Cinsel istekte azalma, cinsel düşünce ve fantezilerin, cinsel birleşme ve orgazma ulaşma sıklığının azlığı ya da yokluğu, cinsel bir etkinliği başlatma, katılma ya da yanıt verebilme motivasyonunun yetersizliği olarak tanımlanır. Cinsel işlev bozukluklarının kültürel, davranışsal, klinik etkenlerden kaynaklanan çok boyutlu multidisipliner ve interaktif bir süreç ağı içerisinde ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Çocukluk çağı cinsel travmalarının meydana getirdiği cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde EMDR’nin etkin olduğuna ilişkin kanıtlar bulunmaktadır.Sonuç olarak olgumuzda da görüldüğü üzere; düşük cinsel istek yakınması ile başvuran kişilerin cinsel travma açısından da detaylı olarak sorgulanması gerektiği ve saptanması durumunda EMDR’nin etkin bir tedavi yöntemi olarak kullanılabileceği akılda bulundurulmalıdır.