Kalbimizi tanıyalım!

Kalbimizi tanıyalım!

*Kalbimiz kabaca sol meme altında, yumruğumuz büyüklüğünde ve 200-300 gr ağırlığında bir organdır. Sağ tarafta 2 odacık ve sol tarafta 2 odacık olmak üzere toplam 4 odacığı vardır (4 odalı ev gibi). Sağ taraf kirli kanı biriktirip akciğere gönderir ve akciğerde temizlenip oksijen yüklenerek zenginleşmiş kan kalbin sol tarafına gelir ve buradan da ana boru (ana arter) aortaya atılan kan tüm vücuda yayılır. Bu döngü günde yaklaşık 100.000 kere olur.

*Kalp senkron bir organdır ve şiir gibi çalışır. Çok düzenlidir. Kalbin önce gevşeyerek içine kanı doldurup sonrada kasılarak sağ karıncıktan akciğere, sol karıncıktan da aortaya kanı pompalar. Yani kalp lastik gibi bir organ olup ortalama günde 100.000 kere gevşer ve kasılır.

*Kalp her dakika vücudumuza 6-7 litre kan pompalar ki bu miktar günde 7.500-8.000 litreye denk geliyor. Kalbin farklı sebeplerle dakikada attığı bu kan miktarında azalma olursa vücudumuza yeteri kadar kan pompalanmadığından organlar yeteri kadar beslenemez (tarla susuz kalıyor ve bitkiler soluk) ve organlar görevlerini tam yapamazlar.

Örneğin; tüm bireylerde eforda kaslarımız daha fazla kan ister ve bu talebi kalp karşılar. Ama kalp yetersizliği kişide varsa kasların eforda artan bu talebi karşılanamaz ve kaslarımız görevini tam yapamaz ve hastada halsizlik, bitkinlik ve yürüme sırasında nefes darlığı oluşmaya başlar ki bu tabloya KALP YETERSİZLİĞİ diyoruz.

*Kalbin kendine ait otomatik çalışan sinüs düğümüz dediğimiz uyarı çıkaran merkezi vardır ve buradan çıkan uyarılar belli bir sıra ile önce kulakçıkları sonrada atrioventriküler düğümü geçerek karıncık kaslarını uyarırlar ve böylece kasılma gerçekleşir. Yani bir elektrikli kablo sistemi var ve bu kablolar kaslara elektrik verince kalp kası kasılıyor ve kanı vücuda pompalıyor.

*Vücudumuzda koşarken, iş yaparken veya hastalık durumlarında oksijen yani kan ihtiyacımız artar ve bunu kalp daha hızlı çalışarak karşılamaya çalışır veya gece yatarken ihtiyaç en aza indiğinden kalbimiz otomatik olarak hızı düşer. Kalbimiz ortalama dakikada 60-100/dk kere kasılır ve gevşer. Dakikada 100’ün üzerine çıkarsa bu durumda kalbimiz çok hızlı çalışıyor veya çarpıntım oluyor deriz.

Koşma, tartışma, yük taşıma ve efor sarf ettiğimiz tüm durumlarda oluşan çarpıntı hissi ve kalbin 100/dk üzerinde atması ve efor bitince tekrar 100/dk’nın altına düşmesi normal fizyolojik bir durumdur. Kalbin yavaş atması yani 60/dk’nın altında kan pompalamasına da yavaş çalışıyor. (bradikardi) diyoruz. Bu durumda da kişi halsiz, bitkin, baş dönmesi ve hatta bayılmaları olabilir.

Yavaş çalışan kalplere bazen KALP PİLİ takmak gerekebilir. Hızlı çalışan kalplerde ise kansızlık veya troid bezi fazla çalışıyor mu diye bakmalı. Hızlı çalışan kalplerde bazen ilaç tedavisi bazende insanda bu hızlı çarpıntıyı yapan fazladan oluşmuş anarşik yolları yakmak (ABLASYON) gerekebilir.

*Kalbimizin hızlı veya yavaş atması durumunda vücuda yeteri kadar kan pompalayamayabilir ani görevini yeteri kadar yapamaz. Kalp yetersizliği gelişir. Özelliklede beraberinde NEFES DARLIĞI, halsizlik, yorgunluk, baş dönmesi, bayılma ve GÖĞÜS AĞRISI oluyorsa mutlaka kişi kap yetersizliği ya da kalp damar bozukluğu var mı diye doktora başvurmalı. Kalp yetersizliği veya kalp damar darlığı gelişmiş olabilir ve erken müdahale edilmezse sonrada tedavisi mümkün olmayan hastalıklar ortaya çıkabilir.

*Kalbimizde sağ tarafta 1, sol tarafta ise bir ana damardan çıkan 2 damar olmak üzere toplam 3 adet damar bulunur. Bu damarlara koroner arterler diyoruz. Genişlikleri 2-5 mm arası boyları ise 80-90 mm arası değişir. Aşağılara inildikçe incelir. Bu damarla kalbin yüzeyinden gider ve ince ince kalp kası içerisine dalcıkları gömerek tarla sulaması gibi kalp kasını besler. İşte bu koroner arterlerin şeker hastalığı, sigara, kolesterol, yüksek tansiyon, şişmanlık, ailede kalp hastalığı olması ve yaşın artmasına bağlı olarak tıkanması durumunda kalbe oksijen ve besin taşınamadığından kalp krizi oluşabilir ve dünyanın en ölümcül hastalıklarından birisidir. Kalp krizi deprem gibidir. Aniden gelir. Çoğu insanda haber vermez ve aniden göğüs ağrısı yani kriz başlar. Deprem gibi. Haber veren deprem gördünüz mü?. Turp gibi adamdı ya birden bire fenalaştı deriz.

*Kalp çok çalışan hareketli bir organdır. Diğer organlara göre 4 kat daha fazla oksijen ve enerji tüketir. Bu nedenle kalbe koroner damarların daralmasına bağlı olarak kalbe gelen kanın azalması durumunda kalp krizi riski başlayabilir ve kriz (DEPREM) tehlikeli bir durumdur.

*Daha sonra ki yazılarımızda kalp krizi, kalp yetersizliği, ritm bozuklukları, kalp büyümesi, yüksek tansiyon (hipertansiyon) ve tüm kalp hastalıklarını daha ayrıntılı yazacağım.

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Hüseyin Oflaz

1993 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden mezun olmuştur. 1998 yılında İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) Kardiyoloji Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimini tamamlamıştır ve aynı görev yerinde Başasistan, uzman, olarak çalışmaya devam etmiştir. 2004 yılında İstanbul Tıp Fakültesinde Kardioloji Doçenti ve 2009 yılında da aynı Fakültede Profesör olmuştur. 2009 yılından bu yana profesör olarak çalışmaktadır .
Özellikle ilgilendiği alanlar kalp krizleri, kalp damarı tıkanıkları, koroner anjiografi ve stent uygulaması, hipertansiyon, ritm bozukluğu ve kalp yetersizliğidir. Uluslararası ve ulusal dergilerde yayınlanmış çeşitli bilimsel makaleleri vardır.

 

Prof. Dr. Hüseyin Oflaz Mesleki Çalışmalarına Prof. Dr Hüseyin Oflaz Muayenehanesi'de devam etmektedir.

Etiketler
Kalp
Prof. Dr. Hüseyin Oflaz
Prof. Dr. Hüseyin Oflaz
İstanbul - Kardiyoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube