Çocuklarda depresyon ve belirtileri

Çocuklarda depresyon ve belirtileri

Aslında nasılda yakışıyor gülmek onlara, ama bazen çocuklarımız hiç gülmüyor, mutsuz ve üzgün duruyorlar. Bu durum çocukluk çağı depresyonun bir belirtisi olabilir ve akıllara çocuklarımızın depresyona  gerebileceğini getirmektedir. Belki de bazılarımız çocukta depresyon mu olur diye hayretle karşılayabilirsiniz. Ama maalesef ki çocuklarda da aynı yetişkinlerde olduğu gibi  depresyon olabilmektedir. Hatta ergenlik döneminde depresyona bağlı intihar ve ölüm oranı çok yüksek bulunmuşdur. Çocuklarda depresyon sıklığı okul öncesinde yaklaşık %1-3 okul sonrası ergenlik döneminde %10-18 olarak bilinmektedir. Çocuklarda depresyonun bir çok sebebi bulunmaktadır. Genel hatlarıyla aşağıdaki gibi  sıralamabilir.

1 Annenin depresyonu (postpartum depresyon): Özellikle doğum sonrası annelerin depresyona girmesi bebeklerde depresyona yol açabilir. Genellikle her hangi bir yaşdaki bir çocukta annenin depresyon yaşaması çocukları da etkileyebilmekle beraber çocuğun yaşının  küçükmesiyle risk artar.

2 Yakın kaybı : Yakınların kaybeden veya ayrılma çocukların ruh sağlını ciddi şekilde bozabilir ve depresyona girmelerine sebeb olabilir. Özellikle anne, baba, kardeş, dede, anneanne vs gibi birinçi dereceden yakınların kaybı daha tehlikelidir. Anne ve babası ayrı olan ve ebeveynlerinde biri veya her ikisiyle yeterli kadar veya hiç görüşmeyen çocuklarda depresyon açısından yüksek riskli grupda yer alırlar.

3 Yetersiz sosyal çevre : Okula gitmeyen, arkadaş ilişkisi zayıf olan, genellikle yanlız zaman geçirem çoçuklarda depresyon sık görülmektedir.

4 Yetersiz ebeveyn ilgisi : Başlıca anne olmak üzere ebeveynlerin yetersiz ilgisi, çocuklarına vakit ayırmaması, onların iç dünyalarına hakim olmamaları ve duygusal eksiklik çocukların sorunlarını aşmalarında güçlük yaratmaktadır ve bu durum da çocukların depresyonla karşılaşmalarına yol açmaktadır.

5 Travmaya maruziyet : Şiddete maruz kalma, hakarete uğrama, cinsel istismar gibi bir çok travma unsuru çocuklarımızın ruh sağlığını derinden etkilemektedir. Bu gibi travmatik durumlardan sonra depresyon belirtileri çok sık gözlenmektedir.

6 Özürlü doğma veya yeti yitimi : Bir organını kaybetme, körlük, sağırık gibi yeti kaybı veya doğumdan itibaren engelli olma çocukların hayatlarını zorlaştırmakla beraber bu durumu kabullenmeme ve mutsuz ve güvensiz hissetmelerine yol açabilir.

7 Kronik hastalıklar : Uzun üre hastanede yatma, sürekli ilaç kullanma, sık-sık ameliyat olma veya ağrılı işlemlere maruz kalma gibi durumlar çocuklarda tükenmişliğe sebeb olabilir. Bu gibi şartlarda çocuklar çocukluklarını yaşayamamakta, sürekli ölüm ve ağrı korkusuyla yaşamaktadırlar. Sonuç olarak da ciddi depresif belirtiler ortaya çıkmaktadır.

8 Genetik geçiş : Ailede tekrarlayan depresyon ataklarına sahip bireylerin bulunması hem çocuklar için kötü bir rolmodel olmakta hemde ırsiyet sebebiyle çocuklarda depresyon görülme ihtimalini artırmaktadır. Böyle ki ebeveynlerinden birinde depresyon görülmesi çocuklarda depresyon riskini iki kat artırırken her iki ebeveynde depresyon varsa bu risk 4 kat artmaktadır.

Aynen sebeblerde olduğu gibi belirti ve bulgular da farklılık göstermektedir. Çocukluğu kabaca okul öncesi, okul  çağı ve ergenlik dönemlerine  ayırırsak bu dönemlerde görülen depresyon belirtileri farklılık arzetmektedir.

Okul öncesi dönemde ağlama, huzursuzluk, inatlaşma, sinirlilik, mızmızlanma, karşı gelmeler, hırçınlık, eşyalara zarar verme, içe kapanıklık, göz teması kurmama, uyku bozuklukları, beslenme problemleri, kabızlık, oyunlar ve oyuncaklara ilgisizlik, ağrıya aşırı hassasiyyet veya duyarsızlık, hareketlerde yavaşlama vs gibi sayılabilinir. Okul öncesi dönemde depresif çocuklarda somatik yakınmalar ( karın ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı vs gibi) ve kaygı bozuklukları (özellikle ayrılık anksiyetesi) diğer dönemlere göre daha fazla görülmektedir.

Okul çağı dönemde üzgün görülme, isteksizlik, huzursuzluk, okula gitmek istememe, özgüven eksikliği, can sıkıntısı, hareketlerde yavaşlama, okul başarısında düşüş, kygılı olma somatik yakınmalar vs gibi belirtiler sık görülmektedir.

Ergenlik döneminde tablo mutsuzluk, çöküntü, halsizlik, enerjisizlik, içine kapanıklık, yalnızlık, hiç bir şeyden zevk alamama, kilo kaybı (bazen kilo artışı olabilir), uyku düzensizliği, okul başarısında düşün, dikkat dağınıklığı, motivasyon sorunları, arkadaş ilişkilerinde bozulma, düşük benlik saygısı gibi belirtilerle seyreder.Alkol ve uyuşturucu madde kullanımı, intihar düşünceleri ve girişimleriyle ergenlik dönemindeki depresyonda sık görülük ve depresif tabloyu maskeleyebilir.

Yukarıda depresyon sebebleri arasında sayılan bir kaç madde değiştirilememesine rağmen bir çok sebep ortadan kaldırılabilinir. Özellikle ergenlik döneminde depresyon sıklığı yüksek olduğu için bu dönemde ailelerin daha dikkatli olması gerekmektedir. En önemli faktörlerden biri ebeveyn çocuk ilişkisidir. Sağlıklı aile ilişkisi çocuklarda depresyonu önler. Ebeveynler hem çocuklarıya hem de kendi aralarında sağlam iletişim kurmalılar. Anne babaların çocukların iç dünyasına girebilmesi ve burada onları tanımaları ve gerekli öğretileri kazandırmaları gerekmektedir. Özellikle okul öncesi dönemde kardeş kıskançlığı, ebeveynlerin farklı davranması ve kıyaslamalar çocuklarda depresyona yol açabilir. Bir diğer önemli etken arkadaş çevresi ve okuldur. İyi bir arkadaş çevresi ve düzgün okul desteği çocuklarda depresyon rskini azaltır. Beslenme şekli ve tüketilen gidalar da önem taşımaktadır. Spor ve diğer sosyal aktiviterde depreyonda önleyici faktörler arasında sayılmaktadır. Ailenin çocuklarda görülen depresyon belirtileri varsa uzmanlara başvurması gerekmektedir. Ayrıca depresyonun diğer hastalıkların bir belirtisi olabileceği veya diğer psikiyatrik hastalıklara eşlik edebileceği de unutulmamalıdır.

Tedavide psikoterapi ve farmakoterapi (ilaç tedavisi) kullanılmaktadır. İntihar riski yüksek olan çocuklarda yatış yapılabilmektedir. Hastalığın tekrarlanması için düzenli ve uzun soluklu tedavi ayrıca sağlıklı aile ve okul desteği gerekmektedir. Ayrıca depresyona yol açabilecek durumlar ve psikiyatrik hastalıklarda tekrar gözden geçirilmeli ve önlenmelidir.

Mutlu ve huzurlu yarınlarda buluşmak üzere…

Bu makale 12 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dr. Öğr. Üyesi Ceyhun Caferov

Dr.Öğr.Üyesi Ceyhun Caferov, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, İstanbul Üniversitesi'nde tamamlayarak Çocuk ve Ergen Psikiyatristi uzmanı olmuştur.

Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi olarak görev almiş olan Dr.Öğr.Üyesi Ceyhun Caferov, mesleki çalişmalarına şu an Özel Muayenehane devam etmektedir.

 

Etiketler
Çocuklarda depresyon
Dr. Öğr. Üyesi Ceyhun Caferov
Dr. Öğr. Üyesi Ceyhun Caferov
İstanbul - Çocuk ve Ergen Psikiyatristi
Facebook Twitter Instagram Youtube