntemi olarak daha sık olarak kullanılmaktadır. TV-USG'deki en önemli sorun yeterli spesifitesinin olmamasıdır. TV-USG'nin spesifitesini arttırabilmek için morfolojik skorlama sistemi önerilmiştir. Bu skorlama sisteminde kullanılan kriterler boyut, kist duvarında papiller uzanımlar ve kistin kompleksitesidir. TV-USG ile yapılmış 3220 kadını içeren bir tarama çalışmasında bu morfolojik skorlama sistemi kullanılarak spesifite %98 ve pozitif prediktif değer %6.8 olarak hesaplanmıştır, 3 over kanserini tespit edebilmek için 44 Laparatomi yapılması gerekmiştir (33).

Diğer önerilen tarama yöntemi ise TV-USG ile kombine edilmişRenkli Dopplerdir. Doppler ile tespit edilen kitlelerdeki değişik akım paternlerine bakılarak malignite potansiyeli tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Renkli Doppler ile neoplazilerdeki akım paternlerine bakılarak malign-benign ayrımı yapılmaya çalışılır. Renkli doppler kullanılarak yapılan bir çalışmada düşük impedansı olan ve pulsatilite indeksi 1'in altında olan 17 hastanın 16'sında malignite tespit edilmiştir (34). Diğer tarafdan pulsatilite indeksi 1'in üzerinde olan 36 vakadan 35'inin benign olduğu rapor edilmiştir. Bu çalışmada, pulsatilite indeksinin maligniteyi tespit etmedeki sensitivitesi %94 spesifitesi %97 olarak rapor edilmiştir.

Diğer bir çalışmada ise ailesel over kanseri olan 1600 hasta izlenmiş ve bunların 61'ine cerrahi girişim yapılmıştır. Bu grup içinde de 6 over kanseri (5 evre I, 1 evre III) ve 3 adet borderline over tümörü tespit edilmiştir (35). Renkli doppler pahalı bir teknoloji gerektirmektedir ve ayrıca erken evre over kanserlerini benign over tümörlerinden ayırdedebilmedeki rolü henüz net olarak tespit edilmemiştir.

Transvaginal ve transabdominal USG, morfolojik indeks ve renkli dopplerin kombine kullanıldığı toplam 11283 hastanın incelendiği 5 çalışmanın derlemesinde 486 hastaya laparatomi yapılmış ve bunlar içinden 22 hastada invaziv over kanseri tespit edilmiş ve bunların 13'nün evre I olduğu rapor edilmiştir. Bu derleme sonucunda renkli dopplerin over kanseri için spesifitesi %95.8 pozitif prediktif değeri %3.1 olarak tespit edilmiştir (37).

Tablo: Transvajinal USG ile Overin Morfolojik Değerlendirilmesi

Skor

____________________________________________________

Kriterler01234

Ovarian volüm(cm3)010-50>50-200>200-500>500

Kist duvarının< 3mm>3 mmpapillerpapillerSolid

Yapısı (mm)uzanımlar<3mm uzanımlar >3mm

Internal septalarSepta yokİnce<3mmKalın 3mm-1cmSolid alanlar>1cm Solid

DePriest et al(19)

Tarama Yaklaşımları

1994'de Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH, Conference on Ovarian Cancer) CA 125 ve/veya TV-USG ile tarama yapmanın over kanserlerinden mortalite ve morbiditeyi düşürmediğini açıklamıştır (38). Günümüzde bu testlerle rutin tarama önerilmemektedir.

Yüksek Riskli Kadınlar

Genetik açıdan yüksek risk taşıyan kadınlarda izlenmesi gereken genetik çalışmalar ve yapılacak öneriler konusunda halen bir konsensus yoktur. Yüksek riskli kadınlarda CA-125 ve TV-USG'yi sistematik olarak tarama amaçlı kullanımı araştırılmamıştır. Yüksek riskli kadınlarda bu testler kullanılarak yapılan taramalar ile over kanserlerinin daha erken evrede yakalanabileceği tahmin edilmektedir fakat bu hipotez randomize klinik çalışmalar ile doğrulanmamıştır. ACOG, yüksek riskli kadınlarda fertilite tamamlanana veya 35 yaşına kadar yıllık rektovajinal muayene, CA 125 ve TV-USG ile tarama önermektedir. ACOG fertilite tamamlandıktan sonra veya 35 yaş üzerinde profilaktik ooferektomi yapılmasını önermektedir (38).

Herediter nonpolipozis kolorektal kanser sendromu olan bir hastada klinik yaklaşımın nasıl olması gerektiği de henüz tartışmalı bir konudur. Uluslararası herediter nonpolipozis kolorektal kanser araştırma grubu kolon kanseri nedeniyle subtotal kolektomi yapılan hastalara veya eğer asemptomatik ve kanser fobisi de olan riskli hastalara aynı seansda TAH+BSO yapılmasını önermektedir. Diğer tarafdan, herediter nonpolipozis kolorektal kanser sendromu için yüksek riskli hastalarda 30 yaşından sonra kolonoskopi, endometrial biopsi, TV-USG, renkli doppler, CA-125 ile yıllık tarama önerilmektedir (40).

National Human Genome Research Institute tarafından finanse edilen Genetics Studies Consortium yayınladığı en son guideline'da herediter nonpolipozis kolorektal kanserler için yüksek riskli hastalarda 25 yaşından sonra 1-3 yıl aralarla kolonoskopi ve endometrial kanser taraması önerilmektedir. Araştırma grubu, herediter nonpolipozis kolorektal kanserler için rutin over kanserleri taraması için yeterli delil olmadığını rapor etmiştir fakat bazı yazarlar yinede tarama önermektedir. Mutasyon taşıyıcılarda profilaktik cerrhahi (kolektomi, ooferektomi) yapılması veya yapılmaması yönünde kesin bir öneri yapılmamıştır fakat aşırı kanser fobisi olan ve profilaktik cerrahiyi isteyen hastalarda, profilaktik cerrahi bir alternatif olarak düşünülebilir. BRCA1 mutasyonu olan kadınlarda erken meme ve over kanseri taraması, BRCA2 mutasyonu olan kadınlarda ise erken meme kanseri taraması yapılması önerilmektedir. Herediter nonpolipozis kolorektal kanser açısından riskli hastalarda olduğu gibi BRCA mutasyonu taşıyıcılarda da profilaktik cerrahi (mastektomi veya ooferektomi) kesin olarak önerilmemekte bununla birlikte tamamiyle yanlış bir yaklaşım olarak kabul edilmemektedir.

Semptom ve Bulgular

Over kanserlerinin erken evrede bulgu vermemesi nedeniyle hastaların çok büyük bir kısmı ileri evrede yakalanmaktadır. Bu nedenle over kanseri “sessiz öldüren (silence killer)”olarak isimlendirilmektedir. Birçok çalışmada erken evre over kanserlerinin ileri evre over kanserlerindekine benzer semptomları olduğu ve sadece hastaların %10'nun asemptomatik olduğu rapor edilmiştir (43,44)

Over kanserlerinde en sık görülen semptomlarabdominal şişlik, abdominal ağrı, gastrointestinal semptomlar, kilo kaybı ve vajinal kanamadır. Bu semptomlar son derece nonspesifikdir bu nedenle bu tür şikayetleri persiste eden tüm kadınlarda over kanseri akla gelmelidir. Semptomları persiste eden hastalarda pelvik muayene,CA125 ve TV-USG ile hasta değerlendirilmelidir.

Tablo. Over Kanserli Hastaların Başvuru Semptomları

SemptomErkenEvre(%)Geç Evre(%)

Karınşişliği%26.824.3

Abdominal ağrı16.910.6

Gastrointestinal şikayetler14.524.2

Vajinal kanama12.211.6

Disüri9.94.7

Yorgunluk/Ateş4.114.6

Dispne/Bel ağrısı1.87.9

Asemptomatik10.22.1

Flam et al.

Tablo : Benign ve Malign Ovarian Tümörlerde Pelvik Muayene Bulguları

Klinik BulguBenignMalign

_________________________________________________________________________

Unilateral++++

Bilateral++++

Kistik++++

Solid++++

Mobil+++++

Fikse++++

Irregüler++++

Düz++++

Asit++++

Cul-de-sac'da nodüller-+++

Hızlı büyüme-+++

Tanısal Testler

Premenarşial ve Postmenapozal Dönemler

Premenarsial ve postmenapozal dönemde tespit edilen tüm solid-kistik tüm kitleler anormal kabul edilip malignite potansiyeli açısından dikkatlice araştırılmalıdır. Bu yaş grubunda kitle varsa cerrahi eksplorasyon mutlaka endikedir. Tek istisnai durum postmenapozal 5 cm altında septasyon içermeyen kistik kitlesi ve CA125'i normal olan hastalardır. Bu kriterleri olan postmenapozal hastalar malignite ihtimali düşük olduğu için laparatomi yapılmaksızın konservatif olarak izlenebilirler. Konservatif izlenen hastalarda testler 3 ay içinde kitlenin yapısında değişiklik olup olmadığını anlamak için tekrarlanmalıdır (45).

Premenarşial kızlarda solid tüm kitleler potansiyel olarak malign kabul edilmelidir. Bu yaş grubunda germ hücreli tümörler sıklıkla görülmektedir.

AFP, B-Hcg, CA-125, LDH cerraha kitlenin preoperatif natürünün tahmininde yol gösterici olabilmektedir. AFP, Endodermal Sinüs Tümöründe artmakta, HCG ise koryokarsinoma ve embriyonal karsinomda artmaktadır. LDH artışı ise germ hücreli over tümörlerinde görülmektedir. Solid kitlesi olan ve tümör markerları yükselmiş çocuklarda operasyonlar jinekolog onkolog veya pediatrik cerrah tarafından uygulanmalıdır.

Üreme Çağı

Üreme çağında ve postmenapozal dönemde pelvik kitle tespit edilen kadınlarda preoperatif olarak kitledeki malignansi olasılığı belirlenmelidir. Bu cerrahın preoperatif gerekli tüm hazırlıkları yapması ve gerekliyse hastanın başka bir merkeze sevkinin yapılması için önemlidir.

Üreme çağında saptanan pelvik kitle eğer 6-8 cm'den küçükse, kistik, unilateral ve mobilse büyük bir olasılıkla fonksiyonel kistdir. Eğer hastada mevcut kistde tüm bu kriterler mevcut ise hasta 4-8 hafta sonra tekrar muayene edilip kistin persiste edip etmediği izlenmelidir. Eğer kitle persiste ediyor veya büyüyorsa eksploratuar laparatomi yapılmalıdır.

Pelvik kitlesi olan bir hastada, istisnaları mevcut olmakla birlikte, eğer CA 125 ‘de belirgin olarak artmışsa, hastanın yaşı ne olursa olsun bu kitle büyük bir olasılıkla maligndir. Postmenapozal bir hastada solid veya solid-kistik alanlar içeren kitleler aksi ispatlanana kadar malign olarak kabul edilmelidir. Solid-kistik kitlesi, asiti, ve belirgin olarak artmış CA-125 seviyeleri olan hasta mutlaka doğru bir cerrahi evreleme ve gerekirse debulking yapabilecek olan ve hastalığın cerrahiden sonraki seyrini ve tedavi stratejilerini iyi bilen bir jinekolog onkolog tarafından ameliyat edilmesi en uygun yaklaşımdır.

Evreleme

Over kanseri, cerrahi olarak evrelenmektedir. Over kanseri evrelemesiTablo1‘de verilmiştir. 1988'den beri evre III, üst abdomende tespit edilen tümörün en büyük çapına göre 3 ayrı subgruba bölünmektedir. Hastaların tedavi stratejilerinin belirlenebilmesi için özelikle de erken evre over kanserlerinde mutlaka cerrahi evrelemenin yapılmış olması gerekmektedir.

Cerrahi Tedavi

Over kanserlerinin primer tedavisi cerrahidir. Cerrahinin amacı, tanıyı doğrulamak, erken evrelerde doğru bir cerrahi evreleme yapmak, ileri evrelerde ise maksimum düzeyde tümör çıkartmakdır (sitoredüktif cerrahi,debulking).

Tablo1 . Over kanseri FIGO Evrelemesi*

FIGO evreleri

 
 

Primer tümör değerlendirilemedi

 

Primer tümör yapılan tetkikler sonucu yok

I

Tümör overlere sınırlı

IA

Tümör tek overe sınırlı; kapsül intakt; over yüzeyinde tümör yok; asit sıvısında veya peritoneal yıkama sıvısında malign hücre yok

IB

Tümör her iki overde sınırlı, kapsül intakt, asit sıvısında veya peritoneal yıkama sıvısında malign hücre yok

IC

Tümör tek veya her iki overi tutmuş ve aşağıdakilerden en az biri var;

-kapsül ruptüre

-over yüzeyinde tümör var

-asit sıvısı veya peritoneal yıkama sıvısında malign hücre var

II

Tümör tek veya her iki overi tutmuş ve pelvis içine uzanım var

IIA

Uterus ve/veya tüpler üzerinde implantlar veya tümör uzanımı mevcut, asit sıvısında veya peritoneal yıkama sıvısında malign hücreleryok

IIB

Uterus ve tüpler dışındaki pelvik dokulara uzanım var, asit sıvısı veya peritoneal yııkama sıvısında malign hücreyok

IIC

IIA veya IIB'ye ek olarak asit sıvısında veya peritoneal yıkama sıvısında malign hücrevar

III

Tümör tek veya her iki overi tutumuş ek olarak pelvis dışındaki abdominal peritonda patolojik olarak ispatlanmış tümör mevcut veya lenf nodu metastazı var

IIIA

Pelvis dışında peritondamikroskopikperitoneal metastazlar var

IIIB

Pelvis dışında peritonda en büyük çapı2 cm ve altındamakroskopik metastazlar var

IIIC

Pelvis dışında peritonda en büyük çapı2cm'den büyükmakroskopik metastazlar var

IV

Uzak metastaz var (Peritoneal metastazlar dışında)

*Not: Karaciğer kapsül metastazı Evre III/T3, Karaciğer parankim metastazı evre IV/M1, sitolojisinde malign hücre görülmüş pleural efüzyon ise evre IV/M1 olarak sınıflandırılır.

Erken Evre Hastalık

Erken evre olarak düşünülen over kanserlerinde cerrahi evreleme ile hastalığın overlere veya pelvise sınırlı olup olmadığı belirlenmektedir. Prognoz ve daha sonraki tedavi yaklaşımları primer cerrahi evrelemeden elde edilecek olan bilgilere bağlıdır. Cerrahi evreleme midline insizyon ile yapılmalı ve üst abdomen mutlaka tümörün yayılımı açısından inspeksiyon ve palpasyon ile değerlendirilmelidir. Over kanserlerinde evreleme işleminde yapılması gerekenlerTablodaözetlenmiştir. Asit sıvısı mutlaka örneklenmeli ve sitolojik açıdan incelenmelidir. Eğer belirgin asit yoksa sağ, sol parakolik bölgeler, pelvis ve subdiafragmatik alanlar peritoneal yıkama ile örneklenip sitolojik açıdan incelenmelidir.

Tablo : Erken evre görünen over kanserlerinde cerrahi evreleme

Primer tümör intakt olarak çıkartılır ve gerekliyse frozen'a yollanır.Eğer tümör sadece overe sınırlı görünüyorsa;

I. 1.Pelvis ve abdomen dikkatlice araştırılır.

II. 2.Tüm serbest sıvılar örneklenir.

Bu makale 16 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Polat Dursun

Prof.Dr. Polat Dursun 2000 yılında Çukurova Üniversite Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur. Uzmanlığını 2005 yılında Hacettepe Tıp 
Fakültesi'nde tamamlamıştır. Prof.Dr. Polat Dursun Çankaya'da yer alan muayenehanesinde hastalarını kabul etmektedir.

Etiketler
Epidemiyoloji
Prof. Dr. Polat Dursun
Prof. Dr. Polat Dursun
Ankara - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube