Panik atak nedir? panik bozukluğu nedir?

Panik atak nedir? panik bozukluğu nedir?

Panik korkuyla karışık yoğun endişe, telaş ve kaygı halidir

Panik atak (PA) hali anksiyetenin en yoğun yaşandığı bir haldir. Atağın süresi değişkendir ve genelde 20-30 dakika kadardır. PA haftada 2-3 kez, günün herhangi bir saatinde ortaya çıkabilir, eğer uykuda gelirse kişiyi uyandırabilir ve tekrar uyumakta zorlanır. PB tekrarlayıcı PA ile giden bir bozukluktur. PB tanısı için; PA’ların fiziksel bir hastalıkla tam izah edilemeyen, kullanılan bir maddenin intoksikasyonu veya yok sunluğuyla ilişkili olmayan, herhangi bir yerde, beklenmedik bir anda / kendiliğinden ortaya çıkması ve tekrarlayıcı nitelikte olması gerekmektedir. Panik Atağı (PA) belirtileri ani başlar, 5-10 dk içinde zirveye ulaşır ve hızla kaybolur. Bir PA sırasında; çarpıntı / taşikardi, terleme, titreme, nefes darlığı / boğuluyor gibi olma hissi, soluğun kesilmesi, göğüs ağrısı / göğüste sıkıntı hissi, bulantı / karın bölgesinde huzursuzluk hissi, baş dönmesi / bayılacak gibi olma, kontrolünü kaybedeceği / çıldıracağı korkusu, ölüm korkusu, vücutta uyuşma / karıncalanma hissi, üşüme / ateş basması, bedeninin veya dış dünyanın değişiyor / yabancılaşıyor hissedilmesi vb. belirtilerden 1/3’ü veya daha fazlası olmalıdır.     

Ataklar sırasında hastalar yoğun bir ölüm, kalp krizi geçirme, çıldırma yada kontrolünü yitirme korkusu içine girerler. Ataklar arasında da en az bir ay kadar bir sonraki atağın aniden gelebileceği, sağlığını - aklını kaybedecek duruma düşebileceği, atakların aile-iş ve sosyal yaşamında felaketlere yol açabileceği gibi kaygıların olması ve atak korkusu nedeniyle günlük yaşamında bazı düzenlemeler ve kısıtlamalar yapması söz konusudur. Atakların gelebileceğini düşündüğü ortamlardan uzak durma, yanında akrabalarından birilerini bulundurma, acil servise başvurma sık rastlanan durumlardır.

PA sırasında hasta hemen yardım arama veya ortamdan uzaklaşma davranışı gösterir. Yineleyen nöbetlerin etkisiyle, hastaların yardım almasının ya da kaçmasının zor olacağı / sıkıntı doğuracağı yer ve durumlardan uzak durmaya çalışmasına  agorafobi denir. Agorafobik kişide evde yalnız kalamama, tek başına ev dışına çıkamama, kalabalık ortama girememe, sırada bekleyememe, köprü, tünel ve alt geçitlerden geçememe, otobüs, tren ya da otomobille geziye çıkamama gibi davranışlar görülür.

Etyoloji: bu hastaların otonom sinir sistemi artmış sempatik tonus gösterir. Başta serotonin olmak üzere norepinefrin ve GABA işlevlerinde düzensizlik vardır. Postsinaptik serotonin aşırı duyarlılığı olduğuna dair güçlü bulgular vardır. Amigdala, hipokampus ve orta beyin bölgelerinde GABA iletimi zayıftır. Presinaptik alfa-2 reseptör işlev düzensizliği de söz konusudur. Bazı çalışmalarda sağ temporal lopta kortikal atrofi saptanmış, bazı çalışmalarda da PA sırasında serebral vazokonstruksiyona bağlı kan akımında azalma saptanmıştır. PB ile ilgili özgül bir gen saptanamamış fakat ailesel yüklülük görülmüştür. 1,3,9,11,13,18 ve 22. kromozomlarla ilgili bazı veriler sunulmuştur. Bilişsel-davranışçı ekol ilk panik atağının nasıl oluştuğunu açıklayamamakla beraber, atak sıklığındaki artışı ve ağorafobiyi anne-babanın model alınmasına ve klasik koşulamaya bağlamaktadır. Psikoanalitik ekol ise; PA’ların anksiyete uyarıcı dürtülere karşı başarısız bir savunmadan kaynaklandığını ileri sürer. Çocuklukta yaşanan ebeveynden ayrı kalma, ebeveyni kaybetme ve fiziksel-cinsel travmalar erişkin yaşamda anksiyeteye yatkınlık oluşturmaktadır. Sonraki süreçte stresli yaşam olayları  PA’larını başlatıcı rol oynayabilir.

Ayırıcı tanı: Bazen depresyon ve diğer anksiyete bazuklukları PB ile birlikte bulunabilir.  

1- Genel tıbbi durumlar; endokrin, metabolik, kardiyovasküler, solunum sistemi, hematolojik, nörolojik, intoksikasyon veya yoksunluk durumları dışlanmalıdır. Bunun için iyi bir öykü ve fizik muayeneye ilaveten en azından; EKG, tam kan sayımı, tam biyokimya incelemesi, tiroit hormonu düzeyine bakılmalıdır. Mitral kapak prolapsusu için ekokardiyografi yapılabilir.

2- Özgül fobiler, sosyal fobi, travma sonrası stres bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk ve paranoid psikozlarda da PA benzeri tablolar ortaya çıkabilir. Bu hastalıklardaki PA’ları ortaya çıkaran gerekçeler vardır, PB’deki gibi kendiliğinden beklenmedik bir zaman ve mekanda ortaya çıkmaz. 

Tedavi:

1- ilaçlar

2- psikoterapi: Hastalara bu bozukluğun toplumdaki yaygınlık oranı konusunda bilgi verilmeli ve yalnızca kendilerinde olmadığı, tedavi edilebilen bir hastalık olduğu belirtilmelidir. Alkol, çay, kahve, kolalı içecek ve çikolata tüketimi en aza indirilmeli veya tamamen terk edilmelidir. Bu hastalar ilaç yan etkilerine duyarlıdır ve bu konuda korkutmadan bilgi verilmelidir. Hastalara günlük tutması ve PA’nı ortaya çıkaran veya kolaylaştıran günlük olayları tanımaya çalışması önerilebilir. Bazı hobilere yönlendirilebilir, solunum ve gevşeme egzersizleri öğretilebilir.

Agorafobili hastalarda basitten başlayıp daha komplike olacak şekilde korku ve kaçınmalarını azaltıcı, bağımsız davranışlarını destekleyici ev ödevleri düzenlemek yararlı olur. Kriz geçirme veya çıldırma korkularının ne kadar gerçeği yansıttığı tıp bilimi çerçevesinde basit bir anlatımla izah edilir. Panik ataklar konusundaki yanlış inanışları giderilmeye çalışılır. Önceki günlerdeki geçirdiği ataklar örnek gösterilerek; aklını yitirmediği, ölüm riski geçirmediği ve belli süre içinde atağın şiddetinin gelip geçtiği, tedavi süreci başladıktan sonraki nöbetlerin daha seyrek ve daha az şiddetli geçeceği, beden sağlığına yine bir şey olmayacağı  vb. konular üzerinde durulur. Acil servise koşuşturma, eve doktor çağırma, yakınlarına veya doktora sık telefon etme, sık tetkik yaptırma ve sık doktor değiştirme önlenmelidir. Yakın akrabaların sürekli yanında bulunması önlenmeli, herkes kendi işine gücüne yönlendirilmeli, ortak geçirilecek zamanlar toplum normallerine indirgenmelidir.

PB yaşamboyu görülme sıkılığı %2-4’tür. Genellikle 20’li yaşların sonlarında başlar. Kadın / erkek oranı 3/1’dir. Erkeklerde daha erken yaşlarda başlar. Agorafobili PB olan hastaların 1. derece akrabalarında %20 oranında agorafobi görülür.

Bu makale 9 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Şakir Özen

Prof. Dr. Şakir ÖZEN, Denizli'de doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1993 yılında başarıyla tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, 1999 yılında tamamlayarak Psikiyatri Uzmanı olmuştur.  2000 Yılında ''Yardımcı Doçent Doktor'' 2005 yılında ''Doçent Doktor'' 2010 yılında ''Profesör Doktor'' Profesörü unvanlarının sahibi olmuştur. 20 ay süre ile Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi’nde görev almış olan Prof. Dr. Şakir ÖZEN, 3 yıl Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Eğitim Görevlisi olarak çalışmalarını sürdürmüştür. Dinleyici ve konuşmacı olarak yurtiçi ve yurtdışı bilimsel kongrelere katılmış olup pek çok bilimsel makalesi bulunmakta, Psikiyatrinin bütün konularına ilgi duy ...

Etiketler
Panik
Prof. Dr. Şakir Özen
Prof. Dr. Şakir Özen
Antalya - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube