Depresyon yaşamda verimsizliğe neden oluyor...

Depresyon yaşamda verimsizliğe neden oluyor...

Sabah uyandınız ,  içinizden işe gitmek gelmiyor ve her sabah aynı  durumu yaşıyorsunuz . Zorla kalkıp üzerinize öylesine bir şeyler geçiriyor , servise zorla yetişerek iş yerine geliyorsunuz. Gün bitmek bilmiyor ve çalışacak enerjiye sahip değilsiniz. Çalışma arkadaşlarınızla konuşmak istemiyor,  bazılarıyla  çatışmalar yaşıyor, öfke nöbetleri geçiriyorsunuz..

Tüm bu yaşadıklarınız ; bir depresyon yaşadığınızın göstergesi olabilir. Mevsimsel değişiklikler, kötü giden ilişkiler, mutsuz bir evlilik ya da ilişki süreci, iş yaşamındaki uyumsuzluklar, çatışmalar, bir hastalık süreci, yakınını kaybetme , maddi sorunlar  ve daha bir çok stresel faktör depresyonun  ortaya çıkmasına neden olabiliyor.

Depresyon yaşayan birey; yaşama karşı isteksizdir, içinden bir şey yapmak gelmez, işe gitmek , dışarı çıkmak istememektedir.  Kendine bakımı azalabilir. Mutsuzluk ve karamsarlık duyguları taşır. Kendini yorgun, bitkin, önemsiz ve değersiz hisseder. Gün içerisinde unutkanlık, dikkat dağınıklığı  yaşayabilir. İştahı azalır ya da artar. Uyku düzeni bozulur. Çok uyuma, veya  hiç uyuyamama görülür. Bazen  yeterli düzeyde  uyusa bile doyurucu olmayan özellikte bir uyku süreci yaşar. Kendine güven gittikçe azalır. Çevresinden uzaklaşma ya da öfke nöbetlerinde artma görülebilir.

Bu süreci yaşayan bir kişinin , iş yerinde ve yaşamının diğer alanlarında kendisinden  beklenen performansı göstermesi oldukça güçtür.  Çevresinde yaşanan olayları  içinde bulunduğu duygudurum nedeni ile sağlıksız bir şekilde değerlendirir. Daha alıngan ya da daha agresif tepkiler gösterebilir ki bu da  zamanla duygusal, aile, arkadaş ve iş ilişkilerine büyük zararlar verebilir.

Belirtilerden en az beş tanesinin iki haftalık bir süre ile devam ediyor olması  ve günlük yaşamı belirgin düzeyde etkilemesi kişide artık bir  depresyon olduğunun kesin bir göstergesidir.  Bu  durumda yapılması gereken  geç  kalınmadan bir uzman desteği almaktır. Kişi depresyonda olduğunu kabul etmeyebilir , bu hastalık ile ilgilidir. Bir şeylerin düzeleceğine ve yaşamının iyi olacağına inancı kalmadığı için tedavi sürecine karamsar bakar. 

Depresyonun tedavisi ;  bu bozukluğun düzeyine göre ilaç desteği ve eşlik eden terapi sürecidir. Terapi sürecinde; öncelikli olarak depresyona neden olan stresel faktörler kişi ile birlikte belirlenir. Bu süreçte  bireyin kişilik özellikleri çok önemlidir. Mükemmelliyetçi, hassas , duygusal, alıngan vb kişilik yapıları depresyona daha çok zemin hazırlar. Bu nedenle bu kişilik yapılarının  kişiye zarar veren yönlerinin de terapi sürecinde ele alınması gereklidir.

Kişi depresyondan uzaklaşmak için terapisti ile birlikte çaba göstermelidir. Bu güce sahip olamadığı dönemlerde psikiyatrik destek daha fazla önem kazanmaktadır.

Depresyon ile birlikte anksiyete belirtilerinin de görüldüğü durumlar söz konusudur. Bu belirtiler; nefes almada güçlük, boğuluyor gibi olma, kalp çarpıntısı, ellerde titreme, terleme, göğüste sıkıntı hissi, baş dönmesi, bayılacakmış gibi olma  ve ateş basması şeklindedir.

Yaşamdan istediğimiz verimi alabilmek ve mutlu olabilmek için  bazen gücümüz azalabilir. Her güçsüzlük  hissi bir depresyonu işaret etmez. Bu sürecin bir depresyona dönüşmemesi için ; bireyin yapması gereken şeyler  ebette ki vardır.  Öncelikle yaşamda nerede olduğunuzun farkında olmalısınız. Yerinizi belirleyin. ( evdeki yeriniz, ilişkinizdeki yeriniz ya da iş yerindeki yeriniz)  Bulunduğunuz bu yer size şimdi neler katıyor, neler kaybettiriyor. Bu yeri elde ederken  yaptığınız doğrular ve yanlışlar nelerdir? Yanlışlarınızı ortadan kaldırdığınızda  burada olmak size ne hissettirecek ve neler katacak ? Tüm bunları; sağlıklı bir düşünce yapısı içerisinde  kendinizi  ve diğerlerini eleştirmeden, suçlamadan değerlendirmelisiniz. Var olan yeri değiştirmeden ,  size zarar verebilecek  etkenleri kontrol edecek güce sahip olmanız çok önemlidir. Bu güce sahip olabilmek için; kendinize daha fazla zaman ayırmalısınız. Var olduğunuz yeri değiştirme kararı aldığınızda da bunun ve yeni yaşanacakların sorumluluğunu alacak güçte olmalısınız. Hobiler, keyifli zamanlar  ve dinlenmek çok önemlidir. Kendisini iyi hisseden, yaşam için gerekli enerjiye sahip olabilen birey  yaşamını daha iyi planlar. Duygusal hayatı, ailesi, arkadaşları, iş yaşamı ile ilgili alanlarında yaşadığı sorunlarla daha  başarılı bir şekilde baş edebilir.

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Klinik Psikolog  Eda Gökduman

Klinik Psikolog Eda Gökduman, 2001 yılında On Dokuz Mayıs Üniversitesi Psikoloji Bölümünden mezun olmuştur. Gelişim Üniversitesinde Klinik Psikoloji Yüksek Lisans eğitimini başarı ile bitirmiştir.   Çocuk, ergen ve yetişkin psikolojisi  ile ilgilenmektedir.  İlişki ve evlilik danışmanlığı hizmetleri vermektedir.  İlk klinik çalışmalarını Uzman Psikiyatrist Dr. Orhan Aykanat ile yürütmüştür.  Uzun yıllar, yetişkin psikiyatristleri, çocuk psikiyatristleri, çocuk doktorları ve kadın doğum uzmanları ile ortak klinik çalışmalarda bulunmuştur.  Turkcell Global Bilgi, Arkas Holding, Hürriyet Gazetesi, Hugo Boss, Lcw, Bosch, İlbak Holding, Ergo Sigorta, Doğuş Holding, Eczacıbaşı, Milupa, Digitürk, Temsa, Alman Hastanesi, Türk Telekom, Unicef, Photoworld/ Canon, Mikado  birlikte çalıştığı kurumsal firmalardan bazılarıdır. 2009 yılı ...

Etiketler
İlişki
Klinik Psikolog  Eda Gökduman
Klinik Psikolog Eda Gökduman
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube