Azoospermiden korkmayın - 2

Azoospermiden korkmayın - 2

Azoospermi nedir?

Azoospermi, ejakülatta sperm olmaması olarak tanımlanır ve infertil erkeklerin %10 ila %15’inde saptanır. Azoosperminin nedenleri 3 grupta toplanır:

i) Sekonder testiküler yetmezlik olarak da adlandırılan ve genellikle hormonal sebeplere bağlı ortaya çıkan; hipogonadizim, tiroid bozuklukları, dışarıdan alınan hormon ilaçlarına bağlı nedenler.

ii) Primer testiküler yetmezlik olarak da anılan, sperm üretim bozukluklarına bağlı nedenler. Y kromozomu mikrodelesyonu veya kromozomal anormaliler gibi genetik nedenler, varikosel, bazı ilaçlar, kemoterapi, radyoterapi, çevresel gonadotoksik etkiler, kabakulak ve diğer nedenlere bağlı testis iltihapları ile inmemiş testis bunlar arasında sayılabilir.

iii) Azoospermi vakalarının %40’ını oluşturan diğer nedenler arasında sperm atılımını bozan ejakulasyon yokluğu ya da retrograd ejakulasyon ile kanal tıkanıklıkları başlıcalarıdır. Yukarıdaki gruplardan ilk ikisi tedaviye daha iyi cevap verip fertilitenin geri kazanılmasına olanak sağlarken, testiküler patolojilerde başarı oranları bu derecede yüksek değildir.

Yine de doğal yolla çocuğum olabilir mi?

Kanal tıkanıklığı, hormon eksikliği ya da varikosel bulunması durumunda tedavi sonrası sperm çıkışı sağlanıp, belki de doğal yolla gebelik gerçekleşebilir.

Ama çoğu zaman bu nedenler yoktur ve  “nonobstrüktif azoospermi” dediğimiz, testislerde çalışma bozukluğu söz konusudur. Bu durumda tedavi, bir şekilde sperm elde edip tüp bebek, yani “mikroenjeksiyon; ICSI” olacaktır. Yine de kısa süreli bir ilaç kullanımı neticesi, ejakulatta az sayıda sperm çıkarılması denenebilir.

İlaç kullanımı sonrası da sperm çıkışı olmazsa, cerrahi olarak testislerde sperm arandığı mikroTESE ameliyatı yapılır. İlk denemede hastaların yaklaşık üçte birinde canlı sperm bulmak mümkündür.  MikroTESE ile sperm bulmanın mümkün olmadığı tek durum, Y kromozomunda eksiklik olmasıdır (AZFa ve b delesyonları). Az sayıda da olsa bazı erkeklerde böyle bir eksiklik söz konusu olup, bunlarda TESE yapılması önerilmez.

Ya TESE ile sperm bulunamamışsa?

Eğer TESE ile sperm çıkmazsa, bu sırada dokuda LIM15 ve PCNA adlı genetik markırlara bakılarak, daha sonra yapılacak tedavi ile olgun sperm üretiminin olup olmayacağı konusunda bir fikir edinmek mümkündür.

TESE ile sperm bulunmaması durumunda değişik tedavi yaklaşımları vardır. Bunlardan birine karar verilir. FSH’nın da yükselmiş olduğu olgularda genelde gonadotropik hormon ile testislerde sperm üretiminin uyarılması tercih edilir. Hormon tedavisine 6 ay devam edildikten sonra olguların yaklaşık beşte birinde (%15-21) yeniden mikroTESE yapılırsa, olgun sperm bulunabilir. Bu süre içerisinde ejakulatta sperm öncü hücrelerinin çıkıp çıkmadığı FISH boyaması ile kontrol edilir. Bu incelemede haploid hücre çıktığının görülmesi, sonraki mikroTESE işleminde olgun sperm bulunması bakımından iyi işarettir.  Kendi tecrübelerimiz tedavi devam ettikçe haploid hücre çıkışının artabileceği, hatta tek tük de olsa ejakulatta olgun sperm görülebileceği yönündedir.  

Kaç kez TESE yapılır?

Kaç defa TESE ameliyatı yapılabilir sorusu, önceki TESE sonuçları ile hastanın klinik verilerine göre belirlenir. Kendi tecrübelerimiz, mikrocerrahi tekniğine uygun yapılması koşulu ile ameliyatların tekrarlanabileceğini göstermiştir.

TESE de sonuç vermedi ve sabrımız tükendi, şimdi ne olacak?

Bu noktaya gelindiğinde Evlat edinmek, sperm bankalarından faydalanmak ya da kök hücredeki gelişmeleri beklemek gibi alternatif yolları düşünmek gerekir. Sperm bankası ülkemizde yasal değil. Kök hücre konusunda ise çok sayıda deneysel çalışmalar yapılmakta olup, ilerisi için ümit verici sonuçlar elde edilmiştir. Ancak halen bu yolla bir doğum gösterilmiş değildir.

Son söz…..

Sabırlı olun. İnsan biyolojisi çok ilginçtir. Hiç beklemediğiniz bir zamanda meni tahlillerinde sperm hücrelerinin çıkması bile olmayacak şey değildir. Yine de hayat devam ediyor. Çocuk sevgisini, insan sevgisi ile doldurabilirsiniz. Çevrenizde sevgiye muhtaç çok çocuk var. Sevginizi onlarla paylaşabilirsiniz. 

Prof.Dr. Kaan Aydos

Bu makale 9 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Kaan Aydos

Prof. Dr. Kaan AYDOS, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1984 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. 1986 yılında aynı üniversitenin Üroloji Anabilim Dalı'nda ihtisas eğitimine başlamış ve Üroloji Uzmanı olmuştur. 2003 yılında ise Profesörlük kadrosuna atanmıştır. Ayrıca akademik hayatı esnasında 1 yıl süreyle İtalyan Hükümeti Bursuyla İtalya Valduce Hastanesi Androloji Departmanında infertilite ve erektil disfonksiyon konularında çalışmalar yaparak bilgi ve tecrübesini artırmıştır. 1999-2000 yılları arasında GATA ÜYT Merkezi'nde 6 ay IVF ve 2 ay uygulamalı mikroenjeksiyon eğitimi görmüştür. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde, İnfertilite Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin kurulmasında aktif orol almış olan Prof. Dr. Kaan AYDOS, halen Ankara Üniversitesi Tıp F ...

Prof. Dr. Kaan Aydos
Prof. Dr. Kaan Aydos
Ankara - Üroloji
Facebook Twitter Instagram Youtube