Migren en basit tanımıyla çok kişisel bir deneyim olan ve hayatı kabusa çevirebilecek bir baş ağrısı formudur. Başlama şekli, tetikleyen durumlar, başın hangi bölgelerini etkilediği gibi özellikler tamamen hastaya özgü ve değişkendir.
Fakat ana mekanizma neredeyse tüm vakalarda benzerdir. Boyundan geçerek beyne kan taşıyan damarlar çeşitli sebeplerle daralır ve beyne yeterince kan, dolayısıyla kan içinde taşınan oksijen ulaşamaz. Oksijen yokluğu yaşayan beyin bu duruma alarm verme, kendini koruma ve kurtulma amaçlı tepkiler vermeye başlar. Bu tepkiler, kimi hastada ışığa ya da sese hassasiyet, kiminde bulantı, kusma, kiminde halsizlik, agresiflik, baş dönmesi, gözlerden başlayan saplanıcı tarzda ağrı, başın tek tarafında, şakaklarda ya da baş arkasında yoğunlaşan ağrı ya da hastanın kişisel deneyimine göre daha farklı da olabilir.
Migren deneyimi bazı hastalarda auralı (ağrı başlamadan yaklaştığını haber veren belirtiler) çoğunda ise aurasızdır. Migreni tetikleyen sebepler ise sıcak, soğuk, susuzluk, yorgunluk, açlık, aşırı tokluk, tansiyon artışı vs olabilse de aslında en önemli sebep strestir. Bazı hastalar bazı yiyeceklerin migren ataklarını tetiklediğini belirtseler de son yapılan çalışmalar yiyeceklerle ataklar arasında anlamlı bir bağlantı bulamamıştır. Fakat her hastanın deneyimi kişiseldir ve tüm hastalar incelenmeden net bir sonuca varmak doğru olmayabilir.
Peki Manuel Terapi migren tedavisinin neresindedir ?
Bahsettiğimiz beyne temiz kan taşıyan damarlar pek çok kasın altından geçerek beyne ulaşır. Bu kaslar stres, yorgunluk, duruş bozuklukları veya diğer tetikleyiciler sebebi ile kasılır, kısalır, spazma girerse altlarından geçen damarları sıkı bir atkı gibi sıkmaya başlar.
Baskı altında kalan ve sıkışan damarlar beyine yetecek kadar temiz kanı taşıyamazlar. Beyin en hayati organlarımızın başında gelir. Beyin için yetersiz kan ve yetersiz oksijen durumu vücudu alarma geçirir, vücut tepki vermeye başlar ve migren atağı başlamış olur.
Sebebi ve tetikleyicileri ne olursa olsun, migren vakalarının büyük çoğunluğunda temel mekanizma bu şekildedir. Damarları baskı altında bırakan kaslar gevşetilmedikçe, içlerindeki trigger point'ler (tetik noktalar) çözülmedikçe uygulanan tedaviler hep geçici çözüm olacaktır. Kalıcı tedavi için öncelikle kasılı ve kısalmış kaslar rahatlatılmalı, nötral pozisyonlarına ve boylarına dönmeleri sağlanarak postür düzeltilmeli, daha sonra da keçeleşerek kasılıp-gevşeme mekanizmaları bozulmuş kaslar yeniden eğitilmeli ve güçlendirilmelidir. Tabi ki ek olarak kasların yeniden bu kısır döngüye girmesini önlemek için stres yönetimi, doğru nefes, bilinçli gevşeme ve rahatlama açısından da hastalar eğitilmelidir.
Genellikle 10 seans Manuel Terapi çoğu hastada migren atak sıklığının çok azalması, olsa dahi çok hafif geçirilmesi, hayat ve uyku kalitesinin artması açısından yeterli olmaktadır. Tamamen ilaçsız bir tedavi yöntemi olduğundan öncesinde fazlaca içilen ağrı kesici vb ilaçlar sebebi ile tahrip olan mide ve diğer problemler de düzelir.
Migren harici kas iskelet sistemi kaynaklı diğer baş, boyun vb ağrılarında da Manuel Terapi başvurulacak en güvenli ve yan etkisi olmayan ilk yöntemdir.
Ek olarak Hekim ya da Fizyoterapist dışında Manuel Terapi uyguladığını iddia eden kişiler ya da kurumlar merdiven altıdır, fayda görmek bir yana, eğitimini almamış kişilerin sadece izleyerek uygulamaya çalıştığı teknikler ciddi omurga hasarlarına ve sakatlıklara sebep olabilir ! Bu konuda uygulama yapacak kişi konusunda çok hassas olunmalıdır.
Şifa dileklerimle..