Vicdan ruhun terazisidir
Son zamanlarda okuduğumuz haberleri yaşanan olayları izlediğimizde çoğumuz ‘ bu nasıl vicdan’ diye tepki vermişizdir. Peki vicdan nedir? Çocuklarımızı nasıl vicdanlı bireyler olarak yetişitirebiliriz?
Vicdan, kişinin kendi niyeti veya davranışları hakkında kendi ahlaki değerlerini temel alarak yaptıklarını veya yapacaklarını ölçüp biçtiği bir kişilik özelliğidir. Vicdan her bireyde doğuştan var olan, toplumsal yaşam içerisinde geliştirilen ya da köreltilen temel yaşam mekanizmalarından biridir.
Her çocuk içinde vicdan tohumuyla doğar anne-babalar ve öğretmenlere düşen bu tohumun çiçek açmasını sağlamaktır. Bir çocuğa bırakılacak en büyük miras budur.
Sevgi ve Güvende Hissettirmek
Anne babanın ilk olarak çocuğun sevgi ve güven ihtiyacını tam anlamıyla karşılanması gerekmektedir. Çünkü sevgiyi ve güveni hissetmeyen; kalbinde sevgi tohumlarının yeşermediği bir bireyden sorumlu, vicdanlı olmasını beklemek son derece hayalidir. Hans Zulliger bu konuda “Eğer bir insanda sevme yeteneği yoksa o insan eğitilememekte, hemcinsleri için sorumluluk duygusu taşımamakta, vicdansız olmaktadır.” Demiştir. Gelişimin ilk evrede, gelişimin temel unsuru olarak sevgi karşımıza çıkar. Yenidoğan çocuk, annesinin kendisini hep seveceğinden, isteyeceğinden ve terk etmeyeceğinden emin olma duygusu geliştirebilirse, çocukta temel güven duygusunun çekirdeği oluşur. Vicdan gelişiminde de sevgi temel unsurdur. Çocuk yanlış davranışlardan sahip olduğu sevgiyi korumak için kaçar. Hatta bu konuda Hans Zulliger, çocukların yanlış davranışları karşısında bedensel cezaları istemelerinin altında yatan nedenin; sahip oldukları sevgiyi korumak olduğunu düşünmektedir. Çocukların gelişiminde koşulsuz sevgi çok önemlidir. Çocuğa yalnız bizi mutlu edeceği şeyler yaptığında değil her zaman ve her koşulda sevgi duyacağımızı hissettirmemiz gerekir. Bu sevgiyi hisseden çocuk kendini daha güvende hisseder.
Telafi Edici Cezalar Vermek
Çocuklar her şeyi görerek, deneyerek öğrenirler. Bu öğrenme gerçekleşirken hatalar yapmaları çok doğaldır. Çocukların yaptıkları yanlış davranış karşısında ebeveynlerin fiziksel veya psikolojik cezalar değil telafi edici cezalar vermesi gerekmektedir.
Telâfi edici ceza,
◦ Yapılan eylemin neden yanlış veya suç olduğunun çocuğa, onun anlayabileceği basitlikte açıklanması.
◦ Yapılan eylemin sonuçlarının, yol açtığı hasar veya zararların; özellikle “Ben Dili” kullanılarak diğer kişi/kişilerde oluşturduğu duygu ve düşüncelerin belirtilmesi.
◦ (Bu ceza ilk uygulanıldığında) Eylemin yol açtığı durumların nasıl düzeltileceği, telâfi edileceği ile ilgili (sanki yüksek sesle düşünüyormuş gibi) seçeneklerin sunulması.
Daha sonraki uygulamalarda, bu seçeneklerin neler olabileceğinin çocuğa sorulup onun bulmasına yardımcı olunması.
◦ Çocuğun, ortaya konulan seçeneklerden birisini tercih etmesine yardımcı olunması ve verilen kararın sonuna kadar uygulanmasının sağlanması.
Bu ceza yöntemi çocuğun muhakeme yetisinin oluşmasına olanak sağlayacaktır. Bu yöntemi kullanan kişilerin sabırlı ve bilinçli olması her zaman aynı yaklaşımı göstermesi çok önemlidir.
Hikayeler-filmler-kahramanlar
Vicdan gelişimi desteklemek için yapılabileceklerden bir başkası da hikayelerden, filmlerden yararlanmaktır. İyi ile kötünün çarpışmasını ve sonunda iyinin kazandığını göstermek çocuk için “iyiliği”, “kötülüğü” somutlaştıracaktır. İyinin kazandığını görerek iyiliği öğrenmesi kolaylaşacaktır. İyi ve güçlü masal kahramanlarıyla çocuklar kendilerini özdeşleştirecekler, model alma yoluyla öğreneceklerdir.
Çocuklar yetişkinlerden duyduklarını ve gördüklerini öğrenirler. Dolayısıyla çocuklarımızın nasıl davranmasını istiyorsak biz de öyle davranmalı, iyi davranışlarını fark edip ödüllendirmeli ve onlara sevgi ve güvende hissettikleri bir aile ortamı sunmalıyız.