Okul fobisi mi yoksa okul reddi mi ?

Okul fobisi mi yoksa okul reddi mi ?

İnsanı bildikleri değil, bilmedikleri, hakkında herhangi bir fikir sahibi olmadıkları endişelendirir.

Okulların açılması ile birlikte sıklıkla karşılaştığımız bir sorun olan Okula Uyum, Okul Korkusu ve Okul Reddi gibi kavramları ele almaya çalışacağım.

Çocuklun döneminde çocukların yaşantılarını çerçevelendiren en önemli şey özellikle okul öncesi dönemde ailesine duydukları güven. Tek rehber olan anne-babalarının rehberliğinde dünyaya gelen çocuklar hiçbir ihtiyaçlarını tek başına karşılayamazlar. Yaşamları için gerekli ihtiyaçlarını karşılayan anne babalar, her yere düşmelerinde ellerinden tutmasından yola çıkarak, güven ihtiyacını tanındık-bilindik aile ortamı içinde karşılar, hissederler.

Çocukların okula gelmek istememe sebeplerinden en önemlisini bu olay ile açıklayabiliriz. Güven, cesaret dolu bir yerden hiç bilmedikleri bir kalabalığın arasında yalnız olma düşüncesi… Bu yetişkinleri bile zaman zaman tedirgin ederken, çocukları nasıl etmesin.

Bir çocuk için anne babadan ayrı kalmak bir risktir. Anne babadan uzak, güvensiz “tehlikeli” dünyada onlarlardan uzak, onlar olmadan yaşamak korkutur. Özellikle anne-çocuk arasında kurulan bağın çok güçlü olmasının bir sonucudur aslındabu korkular. Çocuk anneden ayrılmamak için, ayrıldığında ne olacağını bilmediği için ağlar, hırçınlaşır hatta saldırgan tutumlar bile gösterebilir.

Çoğu çocuk annesinin yanından hiç ayrılmamasını, sınıfta onunla oturmasını ister. Anne olmadığı zaman, yoğun bir duygu durumu değişikliğine gider ve ciddi bir şekilde saatlerce ağlayabilir. Zaman zaman psikosomatik belirtilerin de gösterilebildiği duygu dalgalanması sırasında anneler çocuk ağlamasın diye okulda kalmak ister ve bu süreç bir kısır döngüye dönüşür.

Bu dönemde yapılması gereken ilk şey çocuğun okula dair olumsuz şeması varsa bu şemayı ortadan kaldıracak çalışmalar yapmaktır. Genellikle üzerine düşünmeden söylediğimiz cümleler, çocuk zihinlerinde anlamlandırılması ise okulun reddini kolaylaştırıcı şemalara dönüşebilmektedir. Bu konuda ebeveynlerin iki kere düşünüp iletişim kurması çocukların yararına olacaktır.

Aileler okul konusunda şemalar edinen çocukları ile bireysel yaratıcılıklarını kullanarak okul hakkında masallar anlatabilir. Aynı zamanda çocuk hakkında sorumluluk almış olan öğrenmen ve kurum psikolojik danışmanı, çocuğun en sevdiği bebek, ayı vs. gibi oyuncakları kullanılarak oyunlaştırmalar yapılabilir. Bu konu hakkında oyun terapisi teknikleri hakkında kuramsal ve uygulama bilgileri edinmeleri gerek öğretmenlerin gerekse danışmanların becerilerini geliştirecektir.

Annenin okulda kaldığı sürenin uzaması, çocuğun okula alışmasını da zorlaştıracaktır. Dolayısı ile annenin kademeli olarak okuldan uzaklaştırılması, çocuğun da okula uyum becerisini artıracaktır.

Çocuklar okula gitmek istemediklerini yoğunlukla evden okula gitmek için hazırlıkların yapıldığı ya da okul faaliyetlerinin yapıldığı, okulu hatırlatıcı etkinliklerin olduğu zaman dilimlerinde dile getirirler. Bu durumda ebeveynlerin okula gitmek istemeyen çocuğa “Bugün okulda ağladığın için biz gezmeye giderken büyükannende kalacaksın.” gibi olumsuz cümleleri, çocukta evden uzaklaştırılmaya çalıştığını, hatta bu yüzden onu okula göndermek istediklerini düşündürebileceğinden, motivasyonunun yükseltilmesi ve girişkenliğinin arttırılması için destekleyici cümleler iletmeleri beklenmektedir. Zira ilk kez kalabalık akran gruplarıyla bir araya gelen çocuğun bir takım zorluklar yaşayarak okula adapta olmaya çalışması oldukça normaldir. Arkadaşlık ilişkileri güçlendikçe okula alışması da kolaylaşacaktır.

Okul korkusu patolojik bir durum olarak nitelendirilse de her okula gelmek istemeyen çocukta patoloji vardır denmesi bizi ciddi çelişkilere sürükler. Okul korkusu sadece okul öncesi dönemde kendini göstermemekle birlikte, ortaokul ve lise çağında da zaman zaman kendini gösterdiği görülmektedir.

Bu durumda anneyle patolojik bir bağ kuran ve ondan ne evde ne dışarıda ne de okulda ayrı kalmak istemeyen, anneden ayrıldığı anda mide bulantısı, karın ağrısı, aşırı ağlama hırçınlaşma vs. gibi psikosomatik belirtiler gösteren, akranlarının uyum sürecini tamamlamasına rağmen okula alışamayan çocuklar için bir uzmandan yardım almak oldukça önemlidir.

Okul psikolojik danışmanı-öğretmen-veli üçgeni arasında yapılacak çalışmalarla bu problemin zaman içinde çözülmesi beklenmektedir. Öğretmen ve ailenin tutumlarının çocuğun okul için oluşturduğu şemasını yeniden şekillendirmesi sayesinde çocukların okula uyum sürecini diğer uyum zorlukları ile karşılaştıklarında transfer edebilmelerini sağlayacaktır.

Okula uyum sorunu kimi zamanlarda çocuk-okul ilişkisinden öte nedenlerden de kaynaklanabilmektedir. Örneğin çocuğun aile ile olan uyumu, anne-babanın evlilik hayatı, evliliklerine dair çocuğun algılamaları okula uyum sürecinde ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle okul korkusunun altında yatan nedenlerin psikolojik danışma sürecinde ortaya çıkarılıp hareket edilmesi gerekir.

Bu makale 14 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Dan. Sultan Sevimli

Psk. Dan.Sultan Sevimli, 04.10.1989 tarihinde Osmaniye’de doğdu. İlkokul,ortaokul ve lise eğitimimi Osmaniye’de tamamladı. 2007 yılında Sakarya Üniversitesi psikolojik danışma ve rehberlik bölümüne başlayıp, 2009 yılında aynı bölümde Çukurova Üniversitesine yatay geçiş yaptı. 2011 yılında mezun oldu. Kahramanmaraş, Ardahan, Artvin,İstanbul illerinde görev yaptı. 

Bilişsel Davranışçı Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi, Oyun Terapisi, Çözüm Odaklı Terapi, Resimlerle Çözüm Odaklaklı Terapi, Kum Terapisi, Moxo Dikkat Eksikliği Testörlüğü, Çocuk Testleri Eğitimi, Terapötik Kartlar Eğitimi alıp bu alanlarda Çocuk, Ergen Yetişkinlere Bireysel Psikolojik danışma hizmeti vermekte.

Psk. Dan.Sultan Sevimli, mesleki çalışmalarına ise şu an Morpho Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nde devam etmektedir.

 

Psk. Dan. Sultan Sevimli
Psk. Dan. Sultan Sevimli
Adana - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube