Uçsuz bucaksız bir tedavi yöntemi olan manuel terapi, eklem kütletmekten mi ibaret ??

Uçsuz bucaksız bir tedavi yöntemi olan manuel terapi, eklem kütletmekten mi ibaret ??

Manuel terapinin halk arasında bilinirliğinin artması sevindirici bir durum. Fakat, çok farklı teknikleri olan ve eğitimi için ömrün yetmeyeceği kadar uçsuz bucaksız bir tedavi modalitesinin, bir kısım hastalarımız tarafından çok dar kapsamlı ve yanlış tanınmasına şahit olmak da bir o kadar üzücü.

Manuel Terapi terimi çeşitli görsel veya yazılı medyada ya da internet ortamında araştırma yaparken hastaların karşısına çıkabiliyor. Yakınları ya da kendileri için şifa arayışında olanlar bir de bu yöntemi denemek isteyebiliyorlar. Insanların hayat kalitelerini düşüren problemlerine çare aramaları, bu amaçla farklı yollara başvurmaları son derece doğal hatta bilinçlice bir hareket. Devam edelim:

Tedavi talebinde bulunan hastalar, şikayetlerine yönelik klinik hikayeleri alınıp, değerlendirmeden geçirilerek sıkıntıları tespit edildikten sonra tedaviye alınıyor. Yaklaşık 1 saat süren seans süresince hastaya ve problemine özgü gerekli teknikler seçilerek; miyofasiyal gevşetme, trigger point tedavisi, kuru iğneleme (dry needling), kinesiotape bantlama, derin doku gevşetme teknikleri, nöral mobilizasyonlar, kas enerji tekniği ve kişiye özel klinik egzersiz programı dahilinde germeler, gevşetmeler, kasa yüklenici aktif, aktif asistif ya da aproksimasyon sağlamaya yönelik stabilizasyon egzersizleri çeşitleri arasından uzman tarafından uygun görülen modaliteler uygulanarak seans sonlandırılıyor.

Buraya kadar herşey normal. Herkes memnun görünüyor. Sonra ne mi oluyor ?

Hasta: “Hocam tedavi çok iyi geldi teşekkürler ama boynumu, belimi falan hiç kütletmediniz. Ben sanmıştım ki, bi kütleteceksiniz ve ben çok rahatlayıp tüm rahatsızlıklarımdan kurtulacağım. (!!!)

Eğri oturup doğru konuşalım, sadece, halk arasında kütletme yani manipülasyon uygulaması ile iyileşen hasta yok mudur ? Tabi ki vardır, fakat bu hasta oranı çok düşüktür. Problem, sadece eklem dizilişine bağlı bir bozukluktan kaynaklı bir durum ise, yapılan manipülasyon o hastayı rahatlatabilir. Fakat kas kaynaklı, postür (duruş) kaynaklı durumlar söz konusu ise spazmatik kaslar açılmadan, kaslarda oluşan tetik nokta denilen düğümler çözülmeden, güçsüz kaslar kuvvetlendirilip kaslar arasındaki balance (denge) oluşturulmadan uygulanan manipülasyon anlık rahatlamadan başka bir fayda veremez.

Ayrıca gerekli güvenlik testleri yapılmadan uygulanan manipülasyonlar felç durumu ile dahi sonuçlanabilir. Ya da osteoporoz (kemik erimesi) gibi bir problemi olan hastada bilinçsizce yapılan omurga manipülasyonları omur kırıklarına sebep olarak sinirlerde kalıcı hasar bırakabilir.

Tabi ki tedavinizi uygulayan uzman uygun görürse, gerçekten ihtiyacınız olduğunu düşünürse güvenlik testlerini yaparak bu yöntemi uygulayacaktır. Fakat en az onun kadar hatta daha etkili yöntemler varken, bir hasta olarak manipülasyon uygulamasında ısrarcı olmak anlamsızdır.

Yurtdışında yaygın olan kayropraksi tedavisine yıllarca gitmeye devam edip sürekli eklemleri kütletilmiş hastalar, yukarıda bahsi geçen problemleri çözülmedikçe, kasları aynı güçsüzlükle ya da dengesizlik sebebiyle, tedavi sırasında düzeltilerek hizalanan eklemleri, her tedavi sonrasında tekrar tekrar aynı yanlış pozisyona çekeceğinden sürekli tedaviye gidip gelmeyi sürdürmektedirler.

Bizim istediğimiz, hastanın ağrı kesici ve kas gevşetici türevi semptomatik ilaçlarla aynı mantığa sahip, sorunun kökten çözümüne değil de sadece belirtilerini hafifletmeye yönelik pansuman tedbirlere benzer tedavilerle oyalanması değildir. Uygun görülen ve güvenlik testleri yapılmış hastada diğer tedavi modaliteleri ile birlikte manipülasyon uygulaması da pek tabi ki uygulanabilir. Hatalı düşünce: manipülasyonun tek ve kalıcı yöntem olarak görülerek, diğer etkili ve değerli çaba ve çalışmalar sonucu elde edilmiş kanıta dayalı uygulamaların yok sayılması ya da etkisiz görülmesi anlayışıdır.

Dileğimiz odur ki, hastalar iyi şekilde değerlendirilerek, problemin gerçek ve ana sebebi tespit edilsin, çözüme yönelik tedavi planlanarak doğru şekilde uygulansın, şikayetin yenilememesi adına hasta kendi hastalığı ve çözümü konusunda eğitilsin.

Aynı hastalar aynı şikayetle tekrar tekrar sağlık kuruluşlarına başvurmak zorunda kalmasın. Uygulanan tedavi hastayı gerçekten tedavi etmiş olsun.

Problem yinelerse de hasta verilen eğitimle, problemi büyümeden kendi başına çözecek yetkinliğe ulaşmış olsun. Sıkıntısını farkedip tanıyarak, önceden öğretilen egzersiz ve germelerini yaparak, su tüketimini artırarak, bedenini dinleyip yeterince istirahat ortamını sağlayarak kendini iyileştirebilsin.

-Koruyucu sağlık sistemimizin gelişmesi,

-Gereksiz ameliyat ve ilaca karşı, insan bedeninin doğasına güvenen, birey odaklı tedavilerin artması,

-5-10 yıldır çektiği kronik rahatsızlığı olan bir bireyin sihirli değnek değmişçesine 1 günde %100 iyileşeceği yanılgısına kapılmaması

-Herkesin kendine, bedenine, psikolojisine sahip çıkıp kurban psikolojisiyle biri beni iyileştirsin diye beklememesi,

-Sağlıklı beslenme ve hayata hareket katmanın sağlıklı olmanın ön şartı olduğunun ve bu şekilde bir yaşamı benimsemenin ağrılarla yaşamakla kıyaslandığında çok daha kolay olduğunun farkedilmesi dileği ile..

Sağlıklı Günler..

Bu makale 6 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Fzt. Elif Öztürk

Fzt. Elif ÖZTÜRK, 1990 yılında doğmuştur. 2012 Yılında Muğla Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü'nden mezun olmuştur. Temel Eczacılık Bilimleri üzerine uzmanlık eğitimini tamamlamıştır. 

Fzt. Elif ÖZTÜRK, Amerika'da bulunan Hand Of Seminars MCMT manualtherapy mezuniyet sertifikasına sahip olup aynı zamanda Kayropraksi, Akupunktur, Kinezyotape, Trigger Point Therapy gibi bir çok mesleki gelişim ve eğitim sertifikaları da mevcuttur. Mesleki çalışmalarına ise, İstanbul / Kadıköy'de bulunan Concept Manuel Terapi ve Diyet Kliniği'nde devam etmektedir.

Etiketler
Çene ağrısı
Fzt. Elif Öztürk
Fzt. Elif Öztürk
İstanbul - Fizyoterapi
Facebook Twitter Instagram Youtube