Anne karnındaki bebeğinizin psikolojisi

Anne karnındaki bebeğinizin psikolojisi


Davranışsal olarak yeni doğan bir bebek ile 32. gebelik haftasındaki bebek arasında anlamlı bir fark yoktur.Yeni çalışmalar anne karnında bebeğinizin hissedebildiğini, rüya görebildiğini ve hatta haz alabildiğini göstermektedir.

Doğum sahnesi gereçkten tüyler ürperticidir. Henüz birkaç saniye yaşındaki, üzeri hala ana rahminden gelen beyaz madde ile kaplı bebek, aşırı coşkulu, mutlu ebeveynlerin kollarındadır. Yeni çocukları gerilirken, kıvrılırken, ağzını kımıldatıp, gözlerini açarken hayran bir şekilde gözlerini dikmişlerdir. Bu hassas fotoğrafı gören herkes için mesaj çok açıktır. Doğum herşeyin başlangıcıdır, 0 noktasıdır, yaşam saatinin tıklamaya başladığı andır.

Doğum çok önemli bir olay olsa da bireyin fiziksel ve davranışsal gelişimi için çok önemli olmayan bir zamandır. Gelişim tamamlanmıştır ve nörolojik olarak ilginç bir şey doğum esnasında yaşanmamaktadır.

Aşırı kompleks teknolojinin ve cihazların bize söyleyebildiği, asıl gelişimin haftalarca önce tamamlandığıdır. 32. gebelik haftasında (bebeğin yaşama tam olarak hazır oluşundan iki ay öncesi) anne karnındaki bebek hemen hemen yenidoğan bebeğin özelliklerine sahiptir.


Ana karnında yaşamın başlangıcı;

* 9. gebelik haftasında anne karnındaki bebek hıçkırmaya başlar ve gürültülü seslere tepki verir. 6.ayda duyabilir.

* Aynen erişkinler gibi anne karnındaki bebek rüya görmekte ve derin uyku dönemi (REM) yaşamaktadır.

* Anne karnındaki bebek annenin yediklerinin tadını alır. Tat kültürünü ilk olarak anne karnında almaya başlar.

* Tüm bu becerilerin yanında anne karnındaki bebek annesinin ve bir yabancının sesini ayırabilir ve kendisine okunan masallara tepki verebilir.

* Prematüre bir bebek bile hissetme, tepki verme ve çevreye uyum becerisine sahiptir.

* Anne kanındaki bebeğin bu uyaranlara cevap vermesi bebeğin gelişimi için bu uyaranların devamlı gerekli olduğu anlamına gelmez.


İnsan davranışının kökleri aslında döllenmeden hemen sonrasına dayanmaktadır. Bir bayan daha hamileliğinin farkına varmadan bebeğinin beyni oluşmaya başlamıştır. 5. gebelik haftasında yumrulu bir kurtçuk görünümünde olan bebekte insan gelişiminin en mucizevi yanı balamıştır. Buruşuk ve kıvrımlı, bilinçten sorumlu olan, hareket etme, düşünme, konuşma ve insan olma özellikerini sağlayan beyin korteksi çoktan oluşmuştur.

9 gebelik haftasında bebeğin balonlaşarak görünmeye başlayan beyni kendi bedeni üzerinde kıvrılma, hıçkırma ve sese tepki verme özelliğini kazanmıştır. 10. gebelik haftasında kollarını hareket ettirir, amnion sıvısını içine alıp verir, çenesini açar ve gerilme hareketi yapar. 3. ay bitmeden esner, emer, yutar, hisseder ve koklar. 6. ayın sonunda duyabilir, gebeliğin sonuna doğru da görmeye başlar.


BEBEĞİNİZİN UYUMASI
Bebeğinizin günlük yaşamını takip eden bilim adamları zamanının çoğunu bu öğrendiklerini yaparken değil uyuyarak geçirdiğini saptamışlardır. 32. gebelik haftasında günün %90-95 ini uyuklayarak geçirir. Bu saatlerin bir kısmı derin uyku bir kısmı da bebek ve erişkinlerden farklı olarak tam olarak gelişmemiş beynin oluşturduğu uyku uyanıklık arası bir dönem oluşturmaktadır. REM uykusu boyunca aynen erişkinlerde olduğu gibi bebeğin gözleri öne ve arkaya hareket etmekte ve araştırmacılar bunu rüya olarak tanımlamaktadır. Bebeklerin rüyaları kendi bildiklerinden yani ana rahmindeki duyularından ibarettir.

Doğuma yakın bebekler tıpkı yenidoğan gibi zamanın %85-90 ını uyuyarak geçirir. Bu sık uyuklama dönemleri arasında uyarılara cevap veren uyanıklık dönemindedirler.



BEBEĞİNİZİN ÖĞRENMESİ
Görme, hissetme ve duyma yetisi beraberinde öğrenme ve hatırlama becerisini de getirmektedir. Bu aktivite otomatik, genetik hatta biyokimyasal olabilir. Örneğin alarm sesine maruz bırakılan bir bebek tekrarlayan gürültülü seslere zamanla tepki vermeyi bırakır. Aynı türdeki öğrenme annenin sesine verilen tepkide de izlenebilir. Aslında bebekte bu yetenekten daha ötesi de vardır. Yapılan bir çalışmada bebeklerin kulaklık ile verilen seslerden bir kısmına daha hızlı emerek bir kısmına da daha yavaş emerek cevap verdiği izlenmiştir. Doğumdan sonra birkaç saat içerisinde bebeğin annesinin sesini bir yabancının sesine tercih etmesi, bu beceriyi anne karnında son aylarda aldığını, annesinin sesini öğrendiğini göstermektedir. Yine anne karnında bebeğe tekrarlanarak okunan bir masalı doğumdan sonra yeni duyduğu bir masala tercih etmektedir.

Yeni doğanlar annenin sesini yabancılardan ayırt edebilmekte ancak anne karnındaki gibi amnion sıvısından filtre edilmiş halini havadan duymaya tercih etmektedirler. Aynı zamanda bebekler ırkçılık da yapmakta ve annelerinin veya yabancı birinin kendi dilinde konuşmasını, başka bir dilde konuşmalarına tercih etmektedirler :)

Bebekler aynı zamanda bazı masalları diğerlerinden daha çok severler. Bildikleri bir masal annenin karnına yakın okunduğunda kalp atışlarında yavaşlama ile cevap vermekte, aynı masalı okuyan kişi bilinmeyen bir masal okuduğunda kalp atımı değişmemektedir.

Bebekler aynı zamanda ses ve hikayelere ritimli olduğunda normal okunmalarına göre daha çok tepki vermektedirler.

Sonuç olarak anne karnındaki bebek bir dereceye kadar dinleyebilir, öğrenebilir ve hatırlayabilir ve çoğu bebek ve çocuk gibi kendisine yakın olanın, alışık olduğunun konfor ve güvenini hisseder ve tercih eder.


BEBEĞİNİZİN KİŞİLİĞİ

Her doğan bebeğin farklı olduğu ve farklı mizaçta olduğu bilinen bir gerçektir. Sadece bu davranışsal durumun anne karnında ne zaman ve nasıl başladığı yoğun araştırma konusudur.

Bebeğin mizacı ile ilgili yapılan ilk çalışma 1996 yılında yapılmıştır. Anne karnındaki 100 bebeğin hareketleri ve kalp atımları doğum öncesi izlenerek doğum sonrası ile karşılaştırılmıştır. Bulgular şunlardır:

Anne karnında çok aktif olan bebekler daha hırçın çocuklar olmaya eğilimlidirler. Uyku dönemleri çok düzensiz olanlar çocukluklarında daha az uyumaktadırlar. Kalp atımları yüksek olan bebekler, sağa solu belli olmayan inaktif bebekler olmaktadırlar.

Davranış doğumda başlamamaktadır. Daha önce anne karnında başlamaktadır. Gelişim üzerindeki en önemli etkilerden biri bebeğin içinde bulunduğu ortamdır. Bebek anneden çok büyük oranda hormonal etki almaktadır. Dolayısı ile biyolojik ritmi annenin uyku dönemlerinden beslenme alışkanlıklarından ve hareketlerinden etkilenmektedir.

Annenin strese verdiği hormonal cevap da kritik bir öneme sahiptir. Çok stresli anneler daha hareketli ve daha hırçın bebeklere sahip olmaktadır. En stresli annelerin çalışan anneler olduğu görülür. Bazı anneler, gebelik üzerindeki etkileri tam bilinmemesine rağmen, doğum yapacakları güne kadar çalışmayı tercih ederler.

İş hayatı çok ciddi bir stres oluştursa da gebelik hormonları hem anne hem de bebeği bu strese karşı korumada yardımcı olmaktadır. Strese karşı bireysel yanıt da önemlidir. Son zamana kadar çalışmayı tercih eden bayanlar zaten kişilik yapısı gereği tercih etmeyenlerden daha stresli bir yapıya sahiptirler.

Stres, beslenme ve toksinler zeka üzerine de zararlı etkiye sahiptir. Son çalışmalarda daha önce düşünülenin aksine IQ üzerine genlerin etkisinin, anne karnındaki çevresel etkilerden çok daha az olduğunu göstermektedir. Doğanın doğumdan önce bebeği etkilediği doğumdan sonra da beslediği yönündeki eski görüşümüzü bir daha gözden geçirmemiz gerekir. Doğum öncesi de anne tarfınan sağlanan bir dış ortam vardır.

Henüz doğmamış bebeklerinin sağlıklı gelişimini düşünen ebeveyn adayları bu işe anne karnındaki ortamı hazırlayarak başlamalıdırlar (stresten ve dış etkilerden uzak, ilaçsız) birçok uzman bebeği düzenli zamanlarda dürtmeyi bebekle konuşmayı, klasik müzik dinletmeyi önermektedirler.

Bu uyarıcılar gerçekten işe yarar mı? Daha önemlisi güvenli midir? Bu yöntemi kullananların bazıları çocuklarının daha akıllı, daha konuşkan , daha müzik eğilimli ve daha sosyal olduklarının düşünmekte ama bilimsel olarak hala şüpheli olarak kalmaktadır. Bunun tersini savunanlar ise bebeğin ne zaman uyanık olduğunu bilemediğimiz için bu uyarıların uyku düzenlerini bozabileceğini iddia etmekte ve yeni doğan bir bebeğe bu uygulamalar düşünülmezken neden anne karnında düşünüldüğünü sorgulamaktadırlar. Bebek ile nazik bir şekilde konuşmak bebeğe olduğu kadar anne baba adaylarına da yardımcı olmaktadır. Bebeğini düşünmek, onun ile konuşmak, eşini bebek ile konuşmaya yönlendirmek hayatınıza bu yeni girecek canlıya hazırlanmanız açıcısından önem taşımaktadır.

Bu makale 17 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Banu Çiftçi

Etiketler
Bebek
Op. Dr. Banu Çiftçi
Op. Dr. Banu Çiftçi
İstanbul - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube