Derin ven trombozu (dvt) hakkında bilmemiz gerekenler

Derin ven trombozu (dvt) hakkında bilmemiz gerekenler

Ülkemizde giderek artan bir oranda görülmeye başlanan ve ciddi sorunlara neden olan bir durum olan "derin ven trombozu" hakkında bilgi vermek istiyorum.

Derin ven trombozu (DVT) nedir? 

Vucudun, derin toplardamarları içerisinde pıhtı oluşumu ile seyreden bir durumdur. Pıhtı, kanın akışkanlığının değiştiği ve kümeleşmeye eğilimin olduğu durumda oluşur.

Derin toplardamarların vucutta en fazla bulunduğu yerler, bacak yada uyluktur. Ancak, diğer vucud bölgelerinde de oluşabilir.

Derin toplardamar içerisinde oluşan pıhtı, parçalanıp kan akımı yönünde taşınabilir. Bu şekilde taşınan, gevşek pıhtıya ise “emboli” adı verilir. Emboliye sebeb olan bu pıhtı parçasının, kan akımı ile akciğere taşınıp, doğal kan akımını kapatmasi olayına ise “pulmoner emboli” adı verilir. Pulmoner emboli, yaşamı tehdit eden tedavi edilmediğinde akciğerleri ve diğer organların çalışmasını da etkileyen oldukça ciddi bir sorundur.  Pulmoner emboliye sebep olan pıhtıların pek çoğu, bacak yada uyluk bölgesindeki derin toplardamarlardan köken alır.

Derin ven trombozunun diğer adları ise; bacak toplardamarlarında pıhtılaşma, venöz tromboz yada venöz tromboembolizm dir.

Derin Ven Trombozuna Neler Sebep Olur? 

Genellikle toplardamar iç duvarında oluşan hasar neden olur. Bu hasar, fiziksel, kimyasal yada biolojik faktörlere bağlı olabilir. Nedenler arasında en çok; cerrahi, ciddi travma, inflammasyon veya bağışıklık sistemi yanıtı bulunur. Kan akımı, giderek yavaşlar, durma noktasına gelir. Bu durum en çok, cerrahi işlem sonrası yatak istirahati sonrası hastalarda gözlenir.

Bazen, doğumsal olarak gelişen pıhtılaşmaya eğilim sonucu (Faktör V Leiden) ortaya çıkabilir.

Günümüzde, giderek artan bir neden de, “hormon replasman tedavisi” yada korunma yada tedavi amacı ile verilen “doğum kontrol hapları” dır.

 Derin Ven Trombozu Gelişimi İçin Kimler Risk Altındadır? 

·         Daha önceden derin ven trombozu geçirmiş yada hikayesi olan kişiler

·         Kanın pıhtılaşma derecesini arttıran durumlar,

o   Faktör V Leiden

o   Hormon replasman tedavisi (kadın hastalıkları için)

o   Doğum kontrol hapları tedavisi

·         Derin toplardamar sisteminin cerrahi işlem sırasında yaralanması

o   Kemik kırığı

o   Travma

·          Derin toplardamar sisteminde kan akımının yavaşlaması,

o   Özellikle ağır-büyük cerrahi işlemler sonrası

o   Uzun süren uçak yolculukları

·         Gebelik, özellikle doğum sonrası ilk 6 hafta

·         Kanser tedavisi alan hastalar

·         Santral venöz kateter (tıbbi tedavi için plastik boru sistemi) takılı hastalar

·         60 yaş üzeri

·         Aşırı kilolu olmak

Sayılan faktörlerden bir yada birkaçının birlikte olması, derin ven trombozu riskini arttırır.

Derin Ven Trombozu Belirti ve Bulguları Nelerdir? 

Derin ven trombozunun belirti ve bulguları, trombozun kendisi yada gelişmişse pulmoner emboli ile ilgili olur. Her iki durumun varlığında, tedavi edilmediklerin çok ciddi sonuçlar gelişeceğinden dolayı mutlaka bir hekim tarafından değerlendirme gerekmektedir.

Derin ven trombozu olan hastaların ancak yarısında semptomlar gelişir. Hastalığın geliştiği bacakta gözlenen bu semptomlar arasında,

·         Şişme

·         Ağrı, şiddetli hassasiyet (yürüme yada ayakta durma halinde ortaya çıkabilir)

·         Şişen yada hassasiyet olan bölgede ısı artışı (toplardamar iltihabı)

·         Bacakta ciltte kırmızı renk değişimi

Pulmoner emboli gelişen hastada ise,

·         Açıklanamayan nefes darlığı

·         Derin nefes alırken ağrı

·         Öksürük ile beraber kan çıkması semptomları bulunur.

 Derin Ven Trombozu Tanısı Nasıl Konulur? 

 Derin ven trombozu tanısı, tıbbi öykü, yapılan fizik muayene ve testlerin sonuçları ile beraber değerlendirilerek konulur.

Tıbbi öyküde önemli olan noktalar, kullanılan ilaçlar, yakın zamanda geçirilen cerrahi işlemler veya travma ve kanser tedavisi alıp almadığı durumudur.

Fizik muayenede ise, doktorunuz tarafından derin ven trombozuna ait bulgular açısından değerlendirme yapılacaktır.

Teşhis amacı ile yapılan tetkik (test) ler arasında en sık kullanılanlar;

·         Ultrasonografi: Derin toplardamarlardaki pıhtının saptanmasında en sık başvurulan yöntemdir. Ses dalgalarını kullanarak, kan ve damar içindeki akımın resmini oluşturma prensibine dayanan bir yöntemdir.

·         D-dimer testi: Pıhtılaşma sırasında kan içine salınan maddenin ölçülmesi prensibine dayanır. Eğer test sonucunda çıkan değer yüksek ise derin toplardamarınızda pıhtı varlığı yüksek bir olasılıkla doğrulanmış olur. Eğer, test sonucu düşük ve sizin risk faktörlerinizde az sayıda ise, derin ven trombozu tansından doktorunuz uzaklaşmış olur.

·         Venografi: Bu test, eğer ultrasonografi ile bir sonuç alınamamış ise başvurulan bir yöntemdir. Toplardamarınıza enjekte edilen bir boya yardımı sağlanan görüntülerin incelenmesi temeline dayanır. Boya yardımı ile, toplardamar içerisinde kan akımının olup olmadığı saptanır.

Teşhis için daha az sıklıkla başvurulan tetkikler arasında;

·         Manyetik rezonans görüntülemesi

·         Bilgisayarlı tomografi sayılabilir.

Eğer, sık tekrarlayan bir derin ven trombozu öykünüz mevcut ise yada aile bir kaç bireyde durum gözlenmişse, sizden kalıtsal olarak derin ven trombozuna neden olabilecek hastalıkları araştırmak için kan örneği alınacaktır.

Pulmoner emboli ön tanısı düşünülüyorsa, doktorunuz sizden bahsedilmiş test ve tanı yöntemlerine ek olarak “ventilasyon/perfüzyon sintigrafisi” isteyecektir. Bu yöntemde doktorunuz, verilen radyoaktif bir madde yardımı ile, akciğerlerinizin içinde ne derece oksijen ve kan akımının olduğu konusunda fikir sahibi olacaktır.

Derin Ven Trombozu Nasıl Tedavi Edilir? 

Derin ven trombozunda tedavinin ana ilkeleri;

·         Kan pıhtısının büyümesini engellemek

·         Kan pıhtısının parçalanmasını ve akciğerlere ulaşmasını engellemek

·         Tekrar pıhtılaşma atağı riskini azaltmak

Derin ven trombozu tedavisinde kullanılan ilaçlar;

Antikoagülanlar: Derin ven trombozunun tedavisinde en çok kullanılan ilaçlardandır. Kan sulandırıcı yada seyrelten ilaçlar olarakta bilinirler. Bu ilaçlar yardımı ile, kanınızın pıhtı oluşturma özelliği azaltılmış olur. Ancak, yaygın olarak bilinenlerin aksine kan sulandırıcılar, oluşmuş olan pıhtının parçalanmasına yardımcı olmazlar. Bu ilaçlar ya ağızdan yada enjeksiyon şeklinde kullanılırlar.  

Coumadin (Warfarin) ve Heparin derin ven tedavisinde kullanılan antikoagülanlardandır. Coumadin ağızdan kullanılan, Heparin ise enjeksiyon yolu ile verilen ilaçlardır. Heparin'in değişik formları mevcuttur. Tedavi alternatifleri ve yöntemi konusunda doktorunuz size detaylı bilgi verecektir. Tedavinin başlangıcında, genellikle doktorunuz, size Coumadin ve Heparin'i birlikte verecektir. Bunun sebebi, Heparin'in hemen, Coumadin'inin ise geç etkisinin ortaya çıkmasıdır. Coumadin etkisini gösterdiğinde, Heparin tedavisi kesilir.

Gebelerde sadece Heparin tedavisi kullanılmalıdır. Coumadin'in gebelik sırasında kullanılması son derece tehlikelidir.

Antikoagülan tedavisi genellikle 3-6 ay sürer. Ancak risk faktör yada faktörlerinin varlığında tedavi süresi doktorunuz tarafından uzatılabilinir.

Antikoagülanların en önemli yan etkisi, kanamadır. Bu durum yaşamı tehlikeye varacak derece de olabilir. Bu nedenle, doktorunuz ile yeterli iletişim kurmalısınız. Bazen, kanama vucudunuzun içerisinde olabilir. Kan sulandırıcı kullanan hastalar düzenli olarak doktorunuz tarafından takip edilmek üzere “protrombin zamanı (PTZ) /INR” testi yaptırmalıdır. Başlangıçta bu test sık aralıklarla yapılırken, tedavinizin ilerlemiş döneminde test aralıkları uzar, teste olan gereksinim azalır. Bu ilaçları kullanırken, kanama ile ilgili bir sorun ile karşılaştığınızda hemen ilacı kesip, doktorunuz ile temasa geçmelisiniz.

Trombin İnhibitörleri: Bu ilaç, Heparin kullanamayan hastalarda kullanılmaktadır.

Trombolitiks: Pıhtının erimesini sağlayan ilaçlardandır. Ciddi semptomlara neden olan ve yaşamı etkileyen büyük pıhtılar için kullanılır.

Diğer Tedavi Yöntemleri: Eğer kan sulandırıcı alamıyorsanız yada kan sulandırıcı kullanmanıza rağmen pıhtı oluşuyorsa, “ven kava filtresi” kullanılabilinir. Vena kava denen büyük toplardamara yerleştirilen filtre sayesinde parçalanma sonucu oluşmuş pıhtılar filtre edilir, akciğerlere gitmeleri engellenmiş olur. Bu durum, pulmoner emboli gelişimini engeller. Ancak, unutulmaması gereken nokta, yeni pıhtı oluşumunu engelleyen bir durum değildir.

Derin ven trombozu sonrasında bacakta gelişen ödem ve şişme için ise “basınçlı çoraplar” önerilmektedir. Bu çoraplar özel olarak tasarlandıkları için, ayak bileği seviyesinde sıkı yukarılara çıktıkca azalan oranda basınç uygularlar. Basınç sayesinde, toplardamar içerisinde kan akımı yavaşlamaz, kan göllenemez ve pıhtı oluşamaz. Bu çoraplar, derin ven trombozu sonrasında 1 yıl süre ile mutlaka giyilmelidir.

Bu makale 13 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Mehmet Ümit Ergenoğlu

Prof. Dr. Mehmet Ümit ERGENOĞLU, 1966 yılında ABD’de doğmuştur. İhtisası sonrasında ABD’de Baylor College of Medicine, Methodist Hastanesi'nde ve Cleveland Clinic Foundation’da 6 yıl görev yapmıştır. Prof. Dr. Mehmet Ümit ERGENOĞLU, Türkiye’ye döndükten sonra, Florence Nightingale Çağlayan Hastanesi'nde 2,5 yıl görev yaparken 6 ay kadar Belçika - O.L.V. Clinic Aalst' ta çalışmalarda bulunmuştur. 2007-2013 yılları arasında ise Yeditepe Üniversitesi Hastanesi'nde Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı ve Başhekim Yardımcısı olarak hizmet vermiş, 2013 yılında ise Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi, Medical Park Göztepe Hastanesi, Beylikdüzü ve Şişli International Kolan Hastaneleri'nde de çalışmalarda bulunmuştur. Aort ve periferik damar cerrahisi, minimal invaziv ve endovasküler girişimler, varis'in tedavi seçenekleri içerisinde yer alan mi ...

Etiketler
Derin ven trombozu (dvt) hakkında bilmemiz gerekenler
Prof. Dr. Mehmet Ümit Ergenoğlu
Prof. Dr. Mehmet Ümit Ergenoğlu
İstanbul - Kalp Damar Cerrahisi
Facebook Twitter Instagram Youtube