Yas sürecinde "kadın" olmak

Yas sürecinde "kadın" olmak

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

YAS SÜRECİNDE "KADIN" OLMAK

Bir yakınımızın, sevdiğimiz bir insanın, eşimiz, dostumuz, çocuğumuzun kaybında özellikle kaybımız ani olduğunda bir çok semptomla bir anda başbaşa kalabiliriz...

Üzüntü, öfke, suçluluk, kaygı, yalnızlık,yorgunluk, umutsuzluk, şok, özlem, uyuşma gibi duygusal belirtilerin yanında midede boşluk hissi, göğüs kafesinde sıkışma, boğuluyormuş olma hissi, gürültüye aşırı duyarlılık, gerçeklik algısının bozulması, nefes alamama,kaslarda zayıflık, enerji kaybı, ağız kuruması gibi fiziksel belirtiler; güvensizlik, kaybın gerçekliğine inanamama, zihin karışıklığı, zihnin ölümle ve ölenle aşırı meşguliyeti, halüsinasyon deneyimleri gibi düşünsel belirtilerin "normal"leştigi bir süreçten bahsediyoruz yası ifade ederken...
Peki bu kadar yıkıcı bir sürecin doğal yüklerinin yanında bu toplumun cinsiyete özgü rol beklentileri ve değer yargılarının süzgecinden geçen "kadın" kimliği ile kayıplar yaşayan kadınlarımıza neler olmaktadır?

Bir eş kaybı durumunda toplumsal statü olarak baskın rol verilmiş erkeğinin kaybı kadını hangi alanlarda çaresiz ve yetersiz hissettirebilir bir düşünelim. Peki "dul kadın" etiketinin zihnimizdeki çağrışımları soluk aldirabilir mi bu topraklarda yaslı kadına.. Ölenle birlikte kadının da yaşam sevincinin, fırsatlarının, hayattan beklentilerinin de toprağa gömülmesini beklemiyor muyuz aşina olduğumuz şekilde...

Kimi zaman bebeğini kaybeder kadın, henüz karnındayken.İster istemez hayaller kurar doğacak çocuğu ile ilgili. Giysilerini, odasını hazırlar; binbir heves ve özenle.Henuz doğmadığı, doğuramadığı, zaman zaman bunun için de suçlandığı bebeğinin kaybını deneyimler, kokusunu içine çekemeden...
Doğmamış bireyin kimliği yoktur.Onu annesi dışında kimse tanımaz.Tanımadıkları için yasını da tutamazlar, yanında duramazlar annesinin..Cenaze töreni olmaz, sessizdir, annesinin içinde derinleşen bir gidiştir bebeğin gidişi... Kadın bu süreçleri tüm ağırlığıyla, fark edilmeden, desteklenmeden, hatta ayıplanıp kınanarak tek başına yaşayabilir.

Yas en çok incinmeye açık olanın üzerinde damgasını bırakır.Acısını yaşamaya fırsat,zaman, anlayış bulamayan kadının yası uzayacaktır.Bedensel belirtileri devam edecektir belki, o zamandan beri kalbiyle ilgili anlamlandıramadığı sorunları olacaktır.Eskiden güldüğü, keyif aldığı şeyler artık tatsız gelecektir ona..Nefesi yüzeyde, bedeni katılaşmış, yüzü donuk kalacaktır.Belki doktor doktor gezecektir ağrıları için.Kaybından sonra ortaya çıkan ağrıları için.. anlaşılamadan...

"Yas süreci"nin ve "kadın"ın yaşadıklarının daha anlaşılabilir olduğu, aydınlık yarınları görebilmek dileğiyle

Bu makale 9 Mart 2021 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Emel Tüylüoğlu

1979 İstanbul doğumluyum.İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirdim.Elazığ Ruh Sağlığı Hastanesi'nde 5 yıl görev yaptım.3 yıl Hendek Devlet Hastanesi'nde çalıştım.Travma çalışma arzusunda olduğum için Emdr 1. ve 2.düzey eğitimlerimi tamamladım.Gebelik, okb. zor vakalar, cocuk ve ergenlerde emdr gibi workshop programları ile de bilgi ve deneyimlerimi zenginleştirdim.Hipnoz eğitimi aldım.Emdr ve hipnoz eğitimlerinden elde ettiğim bilgileri harmanladım.Uygulamalarımda yüz güldüren sonuçlar elde ettim.Danışanlarıma merkezimde hizmet vermeye devam ediyorum.

Etiketler
Kadın
Psk. Emel Tüylüoğlu
Psk. Emel Tüylüoğlu
Balıkesir - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube