D vitamini, steroid yapısında olan, kemik yapımında önemli görevi olan, vücutta kalsiyum ve fosfor dengesini sağlayan bir vitamindir. D vitamini eksikliği yaşlanmayı hızlandıran, yaşam sürecini ve üremeyi olumsuz etkileyebilen yaygın bir sorunudur. D vitamini hormon salgısını ve bağışıklık yanıtını düzenler, hücre çoğalması ve farklılaşmasını kontrol eder. Bu fonksiyonu nedeniyle D vitamini yeterince alınmadığı takdirde bağışıklık sistemi kontrolsüz olarak aşırı çalışır. D vitamininin sağladığı bağışıklık düzenleyici etki sayesinde embriyonun rahme tutunduğu implantasyon süreci başarılı bir şekilde gerçekleşir.
D vitamini eksikliğinde tekrarlayan düşükler, gebelerde preeklempsi (gebelik zehirlenmesi), erken doğum, gebelik diyabeti, bebekte gelişme geriliği gibi pek çok gebelik sorunu ortaya çıkabilir. Yeteri kadar D vitamini başarılı bir gebeliğin devamını sağlar. Anne karnında bebek iskeletinin kemikleşmesi ve annenin kalsiyum depolarının korunması için özellikle gebeliğin geç dönemlerinde D vitamini ihtiyacının karşılanabilmesi önemlidir . Gebelikteki D vitamini eksikliğinin fetal gelişimi, kemikleşmeyi diş minesi formasyonunu olumuz yönde etkilemektedir. Anne karnındaki dönemde maruz kalınan D vitamini eksikliğinin erişkin dönemde beyninde kalıcı hasarlar bırakacağı belirtilmektedir . Gebelik öncesi dönemde D vitamini yetersiz alımı çeşitli vücut dokularının fonksiyonel özelliklerini etkileyerek erişkinde görülen osteoporozun dışında prostat kanseri, göğüs kanseri, bağırsak kanserleri, insüline bağımlı diyabet ve şizofreni gibi birçok hastalık için risk faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır . Gebelikte aşırı dozda alınan D vitamininin doğumsal defektlere neden olduğu, kalp kapak hastalıklarına mental gerliğine neden olabileceği bildirilmiştir .
D vitamini eksikliği üreme sorunları ve kemik erimesi dışında daha pek çok hastalığın ortaya çıkmasında risk oluşturur. D vitamini eksikliği ile meme, kalın bağırsak, yumurtalık kanserleri arasında ilişki saptanmış, hatta bazı kanser türlerinde daha düşük D vitamini düzeylerinin daha kötü sonuçlara yol açtığı anlaşılmıştır. D vitamini eksikliği kalp-damar hastalığı, metabolik sendrom gibi toplumda yaygın görülen hastalıkların yanı sıra sistemik lupus eritematozus, romatoid artrit, tip 1 diyabet, multipıl skleroz gibi otoimmün sistem hastalıkların oluşmasında da risk yaratır. D vitamini eksikliği olanlarda depresyon, inme ve hipertansiyonun daha sık olduğu saptandı.
D vitamini eksikliğini nasıl anlarız?
Serum 25 OH D3 düzeylerinin yıllık ölçümü D vitamini eksikliğini ortaya çıkarmada yardımcı olur. D vitamini kan düzeyleri 30 ng/mL üstünde olduğunda yeterli koruyucu yarar sağlayabilir. Günlük 1000-2000 IU D vitamini alınırsa normal kan düzeyi sağlanabilir. Güneşe direkt maruziyetin önlenmesi D vitamini eksikliği riskini artırır. D vitaminin biyoaktif formu olan Vitamin D3 gıdalarımızda en çok balık (somon, tuna ve sardalya) yumurta sarısı ve karaciğerde bulunur. Cildin güneş ışığına maruz kalması (Ultraviyole B ışınlarına) vücutta D vitamini yapımı için gereklidir. Genelde haftada 3-4 kez yüz bacaklar ve kolların 10-20 dakika güneşe maruz bırakılması ve diyette D vitamininin artırılması eksikliği önler.
Beslenme ve giyinme alışkanlıklarının gözden geçirilmesi, gerekirse D vitamini destek ürünlerinin kullanılması ile bu sorunun üstesinden gelinebilir.