Derinin malign (Habis) tümörlerini dört ana başlıkta gözden geçireceğiz
1-Bazal Hücreli Karsinom,
2-Yassı Epitel Hücreli Karsinom,
3-Malign melanom ve
4-Deri eki tümörleri olarak.
Bulunduğumuz yüzyılda, sanayinin hızlı gelilmesi, atmosfer havasının, dolayısı ile dış ortamın kirlenmesi, sera gazlarının artması, Ozon tabakasının giderek tahrip olması, incelmesi, hatta bazı bölümlerinde yok olması sonucu kanser vakaları giderek artmaktadır.
Günümüzde kanser vakalarının yarısını habis deri tümörleri oluşturmaktadır. Özellikle, Bazal hücreli deri kanserleri, farklı Biyolojik yapı göstermeleri nedeni ile deri tümörlerinin büyük bir kısmını oluşturmaktadır.
Deri üzerinde sonradan çıkarak gelişen, büyüyen, renk değiştiren, kaşınan, kanama yapan veya tarak ve ele takılan her türlü cilt lezyonunun üzerinde hassasiyetle durmak gerekir.
Böyle bir şüphe durumunda, bu bölge ile yakın ilgilenen bir hekime müracaat ederek bilgisine başvurulmalıdır.
Cildin selim ve habis tümörlerinde, tanı için önce şüpheli dokudan insizyonel veya eksizyonel biyopsi yapılması ve çıkarılan cilt dokusunun patolojik anatomik değerlendirmesinin yapılarak, dokunun yapısı hakkında bilgi sahibi olunması gerekir.
Tümörün hudutları, dokunun yerleştiği bölge ve çıkarılacak dokunun yapısına göre değişir ve hangi çeşit cerrahi yöntemin uygulanacağının seçilmesinde çok önemli bulgular elde edilir. Tabii tümörün çıkarılmasından sonra meydana gelen cilt boşluğu, serbest, rotasyonel veya uygun çeşitli flep ve cilt teknikleriyle kusursuzca kapatılımalı, sonuçta kusursuz bir cilt estetiği sağlanmalıdır.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz, Bazal ve yassı hücreli karsişnomların en sık görüldüğü alan güneş ışıklarının etkisinin en çok etkilediği, dış ortama en açık, Baş Boyun ve Yüz alanlarıdır.
-Yüz, (Dudak, burun, alın, şakaklar vs.)
-Kulak (Kulak kepçesi, dışkulak yolu)
-Baş- boyun bölgeleri (Saçlı deri, boyun, ense ) gibi
Yüz bölgesinde tümörün eksizyonu sonrası meydana gelebilecek defektlerin bir kısmı etraf cilt dokuları serbestleştirildikten sonra primer olarak, kolayca kapatılacak kadar küçüktür. Bazen primer kapama kaş, gözkapağı ve dudaklar gibi yüzün çok hareketli yapılarında deformiteye neden olabilir. Bu durumda yukarıda bahsettiğimiz gibi bu doku defektlerini kusursuzca onarmak için deri greftleri veya fleplerle onarım gerekir.
Biopsinin yapıldığı cilt derisinin, inceliği, kalınlığı , atrofik olması, rengi ve dolayısı ile kullanılacak deri dokusunun kalitesi onarıma uyumu iyi olmayabilir. Sonuç olarak yüzde kontur deformiteleri ortaya çıkar. O zaman komşu veya yakın bölgelerden hazırlanan lokal fleplerin renk ve deri özelliği onarılacak yere uyumu göz önünde tutulur .
Görüldüğü gibi, onarımın ve uygulanacak cerrahi yaklaşımın çoğunlukla tek seansta yapılması, göz kapağı, dudak, boyun gibi hareketli yapıların korunması çok önemlidir.
Burada dikkat edilecek çok önemli bir hususta yapılacak eksizyonların yüz cilt çizgilerine uygun olmasına dikkat etmek grekir. Bu yaklaşım oluşacak skar ve cilt problemlerine engel olarak, yüzün bütünlüğünün korunmasını sağlayacak, daha iyi estetik sonuçlar elde edilecektir.
Deri tümörlerinin cerrahisinde lezyonun bulunduğu yere göre lokal veya genel anestezi uygulanmakta, genelde lokal anestezi yaklaşımı yeterli olmaktadır.
Eğer tümör boyun lenf düğümlerine yayılma yapmışsa o zaman boyun disseksiyonu da tümör eksizyonuna eşlik eder. Her iki müdahalenin de tek seansta yapılması gerekir.
Sonuç olarak, deri (cilt) tümörlerinde;
1- Tümörün eksizyonu, patolojik Anatomik tetkiki
2- Gerekirse Boyun Disseksiyonu
3-Gerekirse kemo terepi veya radyoterapi,
4-Operasyon sonucu, hekimin takdir edeceği sürede, yakın takip gerekmektedir.
Prof. Dr. Selçuk ONART
