Doğal yolla da baba olunabilir !

Doğal yolla da baba olunabilir !

Çocuğumuz olmuyor, nereden başlayacağız? Bir yılı aşkın bir süre geçmesine ve bu süre içinde düzgün bir cinsel yaşantı olmasına, herhangi bir doğum kontrolü yöntemi de uygulanmamsına rağmen gebelik görülmemişse, çiftin tetkik edilmesine başlanılabilir. Ama erkekte bilinen doğuştan bir testis hastalığı bulunması, ya da geçirilmiş enfeksiyonlar, travma veya ameliyatlara bağlı şüpheli bir durum söz konusuysa, daha erkenden de araştırmaya başlanılabilir. Kadın yönünden ise yaş, adet düzeni ve genital bölgeye ait iltihabi hastalıklar uyarıcı olmalıdır.
 
Olguların yarısından çoğunda, sperme ait bir sorun bulunur. Bunun nedenleri arasındaysa testis yaralanmaları, mikrobik veya ergenlik döneminde kabakulağa bağlı geçirilmiş testis iltihapları, inmemiş testis, kanser nedeniyle radyoterapi ya da kemoterapi uygulamaları, çevresel toksinler, testislerin yüksek ısı ya da dar pantolon gibi nedenlerden dolayı zarar görmesi, bazı ilaçlar, aşırı alkol, sigara alışkanlığı, karaciğer sirozu, Hodgkin hastalığı, orak hücreli anemi, ani ateşlenmeler gibi sistemik hastalıklar, varikosel, FSH veya testosteron hormon düşüklüğü, kanal tıkanıklıkları, hiç meni gelmemesi ya da çok az gelmesi gibi bozukluklar sayılabilir. 
 
Çocuk olmaması nedeniyle başvuran erkeklerde sperm tahlilini takiben detaylı bir fizik muayene yapılır. Gerekirse ultrason, Doppler, mikrobiyolojik incelemeler de istenir. Bazal kan tetkiki ile FSH ve Testosteron hormon ölçümlerine bakılır. Şüphelenilen durumlarda karyotip, Y-kromozom delesyonu ve kistik fibrozis yönünden genetik testler gerekebilir. Bunların yanı sıra nadiren ihtiyaç duyulan başka tetkikler de vardır.
 
Bunlar arasında tanı konulduğu zaman tedavi edilmesi durumunda doğal yolla çocuk sahibi olma şansı en yüksek olanlar sperm kanal tıkanıklıkları, hormonal yetmezlik ve varikoseldir. Yine de olguların yarısında belli bir neden bulunamaz ve aşılama (IUI) ya da tüp bebek (ICSI) önerilir. Ama bunlardan önce, doğal yolla çocuk olması için bir süre tedavi verilerek beklenmesi tercih edilmelidir. Tedavide sperme yönelik spesifik uygulamaların yanı sıra destek amaçlı bitkisel ürünler, yaşam tarzı değişiklikleri ve beslenmenin düzenlenmesi çok önemlidir. Unutulmamalı ki; her ay için çiftlerin yaklaşık %3’ü doğal yolla da çocuk sahibi olabilir. Dolayısıyla, ne gerekiyorsa yapılarak, her şeyden önce doğal yolla çocuk sahibi olunması için bir süre beklenmelidir. Ayrıca, önce sperm tedavi edilirse aşılama ya da tüp bebeğin başarısı da artabilir. Ancak kadına ait bazı durumlarda beklemek, zaman kaybı olabilir ve gebe kalma şansını kaybettirebilir. İşte bu nedenle, sperme yönelik bir tedavi başlarken, kadının durumunun aydınlatılmış olması önemlidir.
 
İster doğal yolla çocuk olmasını beklerken, isterse tüp bebek hazırlığı yapılırken her şeyden önce spermin her yönüyle sağlıklı ve yeterli olduğunu açıkça ortaya koymak gerekir. Olgun bir sperm hücresi baş, boyun, orta parça ve kuyruk bölümlerinden meydana gelmiştir. Boyun bölümünde, döllenmeyi takiben embriyoyu oluşturmak üzere hücrelerin bölünmesini sağlayan sentriol bulunur. Sentriol yumurtaya spermden gelir, yumurtanın sentriolü döllenme sırasında kaybolur. Dolayısıyla, spermde sentriole ait bir kusur varsa, döllenme de doğal olarak gerçekleşemeyecektir. Spermde sentriolün bulunduğu boyun bölgesine ait defektler, boyalı morfoloji incelemesi yapılarak anlaşılabilir. Orta parçada ise spermin yumurtaya ulaşması ve zarlarını delerek içine girmesi için gerekli olan hareketine enerji sağlayan mitokondri bulunur. Spermler boyanarak incelendiğinde, bu bölgeye ait bozukluklar da görülebilir. Yine, uzun süre gebe kalamayan çiftlerde bir başka sorun da sperm kuyruğunun hiç hareket etmemesidir. Yüzemeyen sperm daha yumurtaya bile ulaşamaz. Kuyruk anomalileri de sperm morfoloji incelemesi ile ortaya konulabilir. Hepsinden önemlisi spermin baş kısmıdır. Çünkü burada hem döllenme sırasında spermin yumurtaya girmesi için dış zarlarını eritmesini sağlayan ve Akrozom denilen kese vardır hem de asıl çocuğu oluşturacak babaya ait genetik malzeme bulunur, yani DNA molekülü.
                          
SPERM DNA HASARLARI
 
Normal bir gebeliğin gelişmesinde spermin genetik materyalinin yani DNA’sının sağlam olması çok önemlidir. Son yıllarda, sperm DNA’sında kırk ya da hasar gelişmişse, çocuk sahibi olma oranlarının düşeceği gösterilmiştir. Eğer hasarlı DNA içeren spermlerin sayısı artarsa, çiftte infertilite gelişebilir. Klasik sperm analizinde ölçülen sperm sayısı, hareketi ve morfolojisi değerleri bunu göstermez. Bilimsel çok sayıda çalışma, hasarlı DNA içeren sperm oranındaki artışın, sağlıklı bir gebelik gelişimini önleyebileceğini ortaya koymuştur.
 
Erkeğin spermlerinde DNA hasar oranı yüksek de olsa, normal gebelikler ve sağlıklı doğumlar görülebilir. Ancak bunların oranı anlamlı derecede düşer. Çünkü spermlerin DNA hasar oranı yüksekse, bunlardan gelişecek embriyoların gelişimi de bozulur. Bunun bir nedeni nedeni, spermlerde apopitoz ve mutasyon oranındaki artıştır. Neticede embriyoların blastosist evresine gelme şansı azalır, düşükler artar, embriyoda anomali gelişebilir. Aslında döllenme sırasında sperm yumurtaya girdiği zaman, yumurtada bulunan enzimler hasarlı DNA’ları tamir edebilir. Tamir mekanizması da genç yumurtalarda daha iyi işler. Bu nedenle, kadının yaşı ne kadar gençse, hasarlı DNA içeren sperm oranı fazla da olsa, sağlıklı gebelik ve doğum gerçekleşme şansı o kadar artar. Ama hasarlı spermler çok fazlaysa, tamir mekanizması yetersiz kalabilir ve işte o zaman sorunlar başlar.
 
Aşağıda, sperm DNA kırıklarının nelere yol açabileceği yazılmıştır

Artmış DNA hasar oranı, sperm ile yumurtanın döllenmesini ve ilk embriyo bölünmesini etkilemeyebilir, yani, fertilizasyon gelişebilir. Ama embriyonun daha ileri evrelere geçişi, yani blastosist gelişmesi anlamlı derecede bozulur.

DNA hasarı artmışsa, gebelik şansı azalır, düşük gelişme oranları artar.

İnfertil erkelerde hasarlı sperm sayısı da artmıştır.

Sperm analizinde bozukluk saptanan erkelerde, spermlerin DNA hasar oranı da artabilir.

Diğer yandan, sperm değerleri normal de olsa, böyle erkelerde sperm DNA hasar oranları yüksek gelebilir.

 Sperm DNA hasarı yapan nedenler 
 

Enfeksiyon

Ejakulatta fazla sayıda lökosit çıkması

Spermlerde sitoplazmik artık bulunması

Ateşli hastalıklar

Testis ısısının artması

Bazı besinler

İlaçlar

Sigara

Çevresel kirlilik

İleri yaş

Varikosel

Sperm DNA kırıklarının (DFI: DNA fragmantasyon indeksi) saptanmasında değişik genetik testler uygulanır. Bunun için, en az 3 günlük cinsel perhiz sonrasında sperm alınarak, test edilir. 
Bilimsel kanıtlar, sağlıklı bir gebelik bekleniyorsa hasarlı DNA içermeyen sperm sayısının yani DFI’nin %30’un üzerinde olması gerektiğini gösterir. Bunun altı, çocuk olması için anlamlı risk taşır, gebelik şansı azalır, düşük olasılığı artar.
 
DFI < %15 ise; çocuk olma şansı en üst düzeydedir.
DFI %15 ile %30 arasındaysa; çocuk olma şansı orta derecededir.
DFI >%30 ise; çocuk olma şansı ciddi şekilde azalır.
  
Hasarlı DNA içeren sperm oranını belirlemek için ne zaman test yapılmalı 

İzah edilemeyen infertilite olgularında

Embriyo gelişiminin bozulduğu olgularda

Blastosist gelişiminde bozulma olanlarda

Tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında

Tekrarlayan düşüklerde

İleri yaş erkelerde

Varikosel olanlarda

Sperm değerleri bozuksa

Zararlı maddelerle temas söz konusuysa

DOĞAL YOLLA ÇOCUK OLMASI İÇİN NELER YAPILMALI
Yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları düzeltilmeli. Bunun için günde 3 kez 25 mg çinko alınabilir. Testosteronu düşük olan erkeklerde çinko kullanılması testosteronu normal seviyeye yükselterek fertiliteyi artırabilir. Çinko düşüklüğü varsa çinko verilmesi sperm sayısını ve fertiliteyi de artırabilir. Ama aşırı çinko kullanıldığı durumlarda vücudun immün sistemi bozulabilir. Uzun süreli çinko kullanılacaksa, beraberinde bakırın da alınması önerilir.

Her gün 3 gm L-karnitin alınabilir. 4 aydan uzun süreli kullanılmasının sperm sayı ve hareketini artırdığı gösteirlmiştir.

Bitkisel destek amaçlı beslenme önerilerine uyulabilir (http://www.kaanaydos.net/bitkisel_destek.php).

Sigara alışkanlığı terk edilmeli. Sigaranın sperm sayı, hareket ve morfolojisini bozduğu çok sayıda çalışmada gösterilmiştir.

Aşırı alkol doğrudan sperm üzerine toksik etkide bulunur. Erkekte sperm sayısını azaltabilir, kadında ise döllenmiş yumurtanın uterus içinde tutunmasını engeller.

Kafein içeren içeceklerden kaçınılmalıdır. Bunlar arasında kahve ve kola başta gelir.
Dengeli beslenmek çok önemlidir. Hayvansal yağlar, kızartmalar, şeker veabur cubur diye bildiğimiz, yüksek kalorili ama düşük besin değerine sahip gıdalardan uzak durmalı.

Arı poleni bazı erkeklerde alerjik reaksiyon yapabilir. Başlangıçta az miktarda alınmalı, eğer döküntü, kaşınma gibi belirtiler çıkarsa hemen kesilmelidir.

Enfeksiyon varsa, antibiyotikle tedavi edilmeli.

Sauna ya da küvete oturmak gibi sıcak banyolar testislerde sperm üretimini bozabilir.

Kontrolsüz ve rasgele testosteron kullanılması testislerin çalışmasını baskılayarak sperm üretiminde kalıcı hasar yapabilir. Bazı olgularda testosteron yağ dokusunda kadınlık hormonu olarak bilinen östrojene dönüşerek feminizan belirtilere bile yol açabilir. Benzer şekilde anabolik steroidler de fertilizasyonu azaltabilir.

Brezilya’da yağmur ormanlarında yetişen bir bitki olan iporuru (Alchornea castaneifolia), kadınlar tarafından alındığında, genital kanalı içindeki spermler üzerinde olumlu etkide bulunur.

Akapunkturun erkekte faydası olduğuna dair az sayıda rapor olmakla birlikte, bunu destekleyecek geniş çaplı ve kontrollü çalışmalara ihtiyaç vardır.

Sperm sayısı düşük olan erkeklerde 2 veya 3 gün cinsel perhiz ile sperm sayısı artabilir. Böyle olgularda çok sık ilişkiye girilmesi, vajene atılan sperm sayısını azaltarak gebelik şansını düşürebilir. Bir aydan uzun süre sperm çıkarılmaması da, fertilizasyon şansını azaltabilir.

Cinsel ilişkiyi kolaylaştırmak ya da erken boşalmayı önlemek amacıyla kullanılan çoğu kayganlaştırıcılar ve tükrük sperm hareketini ve fertilizasyon kabiliyetini bozabilir.

Stresten uzak durmalı. Mümkün olduğunca sakin bir hayat tarzı benimsenmelidir.

Glutensiz bir diyet bazı erkek ve kadınlarda fertilite şansını artırabilir. Ama bunun için mutlaka doktor kontrolü gerekir.

Bazı nadir durumlarda kadın vücudunda sperme karşı antikor gelişebilir. Bu antikorlar sperme yapışarak, yumurtayla birleşmesini önleyebilir. Eğer böyle bir durum saptanırsa, 1 ay erkeğin kondom kullanması önerilir. Daha sonra kondomsuz ilişkilerle gebelik şansı artabilir.

Cinsel ilişki sırasında kadının sırtüstü pozisyonda yatması, gebelik şansını artırabilir.

Yoğun egzersizlerin fertilite ve cinsel fonksiyonlar üzerinde etkili hormon yapımını düşürebileceği bildirilmiştir.

Varikosel tedavi edilmeli.

Antioksidan ilaçlar kullanılabilir.

Spermatogenez, hormonlarla uyarılabilir.

Bazı olgularda, testislerden çıktıktan sonra spermlerde DNA hasarı gelişmektedir. Bu nedenle, menideki spermler yerine testislerden alınacak spermlerle tüp bebek yapılması önerilir.

Bazı bitkisel ürünler sperm fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Bunlar arasında bilinenler; jambul, neem, vitex, ekinezya, ginkgo, St. John’s wort (sarı kantaron) sayılabilir.

  
Önemli uyarı: Bu yazının hazırlanmasında Prescription for Nutritional Healing ve Herbal Healing kitabı (Phyllis A. Balch, Avery, NY, 2000, 2002) esas alınmıştır. Bilgilerin sorumluluğu tamamen kitabın yazarına ait olup, üzerine ekleme ya da değişiklik yapılmamıştır. Bilgiler tedavi amacı taşımaz. Hepsi kanıtlanmış, ortak bilimsel verilere dayanmayabilir. Önerilen ürünlerin kullanılmasından önce mutlaka doktorunuza danışılması gerekir.  
 

Bu makale 11 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Kaan Aydos

Prof. Dr. Kaan AYDOS, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1984 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. 1986 yılında aynı üniversitenin Üroloji Anabilim Dalı'nda ihtisas eğitimine başlamış ve Üroloji Uzmanı olmuştur. 2003 yılında ise Profesörlük kadrosuna atanmıştır. Ayrıca akademik hayatı esnasında 1 yıl süreyle İtalyan Hükümeti Bursuyla İtalya Valduce Hastanesi Androloji Departmanında infertilite ve erektil disfonksiyon konularında çalışmalar yaparak bilgi ve tecrübesini artırmıştır. 1999-2000 yılları arasında GATA ÜYT Merkezi'nde 6 ay IVF ve 2 ay uygulamalı mikroenjeksiyon eğitimi görmüştür. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde, İnfertilite Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin kurulmasında aktif orol almış olan Prof. Dr. Kaan AYDOS, halen Ankara Üniversitesi Tıp F ...

Prof. Dr. Kaan Aydos
Prof. Dr. Kaan Aydos
Ankara - Üroloji
Facebook Twitter Instagram Youtube