Mutlu aşk yok mu? aşkın nörobiyolojisi

MUTLU AŞK YOK MU? AŞKIN NÖROBİYOLOJİSİ

Mutlu aşk yok mu? aşkın nörobiyolojisi

Pek çoğumuz bin bir zorluktan sonra bile her zaman kavuşan çiftlerin konu olduğu pembe dizileri ya da Hollywood yapımı, her zaman mutlu sonla biten aşk filmlerine aşinayızdır. Gerçekte de böyle midir? Buna yazının sonunda karar verelim.

Öncelikle aşk; tanımlaması zor ve karmaşık bir olgudur. Karmaşık olmasının nedeni psikolojik, fizyolojik, kültürel, duygusal gibi pek çok dinamiğin etkileşimini içermektedir.

Sözlük anlamında “Aşk; bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı sevgi ve bağlılık duygusu” olarak tanımlanmaktadır. Başka bir ifadeyle; sıkı bir şekilde sarılmak, arzulamak, özlem, libido ile ilişkilendirilmektedir. Özellikle varoluşçu psikolog olarak tanınan Rollo May aşkı dört temel kavram üzerine temellendirmiştir. Bunlar; eros (üretme dürtüsü), libido (cinsellik), filia (dostluk sevgisi) ve agape (diğeri için adanmış sevgi). R.May’e göre “aşk” dediğimiz duygu bu dördünün karışımından meydana gelmektedir. Farklı kültür ve dillerde farklı tanımlar da yapılmaktadır.
Peki bu hikayedeki süreç nasıl başlıyor? Kim kimi, ne şekilde etkiliyor?

Kalp mi? Beyin mi?

“Aşkın gözü kördür” Shakespeare’in ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’ komedyasında, Helena böyle söylüyordu. Aşık bir kişinin sevdiğini gözleriyle değil, beyniyle gördüğünü söylemek istemiş olmalı.

Her halükârda konu aşk olunca akla ilk gelen kalp olmakta, bunun nedeni ise aşık olduğumuz kişiyi görünce veya onun varlığıyla ilgili bir uyarımla karşılaşınca kalbimizin normalden farklı ve hızlı çarpmasıdır. Oysaki aşk, kalp ile değil beyindeki bazı nöronlarla daha ilişkilidir. Çünkü kalbimizde beynimizin hizmetindedir. Sadece beynimizdeki bazı nöronların aktive olmasıyla başlamaz olay elbette buna güven, inanç, sevgi, kişinin karizması, imajı, gülüşü, konuşma şekli ve duyumsal deneyimleri gibi pek çok karmaşık fenomende eşlik etmektedir.

Peki beyinde neler oluyor?

Yapılan bilimsel beyin görüntüleme çalışmalarında (MR) aşk duygusunun, beyindeki bazı bölgeleri aktive ettiği ve buradaki aktivitelerin ise vücudun farklı yerlerini etkilediği anlaşılmıştır. Bu aktivasyonu; Dopamin ve Noradrenalin hormonları başlatmaktadır. Dopamin kişiye coşku ve sevinç gibi duygular yaşatırken; noradrenalin ise kalp çarpıntısı, yüzün kızarması, göz bebeklerin büyümesi gibi değişiklikler yaşatmaktadır. Bu etkilemeler sonucunda çarpıntı, terleme, nabzın artması, iştahta değişiklikler yaşanmakta ve tüm bunların yaşanmasındaki sorumluluk orta beyin bölgesindedir. Orta beyin motor ve duyusal dürtülerimizi yönlendiren bir yapıya sahiptir.
Yukarıda sıralanan tüm bu belirtilerin yaydığı coşku dolu duygular ilişkinin başında yüksek düzeyde iken ilişki devam ettikçe veya süreç ilerledikçe azalmaya başlamaktadır. Bu hisler ya da uyarımlar azaldıkça vücudumuzda salgılanmakta olan oksitosin denilen bir hormonun etkileri belirginleşmektedir. Oksitosin temelde ilişkilerde bağlılık duygusunu oluşturan bir hormon olarak çalışmaktadır. Bu hormon ile aşkın süresi paraleldir. Yani oksitosin pek çok nedenden ötürü yeterli düzeyde salgılanmazsa, başka bir ifadeyle işlevini yerine getiremeyip bağlılığı oluşturmaz ise yoğun arzu ve çekim duyduğunuz kişi için “aşk duygusu” da bitmiş olacaktır. Bu yoğun çekim ve arzunun ne kadar sürede biteceği ise kişilerin ilişki dinamiklerine göre farklılaşmaktadır. Ancak; Bu konuda yapılan araştırmalarda aşk duygusundaki bu çekimin ortalama 3 yıl olduğu saptanmıştır. Yani tüm olayın sonucunda; mutlu sonlu bir aşkın olup olmadığı partnerlerin aşktan sonra oluşturabilecekleri bağlılıkla ilişkili olmaktadır.
Özetle, sizler bu sürenin sonunda devam edip edemeyeceğinize karar vermektesiniz (beyin, hormonlar ve diğer faktörlerin etkileşiminin sonucunda).

O halde bu çekimin baştan sağlıklı ve uzun sürmesi planlanabilir mi?

Üzgünüm, cevabımız olumsuz olacaktır! Çünkü her birinizde bir bilgisayarın yazılımı gibi yaşamlarınıza ait olan kodlar vardır. Bu çekimi başlatan yazılımların kodu ise siz daha karar vermeden önce büyük oranda belirlenmiş oluyor.
Her birinizin doğduğu ev, yetişme şartları, ebeveynlerinizin tutumu, almış olduğunuz eğitimler veya geçirmiş olduğunuz deneyimler farklıdır. Tıpkı parmak izleriniz gibi yaşamlarınız ve hayatta değer verdiğiniz “şeyler” farklıdır. Bir ilişkide ne aradığınız, gelecekteki beklentileriniz, partnerinizde aradığınız özellikler ya da kriterler farklıdır. Tüm bu faktörler sizdeki kodu şekillendiriyor. Bu kodlar nesiller öncesinden oluşuyor. Analitik terapinin kurucularından biri olan C.G.Jung bunu kollektif bilinç dışı terimiyle açıklamıştır. Kabileler halinde yaşayan atalarınızın size aktardıklarından bu yazıyı okuduğunuz ana kadar yaşamlarınızı doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen her şey bu kodlarınızı oluşturuyor. Tüm bu süreçler sonucunda ihtiyaç ve beklentileriniz açığa çıkıyor ve sizdeki bu eksik parçaların tamamlanmasının yarattığı çekim ile gidip o kişi ile eşleşiyorsunuz (Aşık oluyorsunuz).
Şimdi siz bu yolculuğun nasıl başladığını ve nelerin etkilediğini öğrendiniz. Mutlu bir aşkın olup olamayacağına karar verebilir misiniz?

Uzman Psikolog Şerivan DEMİR

Bu makale 16 Nisan 2024 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Şerivan Demir

Psikoloji bölümünden onur derecesi ile mezun oldum. Lisans eğitiminden sonra Üsküdar Üniversitesi Nörobilim (sinirbilim)alanında uzmanlığımı tamamladım. Yüksek lisans sürecini tamamladıktan sonra alanında uzman hocalarımdan Bilişsel ve Davranışçı terapi, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, çocuk ve ergen zeka testi (WISC-4), cinsel terapi, oyun terapisi ve EMDR eğitimlerini aldım. Eğitimler kapsamında uygulayıcı olma yolunda süpervizör süreçlerini tamamladım. Mesleğin ilk zamanlarında Bakırköy adliyesi aile ve çocuk mahkemesinde, kolejlerde, kreşlerde ve farklı çalışma ortamlarında deneyim kazandıktan sonra danışan kabulüne başladım. Bakırköy ve Başakşehir olmak üzere iki özel klinikte çocuk, ergen, yetişkin, çift ve Aile terapisti olarak çalışmaktayım. Şu anda; Çocuk terapi Ergen terapi Yetişkin terapi Çift ve aile terapi alanla ...

Uzm. Psk. Şerivan Demir
Uzm. Psk. Şerivan Demir
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube