Depreyson, tanı ve tedavisi

Depreyson, tanı ve tedavisi

Depresyon kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını olumsuz olarak etkileyen, çökkün bir ruh hali, yaşamdan zevk alamama ya da isteksizlik gibi ana belirtilerden mutlaka birinin görüldüğü, kişinin yaşamını ve fiziksel sağlığını bozan bir duygudurum bozukluğudur. Depresyon hastalığının yaygınlığına bakıldığında ise, toplumda ortalama %8-%10 arasında görülmektedir. Kadınlarda erkeklerden kabaca 2 kat daha fazla görüldüğü söylenebilir. Yaşam boyu hastalanma riski ise erkeklerde on erkekten bir tanesi, kadınlarda ise her dört veya beş kadından bir tanesi yaşamlarında en az bir kez depresyon hastalığına yakalanacaklardır. Bu oranlar oldukça yüksek olup Dünya sağlık örgütü verilerine göre Depresyon 2020 yılında yaşam kalitesini bozan ve yeti yitimine yol açan hastalıklar arasında ikinci sırayı alacaktır. İnsan sağlığı açısından bu oldukça büyük bir tehdit olarak düşünülmektedir. Bunun en önemli nedenlerinden biri tedavi edilmeyen depresyonda intihar ile ölüm riski (tamamlanmış intihar riski) %15 civarındadır. Bunun dışında, hastalar yaşam içindeki aktivitelerini sürdüremezler ve iş, aile ve sosyal yaşamları olumsuz etkilenir. Depresyon şu anda dünyada en fazla yeti kaybı oluşturan hastalıklar sırasında dördüncüdür. Gelişmiş ülkelerde ise yeti kaybı açısından hep birincidir. Aynı zamanda iyi tedavi edilmemiş depresyon alkol ve madde kullanım sorunlarına, başka ruhsal hastalıklara da zemin hazırlamaktadır. Dolayısı ile depresyon ciddiye alınması, mutlaka tedavi edilmesi gereken ve  tekrarlamaması içinde düzenli olarak takip gerektiren bir rahatsızlıktır. Diğer yandan uzamış ve iyi tedavi edilmemiş depresyon bedensel hastalıklara da zemin hazırlamakta ve diyabet, kalp hastalıkları gibi bedensel hastalıkların gidişini kötüleştirip ölüm riskini artırabilir.

Aşağıdaki Belirtilerin varlığında Depresyonda şüphelenilmeli ve mutlaka bu konuda uzman bir psikiyatrist ile görüşülmelidir.

1-Hemen her gün kendini mutsuz, karamsar, kederli, gergin ve ağlamaklı hissetme.

Ve/veya

2-Hiçbir şeyden zevk alamama, genel isteksizlik durumu

3-Halsizlik, yorgunluk 

4-Uykuya dalamama, uykusu sık sık bölünme, çok uyuma ve çok uyuduğu halde kendini hiç uyumamış gibi hissetme.

5- Dikkatini toplamada güçlük çekme, odaklanamama.

6- İştahsızlık veya iştah artması ve kilo kaybı ya da kilo alımı

7- Kendini başarısız bulma, hiçbir işe yaramadığını ve değersiz olduğunu düşünme.

8- İntihar düşüncesi

9- Hareketlerde, düşüncelerde ve karar vermede yavaşlama.

10- Gerginlik, sıkıntı ve huzursuzluk hali.

11- Kapalı yerlerde daralma ve aynı yerde uzun süre kalamama.

12- Kontrol edilemeyen kolay ve çabuk sinirlenme hali.

13- Kendine çevresine ve geleceğine karamsar ve umutsuz yaklaşma.

14- Cinsel isteksizlik

15- Ağrı  (Baş ağrısı ya da genel vücut ağrısı/gerilim)

Yukarıda sayılan bu belirtileirn yanı sıra kişinin kendine, çevresine ve geleceğe yönelik olumsuz değerlendirmelerde bulunmaya, kendini değersiz, başarısız ve işe yaramaz hissetmey başlayabilir. Ailesine, sevdiklerine yük olduğunu ve onsuz dünyanın daha iyi bir olacağını düşündüğü karamsar bir ruh hali gelişebilir. Kişi daha önceden plan yapmadığı ve düşünmediği halde olumsuz düşünceler otomatik olarak ortaya çıkar. Depresyonda olan kişi ne kadar başarılı olursa olsun, kendini değerli hissedebilmek için başkalarının onayının gerektiğine inanır. Kendini başarılı görmek için her alanda başarılı olmak gerektiği hissine kapılır. Bunun gibi işlevsel olmayan şemalar çocukluk döneminde başlayan ve yaşam boyu gelişen oldukça güçlü düşüncelerdir. Bu tür düşünce ve inançlar sürekli olarak bilişsel çarpıtmalarla desteklenmektedir.

 Kimler Depresyona Girer?

Daha önce depreysona girmiş olanlar en büyük risk grubu

Her insanın hayatın belli bir döneminde depresyona girme olasılığı vardır. Bunda en önemli etkenlerden biri genetik yatkınlık, yani ailede depresyon öyküsü.

Ağır ve zorlayıcı kabul edilecek yaşam koşullarına maruz kalmak.

Kötü aşağılayıcı muameleye maruz kalmak.

Ağır bir fiziksel hastalık geçirmek.

Sevilen birinin kaybı veya terk edilmek.

Uzun süreli bakım ve tedavi gerektiren fiziksel bir hastalığa yakalanmış olmak.

Baskıcı veya aşırı ilgisiz ailede yetişen pasif ve içe dönük kişiler.

 Bu koşullara maruz kalan herkesin mutlaka depresyona gireceği anlamını çıkarmak doğru olmaz. Bunlar risk etkenleridir, bireysel farklılıklar ve kişinin  strese yanıtı farklı olabilir.  Bazı insanlar Depresyona girerken bazıları Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu, panik atak benzeri anksiyete krizleri yaşayabilirler. Depresyona en önemli yatkınlık nedenini genetik yatkınlık ve bazı kişilik özellikleri oluşturmaktadır. Kişilik özelliği açısından baktığımızda kimseyi incitmemeye, herkesi hoşnut etmeye çalışan; duygularını düşüncelerini çevresindekilere “kırılır”, “benden uzaklaşır” kaygılarıyla ifade edemeyen kişiler depresif duygu ve düşüncelerle baş etmekte güçlük yaşayabilmektedirler.

 TEDAVİ

Öncelikle Depresyon tedavi edilebilir bir ruhsal hastalıktır. Depresyon için en uygun tedavi yöntemi ilaç tedavisi ve psikoterapilerin birlikte yürütülmesidir. Sanılanın aksine depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar bağımlılık yapmazlar. Tedavide kullanılan antidepresanlar  duygudurumu düzenleyerek kişinin çökkün, isteksiz ve genel olarak zevk alamama halini ortadan kaldıran ilaçlardır. Antidepresan ilaçlar depresyon hastalığında başarıyla kullanılmakta ve  depresyonu olmayan hastalarda farklı amaçlar ile kullanıldığında ise  doğal olarak bir işe  yaramayan ilaçlardır. Dolayısı ile bilinçsiz bir şekilde kişilerin kendilerinin ya da tanıdıklarının önerisi ile kullanılmaması gerekir. Bu konuda uzman bir psikiyatrist tarafından başlanmalı ve takibinin sürdürülmesi durumunda oldukça etkin ve güvenilir ilaçlardır.   Yan etkileri ise son derece azdır ve tehlikeli değildir. İstenildiğinde doktor önerisi ile rahatlıkla kesilebilirler. Bu nedenle, eğer psikiyatrist kişinin ilaç kullanmasına karar vermiş ise kişi bu ilaçları rahatlıkla kullanmalıdır. Ayrıca psikiyatriste sormadan ilaç kullanım şeklinin değiştirilmemesinde ve kesilmemesinde yarar vardır. Akılda tutulması gereken diğer bir nokta ise sadece ilaç değil psikoterapi ve düzenli psikiyatrik takibin depresyon tedavisi için önemli olduğudur.

Bu makale 6 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Ercan Dalbudak

Etiketler
Tedavisi
Prof. Dr. Ercan Dalbudak
Prof. Dr. Ercan Dalbudak
Ankara - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube